Tureng - gentleman - İngilizce Türkçe Cümleler

Geçmiş

	İngilizce	Türkçe
1	gentleman	beyefendi	n.
	I am sure you are all aware, ladies and gentlemen, that it is very nearly 8 p.m. Hanımefendiler ve beyefendiler, eminim hepiniz saatin akşam 8'e yaklaştığının farkındasınızdır. Thank you, ladies and gentlemen, for making your own contribution to peace by supporting this resolution. Bu kararı destekleyerek barışa katkıda bulunduğunuz için teşekkür ederim, hanımefendiler ve beyefendiler. In Thessaloniki, ladies and gentlemen, we also discussed immigration policy. Selanik'te, hanımefendiler ve beyefendiler, göç politikasını da ele aldık. Gentlemen with the word democracy forever on their lips refuse to let the people decide for themselves. Dillerinden demokrasi kelimesini düşürmeyen beyefendiler, halkın kendi adına karar vermesine izin vermeyi reddediyor. Both gentlemen had the chance to speak on the same subject and the final score is therefore 1 all! Her iki beyefendi de aynı konuda konuşma fırsatı bulmuştur ve bu nedenle nihai puan 1'dir! These three gentlemen will, over the next 14 months, be responsible for the adoption of the majority of laws in the EU. Bu üç beyefendi önümüzdeki 14 ay boyunca AB'deki yasaların çoğunun kabul edilmesinden sorumlu olacaklar. You are politicians, ladies and gentlemen. Sizler politikacısınız, hanımefendiler ve beyefendiler. So, ladies and gentlemen, these are the main conclusions of the Committee on Industry. Evet, hanımefendiler ve beyefendiler, bunlar Sanayi Komitesinin ana sonuçlarıdır. Presidents, ladies and gentlemen, this morning I feel both sad and uneasy. Sayın Başkanlar, hanımefendiler ve beyefendiler, bu sabah kendimi hem üzgün hem de huzursuz hissediyorum. In this regard, ladies and gentlemen, I will explain to you the Commission's position on the proposed amendments. Bu bağlamda, hanımefendiler ve beyefendiler, size Komisyonun önerilen değişikliklere ilişkin tutumunu açıklayacağım. I can inform you, ladies and gentlemen, that a new one is being prepared. Hanımefendiler ve beyefendiler, size yeni bir teklifin hazırlanmakta olduğu bilgisini verebilirim. What I ask, ladies and gentlemen, is that we should respect each other's points of view. Hanımefendiler ve beyefendiler, birbirimizin bakış açılarına saygı duymamızı istiyorum. Naturally, ladies and gentlemen, the text is probably far from perfect. Doğal olarak, hanımefendiler ve beyefendiler, metin muhtemelen mükemmel olmaktan uzaktır. Neither, ladies and gentlemen, should they have a cheque book. Hanımefendiler ve beyefendiler, çek defterleri de olmamalıdır. If you would be so kind, ladies and gentlemen, we will now observe a minute's silence for the victims. Hanımefendiler ve beyefendiler, şimdi kurbanlar için bir dakikalık saygı duruşunda bulunacağız. Indeed, ladies and gentlemen, a Gordian knot has been cut. Gerçekten de, hanımefendiler ve beyefendiler, Gordion düğümü kesildi. It is now time, ladies and gentlemen, to make the move from good intentions to positive action. Şimdi hanımefendiler ve beyefendiler, iyi niyetten olumlu eyleme geçme zamanıdır. It appears that the gentlemen have also choked on the paella of foreign policy. Görünüşe göre beyefendiler de dış politikanın paella'sında boğulmuşlar. However, it is not enough, ladies and gentlemen, to tell the Europeans that they are European citizens. Bununla birlikte, hanımefendiler ve beyefendiler, Avrupalılara Avrupa vatandaşı olduklarını söylemek yeterli değildir. I also wanted to urge you not to confuse issues, ladies and gentlemen. Ayrıca, hanımefendiler ve beyefendiler, konuları birbirine karıştırmamanız konusunda sizi uyarmak istiyorum. Let us hope, ladies and gentlemen, that the calling of elections does not slow the process down. Hanımefendiler ve beyefendiler, seçim çağrısının süreci yavaşlatmamasını umalım. So, ladies and gentlemen, often, all that is needed is a boost of this kind to bring about change. Dolayısıyla, hanımefendiler ve beyefendiler, çoğu zaman değişim için tek gereken bu türden bir