food - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
food gıda n.
  • I should also like to raise the issue of the Food Safety Authority.
  • Gıda Güvenliği Kurumu konusunu da gündeme getirmek istiyorum.
  • Very often with ECHO one is talking about food, medicine and blankets.
  • ECHO ile çoğu zaman gıda, ilaç ve battaniyeden bahsedilir.
  • But how am I as a consumer to know if a particular food is healthy?
  • Ancak bir tüketici olarak ben belirli bir gıdanın sağlıklı olup olmadığını nasıl bilebilirim?
Show More (92)
food yiyecek n.
  • When we arrived at Yasser Arafat's headquarters to bring him food and water, a tank pointed its gun at us.
  • Yaser Arafat'a yiyecek ve su götürmek için karargâhına vardığımızda bir tank silahını bize doğrulttu.
  • Moreover, a lack of finances is often the reason why people have no food.
  • Dahası, insanların yiyecek bulamamasının nedeni genellikle mali yetersizliktir.
  • We need to teach them to grow their own food, create their own employment and sustain their own economies.
  • Onlara kendi yiyeceklerini yetiştirmeyi, kendi istihdamlarını yaratmayı ve kendi ekonomilerini sürdürmeyi öğretmeliyiz.
Show More (1)
food besin n.
  • My view is that in certain Member States hunting brings an important extra source of food to the dining table.
  • Benim görüşüm, bazı Üye Devletlerde avlanmanın yemek masalarına önemli bir ekstra besin kaynağı getirdiği yönündedir.
Show More (-2)