|
- We had better get used to the idea that a permanent transfer is part of the challenge facing us.
- Kalıcı bir transferin karşı karşıya olduğumuz zorluğun bir parçası olduğu fikrine alışsak iyi olur.
- In other words, we must get used to addressing all global political issues together with our Mediterranean partners.
- Başka bir deyişle tüm küresel siyasi meseleleri Akdenizli ortaklarımızla birlikte ele almaya alışmalıyız.
- Furthermore, I have the feeling that we are getting used to so many cases arising.
- Dahası, bu kadar çok vakanın ortaya çıkmasına alıştığımız hissine kapılıyorum.
- That is something new and we will have to get used to it.
- Bu yeni bir şey ve buna alışmamız gerekecek.
- You'll soon get used to the climate here.
- Yakında buranın iklimine alışırsın.
- I've finally gotten used to living on a boat.
- Sonunda bir teknede yaşamaya alıştım.
- I've finally gotten used to living here in Boston.
- Sonunda burada, Boston'da yaşamaya alıştım.
- Getting used to it will take a while.
- Buna alışmak biraz zaman alacak.
- We're getting used to everything.
- Her şeye alışıyoruz.
- I'm getting used to eating alone.
- Yalnız yemeye alışıyorum.
- You'll get used to it one day.
- Bir gün alışacaksın.
- You'll soon get used to living in the country.
- Yakında kırsalda yaşamaya alışırsın.
- I could get used to living here.
- Burada yaşamaya alışabilirim.
- I guess you get used to it eventually.
- Sanırım eninde sonunda alışıyorsun.
- Sami got used to that lifestyle.
- Sami o yaşam tarzına alıştı.
- You'll soon get used to the noise.
- Yakında gürültüye alışacaksın.
- It takes a lot of time to get used to married life.
- Evlilik hayatına alışmak çok zaman alıyor.
- I'm getting used to the weather here.
- Buradaki havaya alışmaya başlıyorum.
- You'll get used to the bumper-to-bumper traffic of this city.
- Bu kentin milim milim ilerleyen trafiğine alışacaksın.
- It takes a lot of time getting used to married life.
- Evlilik hayatına alışmak çok zaman alır.
- You will soon get used to eating Japanese food.
- Yakında Japon yemeği yemeye alışacaksın.
- Tom said it took him a little while to get used to doing this.
- Tom bunu yapmaya alışmasının biraz zaman aldığını söyledi.
- You will soon get used to eating Japanese food.
- Yakında Japon yemeklerini yemeye alışırsın.
- I haven't yet gotten used to how they do things here.
- Burada işlerin nasıl yürüdüğüne henüz alışamadım.
- I'm getting used to my job.
- İşime alışıyorum.
- I suppose I'll get used to it after a while.
- Sanırım bir süre sonra pna alışırım.
- You'll get used to the dorm life pretty quickly.
- Yurt hayatına çabucak alışacaksın.
- It's a lot to get used to.
- Alışılacak bir sürü şey var.
- She got used to drinking beer.
- Bira içmeye alıştı.
- Tom is getting used to the way things are here.
- Tom burada işlerin nasıl yürüdüğüne alışıyor.
- Bob got used to hard work.
- Bob zor işlere alıştı.
- I still cannot get used to it.
- Ona hala alışamıyorum.
- Tom didn't think he'd ever get used to living in Boston.
- Tom Boston'da yaşamaya alışacağını düşünmüyordu.
- We got used to late-hour work.
- Geç saatlere kadar çalışmaya alıştık.
- It did take some getting used to.
- Alışmak biraz zaman aldı.
- I'm beginning to get used to this.
- Buna alışmaya başlıyorum.
- He's getting used to this situation.
- Bu duruma alışıyor.
- I'm trying to get used to this.
- Buna alışmaya çalışıyorum.
- I haven't gotten used to it yet.
- Henüz alışamadım.
- Tom must be getting used to this by now.
- Tom şimdiye kadar buna alışıyor olmalı.
- It's going to take me a long time to get used to living here.
- Burada yaşamaya alışmak uzun zamanımı alacak.
- It took a long time for me to get used to the noise.
- Gürültüye alışmam uzun zaman aldı.
- I was getting used to living in America.
- Amerika'da yaşamaya alışıyordum.
- I'm still trying to get used to the new system.
- Hâlâ yeni sisteme alışmaya çalışıyorum.
- Tom is going to have to get used to doing that.
- Tom'un bunu yapmaya alışması gerekecek.
- You'll soon get used to the climate here.
- Yakında buradaki iklime alışırsın.
- Tom needs to get used to doing that.
- Tom bunu yapmaya alışmalı.
- It's a lot to get used to.
