|
- Remember that, when sailing there, there can be pack ice 20 metres high!
- Unutmayın ki orada yelken açarken 20 metre yüksekliğinde buz kütleleri olabilir!
- When we decide that 'fundamental ethical principles must be taken into account' we are skating on thin ice.
- Temel etik ilkelerin dikkate alınması gerektiğine' karar verdiğimizde ince buz üzerinde kayıyoruz demektir.
- As one of our experts said, the United States is skating on very thin ice.
- Uzmanlarımızdan birinin de dediği gibi, Amerika Birleşik Devletleri çok ince bir buz üzerinde kayıyor.
- Remember that, when sailing there, there can be pack ice 20 metres high!
- Unutmayın ki, orada yelken açarken 20 metre yüksekliğinde buz kütleleri olabilir!
- Ice classification must also be taken into account in this context.
- Buz sınıflandırması da bu bağlamda dikkate alınmalıdır.
- We are skating on thin ice and progress must be made.
- İnce buz üzerinde kayıyoruz ve ilerleme kaydedilmesi gerekiyor.
- Then, the whole chunk of ice can crumble in all at once.
- O zaman bütün buz kütlesi bir anda parçalanabilir.
- The ice changes daily, so we will see how far we get.
- Buz her gün değişiyor, bu yüzden ne kadar ileri gidebileceğimizi göreceğiz.
- I see cold ice.
- Soğuk buz görüyorum.
- Tom wrapped the ice pack in a damp towel and placed it on his thigh.
- Tom buz paketini nemli bir havluyla sardı ve onu uyluğu üzerine yerleştirdi.
- This ice is too thin to bear your weight.
- Bu buz senin ağırlığına dayanamayacak kadar ince.
- There's ice on the sidewalk and it's slippery.
- Kaldırımda buz var ve kaygan.
- Tom slipped on the ice and hurt his leg.
- Tom buz üzerinde kaydı ve bacağını incitti.
- The water turned into ice.
- Su buza dönüştü.
- When water cools, it can become snow or ice.
- Su soğuduğunda, kar veya buz haline gelebilir.
- Will you send up a bucket of ice?
- Bir kova buz gönderir misin?
- This ice is too thin to bear your weight.
- Bu buz sizin ağırlığınızı taşıyamayacak kadar ince.
- It is ice cold.
- Hava buz gibi.
- As heavy as you are, the ice will break.
- Sen ne kadar ağır olursan ol, buz kırılacak.
- Add lots of ice.
- Bolca buz ekle.
- It was frightful when my car skidded on the ice.
- Arabam buz üzerinde savrulduğunda, korkunçtu.
- The water turned to ice.
- Su buza dönüştü.
- If you heat ice, it melts.
- Eğer buzu ısıtırsan, erir.
- Falling on ice hurts.
- Buzun üzerine düşmek acıtır.
- Tom was injured when a large chunk of ice slid off the roof and hit him.
- Tom, büyük bir buz parçasının çatıdan kayarak ona çarpması sonucu yaralandı.
- The lake was frozen, so we walked across the ice.
- Göl donmuştu, bu yüzden biz buz üzerinde yürüdük.
- When water cools, it can become snow or ice.
- Su soğuduğunda kar ya da buz olabilir.
- The skaters glided across the ice.
- Patenciler buzun üzerinde süzüldüler.
- When ice melts, it becomes liquid.
- Buz eridiğinde sıvı hale gelir.
- Our employees are working around the clock to fix the damage caused by the ice storm.
- Çalışanlarımız buz fırtınasının yol açtığı hasarı gidermek için gece gündüz çalışıyor.
- Jackson's eyes grew as cold as ice.
- Jackson'ın gözleri buz gibi olmuştu.
- Salt makes ice melt faster.
- Tuz, buzu daha çabuk eritir.
- The bones remained frozen in the ice.
- Kemikler buzun içinde donmuş halde kaldı.
- Tom slipped on the ice.
- Tom buzda kaydı.
- The ice is too thin to bear your weight.
- Buz senin ağırlığını taşıyamayacak kadar ince.
- The rings around Saturn are made up of dust and ice.
- Satürn'ün etrafındaki halkalar toz ve buzdan oluşurlar.
- Tom glided across the ice effortlessly.
- Tom buzun üzerinde çaba harcamadan kaydı.
- The water was ice cold.
- Su buz gibi soğuktu.
- The ice is so thin that it won't bear your weight.
- Buz öyle ince ki sizin ağırlığınızı taşıyamaz.
