|
- Friendship is not about judging one another.
- Arkadaşlık birbirini yargılamak değildir.
- Okay, Mark, clearly, you don't understand how female friendships work.
- Tamam Mark, belli ki kadınlar arasındaki arkadaşlıkların nasıl yürüdüğünü anlamıyorsun.
- Your friendship has great value to me.
- Arkadaşlığınız benim için çok değerli.
- Friendship is a matter of trust.
- Arkadaşlık bir güven meselesidir.
- I value your friendship very much.
- Arkadaşlığına çok değer veriyorum.
- Do you think you can buy my friendship?
- Arkadaşlığımı satın alabileceğini mi düşünüyorsun?
- Suspicion is the poison of friendship.
- Şüphe, arkadaşlığın zehridir.
- Your friendship is important.
- Senin arkadaşlığın önemli.
- Their friendship did not last.
- Arkadaşlıkları devam etmedi.
- I don't deserve your friendship.
- Arkadaşlığınızı hak etmiyorum.
- Their friendship gradually turned into love.
- Onların arkadaşlığı yavaş yavaş aşka dönüştü.
- Dan began a new friendship with Linda.
- Dan, Linda ile yeni bir arkadaşlığa başladı.
- I don't want anything to jeopardize our friendship.
- Arkadaşlığımızı tehlikeye atacak bir şey istemiyorum.
- Nothing is as precious as friendship.
- Arkadaşlık kadar değerli bir şey yoktur.
- I've decided to end our friendship.
- Arkadaşlığımızı bitirmeye karar verdim.
- Tom values your friendship.
- Tom arkadaşlığınıza değer veriyor.
- I believe in friendship.
- Arkadaşlığa inanıyorum.
- Our friendship will last forever.
- Arkadaşlığımız sonsuza dek sürecektir.
- Our friendship remained firm.
- Arkadaşlığımız sağlam kaldı.
- I guess my view on friendship is pretty bleak because I've never really had to rely on anyone for anything.
- Sanırım arkadaşlığa bakışım oldukça kasvetli çünkü hiçbir şey için kimseye güvenmek zorunda kalmadım.
- Friendship is as precious as anything else.
- Arkadaşlık her şey kadar değerlidir.
- Friendship is magic.
- Arkadaşlık sihirdir.
- Our friendship did not last.
- Arkadaşlığımız devam etmedi.
- Nothing is as precious as friendship.
- Hiçbir şey arkadaşlık kadar değerli değildir.
- I don't want to do anything to jeopardize my friendship with you.
- Seninle olan arkadaşlığımı tehlikeye atacak bir şey yapmak istemiyorum.
- My special talent is that I can form a friendship at any time, anywhere, and with anyone.
- Benim özel yeteneğim, herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde ve herhangi biriyle arkadaşlık kurabilmemdir.
- If you did that, it would ruin our friendship.
- Eğer bunu yaparsan, arkadaşlığımız mahvolur.
- Our friendship did not last.
- Arkadaşlığımız sürmedi.
- Their friendship quickly turned into love.
- Arkadaşlıkları hızla aşka dönüştü.
- Our friendship is very important to me.
- Arkadaşlığımız benim için çok önemli.
- I value our friendship a great deal.
- Arkadaşlığımıza çok değer veriyorum.
- I love her, but she says ours is just friendship.
- Onu seviyorum, ama o bizimkinin sadece arkadaşlık olduğunu söylüyor.
- Nothing is more important than friendship.
- Hiçbir şey arkadaşlıktan daha önemli değil.
- Our friendship is beyond those little misunderstandings.
- Arkadaşlığımız bu küçük yanlış anlamaların ötesinde.
- Even your faults do not lessen my respect for you, and in friendship this is what counts.
- Senin hataların bile sana olan saygımı azaltmaz ve arkadaşlıkta önemli olan budur.
- Layla and Sami rebuilt their friendship.
- Layla ve Sami arkadaşlıklarını yeniden inşa ettiler.
