Tureng - conversation - İngilizce Türkçe Cümleler

Geçmiş

	İngilizce	Türkçe
1	conversation	konuşma	n.
	The conversation started with friendly banter but ended in bruises. Konuşma dostça şakayla başladı fakat morluklarla sona erdi. The conversation got more personal. Konuşma daha kişisel bir hal aldı. I don't remember that conversation. O konuşmayı hatırlamıyorum. Tom found it hard to keep the conversation going. Tom konuşmayı sürdürmekte zorlandı. I had a long conversation with Tom. Tom'la uzun bir konuşma yaptık. Tom and Mary are having a difficult conversation. Tom ve Mary zor bir konuşma yapıyorlar. If you are to go to America, you had better learn English conversation. Amerika'ya gideceksen, İngilizce konuşmayı öğrensen iyi olur. Their conversation being in Chinese, I did not understand one word. Onların konuşması Çince olduğu için, tek kelime anlamadım. Bancus and I had a conversation on IRC. Bancus ve ben IRC'de bir konuşma yaptık. We should have a conversation. Bir konuşma yapmalıyız. After school, I go to an English school to practice English conversation. Okuldan sonra İngilizce konuşma pratiği yapmak için bir İngilizce okuluna gidiyorum. The conversation moved on to other topics. Konuşma başka konulara kaydı. You need to have a serious conversation with him about this. Onunla bu konuda ciddi bir konuşma yapmalısın. The conversation went on until after midnight. Konuşma gece yarısına kadar devam etti. Tom had a conversation with Mary. Tom, Mary ile bir konuşma yaptı. The conversation switched to politics. Konuşma siyasete döndü. The conversation was secretly recorded and used as evidence. Konuşma gizlice kaydedildi ve delil olarak kullanıldı. They just had a very serious conversation. Az önce çok ciddi bir konuşma yaptılar. Tom found it difficult to keep the conversation going. Tom konuşmayı sürdürmekte zorlandı. Since their conversation was in French, I couldn't understand a word. Onların konuşması Fransızca olduğu için bir kelime anlamadım. This conversation never happened. Bu konuşma asla olmadı. We've had this conversation a million times. Bu konuşmayı milyonlarca kez yaptık. The conversation ended abruptly when Tom entered the room. Tom odaya girdiğinde konuşma aniden sona erdi. Tom found it difficult to keep the conversation going. Tom konuşmayı sürdürmeyi zor buldu. This was the last conversation I had with my mother about Terry Tate. Bu Terry Tate hakkında annemle yaptığım son konuşmaydı. This conversation is being recorded. Bu konuşma kaydediliyor. The conversation went on until after midnight. Konuşma gece yarısı sonrasına kadar devam etti. Can you tell me about that conversation? Bana o konuşmayı anlatabilir misin? I wonder where she studied English conversation. İngilizce konuşma eğitimini nerede aldığını merak ediyorum. Let's keep this conversation sub rosa. Bu konuşmayı gizli tutalım. This conversation never happened. Bu konuşma hiç olmadı. I had a conversation with Tom. Tom'la bir konuşma yaptım. I had an interesting conversation with Tom. Tom'la ilginç bir konuşma yaptım. What's your favorite topic of conversation? En sevdiğin konuşma konusu hangisi? I had a long conversation with Tom about that. Tom'la bu konuda uzun bir konuşma yaptık. The conversation switched to politics. Konuşma politikaya döndü. This conversation is logical. Bu konuşma mantıklı. It's a great conversation starter. Bu harika bir konuşma başlatıcısı. That was a fun conversation. Eğlenceli bir konuşmaydı. That was a fun conversation. O eğlenceli bir konuşmaydı. I had a long conversation with her. Onunla uzun bir konuşma yaptım. We've had this conversation before. Daha önce bu konuşmayı yaptık. The conversation was secretly recorded and used as evidence. Konuşma gizlice kaydedildi ve kanıt olarak kullanıldı. Why are we having this conversation? Bu konuşmayı neden yapıyoruz ki? It was a short conversation. Kısa bir konuşmaydı. I've hired a private tutor to help me practice my German conversation. Almanca konuşma pratiği yapmama yardımcı olması için özel bir öğretmen tuttum. Tom and I had a long conversation while we were waiting for Mary. Tom ve ben Mary'yi beklerken uzun bir konuşma yaptık. Tom and Mary had a short conversation. Tom ve Mary kısa bir konuşma yaptı. Tom and Mary had a short conversation. Tom ve Mary kısa bir konuşma yaptılar. After Tom came in, the conversation died. Tom içeri girdikten sonra konuşma kesildi. I had a conversation with Tom. Tom ile bir konuşma yaptım. We've had this conversation before. Bu konuşmayı daha önce de yapmıştık. I'd just like to have a quick conversation with Tom before we leave. Gitmeden önce Tom'la kısa bir konuşma yapmak istiyorum. There were a lot of teachers from Australia and New Zealand at the English conversation school I went to previously. Daha önce gittiğim İngilizce konuşma okulunda Avustralya ve Yeni Zelanda'dan birçok öğretmen vardı. She tried to spice up the conversation with gossip about the neighbors. O, konuşmayı komşular hakkındaki dedikodu ile tatlandırmaya çalıştı. Well, this has been quite an interesting conversation. Pekala, bu oldukça ilginç bir konuşmaydı. The professor teaches English conversation. Profesör İngilizce konuşma dersi veriyor. This was the last conversation I had with my mother about Terry Tate. Bu annemle Terry Tate hakkında yaptığım son konuşmaydı. It was a short conversation. O kısa bir konuşmaydı. The conversation started with friendly banter but ended in bruises. Konuşma dostça şakalaşmayla başladı ama çürüklerle bitti. I wonder where she studied English conversation. İngilizce konuşmayı nerede öğrendiğini merak ediyorum. So long as you have no evidence for your assertions, I am not having this conversation. İddialarınız için kanıtınız olmadığı sürece, bu konuşmayı yapmayacağım. I had an interesting conversation with Tom. Tom ile ilginç bir konuşma yaptım. So long as you have no proof, this conversation never happened. Kanıtınız olmadığı sürece, bu konuşma hiç yaşanmadı. Show More (61)
2	conversation	sohbet	n.