- Ice melts in the sun.
- Buz güneşte erir.
- The ice melted in the water.
- Buz, su içinde eridi.
- Add lots of ice.
- Bir sürü buz ekleyin.
- Ice salt is used to melt snow.
- Buz tuzu karı eritmek için kullanılır.
- When water freezes it becomes ice.
- Su donduğunda, buz olur.
- He fell down on the ice and broke his arm.
- Buzda düştü ve kolunu kırdı.
- The ice was thick enough to walk on.
- Buz üzerinde yürünecek kadar kalındı.
- It is ice cold.
- Buz gibi.
- Tom slipped on the ice and fell down.
- Tom buzda kaydı ve düştü.
- There's some ice.
- Biraz buz var.
- Beware of ice dams when you get outside.
- Dışarı çıkınca buz saçaklarına dikkat et.
- If you heat ice, it melts.
- Eğer buzu ısıtırsanız, o erir.
- The Arctic ice is shrinking because the ocean under the ice is warming.
- Kuzey Kutbu'ndaki buzlar küçülüyor çünkü buzların altındaki okyanus ısınıyor.
- The ice in the water melted.
- Suyun içindeki buz eridi.
- The ice on the lake is too thin to bear your weight.
- Gölün üstündeki buz, senin ağırlığını taşımak için çok ince.
- I slipped on the ice.
- Ben buzun üzerinde kaydım.
- The ice on the lake couldn't bear his weight.
- Göldeki buz onun ağırlığını taşıyamadı.
- The ice on the lake is too thin to bear your weight.
- Göldeki buz, ağırlığınızı taşıyamayacak kadar ince.
- I brought you some ice.
- Sana biraz buz getirdim.
- The ice in the water melted.
- Sudaki buz eridi.
- He made a house on the ice.
- Buzun üzerine bir ev yaptı.
- The children were sliding on the ice.
- Çocuklar buz üzerinde kayıyorlardı.
- Will you send up a bucket of ice?
- Bir kova buz gönderir misiniz?
- When ice melts, it becomes water.
- Buz erirse, su olur.
- The ice is thick enough to walk on.
- Buz, üzerinde yürünecek kadar kalın.
- Ice is cool.
- Buz soğuktur.
- The ice is so thin that it won't bear your weight.
- Buz senin ağırlığını taşımayacak kadar ince.
- The ice is so thin that it won't bear your weight.
- Buz o kadar ince ki ağırlığınızı taşıyamaz.
- The ice on the lake couldn't bear his weight.
- Göldeki buz onun ağırlığına dayanamadı.
- Let me get you some ice.
- Sana biraz buz getireyim.
- We need some ice.
- Biraz buza ihtiyacımız var.
- The skaters glided across the ice.
- Patenciler buzun üzerinde kaydı.
- The ice is thick enough to walk on.
- Buz, üzerinde yürümek için yeteri kadar kalın.
- He made a house on the ice.
- O buz üzerinde bir ev yaptı.
- Ice covers the lake during the winter.
- Buz kış boyunca gölü kaplar.
- We walked across the ice.
- Buzu yürüyerek geçtik.
- Would you like ice?
- Buz ister misiniz?
- I think we need more ice.
- Sanırım daha çok buza ihtiyacımız var.
- Comets are made from ice and rock.
- Kuyruklu yıldızlar buz ve kayadan oluşur.
- Tom slipped on ice and broke his hip last winter.
- Tom geçen kış buzda kayarak kalçasını kırmış.
- The ice gave way under his weight.
- Buz onun ağırlığı altında çöktü.
- Ice turns back into water when it melts.
- Buz eridiğinde tekrar suya dönüşür.
- You're skating on very thin ice.
- Çok ince buz üstünde paten yapıyorsun.
- Low temperatures turn water into ice.
- Düşük sıcaklıklar suyu buza dönüştürür.
- Do you want more ice?
- Biraz daha buz ister misin?
- Roger slipped on the ice and hurt his leg.
- Roger buzda kaydı ve bacağını incitti.
- I'll get some ice.
- Biraz buz alacağım.
- Tom slipped on the ice and fell.
- Tom buzda kaydı ve düştü.
- A large piece of ice slid from the roof and hit the ground with a loud thud.
- Büyük bir buz parçası çatıdan kaydı ve büyük bir gürültüyle yere çarptı.
- I wanted to go ice fishing with you last weekend.
- Geçen hafta sonu seninle buzda balık tutmaya gitmek istedim.
- The water's ice cold.
- Su buz gibi.
