|
- That too will do nothing to boost the euro's popularity.
- Bu da Euro'nun popülaritesini arttırmak için hiçbir şey yapmayacaktır.
- That you do nothing to actually place the Chechen issue on the political agenda.
- Çeçen meselesini siyasi gündeme taşımak için hiçbir şey yapmıyorsunuz.
- The Eurostat affair does nothing to further that cause.
- Eurostat meselesi bu amaca yönelik hiçbir şey yapmıyor.
- It has shoved the draft in a drawer, done nothing with it, and still does not want to do anything with it.
- Taslağı çekmeceye kaldırdı, onunla hiçbir şey yapmadı ve hala onunla bir şey yapmak istemiyor.
- It has shoved the draft in a drawer, done nothing with it, and still does not want to do anything with it.
- Taslağı bir çekmeceye itti, onunla hiçbir şey yapmadı ve hala onunla hiçbir şey yapmak istemiyor.
- It is not a question of having done nothing alone.
- Tek başına hiçbir şey yapmamış olmak söz konusu değil.
- Consider, if you will, that these 600 detainees include five or six who have done nothing.
- İsterseniz, bu 600 tutuklunun içinde hiçbir şey yapmamış beş ya da altı kişinin de olduğunu düşünün.
- The main purpose of this research is to do nothing for the time being and delay the finding of a solution.
- Bu araştırmanın temel amacı şimdilik hiçbir şey yapmamak ve bir çözüm bulunmasını geciktirmektir.
- This unseemly rush to judgment did nothing to improve the court's credibility.
- Bu yakışıksız acele karar, mahkemenin güvenilirliğini artıracak hiçbir şey yapmamıştır.
- We will vote against all but two of the amendments which have been tabled, as they do nothing to enhance the report.
- Raporu geliştirmek için hiçbir şey yapmadıkları için, sunulan değişikliklerin ikisi hariç hepsine karşı oy kullanacağız.
- They do nothing to help enlargement, such as overhauling the CAP.
- OTP'nin elden geçirilmesi gibi, genişlemeye yardımcı olacak hiçbir şey yapmıyorlar.
- Despite all these shortcomings, I support this finance proposal, for doing nothing is not a solution at all.
- Tüm bu eksikliklere rağmen hiçbir şey yapmamak bir çözüm olmadığı için bu finansman önerisini destekliyorum.
- However, Europe cannot, under any circumstances, stand aside and do nothing.
- Ancak Avrupa hiçbir koşulda kenara çekilip hiçbir şey yapmadan duramaz.
- The main purpose of this research is to do nothing for the time being and delay the finding of a solution.
- Bu araştırmanın temel amacı ise şimdilik hiçbir şey yapmamak ve bir çözüm bulunmasını geciktirmektir.
- Making the first move is always better than doing nothing.
- İlk adımı atmak hiçbir şey yapmamaktan her zaman daha iyidir.
- It can make for worse damage to the environment and does nothing to improve the protection of it.
- Çevreye daha fazla zarar verebilir ve çevrenin korunması için hiçbir şey yapmaz.
- If this is self-evident, why have we done nothing about it?
- Eğer bu apaçık ortadaysa, neden bu konuda hiçbir şey yapmadık?
- Yet you say we can do nothing about it and we should change the subject.
- Yine de bu konuda hiçbir şey yapamayacağımızı ve konuyu değiştirmemiz gerektiğini söylüyorsunuz.
- Despite this, I do not reject this Green Paper, because doing nothing is even worse.
- Buna rağmen bu Yeşil Kitap'ı reddetmiyorum çünkü hiçbir şey yapmamak daha da kötü.
- I would point out that doing nothing will be the death of Tibetan culture and will mean the end of the Tibetan people.
- Hiçbir şey yapmamanın Tibet kültürünün ölümü ve Tibet halkının sonu anlamına geleceğini belirtmek isterim.
- These are words which do nothing to promote dialogue.
- Bunlar diyaloğu teşvik etmek için hiçbir şey yapmayan kelimelerdir.
- However, doing nothing in the light of declining cod stocks is not an option.
- Bununla birlikte, morina rezervlerinin azalması karşısında hiçbir şey yapmamak bir seçenek değildir.