- Is love more important than friendship?
- Sevgi arkadaşlıktan daha mı önemlidir?
- Before Tom and Mary realized what was happening, their friendship had turned into love.
- Tom ve Mary ne olduğunu anlamadan önce, arkadaşlıkları aşka dönüşmüştü.
- If you did that, it would ruin our friendship.
- Eğer onu yaparsan arkadaşlığımızı mahveder.
- Do you know what friendship is?
- Arkadaşlığın ne olduğunu biliyor musunuz?
- I've always been a little jealous of your friendship with Tom.
- Tom'la olan arkadaşlığını hep biraz kıskanmışımdır.
- Most people nowadays don't understand friendship.
- Günümüzde çoğu insan arkadaşlığı anlamıyor.
- Friendship requires mutual trust.
- Arkadaşlık karşılıklı güven gerektirir.
- I hope this is the beginning of a beautiful friendship.
- Umarım bu güzel bir arkadaşlığın başlangıcı olur.
- Tom didn't want to ruin their friendship.
- Tom arkadaşlığını mahvetmek istemedi.
- To maintain a friendship, there must be mutual affection.
- Bir arkadaşlığı sürdürmek için karşılıklı sevgi olmalıdır.
- Is friendship more important than love?
- Arkadaşlık sevgiden daha mı önemlidir?
- Little presents keep a friendship alive.
- Küçük hediyeler arkadaşlığı canlı tutar.
- With the exception of virtue, nothing is more excellent than friendship.
- Erdem haricinde hiçbir şey arkadaşlıktan daha mükemmel değildir.
- Tom's friendship means a lot to me.
- Tom'un arkadaşlığı benim için çok önemli.
- It's often very hard to acknowledge that you may have outgrown your friendship.
- Arkadaşlığınızı aşmış olabileceğinizi kabul etmek genellikle çok zordur.
- A true friendship is more valuable than money.
- Gerçek bir arkadaşlık paradan daha değerlidir.
- This is a story about love and friendship.
- Bu, aşk ve arkadaşlık hakkında bir hikâyedir.
- Love and friendship are mutually exclusive.
- Aşk ve arkadaşlık birbirini dışlar.
- To maintain a friendship, there must be mutual affection.
- Bir arkadaşlığı sürdürmek için, karşılıklı sevgi olmalı.
- How did your friendship begin?
- Arkadaşlığınız nasıl başladı?
- Before Tom and Mary realized what was happening, their friendship had turned into love.
- Tom ve Mary ne olduğunu fark etmeden önce onların arkadaşlığı aşka dönüştü.
- We're all united in friendship.
- Hepimiz arkadaşlıkta birlikteyiz.
- I hope this won't affect our friendship.
- Umarım bu arkadaşlığımızı etkilemez.
- Friendship redoubles joy and cuts grief in half.
- Arkadaşlık neşeyi ikiye katlar ve kederi yarıya indirir.
- Friendship is magic.
- Arkadaşlık sihirlidir.
- I don't deserve your friendship.
- Ben senin arkadaşlığını hak etmiyorum.
- Friendship is a lie.
- Arkadaşlık bir yalandır.
- It might affect our friendship.
- Bu arkadaşlığımızı etkileyebilir.
- I value our friendship.
- Arkadaşlığımıza değer veriyorum.
- By degrees the friendship between him and her grew into love.
- Kadının ve erkeğin arkadaşlığı zamanla aşka dönüştü.
- Nothing is more valuable than friendship.
- Hiçbir şey arkadaşlıktan daha değerli değildir.
- I hope this is the beginning of a beautiful friendship.
- Ben bunun güzel bir arkadaşlığın başlangıcı olduğunu umuyorum.
- Is friendship more important than love?
- Arkadaşlık aşktan daha mı önemli?
- I love her, but she says ours is just friendship.
- Onu seviyorum ama o bizimkinin yalnızca arkadaşlık olduğunu söylüyor.