destektir. Mr. President, ladies and gentlemen, the decision time is now upon us. Sayın Başkan, hanımefendi ve beyefendiler, karar verme zamanı geldi. This is my contribution, ladies and gentlemen, to this very important debate on shipbuilding. Hanımefendiler ve beyefendiler, gemi inşası konusundaki bu çok önemli tartışmaya benim katkım budur. Therefore, ladies and gentlemen, there is no need for long laments of pity such as I heard just now. Bu nedenle, hanımefendiler ve beyefendiler, az önce duyduğum gibi uzun acıma haykırışlarına gerek yok. So, ladies and gentlemen, often, all that is needed is a boost of this kind to bring about change. Evet, hanımefendiler ve beyefendiler, değişimi sağlamak için genellikle tek gereken bu tür bir destektir. The reverend gentleman is not getting a great deal of help from you, then. O zaman saygıdeğer beyefendi sizden çok fazla yardım almıyor. Mr Maat, ladies and gentlemen, I will be returning to you shortly with the Commission's formal proposals. Sayın Maat, hanımefendiler ve beyefendiler, Komisyonun resmi teklifleriyle kısa süre içerisinde size geri döneceğim. Thank you very much, ladies and gentlemen, for your very interesting questions, which I shall try to answer. Hanımefendiler ve beyefendiler, cevaplamaya çalışacağım çok ilginç sorularınız için çok teşekkür ederim. He is a gentleman by the name of Chenjerai 'Hitler' Hunzvi. Chenjerai 'Hitler' Hunzvi adında bir beyefendi. No, ladies and gentlemen, we do not want any general patenting of any software. Hayır, hanımefendiler ve beyefendiler, herhangi bir yazılımın genel olarak patentlenmesini istemiyoruz. That is another matter, ladies and gentlemen. Bu başka bir konu, hanımefendiler ve beyefendiler. This is not true, ladies and gentlemen! Bu doğru değil, hanımefendiler ve beyefendiler! Mr President, ladies and gentlemen, yes! Sayın Başkan, hanımefendiler ve beyefendiler, evet! It appears that the gentlemen have also choked on the paella of foreign policy. Görünen o ki beyefendiler de dış politikanın paella'sında boğulmuşlar. Therefore, ladies and gentlemen, let us keep both feet firmly on the ground. Bu nedenle, hanımefendiler ve beyefendiler, her iki ayağımızı da yere sağlam basalım. Presidents, ladies and gentlemen, summits come and go and one is very much like the next. Başkanlar, hanımefendiler ve beyefendiler, zirveler gelip geçicidir ve biri diğerine çok benzer. Please do not refuse this request, ladies and gentlemen. Lütfen bu talebi geri çevirmeyin, hanımefendiler ve beyefendiler. Thank you ladies and gentlemen and, especially, a big thank-you to the Danish Presidency. Hanımefendiler, beyefendiler ve özellikle de Danimarka Dönem Başkanlığına çok teşekkür ederim. What I ask, ladies and gentlemen, is that we should respect each other's points of view. Hanımefendiler ve beyefendiler, birbirimizin bakış açılarına saygı göstermemizi rica ediyorum. We simply cannot do that, ladies and gentlemen. Bunu yapamayız, hanımefendiler ve beyefendiler. I can see the gentleman from the Industry Directorate-General sitting beside you. Sanayi Genel Müdürlüğü'nden yanınızda oturan beyefendiyi görebiliyorum. Once again, ladies and gentlemen, this association agreement constitutes a challenge, which we must meet. Bir kez daha, hanımefendiler ve beyefendiler, bu ortaklık anlaşması karşılamamız gereken bir zorluk teşkil etmektedir. Instead, they recognized a gentleman no one knew as president. Onun yerine kimsenin bilmediği bir beyefendiyi cumhurbaşkanı olarak tanıdılar. Instead, they recognized a gentleman no one knew as president. Bunun yerine kimsenin tanımadığı bir beyefendiyi başkan olarak tanıdılar. Instead, they recognized a gentleman no one knew as president. Bunun yerine, kimsenin tanımadığı bir beyefendiyi başkan olarak kabul ettiler. Tom proved to be a real gentleman. Tom gerçek bir beyefendi olduğunu kanıtladı. He's a real gentleman. O gerçek bir beyefendi. Does the gentleman speak Turkish? Beyefendi Türkçe biliyor mu? The young gentleman would like to drink something. Genç beyefendi bir şey içmek