|
- The army's claim that they had all died of heart attacks is cynical.
- Ordunun hepsinin kalp krizinden öldüğünü iddia etmesi alaycı bir yaklaşımdır.
- The army's claim that they had all died of heart attacks is cynical.
- Ordunun hepsinin kalp krizinden öldüğü iddiası alaycı bir yaklaşımdır.
- The claim that these deaths were the results of heart attacks is frankly incredible.
- Bu ölümlerin kalp krizi sonucu gerçekleştiği iddiası açıkçası inanılmaz.
- Tom has had a heart attack.
- Tom kalp krizi geçirdi.
- He survived a severe heart attack.
- Ağır bir kalp krizinden kurtuldu.
- Upon hearing that news, Tom suffered a fatal heart attack.
- Bu haberi duyan Tom ölümcül bir kalp krizi geçirdi.
- I thought I was going to have a heart attack.
- Kalp krizi geçireceğimi sandım.
- Tom said you had a heart attack last year.
- Tom senin geçen yıl bir kalp krizi geçirdiğini söyledi.
- She had suffered a heart attack.
- Kalp krizi geçirmişti.
- Smith died of a heart attack.
- Smith bir kalp krizinden öldü.
- He has lived through three heart attacks.
- Üç kalp krizi atlattı.
- He died of a heart attack.
- O bir kalp krizinden öldü.
- The cause of death was a heart attack.
- Ölüm sebebi kalp kriziydi.
- Tom said you had a heart attack last year.
- Tom geçen yıl kalp krizi geçirdiğini söyledi.
- Tom has had another heart attack.
- Tom bir kalp krizi daha geçirdi.
- I was on the spot when he had a heart attack.
- O kalp krizi geçirdiğinde ben oradaydım.
- I nearly had a heart attack.
- Neredeyse kalp krizi geçiriyordum.
- Do you know John's father died of a heart attack?
- John'un babasının kalp krizinden öldüğünü biliyor musunuz?
- She's going to have a heart attack.
- O bir kalp krizi geçirecek.
- Did you know that Tom's grandfather died of a heart attack?
- Tom'un dedesinin kalp krizinden öldüğünü biliyor muydun?
- The first minutes after a heart attack are very important.
- Kalp krizinden sonraki ilk dakikalar çok önemlidir.
- He has lived through three heart attacks.
- Üç kalp krizi geçirdi.
- The first minutes after a heart attack are crucial.
- Bir kalp krizinden sonra ilk dakikalar çok önemlidir.
- Tom nearly had a heart attack when he saw Mary standing on the edge of the roof.
- Tom, Mary'nin çatının kenarında durduğunu gördüğünde neredeyse kalp krizi geçiriyordu.
- A 94-year-old man had a heart attack while shoveling snow outside his house.
- 94 yaşındaki bir adam evinin dışında kar kürerken kalp krizi geçirdi.
- He's going to have a heart attack.
- Kalp krizi geçirecek.
- I've heard that people who eat vegetables and fruit every day are less likely to have a heart attack.
- Her gün sebze ve meyve yiyen insanların kalp krizi geçirme olasılıklarının daha düşük olduğunu duydum.
- I'm having a heart attack.
- Kalp krizi geçiriyorum.
- Tom had a heart attack while shoveling snow.
- Tom kar kürerken kalp krizi geçirdi.
- The first minutes after a heart attack are very important.
- Bir kalp krizinden sonraki ilk dakikalar çok önemlidir.
- Tom had a heart attack.
- Tom kalp krizi geçirdi.
- Sleep deprivation increases risk of heart attacks.
- Uyku yoksunluğu kalp krizi riskini artırır.
- Tom died of a heart attack Monday.
- Tom Pazartesi günü kalp krizinden öldü.
- You just had a heart attack.
- Daha yeni kalp krizi geçirdin.
- Her father became an invalid as a result of a heart attack.
- Babası bir kalp krizi sonucu sakat kaldı.
- Have you ever had a heart attack?
- Hiç kalp krizi geçirdin mi?
