1 |
conviction |
inanç |
n. |
|
- Yet the Commission's communication and this Parliament's conviction is based on the principle that we can do better.
- Yine de Komisyon'un bildirisi ve bu Parlamento'nun inancı, daha iyisini yapabileceğimiz ilkesine dayanmaktadır.
- I hope that our great strength of conviction will also turn out to have had an effect on the Commission.
- Umarım büyük inanç gücümüz Komisyon üzerinde de etkili olur.
- My third conviction is that future cohesion policy should be fair and non-discriminatory.
- Üçüncü inancım ise gelecekteki uyum politikasının adil ve ayrımcı olmaması gerektiğidir.
- Yet the Commission's communication and this Parliament's conviction is based on the principle that we can do better.
- Yine de Komisyonun bildirisi ve bu Parlamentonun inancı, daha iyisini yapabileceğimiz ilkesine dayanmaktadır.
- We owe our conviction to no person or group of persons.
- İnancımızı hiçbir kişiye ya da gruba borçlu değiliz.
- I hope that our great strength of conviction will also turn out to have had an effect on the Commission.
- Umarım bu büyük inanç gücümüz Komisyon üzerinde de etkili olur.
- We need a Commission – this is not party polemics, but my profound conviction ...
- Bir Komisyona ihtiyacımız var - bu parti polemiği değil, benim derin inancım ...
- Respect for the deep conviction of worshippers is nowhere to be detected.
- İbadet edenlerin derin inançlarına saygı hiçbir yerde görülmemektedir.
- The rapporteur spoke with great passion and great conviction about the issues involved in social exclusion.
- Raportör, sosyal dışlanma ile ilgili konular hakkında büyük bir tutku ve inançla konuştu.
- He has approached this matter with his usual conviction and great dedication.
- Kendisi bu konuya her zamanki inancı ve büyük özverisiyle yaklaşmıştır.
- I wish here to reiterate our conviction that there can and must be no tolerance for terrorism.
- Burada terörizme müsamaha gösterilemeyeceği ve gösterilmemesi gerektiği yönündeki inancımızı yinelemek istiyorum.
- I know the House will understand his personal conviction in this matter.
- Meclis'in kendisinin bu konudaki kişisel inancını anlayacağını biliyorum.
- I am doing so out of moderate, but not complete, conviction.
- Bunu, tam olmasa da ılımlı bir inançla yapıyorum.
- Let us do so, therefore, with conviction.
- Bu nedenle, gelin bunu inançla yapalım.
- It is my conviction that everyone should take part.
- Benim inancım herkesin katılması gerektiği yönünde.
- Let us do so, therefore, with conviction.
- Bu nedenle bunu inançla yapalım.
- The European Union must counter these developments by demonstrating the courage of its own convictions to a high degree.
- Avrupa Birliği bu gelişmelere, kendi inançlarının cesaretini yüksek derecede göstererek karşı koymalıdır.
- I know that politics divides us because we have our convictions.
- Siyasetin bizi böldüğünü biliyorum çünkü inançlarımız var.
- It must have political conviction behind it.
- Arkasında siyasi bir inanç olmalıdır.
- If there is no political conviction, no message gets through.
- Siyasi inanç yoksa hiçbir mesaj yerine ulaşmaz.
- We are doing this out of the conviction that the rules of nation states on the compensation of victims are inadequate.
- Bunu, ulus devletlerin mağdurların tazminine ilişkin kurallarının yetersiz olduğu inancıyla yapıyoruz.
- That includes banning all discrimination on grounds of age, gender, sexual orientation or religious conviction.
- Bu; yaş, cinsiyet, cinsel yönelim veya dini inanç temelinde her türlü ayrımcılığın yasaklanmasını da içerir.
- It is my conviction that everyone should take part.
- Benim inancıma göre herkes bu sürece katılmalıdır.
- If there is no political conviction, no message gets through.
- Eğer siyasi bir inanç yoksa, hiçbir mesaj yerine ulaşmaz.
- She always stands up for her convictions.
- Daima inançlarını savunur.
- She has very deep convictions.
- Çok derin inancı var.
- He doesn't have any deep convictions.
- Onun hiç derin inançları yok.
- He has very deep convictions.
- Onun çok derin inancı var.
- I appreciate your conviction.
- İnancınızı takdir ediyorum.
- They have very deep convictions.
- Çok derin inançları var.
- We don't have any deep convictions.
- Hiç inancımız yoktur.
- She always stands up for her convictions.
- O her zaman inançlarını savunur.
- Layla had deep religious convictions.
- Layla'nın koyu dini inançları vardı.
- We don't have any deep convictions.
- Bizim derin inançlarımız yok.
- Carl Gustav Jung, the founder of analytical psychology, always respected the religious convictions of his patients very much.
- Analitik psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung, hastalarının dini inançlarına her zaman çok saygı duymuştur.
- We have very deep convictions.
- Çok derin inancımız var.
- She has very deep convictions.
- Onun çok derin inançları var.
- They don't have any deep convictions.
- Hiç inançları yoktur.
- I have very deep convictions.
- Benim çok derin inançlarım var.
- She doesn't have any deep convictions.
- Onun derin inançları yok.
- I have very deep convictions.
- Çok derin inancım var.
- I appreciate your conviction.
- Ben inancını takdir ediyorum.
- We have very deep convictions.
- Bizim çok derin inançlarımız var.
- There was great conviction in Tom's voice.
- Tom'un sesinde büyük bir inanç vardı.
- He has very deep convictions.
- Onun çok derin inançları var.
- He doesn't have any deep convictions.