- What is the use of 'Natura 2000' and our protection directives if we do nothing about maritime security?
- Deniz güvenliği konusunda hiçbir şey yapmazsak 'Natura 2000' ve koruma direktiflerimiz ne işe yarar?
- That you do nothing to actually place the Chechen issue on the political agenda.
- Çeçenistan meselesini siyasi gündeme taşımak için hiçbir şey yapmıyorsunuz.
- That being said, this directive has done nothing to bring about a common market in supplementary pensions.
- Bununla birlikte bu direktif ek emeklilik maaşlarında ortak bir pazar oluşturmak için hiçbir şey yapmamıştır.
- Think nothing, see nothing, do nothing.
- Hiçbir şey düşünmeyin, hiçbir şey görmeyin, hiçbir şey yapmayın.
- That too will do nothing to boost the euro's popularity.
- Bu da Avro'nun popülaritesini arttırmak için hiçbir şey yapmayacaktır.
- The military hardware it had built up did nothing to prevent that terrorist action.
- Oluşturulan askeri donanım, bu terörist eylemi önlemek için hiçbir şey yapmadı.
- Therefore to do nothing is to condone human rights abuses wherever they occur.
- Dolayısıyla hiçbir şey yapmamak, nerede olursa olsun insan hakları ihlallerine göz yummak demektir.
- It does nothing for jobs or economic growth and widens further still the democratic deficit.
- İstihdam ya da ekonomik büyüme için hiçbir şey yapmıyor ve demokratik açığı daha da genişletiyor.
- This unseemly rush to judgment did nothing to improve the court's credibility.
- Bu yakışıksız acele karar, mahkemenin güvenilirliğini artıracak hiçbir şey yapmadı.
- Why do they do nothing?
- Neden hiçbir şey yapmıyorlar?
- His bowels are in such a state that we did nothing.
- Bağırsakları öyle bir durumdaydı ki hiçbir şey yapamadık.
- I've watched him kill more than once and done nothing.
- Onu birden fazla kez cinayet işlerken izledim ve hiçbir şey yapmadım.
- You've done nothing to harm us, since you came.
- Geldiğinden beri bize zarar verecek hiçbir şey yapmadın.
- I've watched him kill more than once and done nothing.
- Onun birden fazla kez cinayet işlemesini izledim ve hiçbir şey yapmadım.
- I've watched him kill more than once and done nothing.
- Onu birden fazla kez insan öldürürken izledim ve hiçbir şey yapmadım.
- You've done nothing to harm us, since you came.
- Geldiğinizden beri bize zarar verecek hiçbir şey yapmadınız.
- No, I never did nothing for you, sir.
- Hayır, sizin için hiçbir şey yapmadım efendim.
- It's better than doing nothing.
- Hiçbir şey yapmamaktan iyidir.
- Tom does nothing but cry.
- Tom ağlamak dışında hiçbir şey yapmaz.
- They did nothing.
- Hiçbir şey yapmadılar.
- Tom often sits for hours doing nothing.
- Tom genellikle saatlerce hiçbir şey yapmadan oturur.
- Doing anything no matter how small is infinitely better than doing nothing.
- Ne kadar küçük olursa olsun bir şey yapmak hiçbir şey yapmamaktan çok daha iyidir.
- Tom did nothing to help Mary.
- Tom, Mary'ye yardımcı olmak için hiçbir şey yapmadı.
- Both armies were placed one in front of the other and spent their days doing nothing.
- Her iki ordu da arkalı önlü dizildi ve günlerini hiçbir şey yapmadan geçirdiler.
- I did nothing.
- Hiçbir şey yapmadım.
- I can't just sit back and do nothing.
- Arkama yaslanıp hiçbir şey yapmadan duramam.
- Tom has done nothing to be ashamed of.
- Tom utanılacak hiçbir şey yapmadı.
- We can do nothing for you.
- Senin için hiçbir şey yapamayız.
- Would you prefer to do nothing?
- Hiçbir şey yapmamayı mı tercih edersin?
- I did nothing all day.
- Bütün gün hiçbir şey yapmadım.
- He would sit for hours doing nothing.