- Tom had a mild heart attack.
- Tom hafif bir kalp krizi geçirdi.
- Tom has survived three heart attacks.
- Tom üç kalp krizi atlattı.
- I almost had a heart attack.
- Neredeyse kalp krizi geçiriyordum.
- I was on the spot when he had a heart attack.
- Kalp krizi geçirdiğinde oradaydım.
- Do you know John's father died of a heart attack?
- John'un babasının bir kalp krizinden dolayı öldüğünü biliyor musun?
- It looks like a heart attack.
- Bir kalp krizi gibi görünüyor.
- You almost gave me a heart attack when you did that.
- Bunu yaptığında neredeyse bana kalp krizi geçirtecektin.
- The doctor told him that if he did not lose weight, he was increasing the risk of another heart attack.
- Doktor ona kilo vermezse başka bir kalp krizi geçirme riskinin artacağını söyledi.
- He had a mild heart attack.
- O hafif bir kalp krizi geçirdi.
- Sami has previously had a heart attack.
- Sami daha önce bir kalp krizi geçirmişti.
- I had a heart attack.
- Kalp krizi geçirdim.
- I always thought that suffering a heart attack was an omen of death.
- Ben her zaman kalp krizi geçirmenin bir ölüm alameti olduğunu düşündüm.
- As a first-aider, Tom is morally obligated to perform CPR on someone who's had a heart attack.
- Bir ilkyardımcı olarak Tom, kalp krizi geçiren birine kalp masajı yapmakla yükümlüdür.
- He survived a severe heart attack.
- Ciddi bir kalp krizi atlattı.
- Tom seems to be having a heart attack.
- Tom kalp krizi geçiriyor gibi görünüyor.
- After his heart attack, Jim had to cut down on his sugar intake.
- Kalp krizinden sonra Jim şeker alımını azaltmak zorunda kaldı.
- He had a mild heart attack.
- Hafif bir kalp krizi geçirdi.
- The first minutes after a heart attack are crucial.
- Kalp krizinden sonraki ilk dakikalar çok önemlidir.
- Sami has previously had a heart attack.
- Sami daha önce kalp krizi geçirdi.
- Do you know John's father died of a heart attack?
- John'un babasının bir kalp krizinden dolayı öldüğünü biliyor musunuz?
- Tom nearly had a heart attack when he saw Mary standing on the edge of the roof.
- Tom Mary'nin çatının kenarında durduğunu gördüğü zaman neredeyse kalp krizi geçirmişti.
- Tom had a heart attack.
- Tom bir kalp krizi geçirdi.
- I always thought that suffering a heart attack was an omen of death.
- Her zaman kalp krizi geçirmenin ölüm alameti olduğunu düşünmüşümdür.
- She had suffered a heart attack.
- O bir kalp krizi geçirmişti.
- Tom might be having a heart attack.
- Tom kalp krizi geçiriyor olabilir.
- Tom suffered from a heart attack and almost died waiting for the ambulance.
- Tom kalp krizi geçirdi ve ambulansı beklerken neredeyse ölüyordu.
- Tom had a heart attack and died in his sleep.
- Tom kalp krizi geçirdi ve uykusunda öldü.
- Did you know that Tom's grandfather died of a heart attack?
- Tom'un büyükbabasının kalp krizinden öldüğünü biliyor muydun?
- Her father became an invalid as a result of a heart attack.
- Babası geçirdiği kalp krizi sonucu yatalak oldu.
- Tom died of a heart attack.
- Tom bir kalp krizinden öldü.
- Layla was taking a medication that could cause a heart attack.
- Layla kalp krizine sebep olabilecek bir ilaç kullanıyordu.
- I've heard that people who eat vegetables and fruit every day are less likely to have a heart attack.
- Her gün sebze ve meyve yiyen insanların kalp krizi geçirme olasılığının daha düşük olduğunu duydum.
- He had suffered a heart attack.
- O bir kalp krizi geçirmişti.
- Do you know John's father died of a heart attack?