	I had a brief conversation with your professor. Üniversitedeki hocanla ayak üstü bir sohbet ettik. Will it need to be more than an informal conversation club? Gayrı resmi bir sohbet kulübünden daha fazlası olması gerekecek mi? We haven't had that conversation yet. O sohbeti henüz yapmadık. We had a good conversation. Güzel bir sohbet yaptık. It's a good conversation starter. Bu iyi bir sohbet başlatıcı. I love our conversations. Sohbetlerimizi severim. Tom felt better after the conversation. Tom sohbetten sonra kendini daha iyi hissetti. A new topic came up in conversation. Sohbette yeni bir konu gündeme geldi. I have learned a lot from this conversation. Bu sohbetten çok şey öğrendim. We had a great conversation. Harika bir sohbetimiz oldu. An old man broke into our conversation. Yaşlı bir adam sohbetimizi böldü. The conversation turned to politics. Sohbet siyasileşti. We held a pleasant conversation. Hoş bir sohbet gerçekleştirdik. Won't you join our conversation? Sohbetimize katılmayacak mısınız? When meeting a person for the first time, keep the conversation light. Biriyle ilk kez tanıştığınızda, sohbeti eğlenceli düzeyde tutun. Now, why don't we continue this conversation outside. O zaman neden bu sohbete dışarıda devam etmiyoruz? I had a very stimulating conversation with Tom. Tom ile çok ufuk açıcı bir sohbet yaptım. I prefer your eau de vie to your conversation. Konyağınızı sohbetinize tercih ederim. Why don't you join in the conversation? Neden sohbete katılmıyorsun? I like to have a deep conversation with a more academic person from time to time. Zaman zaman daha akademik biriyle derin bir sohbet yapmayı severim. When you speak Shanghainese with your mum, I only understand a few words, so I can't join in the conversation. Annenle Şangayca konuştuğunuzda sadece birkaç kelime anlıyorum, bu yüzden sohbete katılamıyorum. Tom overheard Mary and John's conversation. Tom; Mary ve John'un sohbetine kulak misafiri oldu. Our conversation opened, as usual, upon the weather. Sohbetimiz her zamanki gibi hava durumuyla başladı. Extremely loud music interrupted their conversation. Aşırı yüksek sesli müzik onların sohbetini böldü. She tried to spice up the conversation with gossip about the neighbors. Komşularla ilgili dedikodularla sohbeti renklendirmeye çalıştı. If you want to go on with the conversation, you'd better speak a bit lower. Sohbete devam etmek istiyorsan, biraz daha alçak sesle konuşsan iyi olur. Wit gives zest to conversation. Zekâ sohbete lezzet verir. I wasn't following the conversation. Ben sohbeti takip etmiyordum. Improvisation is the soul of a good conversation. Doğaçlama iyi bir sohbetin ruhudur. Nevertheless, she took off her coat and seemed ready for a short conversation. Yine de ceketini çıkardı ve kısa bir sohbet için hazır görünüyordu. I don't remember that conversation. Ben o sohbeti hatırlamıyorum. Show More (28)
3	conversation	görüşme	n.
	Such a conversation took place today, but it was not a briefing. Bugün böyle bir görüşme gerçekleşti ama bu bir brifing değildi. We had conversations with Foreign Minister Peres and Chairman Arafat and other very senior people there. Dışişleri Bakanı Peres, Başkan Arafat ve diğer çok üst düzey kişilerle görüşmeler yaptık. The corridors are there specifically for private, informal conversations, not official debates. Koridorlar, resmi tartışmalar için değil, özel ve gayri resmi görüşmeler içindir. On Sunday, a trick was played in the course of a telephone conversation. Pazar günü bir telefon görüşmesi sırasında bir oyun oynandı. It will also be on the agenda of the human rights conversations between Germany and China. Bu konu Almanya ve Çin arasındaki insan hakları görüşmelerinin de gündeminde olacak. Show More (2)