- Alışacak birçok şey var.
- You will soon get used to Japanese food.
- Yakında Japon yemeklerine alışacaksın.
- I needed a week to get used to it.
- Buna alışmak için bir haftaya ihtiyacım vardı.
- I haven't yet gotten used to the food here.
- Henüz buradaki yiyeceğe alışmadım.
- I suppose I'll get used to it.
- Sanırım buna alışacağım.
- My brother soon got used to living alone in Tokyo.
- Erkek kardeşim kısa sürede Tokyo'da yalnız yaşamaya alıştı.
- I got used to it quickly.
- Çabucak alıştım.
- You'll soon get used to eating Japanese food.
- Yakında Japon yemeği yemeye alışırsın.
- You'll get used to it in no time.
- Ona çabucak alışacaksın.
- Tom got used to living in Boston even though he'd grown up in a small town.
- Tom küçük bir kasabada büyümüş olmasına rağmen Boston'da yaşamaya alıştı.
- I can't get used to her.
- Ona alışamıyorum.
- Tom will have to get used to doing that.
- Tom'un buna alışması gerekecek.
- I can't get used to them.
- Onlara alışamıyorum.
- I have to get used to it.
- Buna alışmak zorundayım.
- I've gotten used to doing things my own way.
- İşleri kendi bildiğim gibi yapmaya alıştım.
- I'm getting used to eating alone.
- Yalnız yemek yemeye alışıyorum.
- I've gotten used to it.
- Ben alıştım.
- I've got to get used to doing this sooner or later.
- Er ya da geç buna alışmak zorundayım.
- I could probably get used to doing this.
- Muhtemelen bunu yapmaya alışabilirim.
- Everything comes easy once you get used to it.
- Alıştıktan sonra her şey kolay geliyor.
- She didn't like this city when she moved here, but she has gotten used to it now.
- Buraya taşındığında bu şehri sevmemişti ama şimdi alıştı.
- I guess you get used to it.
- Sanırım alışıyorsun.
- At first he had trouble getting used to his new house.
- İlk başta yeni evine alışmakta zorlandı.
- He soon got used to the new surroundings.
- Kısa sürede yeni çevreye alıştı.
- You'll get used to it rapidly.
- Buna hızla alışacaksın.
- Tom has gotten used to living here.
- Tom burada yaşamaya alıştı.
- I'm starting to get used to living here.
- Ben burada yaşamaya alışmaya başlıyorum.
- He got used to the work.
- O, işe alıştı.
- I'll never get used to that.
- Buna asla alışamayacağım.
- I just can't get used to taking orders from Tom.
- Tom'dan emir almaya alışamıyorum.
- I was getting used to living in America.
- Amerika'da yaşamaya alışmaya başlamıştım.
- He's getting used to that situation.
- O duruma alışıyor.
- He's getting used to the situation.
- O, duruma alışıyor.
- Tom says he's gotten used to eating hospital food.
- Tom hastane yemeğini yemeye alıştığını söylüyor.
- She still hasn't gotten used to cell phones.
- O, cep telefonlarına hâlâ alışmadı.
- You will get used to it.
- Sen buna alışacaksın.
- I'll get used to it.
- Buna alışacağım.
- I've gotten used to this climate.
- Bu iklime alıştım.
- I've gotten used to winning.
- Ben kazanmaya alıştım.
- I've gotten used to this.
- Buna alıştım.
- I've gotten used to doing it the way Tom wants me to do it.
- Ben bunu Tom'un yapmamı istediği şekilde yapmaya alıştım.
- You'll eventually get used to the heat.
- Eninde sonunda sıcağa alışacaksın.
- I'm getting used to it.
- Alışmaya başladım.
- You'll get used to the bumper-to-bumper traffic of this city.
- Bu şehrin tampon tampona trafiğine alışacaksın.
- Tom says he's gotten used to eating hospital food.
- Tom hastane yemeğine alıştığını söylüyor.
- I'm getting used to Tom's new hair style.
- Ben Tom'un yeni saç stiline alışıyorum.
- I could really get used to this.
- Ben gerçekten buna alışabilirim.
- At first he had trouble getting used to his new house.
- O, başlangıçta yeni evine alışmakta sorun yaşadı.
- He has got used to a new life.
- O yeni bir hayata alıştı.
- Tom is going to have to get used to doing that.
- Tom buna yapmaya alışmak zorunda kalacak.
- It'll take a little time to get used to wearing glasses.
- Gözlük takmaya alışmak biraz zaman alacak.
- I'm slowly getting used to the humid climate here.
- Buradaki nemli iklime yavaş yavaş alışıyorum.
- I guess I'm getting used to it.
- Sanırım buna alışıyorum.
Show More (97)
|
