crumble - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
crumble parçalanmak v.
  • In previous crises, the resolve of some has quickly crumbled.
  • Önceki krizlerde bazılarının kararlılığı hızla parçalanmıştır.
  • Then, the whole chunk of ice can crumble in all at once.
  • O zaman bütün buz kütlesi bir anda parçalanabilir.
  • Sami didn't want his marriage to crumble.
  • Sami evliliğinin parçalanmasını istemedi.
Show More (1)
crumble parçalamak v.
  • Where did you crumble them?
  • Onları nerede parçaladın?
  • She crumbled a biscuit.
  • O bir bisküviyi parçaladı.
  • Where did you crumble them?
  • Onları nerede parçaladınız?
Show More (0)
crumble çökmek v.
  • The airline market is an example of how national egoism is crumbling.
  • Havayolu piyasası, ulusal egoizmin nasıl çöktüğünün bir örneğidir.
  • Our infrastructure is crumbling.
  • Altyapımız çöküyor.
Show More (-1)
crumble ufalamak v.
  • She crumbled a biscuit.
  • Bisküviyi ufaladı.
  • Why are you crumbling this bread?
  • Neden bu ekmeği ufalıyorsun?
Show More (-1)