|
- It is also important, however, that we win consumers over for this kind of commerce.
- Bununla birlikte bu tür bir ticaret için tüketicileri kazanmamız da önemlidir.
- Neither will free commerce necessarily ensure diversity.
- Serbest ticaret de mutlaka çeşitliliği sağlamayacaktır.
- This is therefore a classic, if specific, case of the relationship between commerce and development.
- Dolayısıyla bu, ticaret ve kalkınma arasındaki ilişkiye dair klasik, ancak özel bir durumdur.
- Vancouver is not a center of commerce and industry.
- Vancouver bir ticaret ve sanayi merkezi değil.
- Vancouver is not a center of commerce and industry.
- Vancouver bir ticaret ve sanayi merkezi değildir.
- English is useful in commerce.
- İngilizce ticarette işe yarar.
- We must promote commerce with neighboring countries.
- Komşu ülkelerle ticareti teşvik etmeliyiz.
- Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.
- Tokyo ile birlikte Osaka da bir ticaret merkezidir.
- Commerce led to the development of cities.
- Ticaret şehirlerin gelişmesine neden oldu.
- Osaka is the center of commerce in Japan.
- Osaka, Japonya'daki ticaret merkezidir.
- Commerce led to the development of cities.
- Ticaret, kentlerin gelişmesine yol açmıştır.
- Osaka is the center of commerce in Japan.
- Osaka Japonya'nın ticaret merkezidir.
- The soul of commerce is upright dealing.
- Ticaretin ruhu dürüst iş yapmaktır.
- We must promote commerce with neighboring countries.
- Komşu ülkelerle ticareti desteklemeliyiz.
- Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.
- Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.
Show More (12)
|
