|
- Now that I'm thinner, I can fit into this dress.
- Şimdi daha zayıfım, bu elbiseye sığabilirim.
- Tom's new puppy is so small he can fit into the palm of your hand.
- Tom'un yeni yavru köpeği o kadar küçük ki avucunuzun içine sığabilir.
- Everyone wasn't able to fit into the car.
- Herkes arabaya sığamadı.
- I could only take what fit into the suitcase.
- Sadece bavula sığanları alabildim.
- My fingers are too fat to fit into these gloves.
- Parmaklarım bu eldivenlere sığmayacak kadar şişman.
- Tom can hardly fit into the jeans he bought last year.
- Tom geçen yıl aldığı kot pantolonun içine zor sığıyor.
- I could only take what fit into the suitcase.
- Sadece bavula sığanı alabildim.
- The book fit into Tom's pocket.
- Kitap Tom'un cebine sığdı.
- Now that I'm thinner, I can fit into this dress.
- Şimdi daha zayıf olduğumdan dolayı bu kıyafete sığabiliyorum.
- Now that I'm thinner, I can fit into this dress.
- Şimdi daha zayıf olduğum için bu kıyafete sığabiliyorum.
- Tom can't fit into his old clothes anymore.
- Tom artık eski giysilerine sığamıyor.
- I wonder how many buses can fit into this garage.
- Bu garaja kaç otobüs sığar merak ediyorum.
- I can't fit into those clothes anymore.
- Artık o kıyafetlere sığamıyorum.
- The car will fit into the parking place.
- Araba park yerine sığacak.
- I wonder how many buses can fit into this garage.
- Bu garaja kaç otobüsün sığabileceğini merak ediyorum.
- My hands are too big to fit into these gloves.
- Ellerim bu eldivenlere sığmayacak kadar büyük.
- I can't fit into those clothes anymore.
- Artık bu elbiselere sığamıyorum.
- Tom wondered how many more people could fit into the elevator.
- Tom asansöre kaç kişinin daha sığabileceğini merak etti.
- Tom wondered how many more people could fit into the elevator.
- Tom kaç kişinin daha asansöre sığabileceğini merak etti.
- Tom couldn't fit into the pants he wore last summer.
- Tom geçen yaz giydiği pantolonun içine sığamıyordu.
- Life fits into home.
- Hayat eve sığıyor.
- I could only take what fit into the suitcase.
- Sadece bavula sığacak kadarını alabildim.
- Two thousand people fit into this hall.
- Bu salona iki bin kişi sığar.
- I could only take what fit into the suitcase.
- Valize sığanları alabildim ancak.
- Tom can't fit into his old clothes anymore.
- Tom artık eski kıyafetlerine sığamıyor.
- There are too many things here to fit into this suitcase.
- Burada bu bavula sığmayacak kadar çok şey var.
- Tom couldn't fit into the pants he wore last summer.
- Tom geçen yaz giydiği pantolonlara sığamadı.
- Tom's new puppy is so small he can fit into the palm of your hand.
- Tom'un yeni köpek yavrusu avucunun içine sığabilecek kadar küçük.
- Life fits into home.
- Hayat eve sığar.
- Tom can hardly fit into the jeans he bought last year.
- Tom geçen yıl aldığı pantolona güçlükle sığabildi.
- My fingers are too fat to fit into these gloves.
- Parmaklarım bu eldivenlere sığmayacak kadar kalın.
Show More (28)
|