- Hiçbir şey yapmadan saatlerce otururdu.
- We can do nothing.
- Hiçbir şey yapamayız.
- Tom could do nothing.
- Tom hiçbir şey yapamazdı.
- Tom does nothing all day but read.
- Tom bütün gün okumaktan başka hiçbir şey yapmıyor.
- I can do nothing to help.
- Yardım etmek için hiçbir şey yapamam.
- You do nothing, while I work.
- Ben çalışırken sen hiçbir şey yapmıyorsun.
- Fadil did nothing.
- Fadıl hiçbir şey yapmadı.
- Tom has done nothing illegal.
- Tom yasa dışı hiçbir şey yapmadı.
- He does nothing but play all day.
- Bütün gün oyun oynamaktan başka hiçbir şey yapmaz.
- We can do nothing for Tom.
- Tom için hiçbir şey yapamayız.
- We have done nothing.
- Biz hiçbir şey yapmadık.
- Fadil did nothing.
- Fadil hiçbir şey yapmadı.
- Tom might recommend doing nothing.
- Tom hiçbir şey yapmamanızı tavsiye edebilir.
- Without money, he could do nothing.
- Para olmadan, hiçbir şey yapamadı.
- Some people did nothing.
- Bazıları hiçbir şey yapmadı.
- The politician said that he had paid all his taxes and done nothing illegal.
- Politikacı tüm vergilerini ödediğini ve yasa dışı hiçbir şey yapmadığını söyledi.
- I couldn't just sit there and do nothing.
- Orada öylece oturup hiçbir şey yapmadan duramazdım.
- Doing nothing is the most difficult thing in the world, the most difficult and the most intellectual.
- Hiçbir şey yapmamak dünyadaki en zor şey, en zor ve en entelektüel şey.
- Tom does nothing but read books on Sundays.
- Tom Pazar günleri kitap okumaktan başka hiçbir şey yapmaz.
- How long are you going to just sit there and do nothing?
- Orada öylece oturup hiçbir şey yapmadan daha ne kadar duracaksın?
- We're doing nothing.
- Biz hiçbir şey yapmıyoruz.
- I'll do nothing of the kind.
- O tür hiçbir şey yapmayacağım.
- Tom actually did nothing.
- Tom aslında hiçbir şey yapmadı.
- Doing your best is better than doing nothing at all.
- Elinden geleni yapmak hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir.
- Tom could do nothing to help Mary.
- Tom, Mary'ye yardım etmek için hiçbir şey yapamazdı.
- How can you just sit there and do nothing?
- Nasıl orada sadece oturabilir ve hiçbir şey yapmazsın?
- He would often sit here for hours doing nothing.
- Sık sık burada saatlerce hiçbir şey yapmadan otururdu.
- You do nothing else but eat.
- Sen yemek yemekten başka hiçbir şey yapmıyorsun.
- We've done nothing to deserve your anger.
- Öfkeni hak edecek hiçbir şey yapmadık.
- I did nothing unethical at all.
- Etik olmayan hiçbir şey yapmadım.
- I did nothing during the holidays.
- Tatil sırasında hiçbir şey yapmadım.
- Tom has done nothing all week but complain about Mary's cooking.
- Tom bütün hafta Mary'nin yemeklerinden şikayet etmekten başka hiçbir şey yapmadı.
- The soldiers could do nothing until spring.
- Askerler bahara kadar hiçbir şey yapamadı.
- The soldiers could do nothing until spring.
- Askerler bahara kadar hiçbir şey yapamazdı.
- Layla did nothing to correct his mistake.
- Leyla onun hatasını düzeltmek için hiçbir şey yapmadı.
- Only those who do nothing don’t make mistakes.
- Sadece hiçbir şey yapmayanlar hata yapmaz.
- Doing nothing is fun.
- Hiçbir şey yapmamak eğlencelidir.
- Doing your best is better than doing nothing at all.
- Elinden geleni yapmak, hiçbir şey yapmamaktan iyidir.
- Being tired, I felt like doing nothing.
- Yorgun olduğum için hiçbir şey yapmak istemedim.
- Tom did nothing to help.
- Tom yardım etmek için hiçbir şey yapmadı.
