|
- Have a good flight and kiss the soil when you land.
- İyi uçuşlar ve indiğinizde toprağı öpün.
- Have a good flight, and kiss the soil when you land.
- İyi uçuşlar ve indiğinizde toprağı öpün.
- Giving yourself plenty of time to kiss and touch one another will help to increase desire.
- Birbirinizi öpmek ve dokunmak için kendinize bolca zaman ayırmanız arzunun artmasına yardımcı olacaktır.
- I wondered what it would be like to kiss that lip.
- O dudağı öpmek nasıl bir şey olur, merak ediyordum.
- I'd want you to kiss my feet.
- Ne yani ayaklarımı öpmemi mi istiyorsun.
- I'd want you to kiss my feet.
- Ayaklarımı öpmeni isterdim.
- I wondered what it would be like to kiss that lip.
- O dudağı öpmenin nasıl bir şey olacağını merak ediyordum.
- Mary wouldn't allow Tom to kiss her.
- Mary, Tom'un onu öpmesine izin vermedi.
- It was Tom who kissed Mary, not me.
- Mary'yi öpen Tom'du, ben değil.
- It was obvious that he wanted to kiss me.
- Onun beni öpmek istediği belliydi.
- You look so good that I could kiss you right now.
- O kadar iyi görünüyorsun ki şu an seni öpebilirim.
- I wish I'd kissed Tom yesterday.
- Keşke dün Tom'u öpseydim.
- Tom stepped forward to kiss Mary, but she stepped back.
- Tom Mary'yi öpmek için öne çıktı ama Mary geri adım attı.
- Tom was just about to kiss Mary when his mother walked into the room.
- Annesi odaya girdiğinde Tom tam da Mary'yi öpmek üzereydi.
- She kissed him on the cheek.
- Yanağından öptü.
- I saw him kiss your hand.
- Elini öptüğünü gördüm.
- What made you think that Tom would want to kiss you?
- Tom'un seni öpmek isteyeceğini nereden çıkardın?
- Have you kissed her yet?
- Onu öptün mü?
- To kiss her is one thing, and to love is another.
- Onu öpmek başka şey, sevmek başka şey.
- Has Tom kissed you, too?
- Tom da seni öptü mü?
- How did you know Tom would refuse to kiss Mary?
- Tom'un Mary'yi öpmeyi reddedeceğini nasıl bildin?
- How many times did you kiss Tom?
- Tom'u kaç kere öptün?
- What's made you think that she'd want to kiss you?
- Onun seni öpmek istediğini sana ne düşündürdü?
- Tom told me he wanted to kiss Mary.
- Tom bana Mary'yi öpmek istediğini söyledi.
- Should I let Tom kiss me?
- Tom'un beni öpmesine izin vermem gerekiyor mu?
- I think Tom kissed Mary.
- Bence Tom Mary'yi öptü.
- Tom was the first boy I ever kissed.
- Öptüğüm ilk çocuk Tom'du.
- I saw Mary kiss Tom.
- Mary'nin Tom'u öptüğünü gördüm.
- Tom wants to kiss Mary at midnight.
- Tom gece yarısı Mary'i öpmek istiyor.
- Mary kissed Tom on his cheek.
- Mary Tom'u yanağından öptü.
- Tom kissed Mary's hand, making her blush.
- Tom, onun yüzünü kızartarak Mary'nin elini öptü.
- I could kiss you right now.
- Seni hemen şimdi öpebilirim.
- Did he kiss you?
- Seni öptü mü?
- How did you know Tom would refuse to kiss Mary?
- Tom'un Mary'yi öpmeyi reddedeceğini nereden biliyordun?
- Tom kissed Mary gently.
- Tom Mary'yi nazikçe öptü.
- Why did you kiss her?
- Onu niye öptün?
- I'm quite certain Tom has never kissed Mary.
- Tom'un Mary'yi hiç öpmediğinden eminim.
- I wanted to kiss you from the moment I met you.
- Tanıştığımız andan itibaren seni öpmek istedim.
- Tom closed his eyes before he kissed Mary.
- Tom, Maria'yı öpmeden önce gözlerini kapadı.
- Perhaps Tom kissed Mary.
- Belki Tom Mary'yi öptü.
- I should've kissed Mary.
- Mary'i öpmeliydim.
- I'd like to kiss Mary.
- Mary'yi öpmek istiyorum.
- Tom wanted to kiss Mary, but didn't think he should.
- Tom Mary'yi öpmek istiyordu ama yapması gerektiğini düşünmüyordu.
- I kiss my child a hundred times a day.
- Çocuğumu günde yüz kere öperim.
- It was obvious that she wanted to kiss him.
- Kızın da onu öpmek istediği belliydi.
- Why didn't you kiss her?
- Neden onu öpmedin?
- Tom kissed Mary during the movie.
- Tom film sırasında Mary'i öptü.
- Tom hugged Mary and kissed her.
- Tom, Mary'ye sarıldı ve onu öptü.
- Perhaps Tom kissed Mary.
- Belki de Tom Mary'yi öpmüştür.
- Tom leaned over to kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpmek için eğildi.
- I can't kiss Tom if he doesn't want to be kissed.
- Tom öpülmek istemiyorsa onu öpemem.
- I shouldn't have kissed Tom.
- Tom'u öpmemeliydim.
- A person like Tom has probably never kissed anyone other than his mother.
- Tom gibi biri muhtemelen annesinden başkasını öpmemiştir.
- Tom tried to kiss Mary.
- Tom Mary'i öpmeye çalıştı.
- Julia kisses her daughter.
- Julia kızını öpüyor.
- Have you ever kissed another guy?
- Hiç başka bir erkeği öptün mü?
- I knew Tom wouldn't kiss you.
- Tom'un seni öpmeyeceğini biliyordum.
- When was the last time you kissed Tom?
- Tom'u en son ne zaman öptün?
- Tom kissed me before he left.
- Tom gitmeden önce beni öptü.
- They turned to face each other, and then kissed each other on the lips.
- Yüzlerini birbirlerine döndüler ve sonra birbirlerini dudaklarından öptüler.
- Why did you kiss me?
- Neden beni öptün?
- Mary wouldn't let Tom kiss her.
- Mary, Tom'un onu öpmesine izin vermedi.
- You don't really want me to kiss you, do you?
- Seni öpmemi gerçekten istemiyorsun, değil mi?
- I think you shouldn't kiss Tom.
- Bence Tom'u öpmemelisin.
- I could kiss you.
- Seni öpebilirim.
- Tom kissed Mary on the lips.
- Tom, Mary'yi dudaklarından öptü.
- I kissed her on her forehead.
- Ben onu alnından öptüm.
- He let her kiss him.
- O onu öpmesine izin verdi.
- She kissed me on the cheek.
- Beni yanağımdan öptü.
- Tom kissed Mary twice, once on each cheek.
- Tom Mary'yi iki kez öptü, her iki yanağından birer kez.
- Mary kissed the frog, hoping that it would transform into a prince.
- Mary bir prense dönüşeceğini umarak kurbağayı öptü.
- Tom has kissed almost every girl in our class.
- Tom neredeyse sınıfımızdaki her kızı öptü.
- Tom doesn't ever kiss his wife anymore.
- Tom artık karısını hiç öpmüyor.
- Tom kissed a girl and danced with her all night.
- Tom bir kızı öptü ve bütün gece onunla dans etti.
- I've never kissed anyone over thirty years old.
- Otuz yaşın üstünde hiç kimseyi öpmedim.
- Tom didn't have the courage to kiss Mary.
- Tom'un Mary'yi öpmek için cesareti yoktu.
- Tom leaned over the table and kissed Mary.
- Tom masanın üzerine eğildi ve Mary'yi öptü.
- A mother kissed the child.
- Bir anne çocuğu öptü.
- She threw her arms around her husband’s neck and kissed him.
- Kollarını kocasının boynuna dolamış ve onu öpmüş.
- You've never kissed Tom, have you?
- Tom'u hiç öpmedin, değil mi?
- Tom told Mary that he'd kissed Alice.
- Tom Mary'ye Alice'i öptüğünü söyledi.
- Sami moved toward Layla and tried to kiss her.
- Sami Layla'ya doğru ilerledi ve onu öpmeye çalıştı.
- Do you remember the first time you kissed Marika?
- Marika'yı ilk öptüğün zamanı hatırlıyor musun?
- I tried to kiss Mary.
- Ben Mary'yi öpmeye çalıştım.
- Tom kissed Mary on the lips.
- Tom Mary'yi dudaklarından öptü.
- The Duke rose and kissed his wife lovingly.
- Dük kalktı ve sevgiyle karısını öptü.
- Tom leaned forward to kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpmek için öne eğildi.
- Mary rarely kisses her husband anymore.
- Mary artık nadiren kocasını öpüyor.
- Tom put his arm around Mary and kissed her cheek.
- Tom kolunu Mary'ye doladı ve yanağından öptü.
- Why can't I kiss you?
- Neden seni öpemiyorum?
- She kissed her father on the cheek.
- Babasını yanağından öptü.
- The brave knight steps forward and kisses the lady on the hand.
- Cesur şövalye öne çıktı ve hanımefendinin elini öptü.
- He tried to kiss her.
- Onu öpmeye çalıştı.
- What's made you think that he'd want to kiss you?
- Onun seni öpmek isteyeceğini düşündüren ne?
- Tom is the only boy Mary has ever kissed.
- Tom, Mary'nin öptüğü tek erkek.
- My three-year-old niece kissed me on the cheek.
- Üç yaşındaki yeğenim beni yanağımdan öptü.
- Let me kiss you.
- Seni öpmeme izin ver.
- He kissed me on the lips.
- Beni dudaklarımdan öptü.
- I allowed him to kiss me.
- Onun beni öpmesine izin verdim.
- Tom thought Mary might kiss John.
- Tom, Mary'nin John'u öpebileceğini düşündü.
- I've never seen Tom kiss any of his children.
- Tom'u çocuklarından herhangi birini öptüğünü hiç görmedim.
- Tom hardly ever kisses his wife anymore.
- Tom artık neredeyse karısını hiç öpmüyor.
- I have never kissed a girl before.
- Daha önce hiç bir kızı öpmemiştim.
- Who did Tom say kissed him?
- Tom onu kimin öptüğünü söyledi?
- The vampire kissed her neck passionately.
- Vampir onun boynunu tutkuyla öptü.
- I didn't kiss him.
- Onu öpmedim.
- Tom bent down and kissed his mother.
- Tom eğildi ve annesini öptü.
- I should've kissed Tom when I had the chance.
- Fırsatım varken Tom'u öpmeliydim.
- Tom kissed Mary on the cheek.
- Tom Mary'yi yanağından öptü.
- John kissed any woman with red hair.
- John kızıl saçlı bir kadını öptü.
- Tom was the first boy to ever kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpen ilk oğlandı.
- She leaned over and kissed his cheek.
- Eğildi ve onun yanağını öptü.
- Who told you that Tom didn't kiss Mary?
- Tom'un Mary'yi öpmediğini sana kim söyledi?
- I almost kissed Tom.
- Neredeyse Tom'u öpüyordum.
- Tom rarely kisses his wife anymore.
- Tom artık karısını nadiren öpüyor.
- Tom and Mary kissed one another.
- Tom ve Mary birbirlerini öptüler.
- Mary gave Tom a kiss on the cheek and sent him off to school.
- Mary Tom'u yanağından öptü ve okula gönderdi.
- I'm pretty sure that Tom didn't kiss Mary.
- Tom'un Mary'yi öpmediğinden oldukça eminim.
- I hope that Tom didn't kiss Mary.
- Umarım Tom Mary'yi öpmemiştir.
- Don't mothers kiss their children anymore?
- Artık anneler çocuklarını öpmüyor mu?
- Tom has been kissing Mary.
- Tom Mary'i öpüyor.
- Tom thought that Mary would kiss him.
- Tom, Mary'nin onu öpeceğini düşündü.
- Did you let Tom kiss you?
- Tom'un seni öpmesine izin verdin mi?
- Mary asked Tom to open the wine bottle and then kissed him while he was busy.
- Mary, Tom'dan şarap şişesini açmasını istedi ve sonra Tom meşgulken onu öptü.
- He kissed her neck.
- Onun boynunu öptü.
- Did you ever kiss her?
- Hiç onu öptün mü?
- Tom kissed everyone in the room.
- Tom odadaki herkesi öptü.
- What's made you think that she'd want to kiss you?
- Onun seni öpmek isteyeceğini düşündüren neydi?
- Have you ever kissed him?
- Hiç onu öptün mü?
- Layla was kissing Sami.
- Leyla, Sami'yi öpüyordu.
- I should've kissed him when I had the chance.
- Şansım varken onu öpmeliydim.
- Tom wanted to kiss Mary, but he didn't have the nerve to try.
- Tom Mary'yi öpmek istedi fakat denemek için cesareti yoktu.
- The mother kissed her baby on the lips.
- Anne bebeğini dudaklarından öptü.
- I hope Tom doesn't try to kiss me.
- Umarım Tom beni öpmeye çalışmaz.
