Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
potentially blinding disease
hesaplanan kalkış zamanı
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
eminent
seçkin
adj.
Just as the environment has an
eminent
position in the Treaties, so should public health.
Antlaşmalarda çevre nasıl
seçkin
bir konuma sahipse, halk sağlığı da öyle olmalıdır.
The monument was erected in honor of the
eminent
philosopher.
Anıt
seçkin
filozof onuruna dikildi.
Picasso is an
eminent
painter.
Picasso
seçkin
bir ressamdır.
Show More (0)
2
eminent
ünlü
adj.
The monument was erected in honor of the
eminent
philosopher.
Anıt,
ünlü
filozofun onuruna dikilmişti.
An immense monument was erected in honor of the
eminent
philosopher.
Ünlü
filozofun onuruna muazzam bir anıt dikilmişti.
Show More (-1)