- Without money, he could do nothing.
- Parası olmadan hiçbir şey yapamazdı.
- Tom has done nothing.
- Tom hiçbir şey yapmadı.
- Today's housewives do nothing but complain of high prices.
- Bugünün ev hanımları, yüksek fiyatlardan şikayet etmekten başka hiçbir şey yapmıyor.
- Everyone was just sitting around doing nothing.
- Herkes hiçbir şey yapmadan oturuyordu.
- Tom did nothing to help Mary.
- Tom, Mary'ye yardım etmek için hiçbir şey yapmadı.
- In the holidays, I spent days doing nothing.
- Tatillerde hiçbir şey yapmadan günlerimi geçirdim.
- Tom has done nothing illegal.
- Tom illegal hiçbir şey yapmadı.
- She did nothing all day but read.
- Bütün gün okumaktan başka hiçbir şey yapmadı.
- How long are you going to just sit there and do nothing?
- Daha ne kadar orada oturup hiçbir şey yapmayacaksınız?
- I can do nothing to help.
- Ben yardım etmek için hiçbir şey yapamam.
- I want you to do nothing.
- Hiçbir şey yapmamanı istiyorum.
- Wisdom is a curse when wisdom does nothing for the man who has it.
- Bilgelik, ona sahip olan adam için hiçbir şey yapmadığında bir lanettir.
- He would often sit for hours doing nothing.
- Sık sık hiçbir şey yapmadan saatlerce otururdu.
- Tom sits in his room all day and does nothing.
- Tom bütün gün odasında oturuyor ve hiçbir şey yapmıyor.
- He would sit in the sun doing nothing.
- Güneşin altında hiçbir şey yapmadan otururdu.
- Over the holidays, I spent days doing nothing.
- Tatil boyunca, günlerimi hiçbir şey yapmadan geçirdim.
- Tom does nothing but watch TV.
- Tom televizyon izlemekten başka hiçbir şey yapmaz.
- I'm tired of just sitting here and doing nothing.
- Burada oturup hiçbir şey yapmamaktan bıktım.
- Tom did nothing.
- Tom hiçbir şey yapmadı.
- It was nice to do nothing.
- Hiçbir şey yapmamak güzeldi.
- She did nothing but cry all day.
- Bütün gün ağlamaktan başka hiçbir şey yapmadı.
- My father does nothing but watch TV on Sundays.
- Babam pazar günleri, televizyon seyretmekten başka hiçbir şey yapmaz.
- Doing your best is better than doing nothing at all.
- Elinden geleni yapmak hiçbir şey yapmamaktan iyidir.
- Tom just sat around and did nothing.
- Tom öylece oturdu ve hiçbir şey yapmadı.
- Tom likes to be busy and hates sitting around doing nothing.
- Tom meşgul olmayı sever ve hiçbir şey yapmadan oturmaktan nefret eder.
- You just sat there and did nothing.
- Sen sadece orada oturdun ve hiçbir şey yapmadın.
- How long are you going to just sit there and do nothing?
- Orada öylece, hiçbir şey yapmadan daha ne kadar oturacaksın?
- Tom said that he did nothing illegal.
- Tom yasa dışı hiçbir şey yapmadığını söyledi.
- He preferred working to doing nothing.
- Çalışmayı hiçbir şey yapmamaya tercih ederdi.
- We should do nothing.
- Biz hiçbir şey yapmamalıyız.
- We're doing nothing.
- Hiçbir şey yapmıyoruz.
- We can do nothing for her.
- Onun için hiçbir şey yapamayız.
- I could do nothing.
- Hiçbir şey yapamadım.
- I do so much for you, but you do nothing for me.
- Ben senin için çok şey yapıyorum ama sen benim için hiçbir şey yapmıyorsun.
- Tom should do nothing.
- Tom hiçbir şey yapmamalı.
- Sometimes you just want to spend the whole day doing nothing.
- Bazen bütün günü hiçbir şey yapmadan geçirmek istersiniz.
- We've done nothing to deserve your anger.
- Öfkenizi hak edecek hiçbir şey yapmadık.
- Tom will do nothing.
- Tom hiçbir şey yapmayacak.