- This truck puts salt on the road to melt the ice.
- Bu kamyon buzu eritmek için yola tuz döküyor.
- Tom slipped on the ice.
- Tom buzun üstünde kaydı.
- The lake was frozen, so we walked across the ice.
- Göl donmuştu, biz de buzun üzerinden yürüdük.
- Please bring an ice bag.
- Lütfen bir buz torbası getirin.
- Please give me some ice for the water.
- Lütfen bana su için biraz buz verin.
- The ice has melted in the sun.
- Buz güneşte eridi.
- May I have an ice bag?
- Bir buz torbası alabilir miyim?
- Ice is very cold.
- Buz çok soğuk.
- Tom watched the skaters glide across the ice.
- Tom patencilerin buzda süzülüşünü izledi.
- We walked across the ice.
- Buzun üzerinde yürüdük.
- Put some ice on your ankle to keep the swelling down.
- Şişliği indirmek için bileğinize biraz buz koyun.
- Ice salt is used to melt snow.
- Karı eritmek için buz tuzu kullanılır.
- Tom's hands felt like ice.
- Tom'un elleri buz gibi.
- It was frightful when my car skidded on the ice.
- Arabamın buzda kayması korkunçtu.
- Can you get us some more ice?
- Bize biraz daha buz getirebilir misin?
- The water is ice cold!
- Su buz gibi de soğuk!
- Don't you want some ice?
- Biraz buz istemez misin?
- Get me some ice.
- Bana biraz buz getir.
- Heat turns ice into water.
- Isı buzu suya döndürür.
- The ice under your feet will break.
- Ayaklarının altındaki buz kırılacak.
- The ice will break under your weight.
- Buz senin ağırlığın altında kırılacak.
- There was thin ice on the lake.
- Gölün üzerinde ince bir buz vardı.
- There's ice on the sidewalk and it's slippery.
- Kaldırımda buz var ve orası kaygandır.
- The ice gave way under his weight.
- Buz onun ağırlığına dayanamadı.
- You're on thin ice, mister.
- İnce buzun üzerindesiniz bayım.
- The ice is not thick enough to hold our weight.
- Buz bizim ağırlığımızı taşıyacak kadar kalın değil.
- The lake has frozen over but I'm not sure the ice is strong enough to walk on.
- Göl dondu ama buzun üzerinde yürünecek kadar sağlam olduğundan emin değilim.
- Tom cut a hole in the ice.
- Tom buzda bir delik açtı.
- At low temperatures, water turns to ice.
- Düşük sıcaklıklarda su buza dönüşür.
- The ice melted in the water.
- Buz suyun içinde eridi.
- Tom slipped on the ice and hurt his leg.
- Tom buzda kaydı ve bacağını incitti.
- Falling on ice hurts.
- Buz üzerinde düşmek incitir.
- I went dancing on the ice exactly once.
- Tam olarak bir kez buzda dans etmeye gittim.
- The boat was broken by the floating ice.
- Tekne, yüzen bir buz tarafından parçalandı.
- When water freezes and becomes solid, we call it ice.
- Su donup katılaştığında ona buz diyoruz.
- Will the ice bear our weight?
- Buz bizim ağırlığımızı taşıyabilir mi?
- The water's ice cold.
- Su buz gibi soğuk.
- Do you want some ice?
- Biraz buz ister misin?
- Where's the ice?
- Buz nerede?
- You're treading on thin ice.
- İnce buz üzerinde yürüyorsun.
- We're treading on very thin ice.
- Çok ince buz üzerinde ilerliyoruz.
- Over 68 percent of Earth's freshwater is locked up in ice and glaciers; and another 30 percent is in groundwater.
- Dünya'daki tatlı suyun yüzde 68'inden fazlası buz ve buzullarda; yüzde 30'u ise yeraltı sularında hapsolmuş durumdadır.
- Could you fill up the ice cube trays and put them in the freezer?
- Buz kalıplarını doldurup dondurucuya koyabilir misin?
- The ice is two inches thick.
- Buz iki inç kalınlığında.
- He slipped on the ice.
- O, buz üzerinde kaydı.
- The ice melted.
- Buz eridi.
- Do you want more ice?
- Biraz daha buz ister misiniz?
- An icebreaker can carve a channel in the ice fifteen meters wide.
- Bir buzkıran, buzda on beş metre genişliğinde bir kanal açabilir.
- Tom slipped on ice and broke his hip last winter.
- Geçen kış Tom buzda kaydı ve kalçasını kırdı.
