|
- We have all decided to make the Headline Goal and its military capabilities our main priority.
- Hepimiz Ana Hedefi ve onun askeri kabiliyetlerini temel önceliğimiz haline getirmeye karar verdik.
- The reform of the financial sector may facilitate SME's access the financial sector and its instruments.
- Mali sektör reformu, KOBİ’lerin mali sektöre ve onun araçlarına erişimini kolaylaştırabilir.
- The EBRD is the largest single foreign investor in Russia, and Russia is the largest country in its portfolio.
- AİKB, Rusya'daki en büyük tek yabancı yatırımcıdır ve Rusya onun portföyündeki en büyük ülkedir.
- China has worked with us in the fight against terrorism and that is a peak on its development curve.
- Çin terörizmle mücadelede bizimle birlikte çalıştı ve bu onun gelişim eğrisinde bir zirve.
- This fight is not a fight against Islam or its followers.
- Bu mücadele İslam'a ya da onun takipçilerine karşı bir mücadele değildir.
- It is clearly based around important priorities and that is a point in its favour.
- Açık bir şekilde önemli önceliklere dayanmaktadır ve bu da onun lehine bir noktadır.
- That was its original aim and remains its essential nature.
- Bu onun asıl amacıydı ve temel niteliği olmaya devam etmektedir.
- Competition is at the heart of the European internal market policy and is also its driving force.
- Rekabet, Avrupa iç pazar politikasının merkezinde yer alır ve aynı zamanda onun itici gücüdür.
- This is its first argument.
- Bu onun ilk argümanıdır.
- We all reject and condemn terrorism and its criminal acts.
- Hepimiz terörizmi ve onun suç teşkil eden eylemlerini reddediyor ve kınıyoruz.
- Starting with pentaBDE and its harmful effect on our environment and on our health, the picture is very clear indeed.
- PentaBDE ve onun çevremiz ve sağlığımız üzerindeki zararlı etkisinden başlayarak, resim gerçekten çok nettir.
- Commissioner Monti is its independent regulator.
- Monti, onun bağımsız düzenleyicisidir.
- Perhaps my slowness has fallen victim to its delightful speed.
- Belki de benim yavaşlığım onun enfes hızına kurban gitmiştir.
- I hope that is not meant to compete with OLAF or even interfere with its work.
- Umarım bu OLAF ile rekabet etmek veya hatta onun çalışmalarına müdahale etmek anlamına gelmez.
- The European Union would then be in line with the public and its safety demands.
- Avrupa Birliği böylece kamuoyu ve onun güvenlik talepleriyle uyumlu olacaktır.
- It is clearly based around important priorities and that is a point in its favour.
- Açıkça önemli önceliklere dayanmaktadır ve bu da onun lehine bir noktadır.
- The Nigerian army is incapable of restoring law and order; moreover, this is not its role.
- Nijerya ordusu kanun ve düzeni yeniden tesis etmekten acizdir; dahası bu onun görevi değildir.
- The European Union and its external and common security policy have emerged strengthened from the Durban Conference.
- Avrupa Birliği ve onun dış ve ortak güvenlik politikası Durban Konferansı'ndan güçlenerek çıkmıştır.
- We only have one world and we are all responsible for it and its people.
- Sadece bir dünyamız var ve hepimiz ondan ve onun insanlarından sorumluyuz.
- This parable was meant as a reference to faith and its foundations.
- Bu benzetme, inanca ve onun temellerine bir gönderme olarak düşünülmüştür.
- This fight is not a fight against Islam or its followers.
- Bu mücadele İslam'a veya onun takipçilerine karşı bir mücadele değildir.
- Since we do not have a Toulouse I, we shall have to make do with Seveso II and its revised version.
- Elimizde bir Toulouse I olmadığı için Seveso II ve onun gözden geçirilmiş versiyonu ile yetinmek zorundayız.
- Perhaps my slowness has fallen victim to its delightful speed.
- Belki de benim yavaşlığım, onun keyifli hızının kurbanı olmuştur.
- More than ever, we need the family and the appreciation of its importance.
- Aileye ve onun öneminin takdir edilmesine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var.
- It is also its most severe test.
- Bu aynı zamanda onun en ciddi sınavıdır.
- This is its great merit, and not any provision on its reform.
- Bu onun en büyük erdemidir ve reformuna ilişkin herhangi bir hüküm değildir.
- Can we, in the name of Europe and its qualified majority, impose legislation upon a people who reject it?
- Avrupa ve onun nitelikli çoğunluğu adına, yasaları reddeden bir halka yasaları dayatabilir miyiz?