- Tom gave Mary a hug and a kiss on the cheek.
- Tom Mary'yi kucakladı ve yanağından öptü.
- Layla moved toward Sami and kissed him.
- Leyla, Sami'ye doğru ilerledi ve onu öptü.
- I didn't even kiss Tom.
- Tom'u öpmedim bile.
- Tom kissed Mary softly on the lips.
- Tom, Mary'yi dudaklarından usulca öptü.
- I shouldn't have kissed you.
- Seni öpmemeliydim.
- I kissed Tom again.
- Tom'u tekrar öptüm.
- Tom was the first boy that ever kissed Mary.
- Tom, Mary'yi öpen ilk çocuktu.
- I tried to kiss Mary.
- Mary'yi öpmeye çalıştım.
- You kissed him, didn't you?
- Onu öptün, değil mi?
- We kissed each other on a December night.
- Bir Aralık gecesi birbirimizi öptük.
- Would you mind if I kissed you?
- Seni öpsem sorun olur mu?
- She kissed me on the cheek and said goodnight.
- Beni yanağımdan öptü ve iyi geceler diledi.
- I have not kissed her yet.
- Onu henüz öpmedim.
- Tom kissed Mary because he liked her.
- Tom, Mary'yi öptü çünkü ondan hoşlanıyordu.
- Tom is the one who kissed Mary, not John.
- Mary'yi öpen Tom'du, John değil.
- How did you find out that Tom kissed Mary?
- Tom'un Mary'yi öptüğünü nasıl öğrendin?
- Tom hugged Mary and kissed her.
- Tom Mary'ye sarıldı ve onu öptü.
- I also kissed Tom.
- Tom'u da öptüm.
- Tom should've kissed Mary when he had the chance.
- Tom, fırsatı varken Mary'yi öpmeliydi.
- Mary kissed him, but Tom didn't kiss her back.
- Mary onu öptü ama Tom öpüşüne karşılık vermedi.
- I should've kissed you when I had the chance.
- Şansım varken seni öpmeliydim.
- I wish that I hadn't kissed Tom.
- Keşke Tom'u öpmemiş olsaydım.
- Tom hugged Mary and then kissed her.
- Tom Mary'ye sarıldı ve sonra onu öptü.
- She started kissing him as soon as he got home.
- Eve varır varmaz onu öpmeye başladı.
- How many times did Tom kiss Mary?
- Tom kaç kez Mary'i öptü?
- Tom and Mary passionately kissed each other.
- Tom ve Mary birbirlerini tutkuyla öptüler.
- Don't kiss me like before.
- Beni eskisi gibi öpme.
- Tom and I seldom kiss each other anymore.
- Tom ve ben artık birbirimizi nadiren öpüyoruz.
- Where did he kiss you?
- O seni nerede öptü?
- Why did you kiss Tom?
- Tom'u neden öptün?
- Tom leaned in to kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpmek için eğildi.
- Tom kissed Mary and then went to work.
- Tom Mary'i öptü ve sonra işe gitti.
- I kissed Tom just yesterday.
- Tom'u daha dün öptüm.
- I can't kiss Tom if he doesn't want to be kissed.
- Eğer öpülmek istemiyorsa Tom'u öpemem.
- I've always wondered what it would be like to kiss Tom.
- Tom'u öpmenin nasıl bir şey olduğunu hep merak etmişimdir.
- I'm not going to kiss you, Tom.
- Seni öpmeyeceğim, Tom.
- Tom kissed Mary and then went to work.
- Tom Mary'yi öptü ve sonra işe gitti.
- I kissed him under the mistletoe.
- Onu ökseotunun altında öptüm.
- Have you ever kissed a girl?
- Hiç bir kız öptün mü?
- Layla asked Sami to kiss her.
- Layla, Sami'den kendisini öpmesini istedi.
- I haven't yet kissed Tom.
- Tom'u henüz öpmedim.
- Did he kiss you?
- O seni öptü mü?
- I let Tom kiss me.
- Tom'un beni öpmesine izin verdim.
- How did you know Tom was going to kiss Mary?
- Tom'un Mary'yi öpeceğini nereden bildin?
- Tom didn't want to kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpmek istemedi.
- Tom says he's never kissed Mary.
- Tom Mary'yi hiç öpmediğini söylüyor.
- Tom couldn't control himself when he saw Mary kissing John.
- Tom, Mary'nin John'u öptüğünü gördüğünde kendini kontrol edemedi.
- He kissed her cheek.
- Yanağından öptü.
- Did you ever kiss him?
- Onu hiç öptün mü?
- I dreamed I kissed Tom.
- Rüyamda Tom'u öptüğümü gördüm.
- She wants to kiss him.
- Onu öpmek istiyor.
- Haven't you ever kissed a girl?
- Şimdiye kadar, bir kızı hiç öpmedin mi?
- Tom and Mary started kissing each other as soon as the light was turned off.
- Tom ve Mary ışıklar kapanır kapanmaz birbirlerini öpmeye başladılar.
- Tom was hesitant to kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpmekte tereddüt etti.
- I really want to kiss you again.
- Seni gerçekten tekrar öpmek istiyorum.
- Sami kissed the Black Stone.
- Sami Kara Taş'ı öptü.
- You should've kissed her.
- Onu öpmeliydin.
- Tom didn't want Mary to kiss him.
- Tom Mary'nin onu öpmesini istemedi.
- I saw somebody kissing Tom.
- Birini Tom'u öperken gördüm.
- You kissed her, didn't you?
- Onu öptün, değil mi?
- I wonder why Tom refused to kiss Mary.
- Tom'un Mary'yi öpmeyi neden reddettiğini merak ediyorum.
- Tom was the first boy to ever kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpen ilk çocuktu.
- How many times has Tom kissed you?
- Tom seni kaç kere öptü?
- I think Tom expected Mary to kiss him.
- Sanırım Tom, Mary'nin onu öpmesini bekliyordu.
- She kissed her little daughter on the forehead, blessed her, and shortly after died.
- O küçük kızını alnından öptü, onu kutsadı ve kısa bir süre sonra öldü.
- Ken kissed Tom's girlfriend.
- Ken, Tom'un kız arkadaşını öptü.
- She kissed me all of a sudden.
- O aniden beni öptü.
- Did you really see Tom kissing Mary?
- Tom'u gerçekten Mary'yi öperken gördün mü?
- When was the last time you kissed your wife?
- Karınızı en son ne zaman öptünüz?
- I wish I hadn't let Tom kiss me.
- Keşke Tom'un beni öpmesine izin vermeseydim.
- I know that Mary loves Tom, but I saw him kissing another girl yesterday and I don't know if I should tell her.
- Mary'nin Tom'u sevdiğini biliyorum ama dün onun başka bir kızı öptüğünü gördüm ve ona söylemem gerekip gerekmediğini bilmiyorum.
- He bent over the girl and kissed her.
- Kızın üzerine eğildi ve onu öptü.
- You said Tom wouldn't kiss me, but you were wrong.
- Tom'un beni öpmeyeceğini söylemiştin ama yanılmışsın.
- Tom didn't have the courage to kiss Mary.
- Tom'un Mary'yi öpecek cesareti yoktu.
- He kissed her fingers.
- Parmaklarını öptü.
- He kissed me softly on the lips.
- Beni dudaklarımdan usulca öptü.
- I want to kiss him.
- Onu öpmek istiyorum.
- Tom never tried to kiss Mary.
- Tom asla Mary'yi öpmeye çalışmadı.
- She was the first girl I'd ever kissed.
- Öptüğüm ilk kızdı.
- I won't kiss Tom.
- Tom'u öpmeyeceğim.
- I kissed Tom once.
- Tom'u bir kere öptüm.
- Where did he kiss you?
- Seni nerede öptü?
- He stared into her eyes and kissed her.
- Onun gözlerinin içine baktı ve onu öptü.
- I knew you'd kiss Tom.
- Tom'u öpeceğini biliyordum.
- She kissed me all of a sudden.
- Birdenbire beni öptü.
- Tom kissed Mary and left.
- Tom Mary'i öptü ve gitti.
- Haven't you ever kissed a girl?
- Hayatında hiç bir kızı öpmedin mi?
- Tom kissed Mary gently.
- Tom Mary'i nazikçe öptü.
- Tom wasn't the first guy I kissed.
- Öptüğüm ilk erkek Tom değildi.
- Tom saw me kissing Mary.
- Tom beni Mary'yi öperken gördü.
- He kissed her on the cheek.
- Onu yanağından öptü.
- The man kisses the woman.
- Adam kadını öper.
- Tom still hasn't kissed me.
- Tom beni hala öpmedi.
- According to an old Christmas custom, if a woman is caught standing under hanging mistletoe, a man may kiss her.
- Eski bir Noel geleneğine göre, bir kadın asılı ökseotunun altında dururken yakalanırsa, bir erkek onu öpebilir.
- I saw Tom kissing Mary behind the barn.
- Ahırın arkasında Tom'un Mary'yi öptüğünü gördüm.
- Even though Tom entered the room, Mary didn't stop kissing John.
- Tom odaya girse bile, Mary John'u öpmeyi bırakmadı.
- I just saw Tom kissing Mary.
- Tom'u Mary'yi öperken gördüm.
- You may kiss my hand.
- Elimi öpebilirsin.
- I'm going to kiss you.
- Seni öpeceğim.
- Let me kiss you.
- Seni öpeyim.
- She kissed us on the cheek and wished us a good night.
- Bizi yanaklarımızdan öptü ve iyi geceler diledi.
- Why didn't you just kiss Tom?
- Neden Tom'u öpmedin?
- Did you ever kiss him?
- Hiç onu öptün mü?
- When was the first time you kissed Marika?
- Marika'yı ilk ne zaman öptün?
- The girls kissed each other at the bar.
- Kızlar barda birbirlerini öptüler.
- Mary kisses her child a hundred times a day.
- Meryem çocuğunu günde yüz kere öper.
- Tom kissed a girl and danced with her all night.
- Tom bir kızı öptü ve tüm gece onunla dans etti.
- I saw Tom kiss Mary.
- Tom'un Mary'yi öptüğünü gördüm.
- I hear that you kissed Tom yesterday.
- Dün Tom'u öptüğünü duydum.
- Tom told me that he saw someone kissing Mary.
- Tom bana Mary'yi öpen birini gördüğünü söyledi.
- I didn't really kiss Tom.
- Tom'u gerçekten öpmedim.
- Haven't you ever kissed a girl?
- Sen hiç bir kızı öpmedin mi?
- She kissed me, not him.
- Beni öptü, onu değil.
- We saw Tom kissing Mary.
- Tom'un Mary'yi öptüğünü gördük.
- I don't know who kissed Tom and I don't care.
- Tom'u kimin öptüğünü bilmiyorum ve umurumda değil.
- He was dying to kiss her.
- Onu öpmek için can atıyordu.
- Tom kissed you, didn't he?
- Tom seni öptü, değil mi?
- Tom told Mary that he'd kissed Alice.
- Tom Mary'e Alice'i öptüğünü söyledi.
- Why don't you just kiss him?
- Neden sadece onu öpmüyorsun?
- I regret kissing her.
- Ben onu öptüğüme pişmanım.
- Why doesn't he kiss me anymore?
- Neden artık o beni öpmüyor?
- Are you going to kiss all of them?
- Sen onların hepsini öpecek misin?
- He kissed his daughter on the forehead.
- Kızını alnından öptü.
- Tom kissed me on the lips.
- Tom beni dudaklarımdan öptü.
- I didn't actually see Tom kiss Mary.
- Tom'un Mary'yi öptüğünü gerçekten görmedim.
- Don't you want to kiss me?
- Beni öpmek istemiyor musun?
- Have you ever kissed a girl?
- Hiç bir kızı öptün mü?
- Mary let Tom kiss her.
- Mary, Tom'un onu öpmesine izin verdi.
- Mary kissed him on both cheeks.
- Mary onu her iki yanağından öptü.
- We kissed each other.
- Birbirimizi öptük.
- I hope that Tom didn't kiss Mary.
- Tom'un Mary'yi öpmediğini umuyorum.
- I knew that you'd kiss Tom.
- Tom'u öpeceğini biliyordum.
- Tom got angry when he saw Mary kissing John.
- Tom, Mary'nin John'u öptüğünü gördüğünde sinirlendi.
- I want Tom to kiss me.
- Tom'un beni öpmesini istiyorum.
- I saw someone kissing Tom.
- Birisini Tom'u öperken gördüm.
- When she kissed me, I felt she was honest with me.
- Beni öptüğünde, bana karşı dürüst olduğunu hissettim.
- Mary asked Tom to kiss her forehead.
- Mary, Tom'dan alnını öpmesini istedi.
- Tom gave Mary a hug and kissed her.
- Tom, Mary'e sarıldı ve onu öptü.
- It was Tom who kissed Mary.
- Mary'yi öpen Tom'du.
- You may kiss me if you want to.
- İstiyorsan beni öpebilirsin.
- I'd never let Tom kiss me.
- Tom'un beni öpmesine asla izin vermem.
- Tom was kissing Mary when I walked into the classroom.
