Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
sich geschlossen hinter jemanden/etwas stellen
… tarzında
e-region
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
holdout
alacaklı
n.
Barbara might have the same disease, and the
holdout
advised against execution, the juror said.
Alacaklı, şirketin de aynı sorunu yaşayabileceğini ve bu nedenle kararın uygulanmamasın önerdiğini belirtmiştir.
Show More (-2)
2
holdout
aykırı tip
n.
He was considered a
holdout
as he refused to follow the conventional approach.
Geleneksel yaklaşıma bağlı kalmayı reddettiği için
aykırı
bir
tip
olarak görülüyordu.
Show More (-2)