- Do you really think you can buy my friendship?
- Gerçekten arkadaşlığımı satın alabileceğini düşünüyor musun?
- Mary terminated our friendship.
- Mary arkadaşlığımızı bitirdi.
- I value your friendship.
- Arkadaşlığınıza kıymet veriyorum.
- For our friendship!
- Arkadaşlığımız için!
- I removed her number after severing our friendship.
- Arkadaşlığımızı bitirdikten sonra numarasını sildim.
- Your friendship means a lot to me.
- Arkadaşlığın benim için çok önemli.
- Don't let this ruin your friendship.
- Bunun arkadaşlığınızı mahvetmesine izin vermeyin.
- We can't let this ruin our friendship.
- Bunun arkadaşlığımızı mahvetmesine izin veremeyiz.
- I believe in friendship at first sight.
- İlk görüşte arkadaşlığa inanırım.
- We're all united in friendship.
- Hepimiz arkadaşlıkta birleşiyoruz.
- Tom didn't want to risk his friendship with Mary by trying to turn it into a romance.
- Tom, Mary ile olan arkadaşlığını bir aşka dönüştürmeye çalışarak riske atmak istemedi.
- Friendship lasts longer than memories.
- Arkadaşlık anılardan daha uzun sürer.
- I don't deserve your friendship.
- Senin arkadaşlığını hak etmiyorum.
- I value your friendship very much.
- Arkadaşlığınıza çok değer veriyorum.
- Do you know what friendship is?
- Arkadaşlığın ne olduğunu biliyor musun?
- I value our friendship more than anything.
- Arkadaşlığımıza her şeyden çok değer veriyorum.
- Depth of friendship does not depend on length of acquaintance.
- Arkadaşlığın derinliği, tanışıklığın uzunluğuna bağlı değildir.
- Sami was pulling away from that friendship.
- Sami o arkadaşlıktan uzaklaşıyordu.
- To maintain a friendship, there must be mutual affection.
- Bir arkadaşlığı sürdürmek için, karşılıklı sevgi olması gerekir.
- To maintain a friendship, there must be mutual affection.
- Arkadaşlığı sürdürmek için karşılıklı sevgi olmalı.
- Their friendship did not last.
- Arkadaşlıkları uzun sürmedi.
- I think this is the beginning of a beautiful friendship.
- Ben bunun güzel bir arkadaşlığın başlangıcı olduğunu düşünüyorum.
- I want to be worthy of your friendship.
- Arkadaşlığınıza layık olmak istiyorum.
- Your friendship is most precious to me.
- Arkadaşlığın benim için çok değerli.
- Their friendship quickly turned into love.
- Onların arkadaşlığı çabucak aşka dönüştü.
- I don't deserve your friendship.
- Arkadaşlığını hak etmiyorum.
- The worth of friendship is greater than gold.
- Arkadaşlığın değeri altından daha büyüktür.
- Tom didn't want to risk his friendship with Mary by trying to turn it into a romance.
- Tom romantizme çevirmeye çalışarak Mary ile arkadaşlığını riske etmek istemedi.
- I envy the friendship Tom and Mary have.
- Tom ve Mary'nin arkadaşlığını kıskanıyorum.
- Sami tried to form a friendship with Layla.
- Sami, Layla ile arkadaşlık kurmaya çalıştı.
- Tom didn't want to ruin their friendship.
- Tom arkadaşlıklarını bozmak istemedi.
- Your friendship is very important to me.
- Arkadaşlığınız benim için çok önemli.
- Depth of friendship does not depend on length of acquaintance.
- Arkadaşlığın derinliği tanışıklığın uzunluğuna bağlı değildir.
- Your friendship is important.
- Arkadaşlığınız önemli.
- There is nothing as important as friendship.
- Arkadaşlık kadar önemli bir şey yoktur.
- Sports nurture friendships.
- Spor arkadaşlıkları besler.
- Friendships tend to be challenging.