- Our employees are working around the clock to fix the damage caused by the ice storm.
- İşçilerimiz buz fırtınasının neden olduğu hasarı onarmak için gece gündüz çalışıyorlar.
- Don't you want some ice?
- Biraz buz istemiyor musun?
- No one had ever thought of selling ice before.
- Daha önce hiç kimse buz satmayı düşünmemişti.
- The ice is very thick.
- Buz çok kalın.
- The Arctic ice is shrinking because the ocean under the ice is warming.
- Buzun altındaki okyanus ısınıyor olduğu için Arktik buzlar küçülüyor.
- Tom was injured when a large chunk of ice slid off the roof and hit him.
- Büyük bir buz yığını çatıdan kaydığında ve ona çarptığında Tom yaralandı.
- The sun came out and the ice melted.
- Güneş çıktı ve buz eridi.
- He could sell ice to Eskimos.
- Eskimolara buz satabilir.
- The ice was thick enough for me to walk on.
- Buz, üzerinde yürüyebileceğim kadar kalındı.
- The children were sliding on the ice.
- Çocuklar buzun üzerinde kayıyorlardı.
- At low temperatures, water turns to ice.
- Su düşük sıcaklıklarda buza dönüşür.
- The ice has melted.
- Buz eridi.
- The ice will crack under your weight.
- Buz senin ağırlığın altında çatlar.
- A large piece of ice slid from the roof and hit the ground with a loud thud.
- Büyük bir buz parçası çatıdan kaydı ve büyük bir gürültüyle yere düştü.
- I used to go ice fishing when I was younger.
- Gençken buzda balık tutmaya giderdim.
- Tom watched the skaters glide across the ice.
- Tom patencilerin buzun üzerinde kaydığını izledi.
- The good old man broke through the ice with the horse, and fell into the cold water.
- İyi kalpli yaşlı adam atıyla buzu kırdı ve soğuk suya düştü.
- We're treading on very thin ice.
- Çok ince bir buz üzerinde yürüyoruz.
- Tom went to get some ice.
- Tom biraz buz almaya gitti.
- The ice is two inches thick.
- Buzun kalınlığı 15 cm.
- When ice melts, it becomes liquid.
- Buz erirse, sıvı olur.
- Your hands are like ice.
- Ellerin buz gibi.
- Tom went to get some ice.
- Tom biraz buz almak için gitti.
- The ice was thick enough to walk on.
- Buz üzerinde yürüyecek kadar kalındı.
- Apply some ice to the injured area to reduce swelling.
- Şişliği azaltmak için yaralı bölgeye biraz buz uygulayın.
- I slipped on the ice.
- Buzda kaydım.
- What is the temperature of the ice?
- Buz sıcaklığı nedir?
- The water was ice cold.
- Su buz gibiydi.
- Ice is solid.
- Buz katıdır.
- Tom slipped on ice and broke his hip last winter.
- Tom geçen kış buzda kaydı ve kalçasını kırdı.
- The ice is too thin to skate on.
- Buz kaymak için çok ince.
- The ice has fossilised many prehistoric animals.
- Buz, birçok tarih öncesi hayvanı fosilleştirdi.
- He fell down on the ice and broke his arm.
- Buzun üzerine düştü ve kolunu kırdı.
- Apparently ice is lethal!
- Görünüşe göre buz ölümcül!
- Ice melts in water.
- Buz suda erir.
- This refrigerator has an integrated ice and water dispenser.
- Bu buzdolabında entegre bir buz ve su dağıtıcısı var.
- I don't want ice.
- Buz istemiyorum.
- Tom's hands felt like ice.
- Tom'un elleri buz gibiydi.
- Tom slipped on the ice and fell.
- Tom buz üzerinde kaydı ve düştü.
- As heavy as you are, the ice will break.
- Buz senin ağırlığın altında çatlar.
- Over 68 percent of Earth's freshwater is locked up in ice and glaciers; and another 30 percent is in groundwater.
- Dünyanın tatlı suyunun %68'inden fazlası buzda ya da buzullarda kilitlidir; ve diğer %30'u yeraltı suyudur.
- The bones remained frozen in the ice.
- Kemikler buzda donmuş olarak kaldı.
- The good old man broke through the ice with the horse, and fell into the cold water.
- İyi yaşlı adam atı ile buzu kırdı ve soğuk suya düştü.
- Tom glided across the ice effortlessly.
- Tom buzun üzerinde zahmetsizce süzüldü.
- He fell down on the ice and hurt his leg.
