|
- We should not, however, be controlling the Commission from a distance.
- Bununla birlikte, Komisyon'u uzaktan kontrol etmemeliyiz.
- The first difference is that they can be perpetrated from a distance.
- İlk fark, bunların uzaktan uygulanabilir olmasıdır.
- The first difference is that they can be perpetrated from a distance.
- İlk fark, bunların uzaktan gerçekleştirilebilmesidir.
- Unlock the door, activate the alarm, or access climate controls - all from a distance.
- Kapı kilidini açın, alarmı etkinleştirin veya klima kontrollerine erişin; hepsi de uzaktan.
- Unlock the door, activate the alarm, or access climate controls - all from a distance.
- Kapıyı açabiliyor, alarmı etkinleştirebiliyor ve klima denetimlerine erişebiliyorsunuz; hem de tamamen uzaktan.
- A pet theory of mine is that things should be seen from a distance.
- Benim en sevdiğim teorilerden biri, olaylara uzaktan bakılması gerektiğidir.
- The picture looks nicer from a distance.
- Resim uzaktan daha güzel görünüyor.
- Tom watched from a distance.
- Tom uzaktan izledi.
- A Union army doctor watched the battle from a distance.
- Birlik ordusundan bir doktor savaşı uzaktan izledi.
- Seen from a distance, that rock looks like a human face.
- Uzaktan görüldüğünde, o kaya bir insan yüzü gibi görünüyor.
- Seen from a distance, the stone looks like a human face.
- Uzaktan bakıldığında taş bir insan yüzü gibi görünüyor.
- Seen from a distance, she's a beauty.
- Uzaktan bakıldığında o güzel bir kadındır.
- Seen from a distance, she's a beauty.
- Uzaktan bakınca çok güzel görünüyor.
- From a distance, the small island looked like a turtle.
- Uzaktan, küçük ada bir kaplumbağa gibi görünüyordu.
- If you see her from a distance, she is beautiful.
- Onu uzaktan görürsen o güzeldir.
- If you see her from a distance, she is beautiful.
- Onu uzaktan görürseniz, çok güzel olduğunu anlarsınız.
- From a distance, that stone looks like a person's face.
- Uzaktan bakıldığında, bu taş bir insan yüzü gibi görünüyor.
- Seen from a distance, the stone looks like a human face.
- Uzaktan bakıldığında, taş bir insan yüzüne benziyor.
- She's a beauty from a distance.
- Uzaktan bakıldığında çok güzel görünüyor.
- Seen from a distance, the big rock looks like an old castle.
- Uzaktan bakıldığında, büyük kaya eski bir kaleye benziyor.
- Seen from a distance, the rock looked like an old castle.
- Uzaktan bakıldığında, kaya eski bir kale gibi görünüyordu.
- Seen from a distance, it looked like a human face.
- Uzaktan bakıldığında, bir insan yüzü gibi görünüyordu.
- The bronze statue looks quite nice from a distance.
- Bronz heykel uzaktan oldukça güzel görünüyor.
- From a distance, that stone looks like a person's face.
- Uzaktan bakınca, o taş bir insanın yüzüne benziyor.
- She's a beauty from a distance.
- Uzaktan güzel görünüyor.
- Seen from a distance, the big rock looks like an old castle.
- Uzaktan bakıldığında, büyük kaya eski bir kale gibi görünüyor.
- The mountains look nicer from a distance.
- Dağlar, uzaktan daha güzel görünüyor.
- From a distance, the small island looked like a turtle.
- Uzaktan bakıldığında küçük ada bir kaplumbağaya benziyordu.
- From a distance, they shot at each other.
- Uzaktan birbirlerine ateş ettiler.
- From a distance, they shot at each other.
- Uzaktan, birbirlerine ateş ettiler.
- The picture looks nicer from a distance.
- Resim uzaktan daha iyi görünür.
- Seen from a distance, it looked like a human face.
- Uzaktan bakınca bir insan yüzüne benziyordu.
- Seen from a distance, that rock looks like a human face.
- Uzaktan bakıldığında, bu kaya bir insan yüzüne benziyor.
- A Union army doctor watched the battle from a distance.
- Bir birlik ordusu doktoru savaşı uzaktan izledi.
Show More (31)
|