|
- He doesn't bother to comb his hair.
- Saçını taramaya zahmet etmez.
- The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine.
- Güzel bakire kayanın tepesine oturdu ve güneş ışığında altın saçlarını taradı.
- I have to comb my hair.
- Saçımı taramalıyım.
- The girl combed her doll's hair.
- Kız bebeğinin saçını taradı.
- Tom combed his hair.
- Tom saçını taradı.
- She combs her hair.
- Saçını tarıyor.
- I need a mirror to comb my hair.
- Saçımı taramak için bir aynaya ihtiyacım var.
- After polishing his shoes, Tom brushed his teeth and combed his hair.
- Ayakkabılarını cilaladıktan sonra, Tom dişlerini fırçaladı ve saçını taradı.
- Tom combed his hair.
- Tom saçını tarardı.
- The girl combed her doll's hair.
- Kız oyuncak bebeğinin saçını taradı.
- She combs her hair.
- O, saçını tarar.
- Tom forgot to comb his hair.
- Tom saçını taramayı unuttu.
- Tom seldom bothers to comb his hair.
- Tom nadiren saçını taramaya zahmet eder.
- The following day, Sophie combed and dressed her doll because her friends were coming over.
- Ertesi gün Sophie, arkadaşları geleceği için bebeğini taradı ve giydirdi.
- Tom forgot to comb his hair.
- Tom saçını taramayı unutmuş.
- I combed my hair.
- Saçımı taradım.
- The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine.
- Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.
- Tom usually doesn't comb his hair.
- Tom genellikle saçını taramaz.
- She knows how to comb her hair.
- Saçını nasıl tarayacağını biliyor.
- He seldom bothers to comb his hair.
- Nadiren saçını tarama zahmetine girer.
- He seldom bothers to comb his hair.
- Nadiren saçını tarar.
- I have to comb my hair.
- Saçımı taramak zorundayım.
- She combed her hair and bound it with a ribbon.
- Saçlarını taradı ve bir kurdele ile bağladı.
- She knows how to comb her hair.
- O, saçını nasıl tarayacağını biliyor.
- Tom usually doesn't comb his hair.
- Tom genellikle saçlarını taramıyor.
- I brush my teeth; I comb my hair.
- Dişlerimi fırçalıyorum; saçlarımı tarıyorum.
- She combed her hair and bound it with a ribbon.
- Saçını taradı ve bir kurdele ile bağladı.
- After polishing his shoes, Tom brushed his teeth and combed his hair.
- Ayakkabılarını parlattıktan sonra Tom dişlerini fırçaladı ve saçlarını taradı.
- I combed my hair.
- Saçlarımı taradım.
- The following day, Sophie combed and dressed her doll because her friends were coming over.
- Ertesi gün, Sophie oyuncak bebeğini taradı ve giydirdi çünkü arkadaşları geliyorlardı.
- When was the last time you combed your hair?
- Saçınızı en son ne zaman taradınız?
- While she sat on the cliff and combed her hair, she sang a wonderfully beautiful song.
- Uçurumda oturup saçlarını tararken harika bir şarkı söyledi.
Show More (29)
|