|
- They wished to help humanity within the framework of their own world of values, just like many people do today.
- Tıpkı bugün birçok insanın yaptığı gibi, kendi değerler dünyaları çerçevesinde insanlığa yardım etmek istiyorlardı.
- Just like the rapporteur, I think that the system should include more gases than just carbon dioxide.
- Tıpkı raportör gibi ben de sistemin sadece karbondioksitten daha fazla gazı içermesi gerektiğini düşünüyorum.
- They all have names, just like you and me, and they are in no way mere statistics.
- Hepsinin tıpkı sizin ve benim gibi isimleri var ve hiçbir şekilde sadece istatistik değiller.
- Software is not an invention and is already protected under copyright law, just like books, films and music.
- Yazılım bir icat değildir ve tıpkı kitaplar, filmler ve müzik gibi telif hakkı yasası kapsamında zaten korunmaktadır.
- Just like last year's budget, the 2002 budget is a reflection of the free-market.
- Tıpkı geçen yılın bütçesi gibi 2002 bütçesi de serbest piyasanın bir yansımasıdır.
- Chiquita collapsed just like Enron.
- Chiquita tıpkı Enron gibi çöktü.
- Just like environmental problems, communicable diseases know no frontiers.
- Tıpkı çevre sorunları gibi bulaşıcı hastalıklar da sınır tanımaz.
- These guidelines should, however, be clear and simple, just like the new relationship with ESF and the funds.
- Ancak bu kılavuz ilkeler, tıpkı ESF ve fonlarla olan yeni ilişkide olduğu gibi açık ve basit olmalıdır.
- As far as I am concerned, just like the new Farm Bill, this issue is not sufficiently covered in the two reports.
- Endişelendiğim kadarıyla, tıpkı yeni Çiftlik Yasası gibi, bu konu da iki raporda yeterince ele alınmamıştır.
- Just like every creature on the planet.
- Tıpkı gezegendeki her yaratık gibi.
- Just like every creature on the planet.
- Tıpkı dünyadaki her canlı gibi.
- A space full of adventure and colorful just like a child's imagination.
- Tıpkı bir çocuğun hayal dünyası gibi macera dolu ve renkli bir ortam.
- An engine needs to breathe, just like you and me.
- Bir motorun nefes almaya ihtiyacı vardır, tıpkı sizin ve benim gibi.
- An engine needs to breathe, just like you and me.
- Tıpkı sizin ve benim gibi bir motorun da nefes alması gerekir.
- Former drug addict, just like the others.
- Eski bir uyuşturucu bağımlısı, tıpkı diğerleri gibi.
- It will spread just like a cold or flu.
- Tıpkı soğuk algınlığı veya grip gibi yayılacak.
- Mineral salts, just like vitamins, don't have calories.
- Mineral tuzları, tıpkı vitaminler gibi, kalori içermez.
- Sir, that's the adjoining room, just like you requested.
- İşte bitişik oda, efendim, tıpkı istediğiniz gibi.
- Tom's brother looks just like John.
- Tom'un kardeşi tıpkı John'a benziyor.
- Just like his parents, he will be a teacher.
- Tıpkı ailesi gibi o da öğretmen olacak.
- Everyone says that he looks just like his father.
- Herkes onun tıpkı babasına benzediğini söylüyor.
- Tom looks just like a guy I know.
- Tom tıpkı tanıdığım bir adama benziyor.
- Tom looks just like his dad.
- Tom tıpkı babasına benziyor.
- Tom is just like the rest of them.
- Tom da tıpkı diğerleri gibi.
- That tie looks just like the one Tom is wearing.
- Bu kravat tıpkı Tom'un taktığı gibi görünüyor.
- He looks just like a skeleton.
- Tıpkı bir iskelete benziyor.
- Tom became a car salesman, just like his dad.
- Tom araba satıcısı oldu, tıpkı babası gibi.
- She looks just like an angel.
- Tıpkı bir meleğe benziyor.
- I want to be just like my father when I grow up.
- Büyüdüğümde tıpkı babam gibi olmak istiyorum.
- Tom looks just like you did when you were his age.
- Tom tıpkı onun yaşındayken olduğu gibi görünüyor.
- Tell Tom I grew up in Boston, just like he did.
- Tom'a Boston'da yetiştiğimi söyle, tıpkı onun gibi.
- The baby looked just like his mother.
- Bebek tıpkı annesine benziyordu.
- Just like the Earth, half of the Moon is lit by the Sun while the other half is in darkness.
- Tıpkı Dünya'da olduğu gibi, Ay'ın yarısı Güneş tarafından aydınlatılırken diğer yarısı karanlıkta kalır.
- I wanted to be just like her.
- Tıpkı onun gibi olmak istedim.
- It's just like walking on the moon.
- Bu, tıpkı ayda yürümek gibi.
- Ken is tall, just like Bill.
- Ken uzun boylu, tıpkı Bill gibi.
- Tom wanted to be just like his dad.
- Tom tıpkı babası gibi olmak istiyordu.
