| 1 |
go ahead |
devam etmek |
v. |
|
- Nobody can stop this method from going ahead.
- Kimse bu yöntemin devam etmesini engelleyemez.
- It is obviously a positive matter that enlargement can now go ahead.
- Genişlemenin artık devam edebilecek olması elbette olumlu bir husustur.
- Unless there are agreed common minimum standards for procedural law, this should not go ahead.
- Usul hukukuna ilişkin ortak asgari standartlar üzerinde mutabakata varılmadıkça bu uygulamaya devam edilmemelidir.
- It has been said quite rightly today that enlargement of this Union must go ahead.
- Bugün haklı olarak bu Birliğin genişlemesinin devam etmesi gerektiği söylendi.
- The amendments tabled are therefore to clarify matters; all the rest of the report can go ahead.
- Bu nedenle sunulan değişiklikler meseleleri açıklığa kavuşturmak içindir; raporun geri kalanı devam edebilir.
- If it is not ratified, enlargement can still go ahead.
- Onaylanmaması halinde genişleme yine de devam edebilir.
- Even if the others do not go ahead, are we prepared to continue the course agreed at Gothenburg, which I support?
- Diğerleri devam etmese bile Göteborg'da kararlaştırılan ve benim de desteklediğim rotayı sürdürmeye hazır mıyız?
- Enlargement could have gone ahead all the same, based on the old treaty.
- Genişleme eski antlaşmaya dayanarak da devam edebilirdi.
- Therefore the vote will go ahead.
- Bu nedenle oylama devam edecektir.
- Enlargement can go ahead without the Nice Treaty.
- Genişleme Nice Antlaşması olmadan da devam edebilir.
- If it were to go ahead, stevedoring would become 'flag of convenience work'.
- Eğer bu uygulama devam ederse, liman işçiliği 'elverişli bayrak işi' haline gelecektir.
- Let us, therefore, go ahead and set up the rail transport network.
- Bu nedenle, devam edelim ve demiryolu ulaşım ağını kuralım.
- Go ahead and check out the next name on the list.
- Devam edin ve listedeki bir sonraki isme göz atın.
- I think I'll go ahead and cancel our reservation.
- Sanırım devam edip rezervasyonumuzu iptal edeceğim.
- Go ahead with your questions.
- Sorularınıza devam edin.
- Why don't we go ahead and start the meeting?
- Neden devam etmiyoruz ve toplantıya başlamıyoruz?
- Dan went ahead with his plan.
- Dan planına devam etti.
- We'll go ahead as planned.
- Planladığımız gibi devam edeceğiz.
- Go ahead and tell the others we're coming.
- Devam edin ve geldiğimizi diğerlerine söyleyin.
- We'll just go ahead as planned.
- Aynen planladığımız gibi devam edeceğiz.
- We went ahead and ate without Tom.
- Tom olmadan yemeğe devam ettik.
- I'll go ahead.
- Devam edeceğim.
- Tom went ahead with his plan.
- Tom planıyla devam etti.
- Why don't you go ahead?
- Neden devam etmiyorsun?
- Go ahead with your story.
- Hikayenize devam edin.
- Why don't you go ahead?
- Neden devam etmiyorsunuz?
- Of course, go ahead.
- Elbette, devam edin.
- The organisers of the marathon said that the event would go ahead, regardless of the weather conditions.
- Maratonun organizatörleri, hava koşulları ne olursa olsun etkinliğin devam edeceğini söylediler.
- Tom nudged me to go ahead.
- Tom devam etmem için beni dürttü.
- Tom has decided to go ahead with his plan.
- Tom planına devam etmeye karar verdi.
- We're going ahead with this.
- Buna devam ediyoruz.
- We'll go ahead as planned.
- Planlandığı gibi devam edeceğiz.
- Tom told Mary to go ahead.
- Tom, Mary'ye devam etmesini söyledi.
- The organisers of the marathon said that the event would go ahead, regardless of the weather conditions.
- Maraton organizatörleri, hava şartları gözetilmeksizin, organizasyonun devam edeceğini söyledi.
- Tom went ahead with his plan.
- Tom planına devam etti.
- I told Tom to go ahead.
- Tom'a devam etmesini söyledim.
- We're going ahead with it.
- Devam ediyoruz.
- We're going ahead with this.
- Buna devam edeceğiz.
- Dan decided to go ahead with his plan.
- Dan planına devam etmeye karar verdi.
Show More (36)
|
| 2 |
go ahead |
devam et |
interj. |
|
- You go ahead.
- Sen devam et.
- Of course, go ahead.
- Elbette devam et.
- If you need to sleep, go ahead.
- Uyumak istiyorsan, devam et.
- Please go ahead.
- Lütfen devam et.
- Go ahead, Mary.
- Devam et, Mary.
- Go ahead with your story.
- Hikayene devam et.
- If you need to sleep, go ahead.
- Eğer uyuman gerekiyorsa, devam et.
- If you want to try it, go ahead and try it.
- Eğer denemek istiyorsan, devam et ve dene.
- Go ahead, open it.
- Devam et, onu aç.
- Go ahead and talk.
- Devam et, konuş.
- Go ahead, Tom.
- Devam et, Tom.
- Go ahead, shoot me.
- Devam et, vur beni.
Show More (11)
|
| 3 |
go ahead |
ilerlemek |
v. |
|
- I believe that the only way to stop the Americans going ahead unilaterally is by means of such a united approach.
- Amerikalıların tek taraflı olarak ilerlemesini durdurmanın tek yolunun böyle bir birleşik yaklaşım olduğuna inanıyorum.
- Go ahead and ask Tom.
- İlerleyin ve Tom'a sorun.
- Progress in medicine is going ahead by leaps and bounds.
- Tıpta İlerleme büyük bir hızla gidiyor.
- Go ahead and sit down.
- İlerleyin ve oturun.
- Tom went ahead and did that.
- Tom ilerledi ve bunu yaptı.
Show More (2)
|
| 4 |
go ahead |
önden gitmek |
v. |
|
- I'll go ahead, and we can fix things up at once.
- Ben önden gideceğim ve bir an önce işleri yoluna koyabiliriz.
- I'll go ahead.
- Ben önden giderim.
- We went ahead and ate without Tom.
- Biz önden gittik ve Tom olmadan yedik.
- Tom must've gone ahead.
- Tom önden gitmiş olmalı.
Show More (1)
|
| 5 |
go ahead |
başlamak |
v. |
|
- Go ahead and start with anything you like.
- Buyurun ve hangisiyle isterseniz başlayın.
- Go ahead and start with anything you like.
- Buyurun ve istediğiniz herhangi bir şeyle başlayın.
- Go ahead and start.
- Hadi başlayın.
- Why don't we go ahead and start the meeting?
- Neden toplantıya başlamıyoruz?
Show More (1)
|
| 6 |
go ahead |
sürmek |
v. |
|
- It'll take longer to tell you how to do it than to just go ahead and do it myself.
- Size nasıl yapacağınızı anlatmak, gidip kendim yapmaktan daha uzun sürecektir.
Show More (-2)
|
