him - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
him onu pron.
  • They did not succeed in forcing him out of that job but it was extraordinary that this should occur in this day and age.
  • Onu bu işten uzaklaştırmayı başaramadılar ama bu çağda böyle bir şeyin olması olağanüstü bir durumdu.
  • Well, the British Government did not endorse or commend him.
  • İngiliz Hükûmeti onu desteklemedi ya da takdir etmedi.
  • If the President-in-Office of the Council wants to tell you anything else, however, I am not going to stop him.
  • Konsey Dönem Başkanı size başka bir şey söylemek isterse, onu durdurmayacağım.
Show More (821)
him ona pron.
  • We join him in welcoming the European Union's campaign programme.
  • Avrupa Birliği'nin kampanya programını memnuniyetle karşılama hususunda ona katılıyoruz.
  • I am indebted to him for this.
  • Bunun için ona minnettarım.
  • According to him, operating at international level was more fun and more exciting.
  • Ona göre uluslararası düzeyde faaliyet göstermek daha eğlenceli ve daha heyecan vericiydi.
Show More (773)
him onun (eril) pron.
  • This has not stopped him putting the media out of action, meaning that any dissident is at his mercy.
  • Bu durum medyayı devre dışı bırakmasını engellemedi, yani herhangi bir muhalif onun insafına kalmış durumda.
  • Unfortunately, the Cuban authorities did not allow him to come.
  • Ne yazık ki Kübalı yetkililer onun gelmesine izin vermedi.
  • Who do they want to replace him with?
  • Onun yerine kimi getirmek istiyorlar?
Show More (301)
him onunla (eril) pron.
  • In America, the down-and-out who passes by the tycoon's lavish mansion will aspire to match him.
  • Amerika'da bir iş adamının lüks malikanesinin önünden geçen bir yoksul, onunla boy ölçüşmeyi arzulayacaktır.
  • When I first met him he was an Ulivo representative.
  • Onunla ilk tanıştığımda Ulivo temsilcisiydi.
  • I actually met him on Tuesday 11 September when I was in Italy attending a meeting of 500 young people in Rome.
  • Aslında onunla 11 Eylül Salı günü İtalya'dayken Roma'da 500 gencin katıldığı bir toplantıda tanıştım.
Show More (74)
him o (eril) pron.
  • Believers, invoke blessings and peace on him.
  • Ey iman edenler, O'na salat ve selam getirin.
  • To become like Him, they must first know Him.
  • O'na benzemek için önce O'nu tanımaları gerekir.
  • The seven heavens, the earth, and whosoever in them, exalt Him.
  • Yedi gök, yer ve bunlarda yer alanlar O'nu tesbih ederler.
Show More (11)
him adam n.
  • Then dump him fast and meet some new men.
  • Sonra onu hemen terk et ve yeni adamlarla tanış.
  • I watched him leave.
  • Adamın gidişini izledim.
  • Everybody knows she married him for his money.
  • Herkes onun, o adamla parası için evlendiğini biliyor.
Show More (1)
him erkek n.
  • The Leo woman doesn't give in to him too quickly.
  • Aslan kadını erkeğe çok çabuk teslim olmaz.
Show More (-2)