- Tom has curly hair just like his father.
- Tom'un tıpkı babası gibi kıvırcık saçları var.
- He's just like a baby.
- Tıpkı bebek gibi.
- Tom looks just like his father.
- Tom tıpkı babasına benziyor.
- Within two or three hours you will become a real donkey, just like the ones that pull the fruit carts to market.
- İki ya da üç saat içinde gerçek bir eşek olacaksın, tıpkı meyve arabalarını pazara çeken eşekler gibi.
- Tom's oldest daughter looks just like his wife.
- Tom'un en büyük kızı tıpkı karısına benziyor.
- Tom and I are just like brothers.
- Tom ve ben tıpkı kardeş gibiyiz.
- Galileo first discovered that the Moon had mountains just like Earth.
- Galileo ilk olarak Ay'ın tıpkı Dünya gibi dağlara sahip olduğunu keşfetti.
- Tom looks just like his brother.
- Tom tıpkı kardeşine benziyor.
- You look just like Tom looked thirty years ago.
- Tıpkı Tom'un 30 yıl önceki haline benziyorsun.
- I wanted to be just like Tom.
- Tıpkı Tom gibi olmak istedim.
- It was just like in the movies.
- Tıpkı filmlerdeki gibiydi.
- It's just like walking on the moon.
- Tıpkı ayda yürümek gibi.
- You're just like her.
- Tıpkı onun gibisin.
- Your brother looks just like you.
- Kardeşin tıpkı sana benziyor.
- The boy is just like his father.
- Oğlan tıpkı babası gibi.
- Tom looked just like his father.
- Tom tıpkı babasına benziyordu.
- You're tall, just like your father.
- Uzun boylusun, tıpkı baban gibi.
- You're just like him.
- Tıpkı onun gibisin.
- Layla wanted to be a winner, just like Dad.
- Leyla tıpkı babam gibi kazanan olmak istiyordu.
- Mary looks just like her mother.
- Mary tıpkı annesine benziyor.
- Tom has a beard just like his father, grandfathers and brothers do.
- Tom'un tıpkı babası, dedesi ve erkek kardeşleri gibi sakalı var.
- Tom's oldest daughter looks just like his wife.
- Tom'un büyük kızı tıpkı karısına benziyor.
- When I grow up, I want to be just like my father.
- Büyüyünce tıpkı babam gibi olmak istiyorum.
- Here is just like home, except for the heat.
- Burası tıpkı evim gibi, sıcak hariç.
- Tom is freaking out, just like Mary predicted.
- Tom çıldırıyor, tıpkı Mary'nin tahmin ettiği gibi.
- You have to do it, just like we all do.
- Bunu yapmak zorundasın, tıpkı hepimizin yaptığı gibi.
- I think dogs feel pain just like people do.
- Bence köpekler tıpkı insanlar gibi acı hissediyorlar.
- That school looks just like a prison.
- Bu okul tıpkı bir hapishaneye benziyor.
- She looks just like a guy I know.
- Tıpkı tanıdığım bir adama benziyor.
- Tom has blue eyes just like his mother.
- Tom'un tıpkı annesininki gibi mavi gözleri var.
- He looks just like you when you were his age.
- Tıpkı senin onun yaşındaki haline benziyor.
- You're just like Tom was thirty years ago.
- Tıpkı Tom'un otuz yıl önceki halisin.
- Tom has a T-shirt just like yours.
- Tom'un tıpkı seninki gibi bir tişörtü var.
- Tom's brother looks just like him.
- Tom'un kardeşi tıpkı ona benziyor.
- Tom and Mary got divorced, just like you predicted.
- Tom ve Mary boşandılar, tıpkı senin tahmin ettiğin gibi.
- He looks just like his mother.
- Tıpkı annesine benziyor.
- You're just like your brother.
- Tıpkı kardeşin gibisin.
- He looks just like you.
- Tıpkı sana benziyor.
- Mary's oldest son looks just like her husband.
- Mary'nin en büyük oğlu tıpkı onun kocasına benziyor.
- She's a witch, just like her mother.
- O bir cadı, tıpkı annesi gibi.
- Mary is just like her mother.
- Mary tıpkı annesi gibi.
- I want you to trust me, just like you'd trust Tom.
- Tıpkı Tom'a güvendiğiniz gibi bana da güvenmenizi istiyorum.
- He's just like his grandfather.
- Tıpkı büyükbabası gibi.
- You're just like your mother.
- Tıpkı annen gibisin.
- Tom's oldest son looks just like him.
- Tom'un en büyük oğlu tıpkı ona benziyor.
- Tom has a T-shirt just like the one Mary is wearing.
- Tom'un tıpkı Mary'nin giydiği gibi bir tişörtü var.
- Mary is just like her mother.
- Mary tıpkı annesine benziyor.
- For a long time I have wanted a mother, just like other boys.
- Uzun zamandır bir annem olsun istiyordum, tıpkı diğer çocuklar gibi.
Show More (82)
|