- Arkadaşlıklar zorlayıcı olmaya meyillidir.
- Tom ended his friendship with Maria.
- Tom, Maria ile arkadaşlığını bitirdi.
- Tom wasn't ready to accept Mary's love or friendship.
- Tom, Mary'nin sevgisini ya da arkadaşlığını kabul etmeye hazır değildi.
- A friendship is the most valuable thing in the world.
- Arkadaşlık dünyadaki en değerli şeydir.
- Sami and Layla established a friendship right away.
- Sami ve Layla hemen bir arkadaşlık kurdular.
- Your friendship was never real.
- Arkadaşlığınız hiçbir zaman gerçek olmadı.
- A friendship is the most valuable thing in the world.
- Arkadaşlık, dünyadaki en değerli şeydir.
- Their friendship gradually turned into love.
- Arkadaşlıkları yavaş yavaş aşka dönüştü.
- Your friendship was never real.
- Arkadaşlığın hiçbir zaman sahici değildi.
- It's often very hard to acknowledge that you may have outgrown your friendship.
- Arkadaşlığınızı aşmış olabileceğinizi kabul etmek genelde çok zordur.
Show More (113)
|
|
- We have also developed a friendship.
- Ayrıca bir dostluk da geliştirdik.
- I am a committee member of the Azerbaijani-Swedish Friendship Association.
- Ben Azerbaycan-İsveç Dostluk Derneği'nin komite üyesiyim.
- Once again, it is our genuine hope that we will all be able to benefit from this friendship.
- Bir kez daha bu dostluktan hepimizin faydalanabileceğini umuyoruz.
- Allow us now to send this signal, so that they may know that we seek partnership and friendship.
- Şimdi bu sinyali göndermemize izin verin ki ortaklık ve dostluk aradığımızı bilsinler.
- Because it is large and important, friendship and trade relations are sought right across the political divide.
- Büyük ve önemli olduğu için, siyasi bölünmenin tam karşısında dostluk ve ticari ilişkiler aranmaktadır.
- We then punished Croatia for this recapture by denying it our friendship.
- Daha sonra Hırvatistan'ı bu yeniden ele geçirme nedeniyle dostluğumuzu reddederek cezalandırdık.
- Once again, it is our genuine hope that we will all be able to benefit from this friendship.
- Bir kez daha, bu dostluktan hepimizin faydalanabilmesi en içten dileğimizdir.
- Thank you once again from the bottom of my heart for your friendship and for these words of support.
- Dostluğunuz ve bu destek sözleriniz için bir kez daha tüm kalbimle teşekkür ederim.
- Friendship, however, is a relationship that must not fall into subservience.
- Ancak dostluk, boyun eğmeye dönüşmemesi gereken bir ilişkidir.
- I therefore believe that, from the position of friendship that we feel for Israel, we must express this clearly.
- Bu nedenle, İsrail'e duyduğumuz dostluktan hareketle, bunu açıkça ifade etmemiz gerektiğine inanıyorum.
- These problems are not being raised here in order to accuse Pakistan or in a gesture of friendship towards India.
- Bu sorunlar burada Pakistan'ı suçlamak için ya da Hindistan'a karşı bir dostluk jesti olarak gündeme getirilmiyor.
- This is not a position, in all friendship to our colleagues in the PSE, which we are able to accept.
- Bu, PSE'deki meslektaşlarımızın tüm dostluğu içinde kabul edebileceğimiz bir tutum değildir.
- Friendship is not about judging one another.
- Dostluk, birbiri hakkında hüküm vermek demek değildir.
- Friendship is a lie.
- Dostluk bir yalandır.
- I don't want anything to jeopardize our friendship.
- Dostluğumuzu tehlikeye atacak bir şey istemiyorum.
- Nothing in life is as important as friendship.
- Hayatta dostluk kadar önemli bir şey yoktur.
- We are bound to each other by a close friendship.
- Biz yakın bir dostluk ile birbirimize bağlıyız.
