Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
iron carbide
input data into the computer
recovery cylinder
firstling
freimaurerisch
show sympathy
imitated
silken gauze
frais d'instruction
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
cuff
kelepçelemek
v.
Sami was searched,
cuffed
and taken to the police station.
Sami arandı,
kelepçelendi
ve karakola götürüldü.
The policeman
cuffed
Tom's hands behind his back.
Polis, Tom'un ellerini arkasından
kelepçeledi.
The policeman
cuffed
Tom's hands behind his back.
Polis Tom'un ellerini arkadan
kelepçeledi.
Show More (0)
2
cuff
manşet
n.
The
cuffs
of his suit jacket are badly frayed.
Onun ceketinin
manşetleri
kötü yıpranmış.
The
cuffs
of his suit jacket are badly frayed.
Takım elbise ceketinin
manşetleri
fena halde yıpranmış.
Show More (-1)