- Buzun üstünde düştü ve bacağını incitti.
- When ice melts, it becomes water.
- Buz eridiğinde suya dönüşür.
- Ice, or oil, can make a road slippery.
- Buz ya da yağ, yolu kayganlaştırabilir.
- The ice is so thin that it won't bear your weight.
- Buz o kadar ince ki senin ağırlığını taşımaz.
- Ice is very cold.
- Buz çok soğuktur.
- What is the temperature of the ice?
- Buzun sıcaklığı nedir?
- He slipped on the ice.
- Buzda kaydı.
- When water freezes and becomes solid, we call it ice.
- Su donduğunda ve sertleştiğinde, biz buna buz deriz.
- Tom slipped on black ice.
- Tom siyah buzda kaydı.
- The biggest difference between bandy and floorball is that bandy is played on ice.
- Bandy ve florbal arasındaki en büyük fark, bandynin buzda oynanmasıdır.
- He could sell ice to Eskimos.
- O, Eskimolara buz satabilirdi.
- I have an ice bag.
- Bir buz torbam var.
- I wanted to go ice fishing with you last weekend.
- Geçen hafta sonu seninle buz balıkçılığına gitmek istiyordum.
- Glaciers, land ice and icebergs are made of fresh water.
- Buzullar, kara buzları ve buzul dağları tatlı sudan yapılmıştır.
- The biggest difference between bandy and floorball is that bandy is played on ice.
- Bandy ve floorball arasındaki en büyük fark, bandy'nin buz üzerinde oynanmasıdır.
- The ice is too thin to skate on.
- Buz, üzerinde kaymak için çok ince.
- Tom scraped the ice off his car windows.
- Tom araba pencerelerinden buzu kazıyarak temizledi.
- The water is ice cold!
- Su buz gibi soğuk!
- This ice is going to crack.
- Bu buz çatlayacak.
- The ice will crack under your weight.
- Buz senin ağırlığın altında çatlayacak.
- The ice is too hard to crack.
- Buz, çatlamayacak kadar sert.
- Tom opened the freezer and got some ice for his drink.
- Tom dondurucuyu açtı ve içeceği için biraz buz aldı.
- Tom scraped the ice off his car windows.
- Tom arabasının camlarındaki buzları kazıdı.
- Glaciers, land ice and icebergs are made of fresh water.
- Buzullar, kara buzları ve buzdağları tatlı sudan oluşur.
- The water is ice cold!
- Su buz gibi!
- Solid water is called ice.
- Katı suya buz denir.
- Beware of ice dams when you get outside.
- Dışarı çıktığınızda buz barajlarına dikkat edin.
- Ice is water in solid form.
- Buz, katı haldeki sudur.
- When water freezes it becomes ice.
- Su donduğunda buz olur.
- We're treading on very thin ice.
- Çok ince bir buzun üzerinde yürüyoruz.
- Ice bear's mother has not eaten for four months and has lost half of her body weight.
- Buz ayısının annesi dört aydır bir şey yememiş ve vücut ağırlığının yarısını kaybetmiş.
- The ice cracked under the weight.
- Buz ağırlığın altında çatladı.
- The water turned to ice.
- Su buza döndü.
- The sun came out and the ice melted.
- Güneş çıktı ve buzlar eridi.
- He fell down on the ice and hurt his leg.
- Buzun üzerine düştü ve bacağını incitti.
- Why does ice float?
- Buz neden yüzer?
- The rings around Saturn are made up of dust and ice.
- Satürn'ün etrafındaki halkalar toz ve buzdan oluşur.
- The ice is melting.
- Buz eriyor.
- The ice is too hard to crack.
- Buzun kırılması çok zor.
- Roger slipped on the ice and hurt his leg.
- Roger buz üzerinde kaydı ve bacağını incitti.
- The drug ice can fetch an estimated $1 million per kilogram on the streets.
- Buz uyuşturucusu sokaklarda kilogram başına tahminen 1 milyon dolar getirebilir.
- I'll get ice.
- Buz alacağım.
- I need ice.
- Buza ihtiyacım var.
- Ice is cool.
- Buz çok havalı.
- Salt makes ice melt faster.
- Tuz buzun daha hızlı erimesini sağlar.
- Ice melts in water.
- Buz su içinde erir.
- The ice under your feet will break.
- Ayağınızın altındaki buz kırılacak.
- Here's some ice.
- İşte biraz buz.
- Heat turns ice into water.
- Isı buzu suya dönüştürür.
Show More (231)
|