- Friendship is the salt of life.
- Dostluk hayatın tuzudur.
- Suspicion is the poison of friendship.
- Şüphe, dostluğun zehiridir.
- May our friendship be eternal.
- Dostluğumuz ebedi olsun.
- I value your help and friendship.
- Yardımına ve dostluğuna değer veriyorum.
- I value our friendship.
- Dostluğumuza değer veriyorum.
- Your friendship has great value to me.
- Senin dostluğunun benim için büyük değeri var.
- Friendship requires mutual trust.
- Dostluk karşılıklı güven gerektirir.
- One cup of coffee commits one to forty years of friendship.
- Bir fincan kahve kırk yıllık dostluk demektir.
- There can be no friendship without trust.
- Güven olmadan dostluk olamaz.
- Our friendship will last a long time.
- Dostluğumuz uzun sürecek.
- Nothing is so valuable as friendship.
- Hiçbir şey dostluk kadar değerli değildir.
- Little presents keep a friendship alive.
- Küçük hediyeler dostluğu canlı tutar.
- Nothing is more important than friendship.
- Hiçbir şey dostluktan daha önemli değildir.
- We deepened our friendship.
- Biz dostluğumuzu derinleştirdik.
- We deepened our friendship.
- Dostluğumuzu derinleştirdik.
- We're all united in friendship.
- Hepimiz dostlukta birleştik.
- The friendship of a great man is a gift from the gods.
- Büyük bir adamın dostluğu tanrıların bir hediyesidir.
- Our friendship remained firm.
- Bizim dostluğumuz güçlü kaldı.
- The two friends have formed a deep bond of friendship.
- İki arkadaş derin bir dostluk bağı kurdu.
- Sports nurture friendships.
- Spor dostlukları besler.
- Our friendship will last a long time.
- Bizim dostluğumuz uzun bir süre devam edecek.
- Our friendship is greater than our quarrels.
- Dostluğumuz kavgalarımızdan büyük.
- Layla and Sami rebuilt their friendship.
- Leyla ve Sami dostluklarını yeniden kurdular.
- We wish friendship.
- Biz dostluk diliyoruz.
- Friendship and happiness cannot be separated.
- Dostluk ve mutluluk birbirinden ayrılamaz.
- Business and friendship don't mix.
- İş ve dostluk birbirine karışmaz.
- Friendship lasts longer than memories.
- Dostluk anılardan daha uzun sürer.
- What is better than friendship?
- Dostluktan daha iyi ne olabilir?
- Is love more important than friendship?
- Aşk dostluktan daha önemli midir?
- Friendship is more precious than anything else.
- Dostluk her şeyden daha değerlidir.
- Mary terminated our friendship.
- Mary dostluğumuza son verdi.
- While broth boils, friendship blooms.
- Et suyu kaynarken dostluk çiçek açar.
- How did your friendship begin?
- Dostluğunuz nasıl başladı?
- I value your friendship.
- Senin dostluğuna değer veriyorum.
- Esperanto leads to friendship.
- Esperanto dostluğa götürür.
- I believe in friendship.
- Ben dostluğa inanıyorum.
- I hope that that will not damage our friendship.
- Bunun dostluğumuza zarar vermeyeceğini umarım.
- Your friendship is very important to me.
- Senin dostluğun benim için çok önemli.
- Even your faults do not lessen my respect for you, and in friendship this is what counts.
- Hatalarınız bile size olan saygımı azaltmıyor ve dostlukta önemli olan budur.
- We wish friendship.
- Dostluk diliyoruz.
- Nothing in life is as important as friendship.
- Hayatta hiçbir şey dostluk kadar önemli değildir.
- Friendship is a plant which must be often watered.
- Dostluk sık sık sulanması gereken bir bitkidir.
- Do you really think you can buy my friendship?
- Gerçekten dostluğumu satın alabileceğini düşünüyor musun?
- I hope this won't affect our friendship.