istiyor. A gentleman should open doors for his girlfriend. Bir beyefendi kız arkadaşı için kapıları açmalı. The gentleman took off his gloves and top hat. Beyefendi eldivenlerini ve silindir şapkasını çıkardı. A gentleman would not do such a thing. Bir beyefendi böyle bir şey yapmazdı. Isn't he an American gentleman? O, Amerikalı bir beyefendi değil mi? Tom is a real gentleman. Tom gerçek bir beyefendi. The young gentleman would like to drink something. Genç beyefendi bir şeyler içmek istiyor. Two years ago, this gentleman worked as a physicist. İki yıl önce, bu beyefendi bir fizikçi olarak çalıştı. Tom is no gentleman. Tom bir beyefendi değil. A proper gentleman brings his lady red roses. Gerçek bir beyefendi, hanımına kırmızı güller getirir. Gentlemen don't do things like that. Beyefendiler böyle şeyler yapmaz. He is far from being a gentleman. O bir beyefendi olmaktan çok uzak. You're a gentleman and a scholar. Sen bir beyefendi ve bilginsin. A true gentleman would not betray his friends. Gerçek bir beyefendi asla arkadaşlarına ihanet etmez. Welcome, ladies and gentlemen! Hoş geldiniz, hanımefendiler ve beyefendiler! He is what is called a gentleman. O, bir beyefendidir. Do you know that gentleman? O beyefendiyi tanıyor musun? He is a gentleman in every way. O, her bakımdan bir beyefendidir. You're a gentleman. Bir beyefendisin. A gentleman would not say such a thing. Bir beyefendi böyle bir şey söylemez. He is a fine gentleman. O, iyi bir beyefendidir. A gentleman called in your absence, sir. Siz yokken bir beyefendi aradı, efendim. There is a gentleman to see you. Seni görmek isteyen bir beyefendi var. His dress is that of a gentleman but his speech and behavior are those of a clown. Kıyafeti bir beyefendininki gibi ama konuşması ve davranışı bir palyaçonunki gibi. This gentleman is an acquaintance of mine. Bu beyefendi benim bir tanıdığım. A gentleman should buy his girlfriend flowers. Bir beyefendi kız arkadaşına çiçekler almalı. Tom is a gentleman. Tom bir beyefendidir. Tom acted like a perfect gentleman. Tom mükemmel bir beyefendi gibi davrandı. The gentleman stood in front of the bank. Beyefendi bankanın önünde durdu. A gentleman called in your absence, sir. Yokluğunuzda bir beyefendi aradı, efendim. This gentleman asks interesting questions. Bu beyefendi ilginç sorular soruyor. He was a perfect gentleman. Mükemmel bir beyefendiydi. As she is a lady, so he is a gentleman. O bir hanımefendi olduğu gibi, o da bir beyefendi. His dress is that of a gentleman but his speech and behavior are those of a clown. Kıyafeti bir beyefendi gibi ama konuşması ve davranışları bir palyaço gibi. Please bring this gentleman a glass of beer. Lütfen bu beyefendiye bir bardak bira getir. He is a gentleman in every way. Her yönüyle bir beyefendidir. Isn't he an American gentleman? O bir Amerikan beyefendisi değil mi? Our teacher is a gentleman in the true sense of the word. Öğretmenimiz kelimenin tam anlamıyla bir beyefendi. Two gentlemen have been waiting to see you. İki beyefendi sizi görmek için bekliyor. Does the gentleman know whose car this is? Beyefendi bu arabanın kime ait olduğunu biliyor mu? Tom behaved like a gentleman. Tom bir beyefendi gibi davrandı. Does the gentleman know whose car this is? Beyefendi bunun kimin arabası olduğunu biliyor mu? Tom has been a gentleman. Tom bir beyefendiydi. He is a gentleman among gentlemen. O beyefendiler arasında bir beyefendi. Please bring this gentleman a glass of beer. Lütfen bu beyefendiye bir bardak bira getirin. Tom has always been a gentleman. Tom her zaman bir beyefendiydi. A gentleman would not spit on the street. Bir beyefendi sokakta tükürmez. The gentleman kissed the lady's hand. Beyefendi hanımefendinin elini öptü. Mr Hawk is a kind gentleman. Bay Hawk, kibar bir beyefendidir. Would you please tell this gentleman who I am? Lütfen bu beyefendiye kim olduğumu söyler misiniz? Tom was a real gentleman. Tom gerçek bir beyefendi idi. He is a perfect gentleman. O mükemmel bir beyefendi. Does the gentleman speak Turkish? Beyefendi