earlier - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
earlier daha öncesinde adv.
  • Let me repeat what I said earlier.
  • Daha önce söylediğimi tekrar edeyim.
  • In reply to your second question, as I said earlier, the European Union cannot solve this problem alone.
  • İkinci sorunuza cevaben, daha önce de söylediğim gibi, Avrupa Birliği bu sorunu tek başına çözemez.
  • Mr Chichester referred earlier to the need to get the details right.
  • Bay Chichester daha önce detayların doğru belirlenmesi gerektiğine değinmişti.
Show More (321)
earlier daha erken adv.
  • I would ask the Commission in each individual case to involve Parliament at an earlier stage.
  • Komisyon'dan her bir vaka için Parlamento'yu daha erken bir aşamada sürece dahil etmesini rica ediyorum.
  • It is not the Presidency, however, that is standing in the way of a different, earlier, date.
  • Ancak farklı, daha erken bir tarihin önünde duran da Dönem Başkanlığı değildir.
  • It would have been possible to discuss them at a much earlier stage.
  • Çok daha erken bir aşamada tartışmak mümkün olabilirdi.
Show More (222)
earlier erken adv.
  • We have come to the end of the Commission statement on the reopening of the Mont Blanc tunnel earlier than expected.
  • Mont Blanc tünelinin beklenenden erken açılmasına ilişkin Komisyon açıklamasının sonuna gelmiş bulunuyoruz.
  • That will mean that producers will get their premiums even earlier.
  • Bu, üreticilerin primlerini daha da erken alacağı anlamına gelecektir.
  • The earlier cancer is detected, the better the survival rate.
  • Kanser ne kadar erken teşhis edilirse hayatta kalma oranı da o kadar iyi olur.
Show More (50)
earlier daha önce adv.
  • The key phrase 'level playing field' was mentioned by an earlier speaker.
  • Daha önceki bir konuşmacı tarafından 'eşit oyun alanı' anahtar ifadesinden bahsedilmişti.
  • Accordingly, we stand by our earlier proposals.
  • Bu doğrultuda, daha önceki önerilerimizin arkasındayız.
  • I am sorry the committee has not accepted some of the amendments I tabled at an earlier stage.
  • Komitenin daha önceki bir aşamada sunduğum bazı değişiklikleri kabul etmemesinden dolayı üzgünüm.
Show More (30)
earlier önce adv.
  • It could have received it a month or two earlier.
  • Bir ya da iki ay önce alabilirdi.
  • In fact, my advice would be to publish those Minutes even earlier than is now the case.
  • Aslında benim tavsiyem, bu Tutanakların şu anda olduğundan daha da önce yayınlanması olacaktır.
  • Sami's father died just a few weeks earlier.
  • Sami'nin babası birkaç hafta önce ölmüştü.
Show More (29)
earlier önce adj.
  • He died five years earlier.
  • Beş yıl önce öldü.
  • I ate lunch earlier than you did.
  • Öğle yemeğini senden önce yedim.
  • I got up an hour earlier than usual.
  • Normalden bir saat önce kalktım.
Show More (5)
earlier önceki adv.
  • This repairs some damage that was done in the earlier versions of this report by Neena Gill.
  • Bu, Neena Gill tarafından bu raporun önceki versiyonlarında yapılan bazı hasarları onarmaktadır.
  • If you use an earlier version of Windows, you can enjoy it from a web browser.
  • Windows'un önceki bir sürümünü kullanıyorsanız, bir web tarayıcısından yararlanabilirsiniz.
  • Japan's gold and foreign exchange reserves stood at $68.9 billion at the end of 1998, down from $77.0 billion a year earlier.
  • Japonya'nın altın ve döviz rezervleri bir önceki yıl 77.0 milyar dolar iken 1998 sonunda 68.9 milyar dolar olmuştur.
Show More (0)
earlier önceki adj.
  • Fadil was still trying to cope with his father's suicide a year earlier.
  • Fadıl hala babasının bir yıl önceki intiharı ile başa çıkmaya çalışıyordu.
  • His latest musical pieces are just variants of his earlier work.
  • Son müzikal parçaları önceki çalışmalarının varyantları.
  • Fadil was still trying to cope with his father's suicide a year earlier.
  • Fadıl hâlâ babasının bir yıl önceki intiharıyla başa çıkmaya çalışıyordu.
Show More (0)
earlier daha evvel adv.
  • You should've told me earlier.
  • Bana daha evvel söylemeliydin.
  • Might I suggest that we start the meeting an hour earlier?
  • Toplantıyı bir saat daha evvel başlatmamızı önerebilir miyim?
  • Tom wanted to do that earlier.
  • Tom bunu daha evvelden yapmak istedi.
Show More (0)
earlier eski adj.
  • With Microsoft Office documents, versions 2003 or earlier, when you save a file with a password, hackers can break that password in seconds.
  • Kaydederken şifrelediğiniz 2003 ve daha eski sürüm Microsoft Office belgelerinin şifresini hackerlar saniyeler içinde kırabiliyor.
Show More (-2)