- We judge a work of art by its effect on our sincere and vital emotion, and nothing else.
- Bir sanat eserini, onun samimi ve hayati duygularımız üzerindeki etkisine göre yargılarız, başka hiçbir şeye göre değil.
- Each material has a symbolic connection with the planet and therefore could serve as a vehicle for its energy.
- Her malzemenin gezegenle sembolik bir bağlantısı vardır ve bu nedenle onun enerjisi için bir araç görevi görebilir.
- The lyrics of a song can play a part in its rhythmic expression.
- Bir şarkının sözleri onun ritmik ifadesinde rol oynayabilir.
- For its sake one must stay awake all day.
- Onun uğruna bütün gün uyanık durmak gerek.
- Although Pierre Laval was its official president, Darnand was its de facto leader.
- Pierre Laval resmi cumhurbaşkanı olmasına rağmen Darnand onun fiili lideriydi.
- Its links to industry and other outside bodies continues to expand.
- Onun sanayi ve diğer dış organlarla olan bağlantıları genişlemeye devam ediyor.
- The mortals who infest this world care nothing for its beauty.
- Bu dünyayı istila eden ölümlüler onun güzelliğini umursamıyor.
- In its stead, freedom and personal sovereignty will blossom once again.
- Onun yerine özgürlük ve şahsi egemenlik bir kez daha yeşerecek.
- In its stead, freedom and personal sovereignty will blossom once again.
- Onun yerine, özgürlük ve şahsi egemenlik bir kez daha filiz verecektir.
- The most important part was its powerful strength.
- En önemli kısmı onun kudretli gücüydü.
- In its stead, freedom and personal sovereignty will blossom once again.
- Onun yerine kurtuluş ve kişisel egemenlik yeniden filizlenecektir.
- Empty space is not nothing, it has its own energy.
- Boş uzay hiçlik değildir, onun kendi enerjisi vardır.
- Secondly, if you have a file manager installed, then with its help, you can use this flash drive as you wish.
- İkinci olarak, yüklü bir dosya yöneticiniz varsa, onun yardımıyla bu flash sürücüyü istediğiniz gibi kullanabilirsiniz.
- Each material has a symbolic connection with the planet and therefore could serve as a vehicle for its energy.
- Her malzemenin gezegenle sembolik bir bağlantısı var ve bu nedenle onun enerjisi için bir araç görevi görebilir.
- The mortals who infest this world care nothing for its beauty.
- Bu dünyayı istila eden ölümlüler onun güzelliğini hiç umursamıyor.
- For its sake one must stay awake all day.
- Onun uğruna bütün gün uyanık kalmak gerekir.
- This was actually an important decision for its politic future.
- Bu aslında onun siyasi geleceği açısından önemli bir karardı.
- There are at least two reasons for its existence.
- Onun varlığının en az iki nedeni var.
- Germans show an enormous commitment to the European Union and its institutions.
- Almanlar, Avrupa Birliği ve onun kurumlarına büyük bir bağlılık gösteriyor.
- I am not so stupid as to deny its great beauty.
- Onun muhteşem güzelliğini inkar edecek kadar aptal biri değilim.
- I'm aware of its importance.
- Onun öneminin farkındayım.
- It is not until you have lost your health that you realize its value.
- Sağlığınızı kaybedinceye kadar onun değerinin farkına varmazsınız.
- The eye of a hurricane is its center.
- Bir kasırganın gözü onun merkezidir.
- That is a necessary contribution to its subsistence.
- Bu onun varlığını sürdürmesi için gerekli bir katkı.
- Snow is white because its molecules reflect all the colors of the sun's rays.
- Kar beyazdır çünkü onun molekülleri güneş ışınlarının tüm renklerini yansıtır.
- It is not until you lose your health that you realize its value.
- Sağlığınızı kaybedene kadar onun değerini anlayamazsınız.
- If you are to know a nation, you must learn its history.
- Eğer bir ulusu tanımak istiyorsanız, onun tarihini öğrenmelisiniz.
- The pride of New York is its museums.
- New York'un gururu onun müzeleridir.
- I am not so stupid as to deny its great beauty.
- Ben onun harika güzelliğini reddedecek kadar aptal değilim.
- I was stunned by the speed of its reaction.
- Onun tepkisinin hızı beni şaşkına çevirdi.
- Its presence is important for me.
- Onun varlığı benim için önemli.
- Tom picked up a magazine and started flipping through its pages.
- Tom bir dergiyi aldı ve onun sayfalarına göz atmaya başladı.
- I have installed Microsoft Office on my personal computer, so please use its file format when you send me the attachment.