Türkçe konuşuyor mu? Ladies and gentlemen, please come this way. Hanımefendiler ve beyefendiler, lütfen bu tarafa gelin. Who is that gentleman? Kim bu beyefendi? Who's the gentleman Tom is speaking to? Tom'un konuştuğu beyefendi kim? A gentleman should buy his girlfriend flowers. Bir beyefendi kız arkadaşına çiçek almalı. Mr Hawk is a kind gentleman. Bay Hawk, nazik bir beyefendidir. I remember seeing the gentleman before. Beyefendiyi daha önce gördüğümü hatırlıyorum. He is no gentleman. O, beyefendi değil. You're a true gentleman. Sen gerçek bir beyefendisin. Show this gentleman to the front door. Bu beyefendiye ön kapıyı gösterin. The gentleman's name is Tom. Beyefendinin adı Tom. Why don't you give your seat to that old gentleman? Koltuğunu neden şu yaşlı beyefendiye vermiyorsun? He is a gentleman and ought to be treated as such. O bir beyefendi ve böyle davranılması gerekiyor. Tom is a true gentleman. Tom gerçek bir beyefendi. Tom is a loving and caring gentleman. Tom sevgi dolu ve şefkatli bir beyefendi. Tom was a real gentleman. Tom gerçek bir beyefendiydi. His manners are not those of a gentleman. Davranışları bir beyefendinin davranışları değil. Tom is the perfect gentleman. Tom mükemmel beyefendidir. George Harrison was a gentleman all his life! George Harrison hayatı boyunca bir beyefendiydi! His manners aren't those of a gentleman. Davranışları bir beyefendinin davranışları değil. A gentleman called in your absence, sir. Bir beyefendi siz yokken aradı, efendim. Two years ago, this gentleman worked as a physicist. İki yıl önce, bu beyefendi fizikçi olarak çalışıyordu. Tom was a gentleman. Tom bir beyefendiydi. Who is the gentleman all dressed in black? Baştan aşağı siyah giyinen beyefendi kim? He is everything but a gentleman. Bir beyefendiden başka her şeydir. Why don't you give your seat to that old gentleman? Neden koltuğunu o yaşlı beyefendiye vermiyorsun? A gentleman would never do something like that. Bir beyefendi öyle bir şeyi asla yapmazdı. What does that gentleman do for a living? O beyefendi geçimini sağlamak için ne işle meşgul? There's a gentleman downstairs who says that he wants to speak to you. Aşağıda seninle konuşmak istediğini söyleyen bir beyefendi var. He's a gentleman. O bir beyefendi. I saw the old gentleman cross the street and enter a store on the corner. Yaşlı beyefendinin caddeyi geçip köşedeki bir dükkana girdiğini gördüm. He is a gentleman, handsome, clever, and rich. O bir beyefendi, yakışıklı, zeki ve zengin. The detective disguised himself as an old gentleman. Dedektif yaşlı bir beyefendi kılığına girdi. He is a fine gentleman. O iyi bir beyefendi. Tom is a perfect gentleman. Tom mükemmel bir beyefendi. He is a very gallant gentleman. O çok cesur bir beyefendi. The gentleman is a Canadian economist. Beyefendi Kanadalı bir ekonomist. A proper gentleman brings his lady red roses. Gerçek bir beyefendi kadınına kırmızı güller getirir. I know the gentleman. Beyefendiyi tanıyorum. Tom was a perfect gentleman. Tom mükemmel bir beyefendiydi. I know the gentleman. Beyefendiyi biliyorum. Tom is a gentleman. Tom bir beyefendi. We had a friendly talk with the gentleman. Beyefendiyle dostça bir konuşma yaptık. What does that gentleman do for a living? O beyefendi ne iş yapıyor? A gentleman is always kind to others. Bir beyefendi diğerlerine karşı her zaman kibardır. I saw the old gentleman cross the street and enter a store on the corner. Yaşlı beyefendinin caddeyi geçip köşedeki bir mağazaya girdiğini gördüm. Why don't you try to behave like a gentleman? Niçin bir beyefendi gibi davranmaya çalışmıyorsun? I know that gentleman only by name. O beyefendiyi sadece ismiyle tanıyorum. Tom was a gentleman. Tom bir beyefendi idi. He is a true gentleman. O gerçek bir beyefendidir. His manners aren't those of a gentleman. Onun tavırları bir beyefendinin tavırları değil. He has grown up to be a fine gentleman. İyi bir beyefendi olarak yetişti. We had a friendly talk with the gentleman. Beyefendi ile dostça bir konuşma yaptık. Would you please tell this