|
- The EU's budgetary system suffers from serious defects, especially a lack of flexibility.
- AB'nin bütçe sistemi, başta esneklik eksikliği olmak üzere ciddi kusurlardan muzdariptir.
- Instead, my criticism applies more to what is not included and to the defects in the current legislation.
- Bunun yerine, benim eleştirim daha çok nelerin dahil edilmediğine ve mevcut mevzuattaki kusurlara yöneliktir.
- Temelin has significant safety defects.
- Temelin önemli güvenlik kusurları vardır.
- There are serious defects in the Commission's proposal.
- Komisyonun teklifinde ciddi kusurlar var.
- We cannot expect aid for rural development, with all its restrictions, to compensate for these defects.
- Tüm kısıtlamalarıyla birlikte kırsal kalkınmaya yönelik yardımların bu kusurları telafi etmesini bekleyemeyiz.
- There are serious defects in the Commission's proposal.
- Komisyon'un teklifinde ciddi kusurlar var.
- We can only confront our defects if we know what they are.
- Kusurlarımızla ancak bunların ne olduğunu bilirsek yüzleşebiliriz.
- Seventy, eighty, ninety per cent of their ships have serious defects.
- Gemilerinin yüzde yetmişi, sekseni, doksanı ciddi kusurlara sahip.
- This system has obvious defects.
- Bu sistemin bariz kusurları var.
- It has no defects.
- Onun kusurları yok.
- The vehicles are inspected for defects at least every three months.
- Araçlar en az üç ayda bir kusurlara karşı denetlenir.
- It has no defects.
- Hiç kusuru yok.
Show More (9)
|