- Kişisel bilgisayarıma Microsoft Office yükledim, bu nedenle lütfen bana ek gönderirken onun dosya biçimini kullanın.
- Its origin remains unknown.
- Onun kökeni bilinmemektedir.
- That is a necessary contribution to its subsistence.
- Bu onun geçimine gerekli bir katkıdır.
- Nothing is to be compared to its beauty.
- Hiçbir şey onun güzelliği ile karşılaştırılamaz.
- By 2030 twenty-one percent of its population will be over sixty-five.
- 2030'a kadar onun nüfusunun yüzde yirmi biri altmış beş yaşından büyük olacak.
- Before getting on a horse, you usually put a saddle on its back.
- Bir ata binmeden önce, genellikle onun sırtına bir eyer koyarsın.
- To determine its origin, we must go back to the middle ages.
- Onun kökenini belirlemek için orta çağlara geri gitmeliyiz.
- You don't realize its value until you have lost your health.
- Sağlığınızı kaybedene kadar onun değerini anlayamazsınız.
- What is its price?
- Onun fiyatı nedir?
- Few people know of its existence.
- Birkaç kişi onun varlığını bilir.
- I can give you a copy of the report, but I can't vouch for its accuracy.
- Sana raporun bir kopyasını verebilirim ama onun doğruluğunu garanti edemem.
- It is not until you have lost your health that you realize its value.
- Sağlığınızı kaybedene kadar onun değerini anlayamazsınız.
- Its English version is perfect.
- Onun İngilizcesi mükemmel.
- Islam is the second largest religion in Denmark, of which its 210,000 believers make up 3.7% of its society.
- İslam Danimarka'nın en büyük ikinci dini olup, onun 210.000 inananı toplumunun% 3.7'sini oluşturmaktadır.
- How many cores does its processor have?
- Onun işlemcisinin kaç tane çekirdeği var?
- I forgot its name.
- Onun ismini unuttum.
- Its color is red.
- Onun rengi kırmızıdır.
- An important characteristic of steel is its strength.
- Çeliğin önemli bir özelliği onun gücüdür.
- Death is certain, but its time is not.
- Ölüm kesindir, ama onun zamanı kesin değildir.
- Can you estimate its value?
- Onun değerini tahmin edebilir misin?
- Its potential influence cannot be overestimated.
- Onun potansiyel etkisi küçümsenemez.
- It is not until we lose our health that we appreciate its value.
- Sağlığımızı kaybedene kadar onun değerini bilmeyiz.
- The popularity of a web site depends on its content.
- Bir web sitenin gördüğü ilgi onun içeriğine bağlıdır.
- Salicylates come from salicylic acid and its derivatives.
- Salisilat, salisilik asidi ve onun türevlerinden meydana gelir.
- Its origin is unclear.
- Onun kökeni belirsizdir.
- Its sharp claws began to open and close, open and close.
- Onun keskin pençeleri açılıp kapanmaya, açılıp kapanmaya başladı.
- You don't realize its value until you have lost your health.
- Sağlığını kaybedene kadar onun değerini fark etmezsin.
- It is not until we lose our health that we appreciate its value.
- Sağlığımızı kaybedene kadar onun değerini anlayamayız.
- What's its fiscal status?
- Onun mali durumu nedir?
- One thing I love about the internet is its timelessness.
- İnternet hakkında sevdiğim tek şey onun ebediyetidir.
- I have installed Microsoft Office on my personal computer, so please use its file format when you send me the attachment.
- Ben, kişisel bilgisayarıma Microsoft Office yükledim, bu yüzden bana eklenti gönderdiğinde lütfen onun dosya formatını kullan.
- Part of the charm of a big city lies in the variety of styles that can be seen in the architecture of its buildings.
- Büyük bir şehrin cazibesinin bir kısmı onun binalarının mimarisinde görülebilen stillerin çeşitliliğine bağlıdır.
- The Soviet Union and its allies refused help.
- Sovyetler Birliği ve onun müttefikleri yardım etmeyi reddetti.
- Its surface was as flat as a mirror.
- Onun yüzeyi bir ayna kadar düzdü.
- The amount of paper produced by a country is closely related to its cultural standards.
- Bir ülke tarafından üretilen kağıt miktarı, onun kültürel standartlarıyla yakından ilişkilidir.
- Who would be its next victim?
- Onun bir sonraki kurbanı kim olacaktı?
- Nothing is to be compared to its beauty.
- Hiçbir şey onun güzelliğiyle kıyaslanamaz.
- The team is only as strong as its weakest member.
- Takım sadece onun en zayıf üyesi kadar güçlüdür.
Show More (94)
|