- Ben sınıfa girdiğimde Tom, Mary'i öpüyordu.
- I've never seen Tom kiss any of his children.
- Tom'un çocuklarından birini öptüğünü hiç görmedim.
- I really wanted to kiss Tom.
- Tom'u gerçekten öpmek istedim.
- Just tell Tom to stop kissing Mary.
- Tom'a Mary'yi öpmeyi bırakmasını söyle.
- I kiss the ground beneath your feet.
- Ayaklarının altındaki toprağı öperim.
- Tom leaned forward to kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpmek için öne doğru eğildi.
- I don't know who kissed Tom and I don't care.
- Tom'u kimin öptüğünü bilmiyorum ve umurumda da değil.
- Would you ever kiss Tom?
- Hiç Tom'u öper miydin?
- Tom was hesitant to kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpmek için tereddütlüydü.
- How many times have you kissed Tom?
- Tom'u kaç kez öptün?
- Did you kiss Mary?
- Mary'yi öptün mü?
- Tom won't let Mary kiss him anymore.
- Tom artık Mary'nin onu öpmesine izin vermeyecek.
- Tom kissed Mary on the tip of her nose.
- Tom Mary'yi burnunun ucundan öptü.
- She kissed me and left.
- O beni öptü ve gitti.
- You may kiss me if you like.
- İstersen beni öpebilirsin.
- Maybe it would be better if I threw away all these books, kissed your little nose, and forgot all my worries and hardships.
- Belki de tüm bu kitapları atsam, küçük burnunu öpsem ve tüm endişelerimi ve zorluklarımı unutsam daha iyi olurdu.
- When she kissed me, I felt she was honest with me.
- Beni öptüğünde bana karşı dürüst olduğunu hissettim.
- Tom said he didn't want to kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpmek istemediğini söyledi.
- I really want to kiss you.
- Gerçekten seni öpmek istiyorum.
- Who told you that Tom didn't kiss Mary?
- Tom'un Mary'i öpmediğini sana kim söyledi?
- I saw her try to kiss you.
- Kızın seni öpmeye çalıştığını gördüm.
- I know you kissed Tom.
- Tom'u öptüğünü biliyorum.
- The boy kissed the girl.
- Oğlan kızı öptü.
- I really regret kissing Tom.
- Gerçekten Tom'u öptüğüme pişmanım.
- Tom kissed Mary passionately on the lips.
- Tom, Mary'yi dudaklarından tutkuyla öptü.
- Tom very seldom kisses his children anymore.
- Tom artık çocuklarını çok nadir öpüyor.
- The mother kissed her baby.
- Anne bebeğini öptü.
- Did you kiss anybody?
- Birini öptün mü?
- He leaned over to kiss me.
- O beni öpmek için eğildi.
- Tom wants to kiss Mary at midnight.
- Tom gece yarısında Mary'yi öpmek istiyor.
- I saw you kissing Tom.
- Tom'u öperken gördüm seni.
- Tom might kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpebilir.
- Maybe I shouldn't have kissed you.
- Belki seni öpmemeliydim.
- That thing wanted to kiss you.
- O şey seni öpmek istedi.
- Mary seldom kisses her husband anymore.
- Mary artık kocasını nadiren öpüyor.
- Tom kissed Mary today.
- Tom bugün Mary'i öptü.
- Tom wasn't the first boy to kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpen ilk çocuk değildi.
- I saw Santa Claus kissing Mommy.
- Noel Baba'yı anneyi öperken gördüm.
- I saw Tom kissing Mary behind the barn.
- Tom'u ahırın arkasında Mary'yi öperken gördüm.
- They kiss their child a hundred times a day.
- Onlar çocuklarını günde yüz kere öperler.
- Tom doesn't ever kiss his wife in public.
- Tom karısını toplum içinde asla öpmez.
- It wasn't Tom who kissed Mary.
- Mary'yi öpen Tom değildi.
- Tom leaned forward and kissed Mary.
- Tom öne eğildi ve Mary'i öptü.
- I don't care who you kiss.
- Kimi öptüğün umurumda değil.
- She kisses her child a hundred times a day.
- Çocuğunu günde yüz kere öpüyor.
- You may kiss me if you want to.
- İstersen beni öpebilirsin.
- Tom wanted to kiss Mary, but he didn't have the nerve to try.
- Tom, Mary'yi öpmek istedi, ama denemeye cesaret edemedi.
- I haven't kissed Tom in a long time.
- Tom'u uzun zamandır öpmedim.
- Tom was the first guy I ever kissed.
- Tom şimdiye kadar öptüğüm ilk erkekti.
- Why don't you just kiss Tom?
- Neden Tom'u öpmüyorsun?
- I can't believe he kissed you.
- Seni öptüğüne inanamıyorum.
- I can't get Tom to kiss me.
- Tom'un beni öpmesini sağlayamıyorum.
- And then he kissed her.
- Ve sonra onu öptü.
- He had no desire to kiss her.
- Onu öpmek için hiçbir arzusu yoktu.
- I'm the first guy you've ever kissed, aren't I?
- Şimdiye kadar öptüğün ilk erkek benim, değil mi?
- Mary expected Tom to kiss her.
- Mary Tom'un onu öpmesini bekliyordu.
- Tom almost never kisses his children.
- Tom neredeyse çocuklarını hiç öpmüyor.
- Have you kissed Tom yet?
- Tom'u öptün mü?
- You shouldn't have kissed Tom yesterday.
- Dün Tom'u öpmemeliydin.
- Tom kissed Mary passionately.
- Tom Mary'yi tutkuyla öptü.
- He kissed me and left.
- O beni öptü ve gitti.
- Tom looked into Mary's eyes, leaned in, and kissed her.
- Tom, Mary'nin gözlerinin içine baktı, eğildi ve onu öptü.
- Did you ever kiss Tom?
- Hiç Tom'u öptün mü?
- Tom is kissing his wife.
- Tom karısını öpüyor.
- Whenever I meet her, I get the desire to kiss her.
- Ne zaman onunla karşılaşsam, onu öpme isteği duyuyorum.
- Did you kiss Tom back?
- Sen de Tom'u öptün mü?
- When Tom kissed Mary, she slapped him.
- Tom, Mary'yi öptüğünde Mary onu tokatladı.
- Tom tried to kiss Mary and she slapped him.
- Tom Mary'yi öpmeye çalıştı ve Mary ona tokat attı.
- I have no desire to kiss Tom.
- Tom'u öpmek gibi bir arzum yok.
- Tom said he wouldn't kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpmeyeceğini söyledi.
- Layla asked Sami to kiss her.
- Leyla, Sami'den onu öpmesini istedi.
- Let me kiss you again.
- Seni tekrar öpeyim.
- Tom is the first guy I ever kissed.
- Tom öptüğüm ilk erkekti.
- I kissed Tom on his forehead.
- Tom'u alnından öptüm.
- I kissed Mary last night.
- Dün gece Mary'yi öptüm.
- She started kissing him as soon as he got home.
- Eve gelir gelmez onu öpmeye başladı.
- I'm the first guy you've ever kissed, aren't I?
- Ben senin öptüğün ilk erkeğim, değil mi?
- Tom kissed Mary on the neck just below her left ear.
- Tom Mary'yi sol kulağının tam altından boynundan öptü.
- I could have sworn I saw Tom kissing Mary.
- Tom'u Mary'yi öperken gördüğüme yemin edebilirim.
- Tom won't let Mary kiss him anymore.
- Tom, Mary'nin artık onu öpmesine izin vermeyecektir.
- I won't ever kiss Tom again.
- Tom'u bir daha asla öpmeyeceğim.
- I tried to kiss Tom, but he wouldn't let me.
- Tom'u öpmeye çalıştım ama bana izin vermedi.
- Who's that woman kissing Tom?
- Tom'u öpen kadın kim?
- I would never kiss Tom.
- Tom'u asla öpmem.
- Tom kissed Mary again.
- Tom Mary'yi tekrar öptü.
- I don't care who Tom kisses.
- Tom'un kimi öptüğü umurumda değil.
- I didn't actually kiss Tom.
- Tom'u gerçekten öpmedim.
- I thought Tom kissed Mary yesterday.
- Tom'un dün Mary'yi öptüğünü sanıyordum.
- Did you already kiss someone today?
- Bugün çoktan birini öptün mü?
- I bet Tom never kissed you like that.
- Tom'un asla seni öyle öpmediğine eminim.
- I really regret kissing Tom.
- Tom'u öptüğüm için gerçekten pişmanım.
- Tom kissed me on the head.
- Tom beni başımdan öptü.
- Tom wouldn't kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpmezdi.
- Is it OK if I kiss you?
- Seni öpmemin sakıncası var mı?
- Tom was the one who kissed Mary, not John.
- Mary'yi öpen kişi Tom'du, John değil.
- I wonder if Tom kissed Mary yesterday.
- Acaba Tom dün Mary'yi öptü mü?
- Tom knew better than to try to kiss Mary in public.
- Tom, Mary'yi herkesin içinde öpmeye çalışmaması gerektiğini biliyordu.
- When did you kiss Tom?
- Tom'u ne zaman öptün?
- She kissed me passionately.
- Beni tutkuyla öptü.
- I only kissed Tom once.
- Ben sadece Tom'u bir kere öptüm.
- Tom seemed surprised when he saw Mary kissing John.
- Tom, Mary'nin John'u öptüğünü gördüğünde şaşırmış görünüyordu.
- Could you please kiss a little bit more slowly?
- Lütfen biraz daha yavaş öper misin?
- We both kissed Tom yesterday.
- Dün ikimiz de Tom'u öptük.
- Did you actually see Tom kiss Mary?
- Tom'u Mary'yi öperken gördün mü?
- I really wanted to kiss Tom.
- Ben gerçekten Tom'u öpmek istedim.
- I should've kissed Tom when I had the chance.
- Şansım varken Tom'u öpmeliydim.
- He didn't kiss me.
- O beni öpmedi.
- Tom never kissed Mary.
- Tom, Mary'yi hiç öpmedi.
- Tom leaned down and kissed his daughter on the forehead.
- Tom eğildi ve kızını alnından öptü.
- When did Tom kiss Mary?
- Tom, Mary'yi ne zaman öptü?
- May I kiss you again?
- Seni tekrar öpebilir miyim?
- You said Tom wouldn't kiss me, but he did.
- Tom'un beni öpmeyeceğini söylemiştin ama öptü.
- I didn't know that this was the first time you kissed a girl.
- İlk kez bir kızı öptüğünü bilmiyordum.
- You may kiss the bride.
- Gelini öpebilirsin.
- Tom will kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpecek.
- Tom thinks Mary won't kiss John.
- Tom, Mary'nin John'u öpmeyeceğini düşünüyor.
- I regret kissing her.
- Onu öptüğüm için pişmanım.
- Tom had no desire to kiss Mary.
- Tom'un Mary'yi öpmeye hiç niyeti yoktu.
- I thought I saw Tom kissing Mary yesterday.
- Dün Tom'u Mary'yi öperken gördüğümü sandım.
- I want to kiss Tom.
- Tom'u öpmek istiyorum.
- I have no desire to kiss Tom.
- Tom'u öpmek istemiyorum.
- Tom thought Mary would kiss him.
- Tom Mary'nin onu öpeceğini düşündü.
- I kissed her on her forehead.
- Onu alnından öptüm.
- She allowed him to kiss her.
- Onu öpmesine izin verdi.
- I've always wanted to kiss you.
- Seni hep öpmek istemişimdir.
- How do you know Tom didn't kiss Mary?
- Tom'un Mary'yi öpmediğini nereden biliyorsun?
- Tom wanted Mary to kiss him.
- Tom Mary'nin kendisini öpmesini istedi.
- I'd rather not kiss Tom if I don't have to.
- Mecbur kalmadıkça Tom'u öpmemeyi tercih ederim.
- She had never kissed a boy before.
- Daha önce hiç bir erkeği öpmemişti.
- Tom was furious when he saw Mary kiss someone else.
- Tom, Mary'nin başka birini öptüğünü görünce çok sinirlendi.
- How many girls have you kissed?
- Kaç kızı öptün?
- She wants to kiss her.
- Onu öpmek istiyor.
- Tom kissed Mary on the back of her head.
- Tom, Mary'yi başının arkasından öptü.
- How many times has Tom kissed you?
- Tom kaç kere seni öptü?
- I gave him a kiss on the cheek.
- Onu yanağından öptüm.
- I saw someone kissing Tom.
- Birini Tom'u öperken gördüm.
- He kisses his child a hundred times a day.
- O, çocuğunu günde yüz kere öper.
- Do you want to kiss me?
- Beni öpmek istiyor musun?
- I should've kissed him when I had the chance.
- Şansım varken onu öpmem gerekirdi.
- Tom tried to kiss me.
- Tom beni öpmeye çalıştı.
- I saw you kissing him.
- Seni onu öperken gördüm.
- Tom kissed Mary's cheek.
- Tom Mary'nin yanağını öptü.
- Tom kissed her hand, making her blush.
- Tom onun elini öptü ve kızardı.
- What's made you think that I'd want to kiss you?