- John'un babasının kalp krizinden öldüğünü biliyor musun?
- Tom had a heart attack last year.
- Tom geçen yıl kalp krizi geçirdi.
- I nearly had a heart attack.
- Neredeyse bir kalp krizi geçiriyordum.
- I'm going to have a heart attack.
- Kalp krizi geçireceğim.
- Tom has had a heart attack.
- Tom bir kalp krizi geçirdi.
- When she told me that she was pregnant, I almost had a heart attack.
- Bana hamile olduğunu söylediğinde, neredeyse kalp krizi geçiriyordum.
- Tom died of a heart attack in 2013.
- Tom 2013'te kalp krizinden öldü.
- I'm having a heart attack.
- Ben bir kalp krizi geçiriyorum.
- Tom has had another heart attack.
- Tom yine kalp krizi geçirdi.
- Tom has never had a heart attack.
- Tom hiç kalp krizi geçirmedi.
- A heart attack often comes like lightning from a blue sky.
- Kalp krizi genellikle mavi gökyüzünden yıldırım gibi gelir.
- After his heart attack, Jim had to cut down on his sugar intake.
- Jim kalp krizi geçirdikten sonra şeker alımını kısmaya mecbur kaldı.
- Tom is having a heart attack.
- Tom kalp krizi geçiriyor.
- I always thought that a heart attack was nature's way of telling you you're going to die.
- Her zaman kalp krizinin doğanın size öleceğinizi söyleme şekli olduğunu düşünmüşümdür.
- Her horse had a heart attack.
- Atı kalp krizi geçirdi.
- I think he's having a heart attack.
- Sanırım kalp krizi geçiriyor.
- Tom has had three heart attacks.
- Tom üç kez kalp krizi geçirdi.
- You almost gave me a heart attack.
- Neredeyse kalp krizi geçirecektim.
- She's going to have a heart attack.
- Kalp krizi geçirecek.
- She seemed to be suffering a heart attack.
- Kalp krizi geçiriyor gibiydi.
- My father had a heart attack yesterday, but he was lucky to have a clinic close at hand.
- Babam dün kalp krizi geçirdi, ama yakınında bir klinik olduğu için şanslıydı.
- Tom had a heart attack last year.
- Tom geçen yıl bir kalp krizi geçirdi.
- Smith died of a heart attack.
- Smith kalp krizinden öldü.
- A heart attack often comes like lightning from a blue sky.
- Bir kalp krizi çoğunlukla mavi gökyüzünden gelen bir şimşek gibi gelir.
- Layla was taking a medication that could cause a heart attack.
- Leyla kalp krizine neden olabilecek bir ilaç alıyordu.
- It looks like a heart attack.
- Kalp krizine benziyor.
- Tom died of a heart attack.
- Tom kalp krizinden öldü.
- Have you ever had a heart attack?
- Hiç bir kalp krizi geçirdin mi?
- Tom's the last person I would've expected to have a heart attack.
- Tom kalp krizi geçirmesini bekleyeceğim son kişiydi.
- Tom had a heart attack and died in his sleep.
- Tom bir kalp krizi geçirip uykusunda öldü.
- I had a heart attack.
- Ben bir kalp krizi geçirdim.
- His horse had a heart attack.
- Atı kalp krizi geçirdi.
- Upon hearing that news, Tom suffered a fatal heart attack.
- Bu haberi duyduğunda Tom ölümcül bir kalp krizi geçirdi.
- He died of a heart attack.
- Kalp krizinden öldü.
- Her horse had a heart attack.
- Onun atı kalp krizi geçirdi.
- I always thought that a heart attack was nature's way of telling you you're going to die.
- Kalp krizlerinin doğanın size öleceğinizi söyleme şekli olduğunu hep düşünürdüm.
- He had suffered a heart attack.
- Kalp krizi geçirmişti.
- His horse had a heart attack.
- Onun atı kalp krizi geçirdi.
- The cause of death was a heart attack.
- Ölüm nedeni bir kalp kriziydi.
Show More (105)
|