gentleman who I am? Lütfen bu beyefendiye kim olduğumu söyler misin? I met a certain gentleman at the station. İstasyonda bir beyefendiyle tanıştım. He was every inch a gentleman. Tepeden tırnağa tam bir beyefendiydi. I see a gentleman and a lady. Bir beyefendi ve bir hanımefendi görüyorum. He is a gentleman, handsome, clever, and rich. O bir beyefendi, yakışıklı, zeki ve zengindir. He is everything but a gentleman. O bir beyefendiden başka her şeydir. Tom is the perfect gentleman. Tom mükemmel bir beyefendi. Who is the gentleman all dressed in black? Siyahlar içindeki beyefendi kim? That gentleman must be a doctor. O beyefendi bir doktor olmalı. He's a gentleman. O bir beyefendidir. Tom isn't a gentleman. Tom bir beyefendi değil. Tom is a perfect gentleman. Tom mükemmel bir beyefendidir. Gentlemen prefer blondes. Beyefendiler sarışınları tercih eder. I remember seeing that gentleman somewhere. O beyefendiyi bir yerde gördüğümü hatırlıyorum. He is a gentleman and ought to be treated as such. O bir beyefendidir ve öyle muamele görmelidir. Who's that gentleman? Kim bu beyefendi? Who is that gentleman? O beyefendi kim? He is every inch a gentleman. O tam bir beyefendidir. Please be seated, ladies and gentlemen. Lütfen oturun, hanımefendiler ve beyefendiler. We're gentlemen. Beyefendiyiz. Tom is definitely not a gentleman. Tom kesinlikle bir beyefendi değil. He is every bit a gentleman. O, tam bir beyefendi. He was a perfect gentleman. O mükemmel bir beyefendiydi. I am a gentleman's daughter. Ben bir beyefendinin kızıyım. His behavior was that of a gentleman. Davranışı bir beyefendinin davranışıydı. Why don't you try to behave like a gentleman? Neden bir beyefendi gibi davranmaya çalışmıyorsun? He used to be a gentleman. Eskiden bir beyefendiydi. He was every inch a gentleman. Tam anlamıyla bir beyefendiydi. I know that gentleman only by name. Ben o beyefendiyi sadece ismen tanıyorum. Who is the gentleman he is speaking to? Konuştuğu beyefendi kim? He described the man as a model gentleman. Adamı örnek bir beyefendi olarak tanımladı. We're gentlemen. Biz beyefendiyiz. Tom is a true gentleman. Tom gerçek bir beyefendidir. The gentleman was killed by a slave in revolt. Beyefendi isyancı bir köle tarafından öldürüldü. I'd like to introduce to you the gentleman I told you about the other day. Size geçen gün bahsettiğim beyefendiyi takdim etmek istiyorum. See if you can find an usher to take this gentleman to his seat. Bu beyefendiyi yerine oturtacak bir yer gösterici bulmaya çalışın. He's a fine gentleman. O iyi bir beyefendi. He is a gentleman. O bir beyefendi. There's a gentleman downstairs who says that he wants to speak to you. Aşağıda sizinle konuşmak istediğini söyleyen bir beyefendi var. The gentleman was standing in front of the bank. Beyefendi bankanın önünde duruyordu. Who's that gentleman? O beyefendi kim? Tom was every inch a gentleman. Tom tam bir beyefendiydi. He is a true gentleman. O gerçek bir beyefendi. He has grown up to be a fine gentleman. Güzel bir beyefendi olmak için büyüdü. Tom is a loving and caring gentleman. Tom sevgi dolu ve şefkatli bir beyefendidir. I remember seeing the gentleman before. Daha önce bu beyefendiyi gördüğümü hatırlıyorum. A gentleman would never do something like that. Bir beyefendi asla böyle bir şey yapmaz. That gentleman usually wears a hat. Şu beyefendi genellikle bir şapka giyer. Tom has been a perfect gentleman. Tom mükemmel bir beyefendiydi. Who is the gentleman he is speaking to? Onun konuştuğu beyefendi kim? Tom has always been a gentleman. Tom her zaman bir beyefendi olmuştur. I'd like to introduce to you the gentleman I told you about the other day. Seni geçen gün bahsettiğim beyefendiyle tanıştırmak istiyorum. He's a real gentleman. Gerçek bir beyefendi. Who is the gentleman all dressed in black? Tamamen siyah giyinmiş beyefendi kim? The gentleman stood in front of the bank. Beyefendi bankanın önünde duruyordu. That gentleman usually wears a hat. O beyefendi genelde şapka takar. Show More (207)
2	gentleman	centilmen	n.