- Seni öpmek isteyeceğimi düşündüren neydi?
- Tom wouldn't let Mary kiss him.
- Tom, Mary'nin onu öpmesine izin vermedi.
- You're the first girl I ever kissed.
- Sen şu ana kadar öptüğüm ilk kızsın.
- He kissed me and left.
- Beni öptü ve gitti.
- Tom never even tried to kiss me.
- Tom beni öpmeye bile çalışmadı.
- The politician was caught on camera kissing a woman who is not his wife.
- Politikacı eşi olmayan bir kadını öperken kameraya yakalandı.
- He kissed me on the lips.
- O beni dudaklarımdan öptü.
- I hope you didn't kiss Tom.
- Umarım Tom'u öpmemişsindir.
- Tom wouldn't let Mary kiss him.
- Tom Mary'nin onu öpmesine izin vermedi.
- I dreamed I kissed Tom.
- Tom'u öptüğümü hayal ettim.
- Can I kiss you again?
- Seni tekrar öpebilir miyim?
- I almost kissed her.
- Neredeyse onu öpüyordum.
- Mary thought that Tom was going to kiss her.
- Mary Tom'un onu öpeceğini düşündü.
- Tom could tell that Mary was expecting him to kiss her.
- Tom, Mary'nin onu öpmesini beklediğini anlayabiliyordu.
- Would it be OK if I kissed you?
- Seni öpmemde bir sakınca var mı?
- He leaned over her and kissed her.
- Ona doğru eğildi ve onu öptü.
- Tom should've kissed Mary when he had the chance.
- Tom şansı varken Mary'yi öpmeliydi.
- The first boy to ever kiss Mary was Tom.
- Mary'yi öpen ilk çocuk Tom'du.
- Tom and Mary kissed each other.
- Tom ve Mary birbirlerini öptüler.
- I'd like to see what would happen if you tried to kiss Tom.
- Tom'u öpmeye çalışsan ne olacağını görmek istiyorum.
- Tom kissed Mary back.
- Tom Mary'i geri öptü.
- Tom tried to kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpmeye çalıştı.
- She kissed away the boy's tears.
- Çocuğun gözyaşlarını öptü.
- He kissed me passionately.
- O beni tutkuyla öptü.
- Did you kiss Tom back?
- Tom'u öptün mü?
- Tom kissed Mary on the cheek.
- Tom, Mary'yi yanağından öptü.
- Tom and Mary don't kiss each other anymore.
- Tom ve Mary artık birbirlerini öpmüyorlar.
- I bet Tom never kissed you like that.
- Eminim Tom seni hiç böyle öpmemiştir.
- I'd like to see what would happen if you tried to kiss Tom.
- Tom'u öpmeye çalışırsan ne olacağını görmek istiyorum.
- We know Tom kissed Mary.
- Tom'un Mary'i öptüğünü biliyoruz.
- He kisses her cheek.
- Onun yanağından öpüyor.
- Didn't Tom kiss Mary?
- Tom, Mary'yi öpmedi mi?
- Tom kissed Mary tenderly.
- Tom, Mary'yi şefkatle öptü.
- I heard that you kissed Tom.
- Tom'u öptüğünü duydum.
- Tom thought that Mary wanted him to kiss her.
- Tom, Mary'nin onu öpmesini istediğini düşündü.
- I've never kissed him.
- Onu hiç öpmedim.
- Mary dreamed about kissing Tom.
- Mary rüyasında Tom'u öpüyormuş.
- Tom resisted the impulse to kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpme dürtüsüne direndi.
- I wish I'd never kissed Tom.
- Keşke Tom'u hiç öpmeseydim.
- Mary kissed him, but Tom didn't kiss her back.
- Mary onu öptü ama Tom onu öpmedi.
- I should've kissed Tom yesterday.
- Dün Tom'u öpmeliydim.
- Could you please kiss a little bit more slowly?
- Lütfen biraz daha yavaş öpebilir misiniz?
- I kiss my child a hundred times a day.
- Ben çocuğumu günde yüz kere öperim.
- Tom wondered if Mary would slap him if he tried to kiss her.
- Tom, Mary'yi öpmeye kalkarsa Mary'nin ona tokat atıp atmayacağını merak etti.
- Sami kissed the Black Stone.
- Sami Hacerülesvet'i öptü.
- She kissed my cheek.
- Yanağımı öptü.
- Has Tom ever kissed you?
- Tom seni hiç öptü mü?
- You don't kiss me like you used to.
- Beni eskisi gibi öpmüyorsun.
- I wanted Tom to kiss me.
- Tom'un beni öpmesini istedim.
- Who would kiss Tom?
- Tom'u kim öper ki?
- They kiss their child a hundred times a day.
- Onlar çocuklarını her gün yüzlerce kez öperler.
- I used the mistletoe as an excuse to kiss him.
- Ökseotunu onu öpmek için bahane olarak kullandım.
- Mary expected Tom to kiss her.
- Mary, Tom'un onu öpmesini bekliyordu.
- Tom thought Mary was going to kiss him.
- Tom Mary'nin onu öpeceğini düşündü.
- Tom never kisses me.
- Tom beni hiç öpmez.
- Have you ever kissed a boy?
- Hiç bir çocuğu öptün mü?
- She kissed him.
- Onu öptü.
- He kissed her fingers.
- Onun parmaklarını öptü.
- Layla was kissing Sami.
- Layla, Sami'yi öpüyordu.
- He got caught kissing a girl in the back seat of the car.
- Arabanın arka koltuğunda bir kızı öperken yakaladı.
- Aren't you going to kiss me?
- Beni öpmeyecek misin?
- I don't intend to kiss Tom.
- Tom'u öpmek istemiyorum.
- Tom kissed Mary on her forehead.
- Tom, Mary'yi alnından öptü.
- He tried to kiss me on the mouth.
- Beni dudaklarımdan öpmeye çalıştı.
- If you'd kiss me, I'd be happy.
- Beni öpersen mutlu olurum.
- I had no desire to kiss Tom.
- Tom'u öpmek gibi bir isteğim yoktu.
- My three-year-old niece kissed me on the cheek.
- Üç yaşındaki yeğenim beni yanaktan öptü.
- It was obvious that Tom wanted to kiss me.
- Tom'un beni öpmek istediği belliydi.
- A person like Tom has probably never kissed anyone other than his mother.
- Tom gibi bir insan muhtemelen annesinden başka birini öpmemiştir.
- Tom kissed Mary and then got on the bus.
- Tom Mary'yi öptü ve otobüse bindi.
- Tom was determined to kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpmeye kararlıydı.
- I haven't yet kissed Tom.
- Ben henüz Tom'u öpmedim.
- He kissed every pretty girl at the party.
- Partideki her güzel kızı öptü.
- Tom smiled when he realized that Mary was about to kiss him.
- Tom, Mary'nin onu öpmek üzere olduğunu fark ettiğinde gülümsedi.
- Are you going to kiss her?
- Onu öpecek misin?
- Have you ever kissed her?
- Onu hiç öptün mü?
- I'm not sure Tom would want Mary to kiss him.
- Tom'un Mary'nin onu öpmesini isteyeceğinden emin değilim.
- I'm the first boy you've ever kissed, aren't I?
- Öptüğün ilk erkek benim, değil mi?
- I want to kiss her.
- Onu öpmek istiyorum.
- Tom kissed Mary softly on the lips.
- Tom, Mary'yi dudaklarından hafifçe öptü.
- Tom saw you kissing Mary.
- Tom seni Mary'i öperken görmüş.
- You really don't want me to kiss you, do you?
- Gerçekten seni öpmemi istemiyorsun, değil mi?
- Tom took Mary in his arms and kissed her.
- Tom Mary'yi kollarına aldı ve onu öptü.
- I knew Tom would kiss Mary.
- Tom'un Mary'yi öpeceğini biliyordum.
- After kissing Mary, Tom left for work.
- Mary'yi öptükten sonra Tom işe gitmek için ayrıldı.
- Tom said he was going to kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpeceğini söyledi.
- I should've kissed her when I had the chance.
- Şansım varken onu öpmeliydim.
- Tom refused to kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpmeyi reddetti.
- Who kissed you?
- Seni kim öptü?
- The vampire kissed her neck passionately.
- Vampir tutkuyla onun boynunu öptü.
- I love the way Tom kisses me.
- Tom'un beni öpme şeklini seviyorum.
- Tom leaned down and kissed Mary.
- Tom eğildi ve Mary'yi öptü.
- Tom had never kissed a girl before he kissed Mary.
- Tom, Mary'yi öpmeden önce hiç bir kızı öpmemişti.
- I can't kiss you the way you want to be kissed.
- Öpülmek istediğin şekilde seni öpemem.
- I'm the first boy you've ever kissed, aren't I?
- Ben senin öptüğün ilk erkeğim, değil mi?
- I don't think Tom kissed Mary.
- Tom'un Mary'yi öptüğünü sanmıyorum.
- I think Tom expected Mary to kiss him.
- Sanırım Tom, Mary'nin onu öpmesini bekledi.
- I wonder who that woman kissing Tom is.
- Tom'u öpen kadının kim olduğunu merak ediyorum.
- Tom has never kissed Mary.
- Tom, Mary'yi hiç öpmedi.
- He kisses his child a hundred times a day.
- Çocuğunu günde yüz kere öpüyor.
- He kissed my hand.
- Elimi öptü.
- Mary gave Tom a big hug and a kiss.
- Mary Tom'a kocaman sarıldı ve öptü.
- She didn't intend to let him kiss her.
- Onu öpmesine izin vermek niyetinde değildi.
- Mary let Tom kiss her hand.
- Mary Tom'un elini öpmesine izin verdi.
- Tom wanted to kiss Mary, but didn't think he should.
- Tom Mary'yi öpmek istedi ama öpmemesi gerektiğini düşündü.
- Tom has kissed almost every girl in our class.
- Tom sınıftaki neredeyse her kızı öptü.
- You don't have to kiss me.
- Beni öpmek zorunda değilsin.
- Tom couldn't believe that Mary had actually kissed him.
- Tom Mary'nin onu gerçekten öptüğüne inanamadı.
- Tom slowly opened his eyes, and then Mary kissed him.
- Tom yavaşça gözlerini açtı ve sonra Mary onu öptü.
- I kissed Tom.
- Tom'u öptüm.
- When was the last time Tom kissed Mary?
- Tom Mary'yi en son ne zaman öptü?
- Do you think Tom will ever kiss Mary?
- Sence Tom Mary'yi öpecek mi?
- Tom kissed Mary and they hugged each other.
- Tom Mary'yi öptü ve birbirlerine sarıldılar.
- Who would kiss Tom?
- Tom'u kim öperdi?
- They started kissing each other.
- Birbirlerini öpmeye başladılar.
- Tom kissed Mary's hand, making her blush.
- Tom, Mary'nin elini öptü ve kızardı.
- Who told you Tom didn't kiss Mary?
- Tom'un Mary'yi öpmediğini sana kim söyledi?
- I almost didn't kiss Tom yesterday.
- Dün neredeyse Tom'u öpmeyecektim.
- Did you actually see Tom kissing Mary?
- Tom'u gerçekten Mary'yi öperken gördün mü?
- Who told you Tom didn't kiss Mary?
- Tom'un Mary'i öpmediğini sana kim söyledi?
- How many times has Tom kissed Mary?
- Tom Mary'yi kaç kez öptü?
- Tom saw Mary kissing John.
- Tom, Mary'yi John'u öperken gördü.
- I haven't kissed Tom yet.
- Tom'u henüz öpmedim.
- The Duke rose and kissed his wife lovingly.
- Dük ayağa kalktı ve karısını sevgiyle öptü.
- He kissed her neck.
- Adam onun boynunu öptü.
- I can't believe that you kissed Tom.
- Senin Tom'u öptüğüne inanamıyorum.
- He kissed me passionately.
- Beni tutkuyla öptü.
- Tom wants to kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpmek istiyor.
- Are you going to kiss me or not?
- Beni öpecek misin yoksa öpmeyecek misin?
- You look so good that I could kiss you right now.
- O kadar güzel görünüyorsun ki şu anda seni öpebilirim.
- I'd never let you kiss me.
- Beni öpmene asla izin vermezdim.
- I didn't kiss anyone.
- Kimseyi öpmedim.
- Tom tried to kiss Mary again, but she pushed him away.
- Tom Mary'yi tekrar öpmeye çalıştı ama Mary onu itti.
- Tom thought that Mary wanted him to kiss her, but he wasn't sure, so he didn't.
- Tom, Mary'nin onu öpmesini istediğini düşündü ama emin değildi, o yüzden öpmedi.
- You kiss your child a hundred times a day, don't you?
- Çocuğunu günde yüz defa öpüyorsun, değil mi?
- Tom kissed Mary in public.
- Tom Mary'yi herkesin önünde öptü.
- I was surprised when I saw Tom kissing Mary.
- Tom'u Mary'yi öperken gördüğümde şaşırdım.
- Tom was upset when he saw Mary kissing John.
- Tom, Mary'nin John'u öptüğünü görünce üzüldü.
- You're the first girl I've ever kissed.