- Tom does nothing but watch TV all day.
- Tom bütün gün TV izlemekten başka hiçbir şey yapmaz.
- They did nothing.
- Onlar hiçbir şey yapmadı.
- Doing nothing is fun.
- Hiçbir şey yapmamak eğlenceli.
- Tom can do nothing.
- Tom hiçbir şey yapamaz.
- President Grant had done nothing illegal.
- Başkan Grant yasadışı hiçbir şey yapmamıştı.
- I can't just do nothing.
- Ben hiçbir şey yapmadan duramam.
- I've done nothing to you.
- Sana hiçbir şey yapmadım.
- How can you just sit there and do nothing?
- Orada öylece oturup hiçbir şey yapmadan nasıl durabiliyorsun?
- Tom did nothing wrong.
- Tom yanlış hiçbir şey yapmadı.
- Today I just feel like staying at home and doing nothing.
- Bugün evde oturup hiçbir şey yapmamak istiyorum.
- Doing your best is better than doing nothing at all.
- Elinden gelenin en iyisini yapmak, hiçbir şey yapmamaktan iyidir.
- In the holidays, I spent days doing nothing.
- Tatillerde, ben günleri hiçbir şey yapmadan geçirdim.
- Tom says he'll do nothing.
- Tom hiçbir şey yapmayacağını söylüyor.
- You did nothing.
- Hiçbir şey yapmadın.
- You can't ask us to do nothing.
- Bizden hiçbir şey yapmamamızı isteyemezsin.
- I've done nothing else.
- Başka hiçbir şey yapmadım.
- It's better than doing nothing.
- Bu hiçbir şey yapmamaktan daha iyi.
- Tom could do nothing.
- Tom hiçbir şey yapamadı.
- Only he who does nothing makes no mistakes.
- Sadece hiçbir şey yapmayanlar hata yapmaz.
- We will do nothing against your will.
- Senin isteğin dışında hiçbir şey yapmayacağız.
- We can't just sit here and do nothing.
- Burada oturup hiçbir şey yapmadan duramayız.
- We can do nothing for her.
- Biz onun için hiçbir şey yapamayız.
- Not knowing what to do, I did nothing.
- Ne yapacağımı bilmediğim için hiçbir şey yapmadım.
- We can do nothing about it.
- Bu konuda hiçbir şey yapamayız.
- Being tired, I felt like doing nothing.
- Yorgundum ve canım hiçbir şey yapmak istemiyordu.
- I can do nothing about that.
- Bu konuda hiçbir şey yapamam.
- I do nothing.
- Ben hiçbir şey yapmıyorum.
- My mother did nothing but weep.
- Annem, ağlamaktan başka hiçbir şey yapmadı.
- You just sat there and did nothing.
- Orada oturdun ve hiçbir şey yapmadın.
- I've done nothing.
- Hiçbir şey yapmadım.
- I do nothing.
- Hiçbir şey yapmıyorum.
- Tom might recommend doing nothing.
- Tom hiçbir şey yapmamayı önerebilir.
- Some people did nothing.
- Bazı insanlar hiçbir şey yapmadı.
- Doing nothing is the easiest thing to do.
- Hiçbir şey yapmamak yapılacak en kolay şey.
- We can do nothing for him.
- Onun için hiçbir şey yapamayız.
- We can't just do nothing all day.
- Bütün gün hiçbir şey yapmadan duramayız.
- Doing nothing is the most difficult thing in the world, the most difficult and the most intellectual.
- Hiçbir şey yapmamak dünyada en zor şeydir, en zoru ve en entellektüeli.
- We can do nothing for them.
- Onlar için hiçbir şey yapamayız.
- We should do nothing.
- Hiçbir şey yapmamalıyız.
- I can't just sit here and do nothing.
- Burada oturup hiçbir şey yapmadan duramam.
- You are tired from doing nothing.
- Hiçbir şey yapmadığın için yorgunsun.
- I've done nothing to deserve this.
- Bunu hak edecek hiçbir şey yapmadım.
- Doing nothing is the easiest thing to do.
- Hiçbir şey yapmamak, yapılacak en kolay şeydir.
Show More (170)
|