	He used to be a gentleman. O bir centilmendi. A gentleman should open doors for his girlfriend. Bir centilmen kız arkadaşı için kapıları açmalıdır. A gentleman is always kind to others. Bir centilmen başkalarına karşı her zaman naziktir. Tom is definitely not a gentleman. Tom kesinlikle bir centilmen değil. He is not at all a gentleman. O hiç centilmen değil. Like a gentleman, he rose and offered her his seat. Bir centilmen gibi ayağa kalktı ve ona oturmasını teklif etti. Tom has been a gentleman. Tom bir centilmendi. A gentleman would not do such a thing. Bir centilmen böyle bir şey yapmaz. A true gentleman never betrays his friends. Gerçek bir centilmen asla arkadaşlarına ihanet etmez. He is what is called a gentleman. O bir centilmen. His manners are not those of a gentleman. Onun davranışları bir centilmen tavrı değildir. He is definitely not a gentleman. O kesinlikle bir centilmen değil. Tom is no gentleman. Tom bir centilmen değil. A gentleman would not say such a thing. Bir centilmen böyle bir şey söylemez. Tom is a true gentleman. Tom gerçek bir centilmen. A true gentleman never betrays his friends. Gerçek bir centilmen asla dostlarına ihanet etmez. Tom was a gentleman. Tom bir centilmendi. He is every bit a gentleman. Tam bir centilmen. A gentleman is someone who knows how to play the banjo and doesn't. Bir centilmen banjo çalmayı bilen ve çalmayan kişidir. A gentleman would pay for his girlfriend's lunch. Bir centilmen, kız arkadaşının öğle yemeğini öderdi. You're a gentleman. Sen bir centilmensin. He is no gentleman. O bir centilmen değil. A gentleman wouldn't do such a thing. Bir centilmen böyle bir şey yapmazdı. A gentleman would pay for his girlfriend's lunch. Bir centilmen kız arkadaşının öğle yemeğinin parasını öder. A gentleman would not spit on the street. Bir centilmen sokağa tükürmez. Like a gentleman, he rose and offered her his seat. O, bir centilmen gibi kalktı ve koltuğunu ona teklif etti. Tom has been a perfect gentleman. Tom tam bir centilmendi. A gentleman wouldn't do such a thing. Bir centilmen böyle bir şey yapmaz. A true gentleman would not betray his friends. Gerçek bir centilmen arkadaşlarına ihanet etmez. He is not at all a gentleman. Hiç de centilmen değildir. He must be a gentleman to act that way. Böyle davrandığına göre bir centilmen olmalı. He is a perfect gentleman. O, mükemmel bir centilmendir. He is every inch a gentleman. Her yönüyle bir centilmen. He is a real gentleman. O gerçek bir centilmen. Show More (31)
3	gentleman	soylu erkek	n.
	The gentleman was killed by a slave in revolt. Soylu erkek isyanda bir köle tarafından öldürüldü. Show More (-2)
4	gentleman	efendi	n.
	He's a fine gentleman. Çok temiz, efendi biri. Show More (-2)