- Sen benim öptüğüm ilk kızsın.
- How many times did you kiss him?
- Onu kaç kez öptün?
- He lifted her hand and kissed it.
- Elini kaldırdı ve öptü.
- How did you know Tom wanted to kiss Mary?
- Tom'un Mary'yi öpmek istediğini nereden biliyordun?
- I hear that you kissed my girlfriend.
- Kız arkadaşımı öptüğünü duydum.
- I actually kissed Tom yesterday.
- Aslında dün Tom'u öptüm.
- Tom said he saw Mary kissing John.
- Tom, Mary'yi John'u öperken gördüğünü söyledi.
- Tom and I seldom kiss each other anymore.
- Tom ve ben artık nadiren birbirimizi öpüyoruz.
- Who told you Tom kissed Mary?
- Tom'un Mary'yi öptüğünü kim söyledi?
- I let him kiss me.
- Onun beni öpmesine izin verdim.
- He kissed her again.
- Onu tekrar öptü.
- How many times did you kiss her?
- Onu kaç kez öptün?
- Tom kissed Mary in front of everyone.
- Tom herkesin önünde Mary'yi öptü.
- I didn't kiss anyone.
- Ben kimseyi öpmedim.
- Tom said Mary kissed him.
- Tom, Mary'nin onu öptüğünü söyledi.
- He kissed me in front of everyone.
- Herkesin önünde beni öptü.
- Did Tom really kiss Mary?
- Tom gerçekten Mary'yi öptü mü?
- Tom bent down to kiss Mary's cheek.
- Tom Mary'nin yanağını öpmek için eğildi.
- As soon as Tom got Mary alone, he started kissing her.
- Tom Mary'yi yalnız bulur bulmaz, onu öpmeye başladı.
- Tom had never kissed a girl before.
- Tom daha önce hiç bir kızı hiç öpmemişti.
- Why doesn't she kiss me anymore?
- Neden artık beni öpmüyor?
- Who kissed him?
- Onu kim öptü?
- I might kiss Tom today.
- Bugün Tom'u öpebilirim.
- The first boy to ever kiss Mary was Tom.
- Şu ana kadar Mary'yi öpen ilk delikanlı Tom'du.
- He kissed her passionately on the lips.
- Onu tutkuyla dudaklarından öptü.
- We seldom kiss each other anymore.
- Artık birbirimizi nadiren öpüyoruz.
- I wanted to kiss Tom.
- Tom'u öpmek istedim.
- Tom kissed my cousin.
- Tom kuzenimi öptü.
- I hope Tom kissed Mary.
- Umarım Tom, Mary'yi öpmüştür.
- He kissed me softly on the lips.
- O beni usulca dudaklarımdan öptü.
- Tom woke Mary up with a kiss.
- Tom, Mary'yi öperek uyandırdı.
- Tom only kissed me once.
- Tom beni sadece bir kez öptü.
- Tom never kisses me anymore.
- Tom artık beni hiç öpmüyor.
- Would you ever kiss Tom?
- Tom'u hiç öper miydin?
- I'm pretty sure that it was Tom that I saw kissing Mary.
- Mary'yi öperken gördüğüm kişinin Tom olduğuna eminim.
- Did you really see Tom kissing Mary?
- Tom'um Mary'yi öptüğünü gerçekten gördün mü?
- Tom kissed her on the cheek.
- Tom onu yanağından öptü.
- Maybe Tom kissed Mary.
- Belki Tom Mary'i öpmüştür.
- She kissed me without saying a word.
- O bir kelime söylemeden beni öptü.
- I don't ever kiss Tom anymore.
- Artık Tom'u hiç öpmüyorum.
- Sami kissed the Hajar al-Aswad.
- Sami Hacerü'l-Esved'i öptü.
- Tom may be kissing Mary now.
- Tom şu anda Mary'yi öpüyor olabilir.
- I wanted to kiss Tom yesterday, but I didn't.
- Dün Tom'u öpmek istedim, ama öpmedim.
- Tom kissed the tip of Mary's nose.
- Tom, Mary'nin burnunun ucunu öptü.
- She didn't kiss me.
- O da beni öpmedi.
- Tom hardly ever kisses his children anymore.
- Tom artık çocuklarını neredeyse hiç öpmüyor.
- I don't kiss Tom anymore.
- Tom'u artık öpmüyorum.
- Tom knew Mary wouldn't let him kiss her.
- Tom Mary'nin onu öpmesine izin vermeyeceğini biliyordu.
- Tom knew Mary wouldn't let him kiss her.
- Tom, Mary'nin onu öpmesine izin vermeyeceğini biliyordu.
- I thought Tom was going to kiss me.
- Tom'un beni öpeceğini sandım.
- I wanted to kiss Tom, but I didn't.
- Tom'u öpmek istedim ama yapmadım.
- I don't often kiss Tom anymore.
- Artık Tom'u pek sık öpmüyorum.
- Mary gave Tom her hand to kiss.
- Mary, Tom'a öpmesi için elini verdi.
- Tom wouldn't like it if Mary tried to kiss him.
- Mary onu öpmeye çalışırsa Tom bunu istemez.
- Tom thought that Mary was going to kiss him.
- Tom, Mary'nin onu öpeceğini düşündü.
- Tom tried to kiss Mary, but she wouldn't let him.
- Tom Mary'yi öpmeye çalıştı ama Mary ona izin vermedi.
- Tom kissed her hand, making her blush.
- Tom onun elini öptü, onu kızarttı.
- She kissed him on the cheek.
- Onu yanağından öptü.
- Dan didn't even kiss Linda.
- Dan, Linda'yı öpmedi bile.
- May I kiss you?
- Seni öpebilir miyim?
- He can kiss his fiancée.
- Nişanlısını öpebilir.
- Tom was hesitant to kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpmekte tereddüt etti.
- I allowed Tom to kiss me.
- Tom'un beni öpmesine izin verdim.
- I hardly ever kiss Tom anymore.
- Artık Tom'u neredeyse hiç öpmüyorum.
- Have you ever kissed her?
- Hiç onu öptün mü?
- I almost kissed him.
- Neredeyse onu öpüyordum.
- May I kiss Mary today?
- Bugün Mary'yi öpebilir miyim?
- I very seldom kiss Tom anymore.
- Artık Tom'u çok nadir öpüyorum.
- Tom never kisses his wife.
- Tom karısını hiç öpmez.
- Mary seldom kisses her husband anymore.
- Mary artık nadiren kocasını öpüyor.
- Tom was hoping that Mary would kiss him.
- Tom Mary'nin onu öpeceğini umuyordu.
- What's made you think that I'd want to kiss you?
- Seni öpmek istediğimi sana ne düşündürdü?
- Tom told me what happened when you tried to kiss Mary.
- Tom bana Mary'yi öpmeye çalıştığında neler olduğunu anlattı.
- Do they think Tom kissed Mary?
- Tom'un Mary'yi öptüğünü mü düşünüyorlar?
- Tom plucked up the courage to kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpmek için cesaretini topladı.
- I won't kiss Tom anymore.
- Artık Tom'u öpmeyeceğim.
- Let me kiss it better.
- Öpeyim, geçsin.
- I shouldn't have kissed him.
- Onu öpmemeliydim.
- Mary gave me a big hug and a kiss on the cheek.
- Mary bana sıkıca sarıldı ve yanağımdan öptü.
- Tom kissed Mary lightly on the lips.
- Tom Mary'yi dudaklarından hafifçe öptü.
- Let me kiss it better.
- Öpeyim de daha iyi olsun.
- Tom saw me kissing Mary.
- Tom beni Mary'i öperken gördü.
- She was expelled from the summer camp because she kissed her friend.
- O, arkadaşını öptüğü için yaz kampından kovuldu.
- Mary asked Tom not to kiss her in public again.
- Mary Tom'dan onu bir daha herkesin içinde öpmemesini istedi.
- If you want me to kiss you, all you have to do is ask.
- Seni öpmemi istiyorsan, tüm yapman gereken istemek.
- Kissing a person who smokes is like licking an ashtray.
- Sigara içen birini öpmek, kül tablasını yalamak gibidir.
- Did you actually see Tom kiss Mary?
- Tom'un Mary'yi öptüğünü gerçekten gördün mü?
- Tom wasn't the first boy Mary kissed.
- Mary'nin öptüğü ilk çocuk Tom değildi.
- The boy stroked the girl on the chin and kissed her on the cheeks.
- Çocuk kızın çenesini okşadı ve yanaklarından öptü.
- Mary doesn't ever kiss her husband in public.
- Mary kocasını toplum içinde asla öpmez.
- I haven't kissed Tom in a long time.
- Tom'u uzun süredir öpmedim.
- Tom said he wanted to kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpmek istediğini söyledi.
- Tom kissed his cousin.
- Tom kuzenini öptü.
- Tom promised Mary he wouldn't try to kiss her.
- Tom, Mary'ye onu öpmeye çalışmayacağına söz verdi.
- Do you really think I'm going to kiss you?
- Gerçekten seni öpeceğimi mi sanıyorsun?
- Kissing her was a magical, unforgettable moment.
- Onu öpmek büyülü, unutulmaz bir andı.
- I dreamed about kissing Tom.
- Tom'u öpmeyi hayal etmiştim.
- It was obvious Tom didn't want to kiss Mary.
- Tom'un Mary'yi öpmek istemediği açıktı.
- The boy stroked the girl on the chin and kissed her on the cheeks.
- Oğlan kızın çenesini okşadı ve yanaklardan öptü.
- Tom kissed her again.
- Tom onu tekrar öptü.
- I saw Tom and Mary kissing each other behind the barn.
- Tom ve Mary'nin ahırın arkasında birbirlerini öptüklerini gördüm.
- He tried to kiss me.
- Beni öpmeye çalıştı.
- Tom thought Mary was going to kiss him.
- Tom, Mary'nin onu öpeceğini sandı.
- Tom was the first boy Mary ever kissed.
- Tom, Mary'nin öptüğü ilk erkekti.
- Tom gave Mary a hug and kissed her.
- Tom, Mary'ye sarıldı ve onu öptü.
- Tom was the one who kissed Mary, not John.
- Mary'yi öpen Tom'du, John değil.
- Tom said that Mary kissed him.
- Tom, Mary'nin onu öptüğünü söyledi.
- Didn't you kiss Tom yesterday?
- Dün Tom'u öpmedin mi?
- You kissed Tom, didn't you?
- Tom'u öptün, değil mi?
- Tom kissed Mary because he liked her.
- Tom onu sevdiği için Mary'yi öptü.
- Tom kissed Mary on the front porch.
- Tom ön sundurmada Mary'yi öptü.
- I'd never let Tom kiss me.
- Tom'un beni öpmesine asla izin vermezdim.
- I didn't kiss Tom yesterday.
- Dün Tom'u öpmedim.
- I had no desire to kiss Tom.
- Tom'u öpmek istemedim.
- You're the one who kissed me.
- Beni öpen sensin.
- If you don't want to kiss your grandmother, you don't have to.
- Büyükanneni öpmek istemiyorsan, öpmek zorunda değilsin.
- I don't care if you kiss me or not.
- Beni öpüp öpmemen umurumda değil.
- Aren't you going to kiss Tom?
- Tom'u öpmeyecek misin?
- I feel like I want to kiss you.
- Canım seni öpmek istiyor.
- Why shouldn't I kiss him?
- Neden onu öpmeyeyim?
- Tom didn't even try to kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpmeye bile kalkışmadı.
- I didn't kiss her.
- Onu öpmedim.
- She let him kiss her hand.
- Elini öpmesine izin verdi.
- Tom thought that Mary wanted him to kiss her.
- Tom Mary'nin onu öpmesini istediğini düşündü.
- The first boy I ever kissed was Tom.
- Öptüğüm ilk çocuk Tom'du.
- Tom rarely kisses his wife anymore.
- Tom artık eşini nadiren öpüyor.
- Why don't you kiss Tom?
- Neden Tom'u öpmüyorsun?
- Why do you close your eyes when you kiss me?
- Beni öperken neden gözlerini kapatıyorsun?
- I almost kissed Tom.
- Tom'u neredeyse öpüyordum.
- Tom never kisses his wife anymore.
- Tom artık karısını hiç öpmüyor.
- Tom and Mary kissed each other passionately.
- Tom ve Mary birbirlerini tutkuyla öptüler.
- Tom saw Mary kissing John yesterday.
- Tom dün Mary'yi John'u öperken görmüş.
- It wasn't Tom who kissed Mary.
- Mary'i öpen Tom değildi.
- He bent down to kiss her cheek.
- Yanağından öpmek için eğildi.
- Tom wanted to kiss Mary, but he didn't.
- Tom Mary'yi öpmek istedi ama öpemedi.
- Tom kissed Mary on both cheeks.
- Tom Mary'yi her iki yanağından öptü.
- Tom saw Mary kissing John.
- Tom Mary'nin John'u öptüğünü gördü.
- I used the mistletoe as an excuse to kiss him.
- Onu öpmek için bir mazeret olarak ökse otu kullandım.
- Tom put his arm around Mary and kissed her cheek.
