holdout - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
holdout alacaklı n.
  • Barbara might have the same disease, and the holdout advised against execution, the juror said.
  • Alacaklı, şirketin de aynı sorunu yaşayabileceğini ve bu nedenle kararın uygulanmamasın önerdiğini belirtmiştir.
Show More (-2)
holdout aykırı tip n.
  • He was considered a holdout as he refused to follow the conventional approach.
  • Geleneksel yaklaşıma bağlı kalmayı reddettiği için aykırı bir tip olarak görülüyordu.
Show More (-2)