- Hiç inancı yoktur.
- They don't have any deep convictions.
- Onların derin inançları yok.
Show More (44)
|
2 |
conviction |
mahkumiyet |
n. |
|
- Where there are grounds for conviction, appeals are being launched.
- Mahkumiyet için gerekçe bulunan yerlerde temyiz başvuruları başlatılıyor.
- Upwards of 92% of all convictions are based on plea bargains.
- Tüm mahkumiyetlerin %92'si ceza pazarlıklarına dayanıyor.
- Only eight out of 49 cases did not lead to a conviction.
- 49 davadan sadece sekizi mahkumiyetle sonuçlanmamıştır.
- Upwards of 92% of all convictions are based on plea bargains.
- Tüm mahkumiyet kararlarının %92'sinden fazlası itiraf pazarlıklarına dayanmaktadır.
- Following this referral of the case, no similar convictions have been noted in the Council.
- Davanın bu şekilde sevk edilmesinin ardından, Konsey'de benzer bir mahkumiyet kararı kaydedilmemiştir.
- So they know his conviction is unsafe, but he could still be executed.
- Yani mahkumiyetinin güvenli olmadığını biliyorlar ama yine de idam edilebilir.
- Sami launched a campaign to overturn his conviction.
- Sami mahkumiyetini bozmak için bir kampanya başlattı.
- Tom appealed his conviction and won.
- Tom mahkumiyetini temyize götürdü ve kazandı.
- Sami's conviction was upheld.
- Sami'nin mahkûmiyeti onandı.
- He has at least one conviction for drunken driving.
- Alkollü araç kullanmaktan en az bir mahkumiyeti var.
- Sami's conviction was upheld.
- Sami'nin mahkumiyeti onaylandı.
- Tom has at least one conviction for drunken driving.
- Tom'un alkollü araç kullanmaktan en az bir mahkumiyeti var.
- Tom has at least one conviction for drunken driving.
- Tom'un sarhoşken araba sürmekten en az bir mahkumiyeti var.
- Sami launched a campaign to overturn his conviction.
- Sami mahkûmiyetini bozmak için bir kampanya başlattı.
- Sami is appealing his conviction.
- Sami mahkumiyetini temyize götürüyor.
- The defendant has no prior convictions.
- Sanığın daha önce mahkumiyeti yok.
Show More (13)
|
3 |
conviction |
kanaat |
n. |
|
- If you were to do that, would anyone be aware of what your fundamental political convictions actually are?
- Eğer bunu yapsaydınız, temel siyasi kanaatlerinizin gerçekte ne olduğunu kimse bilebilir miydi?
- Parliament’s conviction is that the appropriations should instead be increased.
- Parlamento'nun kanaati bunun yerine ödeneklerin arttırılması yönündedir.
- On the subject of the basis of the debate, I would like to express, or state once more, three convictions.
- Tartışmanın temeli konusunda üç kanaatimi ifade etmek ya da bir kez daha belirtmek istiyorum.
- My second conviction is financial in nature.
- İkinci kanaatim ise mali niteliktedir.
- We all share the conviction that failure in this area would damage the project of enlargement for many years to come.
- Bu alandaki başarısızlığın genişleme projesine uzun yıllar boyunca zarar vereceği kanaatini hepimiz paylaşıyoruz.
- Parliament’s conviction is that the appropriations should instead be increased.
- Parlamentonun kanaati bunun yerine ödeneklerin arttırılması yönündedir.
- That every new candidate must be carefully judged by the same standard, is a conviction we all share.
- Her yeni adayın aynı standartlara göre dikkatle değerlendirilmesi gerektiği hepimizin paylaştığı bir kanaattir.
- This is not simply my political, but also my legal conviction.
- Bu benim sadece siyasi değil, aynı zamanda hukuki kanaatimdir.
- It is my conviction that Europe should introduce a maximum life span for ships.
- Benim kanaatim Avrupa'nın gemiler için azami bir kullanım ömrü getirmesi gerektiği yönündedir.
- There is, therefore, only one way, namely to vote in accordance with one’s convictions.
- Bu nedenle tek bir yol vardır, o da kişinin kanaatleri doğrultusunda oy kullanmasıdır.
- Our opinion is an idea which we have; our conviction an idea which has us.
- Görüşümüz, sahip olduğumuz bir fikirdir; kanaatimiz ise bize sahip olan bir fikirdir.
- Our opinion is an idea which we have; our conviction an idea which has us.
- Fikrimiz sahip olduğumuz bir fikirdir; kanaatimiz ise bize sahip olan bir fikirdir.
Show More (9)
|
4 |
conviction |
görüş |
n. |
|
- Although they're different from mine, I respect his political convictions.
- Benimkilerden farklı olsalar da onun siyasi görüşlerine saygı duyuyorum.
- It is hard to live up to your convictions.
- Senin görüşlerine göre yaşamak zor.
Show More (-1)
|
5 |
conviction |
hüküm |
n. |
|
- She had a previous criminal conviction.
- Daha önce bir suçtan hüküm giymişti.
Show More (-2)
|
6 |
conviction |
kendinden emin |
n. |
|
- It wasn't my fault!' she said with conviction.
- "Benim hatam değildi!" dedi kendinden emin bir şekilde.
Show More (-2)
|
7 |
conviction |
ikna |
n. |
|
- That is another way in which Parliament can put forward its opinion forcefully and with conviction.
- Bu da, Parlamento'nun görüşünü güçlü ve ikna edici bir şekilde ortaya koyabilmesinin bir başka yoludur.
Show More (-2)
|