- Tom kolunu Mary'ye koydu ve onu yanağından öptü.
- Sami moved toward Layla and tried to kiss her.
- Sam, Leyla'ya doğru hareket etti ve onu öpmeye çalıştı.
- Tom had never kissed a girl before.
- Tom daha önce hiç bir kızı öpmemişti.
- Tom tried to kiss Mary, but she backed away.
- Tom Mary'yi öpmeye çalıştı ama Mary geri çekildi.
- The boy caressed the girl's chin and kissed her cheek.
- Oğlan kızın çenesini okşadı ve yanağından öptü.
- Tom is the one who kissed me.
- Beni öpen Tom'du.
- Have you ever kissed a woman?
- Hiç bir kadını öptün mü?
- I'm not going to kiss you.
- Seni öpmeyeceğim.
- Tom wanted to kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpmek istedi.
- I heard that Tom kissed Mary.
- Tom'un Mary'yi öptüğünü duydum.
- Tom wondered if Mary was going to kiss him.
- Tom, Mary'nin onu öpüp öpmeyeceğini merak etti.
- And then he started kissing me again.
- Sonra beni tekrar öpmeye başladı.
- Why did Tom kiss me?
- Tom beni neden öptü?
- Mary let me kiss her hand.
- Mary elini öpmeme izin verdi.
- Tom resisted the impulse to kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpme dürtüsüne direndi.
- Tom wondered if Mary would kiss him.
- Tom, Mary'nin onu öpüp öpmeyeceğini merak etti.
- Mary was the first girl I ever kissed.
- Mary öptüğüm ilk kızdı.
- Why don't you just kiss Tom?
- Neden sadece Tom'u öpmüyorsun?
- He lifted her hand and kissed it.
- O onun elini kaldırdı ve onu öptü.
- Beth won't let Chris kiss her because he's very dirty.
- Beth, Chris'in onu öpmesine izin vermiyor çünkü Chris çok kirli.
- Tom leaned forward and kissed Mary.
- Tom öne doğru eğildi ve Mary'yi öptü.
- She kissed my cheek.
- Benim yanağımı öptü.
- It was obvious that Tom didn't want to kiss Mary.
- Tom'un Mary'yi öpmek istemediği açıktı.
- I kissed him on the cheek.
- Onu yanağından öptüm.
- She kissed him on the forehead.
- Onu alnından öptü.
- Tom kissed Mary on the cheek and then got into his car.
- Tom Mary'yi yanağından öptü ve sonra arabasına bindi.
- You said Tom wouldn't kiss me, but you were wrong.
- Tom'un beni öpmeyeceğini söyledin, ama yanılıyordun.
- I wonder if Tom really kissed Mary last night.
- Tom'un dün gece Mary'yi gerçekten öpüp öpmediğini merak ediyorum.
- A mother kissed the child.
- Bir anne çocuğu öpmüş.
- Let me kiss you one last time.
- Seni son bir kez öpeyim.
- I'm not the one who kissed Tom.
- Tom'u öpen ben değilim.
- Tom kissed Mary and left.
- Tom Mary'yi öptü ve ayrıldı.
- Tom thinks Mary kissed John.
- Tom, Mary'nin John'u öptüğünü düşünüyor.
- She kissed us on the cheek and wished us a good night.
- O bizi yanağımızdan öptü ve bize iyi bir gece diledi.
- Should I let him kiss me?
- Beni öpmesine izin vermeli miyim?
- Tom and I kissed each other.
- Tom ve ben birbirimizi öptük.
- He slowly opened his eyes, and then she kissed him.
- Adam yavaşça gözlerini açtı ve sonra kadın onu öptü.
- I don't care who kisses you.
- Seni kimin öptüğü umurumda değil.
- Would it be OK if I kissed you?
- Seni öpsem sorun olur mu?
- Would you mind if I kissed you?
- Sizi öpmemin bir sakıncası var mı?
- Have you kissed Tom yet?
- Henüz Tom'u öptün mü?
- I tried to kiss Tom, but he wouldn't let me.
- Tom'u öpmeye çalıştım ama o bana izin vermedi.
- It was obvious that he wanted to kiss me.
- Adamın beni öpmek istediği belliydi.
- Tom closed his eyes before he kissed Mary.
- Tom, Mary'yi öpmeden önce gözlerini kapattı.
- Did you kiss him?
- Onu öptün mü?
- Tom has never kissed anyone in public.
- Tom herkesin önünde hiç kimseyi öpmedi.
- I don't care who kisses Tom.
- Tom'u kimin öptüğü umurumda değil.
- I still remember how Tom used to kiss me.
- Tom'un beni nasıl öptüğünü hala hatırlıyorum.
- I saw him try to kiss you.
- Onun seni öpmeye çalıştığını gördüm.
- I kissed him on the cheek.
- Ben onu yanağından öptüm.
- Tom kissed her on both cheeks.
- Tom onu iki yanağından öptü.
- The gentleman kissed the lady's hand.
- Beyefendi hanımefendinin elini öptü.
- Maybe I shouldn't have kissed Tom.
- Belki de Tom'u öpmemeliydim.
- I saw Tom kissing Mary yesterday.
- Dün Tom'u Mary'yi öperken gördüm.
- Did you actually kiss Tom?
- Tom'u gerçekten öptün mü?
- I thought that I saw Tom kissing Mary yesterday.
- Dün Tom'u Mary'i öperken gördüğümü sandım.
- Tom asked Mary if he could kiss her.
- Tom, Mary'ye onu öpüp öpemeyeceğini sordu.
- How did you know Tom wasn't going to kiss Mary?
- Tom'un Mary'yi öpmeyeceğini nereden biliyordun?
- Tom kissed Mary today.
- Tom bugün Mary'yi öptü.
- Just don't kiss me.
- Sadece beni öpme.
- Tom and Mary kissed each other.
- Tom ve Mary birbirlerini öptü.
- I want to kiss Tom, and I think he wants to kiss me, too.
- Tom'u öpmek istiyorum ve sanırım o da beni öpmek istiyor.
- Did Tom kiss Mary?
- Tom Mary'yi öptü mü?
- I don't want to know who kissed you.
- Seni kimin öptüğünü bilmek istemiyorum.
- Tom wasn't surprised when Mary kissed him.
- Mary onu öptüğünde Tom şaşırmadı.
- I wonder if Tom kissed Mary yesterday.
- Dün Tom'un Mary'yi öpüp öpmediğini merak ediyorum.
- Will you kiss Tom?
- Tom'u öpecek misin?
- Tom said that Mary kissed him.
- Tom Mary'nin kendisini öptüğünü söyledi.
- Tom wasn't kissing Mary.
- Tom Mary'yi öpmüyordu.
- It was obvious that he wanted to kiss her.
- Onu öpmek istediği belliydi.
- And then he kissed her.
- Sonra adam onu öptü.
- Why did you kiss me?
- Sen beni neden öptün?
- Was that the first time that Tom kissed Mary?
- Tom, Mary'yi ilk kez o zaman mı öptü?
- How did you find out that Tom kissed Mary?
- Tom'un Mary'yi öptüğünü nasıl öğrendiniz?
- Who did you want to kiss?
- Kimi öpmek istiyordun?
- Why would anyone want to kiss me?
- Neden biri beni öpmek istesin ki?
- Did Tom kiss you?
- Tom seni öptü mü?
- Tom told Mary not to kiss him in public again.
- Tom, Mary'ye onu bir daha herkesin içinde öpmemesini söyledi.
- I almost kissed her.
- Onu neredeyse öpüyordum.
- Did you kiss him back?
- Sen de onu öptün mü?
- She had never kissed a guy before.
- Kız daha önce hiç bir erkeği öpmemişti.
- No one wants to kiss a pessimist.
- Kimse bir kötümseri öpmek istemez.
- He kissed me on the forehead.
- Beni alnımdan öptü.
- It looked like Mary wanted me to kiss her.
- Mary onu öpmemi istiyor gibi görünüyordu.
- Tom and Mary seem to be afraid to kiss each other in public.
- Tom ve Mary toplum içinde birbirlerini öpmekten korkuyor gibi görünüyorlar.
- I didn't actually see Tom kiss Mary.
- Tom'un Mary'yi öptüğünü görmedim.
- Tom never kisses me.
- Tom beni asla öpmez.
- I wanted to kiss Tom again, but I didn't.
- Tom'u tekrar öpmek istedim ama yapmadım.
- Tom should have known better than to kiss Mary in public.
- Tom, Mary'yi herkesin içinde öpmemesi gerektiğini bilmeliydi.
- I thought Tom might kiss Mary.
- Tom'un Mary'yi öpebileceğini düşündüm.
- I wish I'd kissed Tom yesterday.
- Keşke Tom'u dün öpseydim.
- I saw somebody kissing Tom.
- Birinin Tom'u öptüğünü gördüm.
- Do you want to kiss me?
- Beni öpmek ister misiniz?
- I think Mary wants me to kiss her, but I'm not sure.
- Sanırım Mary onu öpmemi istiyor ama emin değilim.
- I really want to kiss you again.
- Gerçekten seni tekrar öpmek istiyorum.
- Tom got angry when he saw Mary kissing John.
- Tom, Mary'nin John'u öptüğünü görünce sinirlendi.
- She kissed him deeply.
- O içten öptü.
- Mary let me kiss her hand.
- Mary onun elini öpmeme izin verdi.
- You may now kiss the bride.
- Gelini şimdi öpebilirsiniz.
- I really want to kiss you.
- Seni gerçekten öpmek istiyorum.
- Tom took Mary in his arms and kissed her.
- Tom, Mary'yi kollarına aldı ve öptü.
- Tom and Mary were kissing each other when I walked in.
- Ben içeri girdiğimde Tom ve Mary birbirlerini öpüyorlardı.
- Tom kissed Mary passionately.
- Tom Mary'i tutkuyla öptü.
- Tom was the first guy I ever kissed.
- Şimdiye kadar öptüğüm ilk erkek Tom'du.
- I feel like I want to kiss you.
- Seni öpmek istediğimi hissediyorum.
- They kissed each other.
- Birbirlerini öptüler.
- I wish that I hadn't kissed Tom.
- Keşke Tom'u öpmeseydim.
- Tom kissed Mary in public.
- Tom, Mary'i herkesin içinde öptü.
- Tom is kissing Mary.
- Tom Mary'yi öpüyor.
- I saw Santa Claus kissing Mommy.
- Noel Baba'yı annemi öperken gördüm.
- He kissed the boy and he liked it.
- Çocuğu öptü ve çocuğun hoşuna gitti.
- I seldom kiss Tom anymore.
- Ben artık Tom'u nadiren öpüyorum.
- I don't want to kiss you.
- Seni öpmek istemiyorum.
- Should I let him kiss me?
- Onun beni öpmesine izin vermeli miyim?
- Let me kiss it better.
- Öpeyim de iyileşsin.
- Tom kissed Mary and then she slapped him.
- Tom, Mary'yi öptü ve Mary ona tokat attı.
- Kissing one's spouse in public is considered acceptable behavior in some countries.
- Ulu orta birinin eşini öpmesi, bazı ülkelerde normal bir davranış olarak görülür.
- Tom wondered if Mary would kiss him.
- Tom Mary'nin onu öpüp öpmeyeceğini merak ediyordu.
- Is it all right if I kiss you again?
- Seni tekrar öpsem sorun olur mu?
- Tom didn't tell anyone that he'd seen Mary kissing John.
- Tom, Mary'yi John'u öperken gördüğünü kimseye söylemedi.
- I'll kiss you if that's what you want.
- İstediğin buysa seni öperim.
- The girl kissed her father on the cheek.
- Kız babasını yanağından öptü.
- Tom let Mary kiss him.
- Tom Mary'nin onu öpmesine izin verdi.
- Tom kissed Mary's cheek.
- Tom, Mary'yi yanağından öptü.
- How do you know that Tom kissed Mary?
- Tom'un Mary'yi öptüğünü nereden biliyorsun?
- Tom won't kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpmeyecek.
- I can't believe that you kissed Tom.
- Tom'u öptüğüne inanamıyorum.
- Tom didn't even kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpmedi bile.
- I wish I hadn't kissed Tom.
- Keşke Tom'u öpmeseydim.
- Tom may be kissing Mary now.
- Tom şimdi Mary'yi öpüyor olabilir.
- Do you think Tom saw Mary kissing John?
- Sence Tom, Mary'yi John'u öperken görmüş müdür?
- I kissed Mary and she kissed me back.
- Mary'yi öptüm, o da beni öptü.
- I'm pretty sure that Tom didn't kiss Mary.
- Tom'un Mary'yi öpmediğinden eminim.
- Allow me to kiss you again.
- Seni tekrar öpmeme izin ver.
- Should I let Tom kiss me?
- Tom'un beni öpmesine izin vermeli miyim?
- If you want me to kiss you, all you have to do is ask.
- Seni öpmemi istiyorsan, tek yapman gereken sormak.
- Tom didn't kiss anybody.
- Tom kimseyi öpmedi.
- Tom hardly ever kisses his children anymore.
- Tom artık neredeyse çocuklarını hiç öpmüyor.