- Bunun dostluğumuzu etkilemeyeceğini umuyorum.
- Love and friendship are mutually exclusive.
- Aşk ve dostluk birbirini dışlar.
- It might affect our friendship.
- Bu dostluğumuzu etkileyebilir.
- I envy the friendship Tom and Mary have.
- Tom ve Mary'nin sahip olduğu dostluğu kıskanıyorum.
- Their friendship moved us deeply.
- Onların dostluğu bizi derinden duygulandırdı.
- Your friendship is worth everything.
- Dostluğunuz her şeye değer.
- Their friendship moved us deeply.
- Dostlukları bizi derinden etkiledi.
- A true friendship will last forever.
- Gerçek bir dostluk sonsuza dek sürer.
- While broth boils, friendship blooms.
- Et suyu kaynarken, dostluk çiçek açar.
- A smile sends a friendship signal.
- Bir gülümseme dostluk işareti gönderir.
- Time, which strengthens friendship, weakens love.
- Dostluğu güçlendiren zaman, aşkı zayıflatır.
- There is nothing as important as friendship.
- Dostluk kadar önemli bir şey yoktur.
- Your friendship is worth everything.
- Senin dostluğun her şeye değer.
- With the exception of virtue, nothing is more excellent than friendship.
- Erdem dışında hiçbir şey dostluktan daha mükemmel değildir.
- I think this is the beginning of a beautiful friendship.
- Bence bu güzel bir dostluğun başlangıcı.
- A true friendship is more valuable than money.
- Gerçek bir dostluk paradan daha değerlidir.
- A true friendship will last forever.
- Gerçek bir dostluk sonsuza kadar sürecektir.
- Friendship is a matter of trust.
- Dostluk bir güven meselesidir.
- Our friendship is beyond those little misunderstandings.
- Bizim dostluğumuz o küçük yanlış anlamaların ötesindedir.
- Tom values your friendship.
- Tom dostluğunuza değer veriyor.
- The worth of friendship is greater than gold.
- Dostluğun değeri altından daha fazladır.
- I want to be worthy of your friendship.
- Ben senin dostluğuna layık olmak istiyorum.
- Is friendship more important than love?
- Dostluk aşktan daha önemli midir?
- Our friendship is greater than our quarrels.
- Dostluğumuz kavgalarımızdan daha büyüktür.
- I hope that that will not damage our friendship.
- Umarım bu dostluğumuza zarar vermez.
- Tom's friendship means a lot to me.
- Tom'un dostluğu benim için çok şey ifade ediyor.
- There can be no friendship without trust.
- Güven olmadan dostluk olmaz.
- I value your friendship.
- Dostluğuna değer veriyorum.
- I believe in friendship at first sight.
- İlk görüşte dostluğa inanıyorum.
- May our friendship be eternal.
- Dostluğumuz ebedî olsun.
- This is a story about love and friendship.
- Bu aşk ve dostluk hakkında bir hikaye.
- Tom quickly developed a friendship with Mary.
- Tom, Mary ile çabucak bir dostluk geliştirdi.
- Our friendship will last forever.
- Dostluğumuz sonsuza kadar sürecek.
- For our friendship!
- Dostluğumuza!
- There is nothing more important than friendship.
- Dostluktan daha önemli bir şey yoktur.
- Most people nowadays don't understand friendship.
- Bu günlerde çoğu insan dostluğu anlamıyor.
- A smile sends a friendship signal.
- Bir gülümseme dostluk sinyali gönderir.
- Business and friendship don't mix.
- İş ve dostluk karışmaz.
- Tom quickly developed a friendship with Mary.
- Tom Mary ile çabucak bir dostluk geliştirdi.
- Dan began a new friendship with Linda.
- Dan Linda ile yeni bir dostluğa başladı.
- What is better than friendship?
- Dostluktan daha iyi olan nedir?
- Nothing is more valuable than friendship.
- Hiçbir şey dostluktan daha değerli değildir.
Show More (99)
|