- We kissed each other on a December night.
- Bir aralık gecesinde birbirimizi öptük.
- Is it true that you kissed Tom?
- Tom'u öptüğün doğru mu?
- Tom said Mary kissed him.
- Tom Mary'nin onu öptüğünü söyledi.
- Have you ever kissed a boy?
- Bir oğlanı öptün mü hiç?
- Tom never kisses his wife.
- Tom asla karısını öpmez.
- Tom has kissed Mary more than once.
- Tom, Mary'yi birden fazla kez öptü.
- Did you already kiss someone today?
- Bugün birini öptün mü?
- On New Year's Eve, Tom kissed Mary at midnight.
- Yılbaşı gecesi, Tom gece yarısı Mary'yi öptü.
- Tom said he wished he hadn't kissed Mary.
- Tom Mary'yi öpmemiş olmayı dilediğini söyledi.
- She kissed me.
- Beni öptü.
- I can't believe Tom kissed me.
- Tom'un beni öptüğüne inanamıyorum.
- I saw you kiss Tom.
- Seni Tom'u öperken gördüm.
- Tom kissed Mary, not Alice.
- Tom, Alice'i değil Mary'yi öptü.
- Tom and Mary passionately kissed each other.
- Tom ve Mary tutkuyla birbirlerini öptüler.
- I regret kissing him.
- Onu öptüğüm için pişmanım.
- The mother kissed the child.
- Anne çocuğu öptü.
- Mary allowed Tom to kiss her.
- Mary Tom'un kendisini öpmesine izin verdi.
- I don't think Tom and Mary have ever kissed each other.
- Tom ve Mary'nin birbirlerini öptüğünü hiç sanmıyorum.
- I allowed him to kiss me.
- Beni öpmesine izin verdim.
- I shouldn't have kissed Tom yesterday.
- Dün Tom'u öpmemeliydim.
- Tom said he tried to kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpmeye çalıştığını söyledi.
- Tom is the one who kissed Mary, not John.
- Mary'yi öpen kişi Tom'dur, John değil.
- Dan asked Linda to kiss him.
- Dan Linda'nın onu öpmesini istedi.
- Mary kisses her child a hundred times a day.
- Mary çocuğunu günde yüz kere öper.
- Tom didn't kiss me.
- Tom beni öpmedi.
- Tom kissed Mary's hand.
- Tom Mary'nin elini öptü.
- Tom almost never kisses his children.
- Tom çocuklarını neredeyse hiç öpmez.
- Mary told Tom not to kiss her in public again.
- Mary Tom'a onu tekrar herkesin önünde öpmemesini söyledi.
- I didn't kiss Tom.
- Tom'u öpmedim.
- Why did you kiss me?
- Beni neden öptün?
- Who kissed Tom?
- Tom'u kim öptü?
- Tom kissed Mary while John and Alice were looking the other way.
- John ve Alice başka tarafa bakarken Tom Mary'i öptü.
- Just don't kiss me.
- Beni öpme.
- Tom was the first boy I ever kissed.
- Tom, öptüğüm ilk çocuktu.
- Tom says he kissed Mary.
- Tom, Mary'i öptüğünü söylüyor.
- It was obvious Tom didn't want to kiss Mary.
- Tom'un Mary'yi öpmek istemediği aşikardı.
- I kissed Tom once.
- Tom'u bir kez öptüm.
- Let me kiss you again.
- Seni bir daha öpeyim.
- And then she kissed him.
- Ve sonra onu öptü.
- She kissed me.
- O beni öptü.
- I'm sorry that I kissed Tom.
- Tom'u öptüğüm için üzgünüm.
- Tom was shocked when he saw Mary kissing John.
- Tom Mary'nin John'u öptüğünü gördüğünde şok oldu.
- I don't care who kisses you.
- Kimin seni öptüğü umurumda değil.
- Tom promised Mary he wouldn't try to kiss her.
- Tom Mary'ye onu öpmeyi denemeyeceğine söz verdi.
- I think Tom kissed Mary yesterday.
- Sanırım Tom dün Mary'yi öptü.
- I can't kiss you the way you want to be kissed.
- Seni öpülmek istediğin şekilde öpemem.
- When Tom kissed Mary, she slapped him.
- Tom Mary'yi öptüğünde, Mary ona tokat attı.
- How many girls have you kissed?
- Kaç tane kızı öptün?
- Tom thought that Mary was going to kiss him.
- Tom, Mary'nin onu öpeceğini düşünüyordu.
- Do you remember the first time you kissed me?
- Beni ilk öptüğün zamanı hatırlıyor musun?
- Tom never kisses Mary anymore.
- Tom artık Mary'yi hiç öpmüyor.
- Tom has never kissed anyone in public.
- Tom hiç kimseyi herkesin içinde öpmemişti.
- If you want to kiss me, then kiss me.
- Beni öpmek istersen, öyleyse beni öp.
- Tom asked me if he could kiss me.
- Tom beni öpüp öpemeyeceğini sordu.
- Tom kissed Mary's forehead.
- Tom, Mary'nin alnından öptü.
- I wanted to kiss you from the moment I met you.
- Seninle tanıştığım andan itibaren seni öpmek istedim.
- Why did you kiss her?
- Onu neden öptün?
- Tom wanted to kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpmek istiyordu.
- Tom tried to kiss Mary again, but she pushed him away.
- Tom Mary'yi tekrar öpmeye çalıştı fakat o onu itti.
- I never should've kissed Tom's girlfriend.
- Tom'un kız arkadaşını asla öpmemeliydim.
- Tom isn't kissing Mary.
- Tom, Mary'yi öpmüyor.
- Tom is the first guy I ever kissed.
- Tom şimdiye kadar öptüğüm ilk erkek.
- How many times did Tom kiss Mary?
- Tom Mary'yi kaç kere öptü?
- Why wouldn't Tom want to kiss Mary?
- Tom neden Mary'yi öpmek istemesin ki?
- Mary asked Tom to open the wine bottle and then kissed him while he was distracted.
- Mary, Tom'dan şarap şişesini açmasını istedi ve dikkati dağılmışken onu öptü.
- Maybe I shouldn't have kissed you.
- Belki de seni öpmemeliydim.
- Why didn't Tom kiss Mary?
- Tom neden Mary'yi öpmedi?
- Tom kissed me.
- Tom beni öptü.
- I only kissed her once.
- Onu sadece bir kez öptüm.
- I've never kissed a girl.
- Hiç bir kızı öpmedim.
- I just kissed Mary.
- Ben az önce Mary'yi öptüm.
- Tom refused to kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpmeyi reddetti.
- Tom was surprised when Mary kissed him.
- Mary onu öptüğünde Tom şaşırdı.
- I won't kiss Tom anymore.
- Tom'u artık öpmeyeceğim.
- The friends kissed each other on the cheek.
- Arkadaşlar birbirlerini yanaklarından öptüler.
- Tom had never kissed anyone before.
- Tom daha önce asla kimseyi öpmemişti.
- One of the guests told me that they saw you kissing Tom.
- Misafirlerden biri bana onların senin Tom'u öptüğünü gördüklerini söyledi.
- I kissed Mary's neck.
- Mary'nin boynunu öptüm.
- Tom won't let Mary kiss him.
- Tom, Mary'nin onu öpmesine izin vermez.
- I'm sorry I kissed Tom.
- Tom'u öptüğüm için özür dilerim.
- I'd never let you kiss me.
- Beni öpmenize asla izin vermezdim.
- I seldom kiss Tom anymore.
- Artık Tom'u nadiren öpüyorum.
- I saw him kiss your hand.
- Onun elini öptüğünü gördüm.
- You shouldn't have to kiss Tom.
- Tom'u öpmek zorunda kalmamalısın.
- Have you and Tom ever kissed each other?
- Sen ve Tom hiç birbirinizi öptünüz mü?
- Tom asked me if he could kiss me.
- Tom bana beni öpüp öpemeyeceğini sordu.
- I would never kiss Tom.
- Ben Tom'u asla öpmem.
- Tom was upset when he saw Mary kissing John.
- Tom, Mary'nin John'u öptüğünü gördüğünde üzgündü.
- Tom was the first boy Mary ever kissed.
- Tom, Mary'nin şimdiye kadar öptüğü ilk çocuktu.
- Why did Tom kiss me?
- Tom neden beni öptü?
- I kiss the ground beneath your feet.
- Senin ayaklarının altındaki zemini öpüyorum.
- Tom is the one who kissed me.
- Beni öpen kişi Tom'dur.
- Tom walked over to Mary and kissed her.
- Tom Mary'ye doğru yürüdü ve onu öptü.
- I saw Tom kissing another girl.
- Tom'u başka bir kızı öperken gördüm.
- She kissed me passionately.
- O beni tutkuyla öptü.
- Why didn't you kiss him?
- Onu neden öpmedin?
- He tried to kiss me on the mouth.
- Dudaklarımdan öpmeye çalıştı.
- Tom told me that he saw someone kissing Mary.
- Tom bana birinin Mary'yi öptüğünü gördüğünü söyledi.
- I should've kissed Mary.
- Mary'yi öpmeliydim.
- Beth won't let Chris kiss her because he's very dirty.
- Beth üstü başı çok kirli olduğu için Chris'in onu öpmesine izin vermiyor.
- I can't believe that Tom kissed me.
- Tom'un beni öptüğüne inanamıyorum.
- Tom was hesitant to kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpmek için tereddüt ediyordu.
- The politician was caught on camera kissing a woman who is not his wife.
- Politikacı, karısı olmayan bir kadını öperken kameralara yakalanmış.
- Tom leaned forward and kissed her.
- Tom öne doğru eğildi ve onu öptü.
- Did you actually see Tom kissing Mary?
- Gerçekten Tomun Mary'yi öptüğünü gördün mü?
- Tom really wanted to kiss Mary.
- Tom gerçekten Mary'i öpmek istedi.
- He kissed her again.
- O onu tekrar öptü.
- Maybe it would be better if I threw away all these books, kissed your little nose, and forgot all my worries and hardships.
- Belki de, bütün bu kitapları çöpe atsam, küçük burnunu öpsem, tüm endişelerimi ve zorluklarımı unutsam daha iyi olurdu.
- The snake doesn't kiss!
- Yılan öpmez!
- I can't believe that you kissed Mary.
- Mary'yi öptüğüne inanamıyorum.
- Mary doesn't ever kiss her husband anymore.
- Mary artık kocasını hiç öpmüyor.
- I wonder why Tom refused to kiss Mary.
- Tom'un neden Mary'yi öpmeyi reddettiğini merak ediyorum.
- Laura adored him, and he was ready to kiss her shoe-strings.
- Laura ona tapıyordu ve o da Laura'nın ayakkabı bağlarını öpmeye hazırdı.
- How many times a day do you kiss Tom?
- Tom'u günde kaç kez öpüyorsun?
- Tom wanted Mary to kiss him.
- Tom, Mary'nin onu öpmesini istedi.
- I dreamed about kissing Tom.
- Tom'u öpmeyi hayal ettim.
- Tom won't likely kiss Mary.
- Tom muhtemelen Mary'yi öpmeyecek.
- I have never kissed a guy before.
- Daha önce hiç bir erkeği öpmemiştim.
- I didn't want to kiss Tom.
- Tom'u öpmek istemedim.
- We kiss our child a hundred times a day.
- Biz çocuğumuzu günde yüz kere öperiz.
- Maybe I shouldn't have kissed Tom.
- Belki Tom'u öpmemeliydim.
- No matter what you do, don't ever kiss your teacher.
- Ne yaparsan yap, asla öğretmenini öpme.
- Tom said that Mary tried to kiss John.
- Tom, Mary'nin John'u öpmeye çalıştığını söyledi.
- Tom wouldn't like it if Mary tried to kiss him.
- Mary onu öpmeye çalışsa Tom bundan hoşlanmazdı.
- He leaned over to kiss me.
- Beni öpmek için eğildi.
- Why shouldn't I kiss Tom?
- Neden Tom'u öpmemeliyim?
- Tom asked Mary not to kiss him in public again.
- Tom Mary'den onu bir daha herkesin içinde öpmemesini istedi.
- He was dying to kiss her.
- Onu öpmek için ölüyordu.
- What's made you think that he'd want to kiss you?
- Onun seni öpmek istediğini sana düşündüren ne?
- I regret kissing you.
- Seni öptüğüm için pişmanım.
- I might kiss Tom today.
- Tom'u bugün öpebilirim.
- I have been wanting to kiss you since the moment I saw you.
- Seni gördüğüm andan beri öpmek istiyordum.
- We shouldn't kiss each other anymore.
- Artık birbirimizi öpmemeliyiz.
- Maybe Tom really did see Mary kissing John.
- Belki de Tom gerçekten Mary'yi John'u öperken görmüştür.
- Tom smiled when he realized that Mary was about to kiss him.
- Tom, Mary'nin kendisini öpmek üzere olduğunu fark ettiğinde gülümsedi.
- When was the last time you kissed your wife?
- Karını en son ne zaman öptün?
- If you buy me an ice cream, I'll kiss you.
- Bana bir dondurma alırsan, seni öperim.
- Have you ever kissed Tom?
- Hiç Tom'u öptün mü?
- Have you ever kissed Tom?
- Tom'u hiç öptün mü?
- According to an old Christmas custom, if a woman is caught standing under hanging mistletoe, a man may kiss her.
- Eski bir Noel geleneğine göre, eğer bir kadın dikilen ökseotunun altında dururken yakalanırsa, bir adam onu öpebilir.
- I let him kiss me.
- Beni öpmesine izin verdim.
- He said that that girl had kissed him.
- O kızın onu öptüğünü söyledi.
- If you don't want to kiss your grandmother, you don't have to.
- İstemiyorsan büyük anneni öpmek zorunda değilsin.
- Tom asked Mary to kiss him.
- Tom, Mary'den onu öpmesini istedi.
- Is it OK if I kiss you again?
- Seni tekrar öpsem olur mu?
- Tom thought Mary might kiss John.
- Tom Mary'nin John'ı öpebileceğini düşündü.
- Who's that woman kissing Tom?
- Tom'u öpen o kadın kim?
- Tom saw me kiss Mary.
- Tom, Mary'i öptüğümü gördü.
- Tom tried to kiss me, but I didn't let him.
- Tom beni öpmeye çalıştı ama ona izin vermedim.
- You shouldn't have kissed her.
- Onu öpmemeliydin.
- He wants to kiss her.
- Onu öpmek istiyor.
- Do you think Tom kissed Mary?
- Tom'un Mary'yi öptüğünü mü düşünüyorsun?
- I almost never kiss my children.
- Çocuklarımı neredeyse hiç öpmem.
- She kissed her little daughter on the forehead, blessed her, and shortly after died.
- Küçük kızını alnından öptü, onu kutsadı ve kısa bir süre sonra da öldü.
- Tom was the one who kissed me.
- Beni öpen Tom'du.
- Tom was the first guy I ever kissed.
- Tom öptüğüm ilk erkekti.
- We don't kiss each other anymore.
- Artık birbirimizi öpmüyoruz.
- Who did you kiss?
- Kimi öptün?
- Tom wanted to kiss Mary, but he didn't.
- Tom Mary'yi öpmek istedi ama öpmedi.
- Tom started kissing Mary.
- Tom Mary'yi öpmeye başladı.
- Tom didn't even attempt to kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpmeye yeltenmedi bile.
- She let him kiss her.
- Onu öpmesine izin verdi.
- Why didn't you just kiss him?
- Neden onu öpmedin ki?
- Why didn't you kiss Tom?
- Neden Tom'u öpmedin?
- Tom didn't intend to let Mary kiss him.
- Tom Mary'nin onu öpmesine izin vermek niyetinde değildi.
- Who did you want to kiss?
- Kimi öpmek istersin?
- Let me kiss it better.
- Öpeyim de geçsin.
- Tom kissed Mary yesterday.
- Tom dün Mary'yi öptü.
- Tom didn't tell anyone that he'd seen Mary kissing John.
- Tom Mary'nin John'u öptüğünü gördüğünü kimseye söylemedi.
- I can't kiss you now.
- Şimdi seni öpemem.
- Tom won't likely kiss Mary.
- Tom muhtemelen Mary'i öpmez.
- Mary told Tom not to kiss her in public again.
- Mary, Tom'a onu bir daha herkesin içinde öpmemesini söyledi.
- I didn't want Tom to kiss me.
- Tom'un beni öpmesini istemedim.
- Many kiss the hand they wish to cut off.
- Birçok kişi kesmek istediği eli öper.
- I only kissed Tom once.
- Tom'u sadece bir kez öptüm.
- I think Tom kissed Mary yesterday.
- Bence Tom dün Mary'yi öptü.
- Tom wasn't aware that Mary was hoping he'd kiss her.
- Tom, Mary'nin onu öpmesini umduğunun farkında değildi.
- Don't kiss me.
- Beni öpme.
- Did you ever kiss Tom?
- Tom'u hiç öptün mü?
- Why don't you just kiss him?
- Neden yalnızca onu öpmüyorsun?
- She kissed me on the cheek.
- O beni yanağımdan öptü.
- I definitely won't kiss Tom.
- Tom'u kesinlikle öpmeyeceğim.
- Is it OK if I kiss your wife?
- Karını öpersem sorun olur mu?
- Then the girl kissed me.
- Sonra kız beni öptü.
- She dreamed about kissing him.
- Onu öpmeyi hayal etti.
- I very seldom kiss Tom anymore.
- Tom'u artık çok nadiren öpüyorum.
- Don't kiss me.
- Öpme beni.
- He only kissed me once.
- O sadece beni bir kez öptü.
- Tom really wanted to kiss Mary.
- Tom gerçekten Mary'yi öpmek istedi.
- She kissed me on the cheek and said goodnight.
- Yanağımdan öptü ve iyi geceler dedi.
- Tom was kissing Mary.
- Tom, Mary'yi öpüyordu.
- Tom didn't want me to kiss him.
- Tom onu öpmemi istemedi.
- I didn't even kiss her.
- Onu öpmedim bile.
- Tom was the first boy that ever kissed Mary.
- Tom şimdiye kadar Mary'yi öpen ilk çocuktu.
- Tom dreamed about kissing Mary.
- Tom rüyasında Mary'yi öpüyordu.
- Tom gave Mary a big hug and a kiss.
- Tom, Mary'ye kocaman sarıldı ve öptü.
- Tom never kissed Mary.
- Tom asla Mary'yi öpmedi.
- Tom kissed his cat.
- Tom kedisini öptü.
- Tom kissed the frog.
- Tom kurbağayı öptü.
- Do you think Tom is ever going to kiss Mary?
- Sence Tom, Mary'yi öpecek mi?
- He only kissed me once.
- Beni sadece bir kez öptü.
- I saw Tom kissing another girl at the party.
- Tom'u partide başka bir kızı öperken gördüm.
- I saw Tom kiss Mary.
- Tom'u Mary'yi öperken gördüm.
- Tom was hoping that Mary would kiss him.
- Tom, Mary'nin onu öpmesini umuyordu.
- Tom was kissing Mary when I walked into the classroom.
- Ben sınıfa girdiğimde Tom Mary'yi öpüyordu.
- I can't believe I kissed you.
- Seni öptüğüme inanamıyorum.
- Tom didn't let Mary kiss him.
- Tom, Mary'nin onu öpmesine izin vermedi.
- Tom and Mary never kiss each other in public.
- Tom ve Mary toplum içinde birbirlerini hiç öpmezler.
- Why shouldn't I kiss Tom?
- Ben neden Tom'u öpmemeliyim?
- Tom didn't see Mary kissing John.
- Tom, Mary'nin John'u öptüğünü görmedi.
- He kissed her passionately.
- Onu tutkuyla öptü.
- Mary kissed the young man on the cheek.
- Mary genç adamı yanağından öptü.
- If I were you, I'd kiss Tom.
- Yerinde olsam Tom'u öperdim.
- Mary hardly ever kisses her husband anymore.
- Mary artık kocasını neredeyse hiç öpmüyor.
- Tom wasn't the first guy I kissed.
- Tom öptüğüm ilk erkek değildi.
- The only girl Tom has ever kissed is Mary.
- Tom'un bugüne dek öptüğü tek kız Mary.
- Tom said he doesn't want to kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpmek istemediğini söyledi.
- Tom kissed Mary on the tip of her nose.
- Tom, Mary'yi burnunun ucundan öptü.
- It was Tom who kissed Mary yesterday.
- Dün Mary'yi öpen Tom'du.
- I'll never kiss Tom again.
- Tom'u bir daha asla öpmeyeceğim.
- I'm quite certain Tom has never kissed Mary.
- Tom'un Mary'yi hiç öpmediğine oldukça eminim.
- Tom wasn't surprised when Mary kissed him.
- Tom, Mary onu öptüğünde şaşırmadı.
- Tom kissed the baby's forehead.
- Tom bebeğin alnını öptü.
- Tom kissed me before he left.
- Tom ayrılmadan önce beni öptü.
- She kissed my cheek.
- Beni yanağımdan öptü.
- Tom didn't kiss Mary today.
- Tom bugün Mary'yi öpmedi.
- Tom is the only guy I've ever kissed.
- Tom şu ana kadar öptüğüm tek adam.
- Tom thinks Mary won't kiss John.
- Tom Mary'nin John'u öpmeyeceğini düşünüyor.
- I've never kissed her.
- Onu hiç öpmedim.
- Tom thought Mary would kiss him.
- Tom, Mary'nin onu öpeceğini düşündü.
- We know Tom kissed Mary.
- Tom'un Mary'yi öptüğünü biliyoruz.
- She didn't kiss me.
- O beni öpmedi.
- Tom says he kissed Mary.
- Tom Mary'yi öptüğünü söylüyor.
- Tom doesn't like it when Mary kisses him in public.
- Tom, Mary'nin onu herkesin içinde öpmesinden hoşlanmıyor.
- He had never kissed a girl before.
- Daha önce hiç bir kızı öpmemişti.
- Tom kissed Mary passionately on the lips.
- Tom tutkuyla Mary'yi dudaklarından öptü.
- I heard that you kissed Tom yesterday.
- Dün Tom'u öptüğünü duydum.
- He kissed me in front of everyone.
- Beni herkesin önünde öptü.
- Tom leaned over and kissed Mary on the cheek.
- Tom eğildi ve Mary'yi yanağından öptü.
- I don't intend to kiss Tom.
- Tom'u öpmeye niyetim yok.
- Tom gently kissed his daughter on the forehead.
- Tom kızını alnından nazikçe öptü.
- Tom asked me not to kiss him in public.
- Tom onu herkesin içinde öpmememi istedi.
- Tom kissed Mary last night.
- Tom dün gece Mary'yi öptü.
- Tom should've kissed Mary.
- Tom, Mary'yi öpmeliydi.
- Who told you Tom kissed Mary?
- Tom'un Mary'yi öptüğünü sana kim söyledi?
- She thought he was going to kiss her.
- Onu öpeceğini sandı.
- I'm not going to kiss you if you don't want me to.
- Öpmemi istemiyorsanız sizi öpmeyeceğim.
- She is kissing him.
- Onu öpüyor.
- How did you know Tom wasn't going to kiss Mary?
- Tom'un Mary'yi öpmeyeceğini nereden bildin?
- Tom tried to kiss me, but I didn't let him.
- Tom beni öpmeye çalıştı ama izin vermedim.
- Mary thought that Tom was going to kiss her.
- Mary, Tom'un onu öpeceğini sandı.
- Did you kiss her?
- Onu öptün mü?
- Did you kiss Tom yesterday?
- Dün Tom'u öptün mü?
- Tom and Mary started kissing each other as soon as the light was turned off.
- Tom ve Mary ışık kapanır kapanmaz birbirlerini öpmeye başladılar.
- I won't kiss Tom today.
- Bugün Tom'u öpmeyeceğim.
- I wish I hadn't kissed her.
- Keşke onu öpmeseydim.
- He kissed me on the forehead.
- O, beni alnımdan öptü.
- Tom gently kissed his daughter on the forehead.
- Tom kızını alnından kibarca öptü.
- How did you know Tom would kiss Mary?
- Tom'un Mary'yi öpeceğini nereden bildin?
- I kissed Tom once again.
- Tom'u bir kez daha öptüm.
- She suddenly kissed me.
- O, birden öptü beni.
- I think you should kiss Tom.
- Bence Tom'u öpmelisin.
- Did you really kiss Tom?
- Tom'u gerçekten öptün mü?
- I should've kissed you when I had the chance.
- Fırsatım olduğunda seni öpmeliydim.
- She kissed my cheek.
- Yanağımdan öptü.
- How did you know Tom would kiss Mary?
- Tom'un Mary'yi öpeceğini nereden biliyordun?
- Tom knows Mary kissed John.
- Tom, Mary'nin John'u öptüğünü biliyor.
- You think I kissed Mary, don't you?
- Mary'yi öptüğümü düşünüyorsun, değil mi?
- I don't want to kiss you.
- Seni öpmek istemem.
- Why doesn't he kiss me anymore?
- Neden artık beni öpmüyor?
- I can't kiss you now.
- Seni şimdi öpemem.
- Tom didn't let Mary kiss him.
- Tom Mary'nin kendisini öpmesine izin vermedi.
- Tom was the one who kissed me.
- Tom beni öpen kişiydi.
- Have you ever kissed any of them?
- Hiç onlardan birini öptün mü?
- I kissed him under the mistletoe.
- Onu ökse otunun altında öptüm.
- I can't believe he kissed you.
- Onun seni öptüğüne inanamıyorum.
- I just kissed Mary.
- Mary'i öptüm.
- Tom tried to kiss me once.
- Tom beni bir kez öpmeye çalıştı.
- Mary let Tom kiss her hand.
- Mary, Tom'un elini öpmesine izin verdi.
- He kissed the back of her hand.
- Onun elinin arkasını öptü.
- I think Tom kissed Mary.
- Sanırım Tom, Mary'i öptü.
- Tom doesn't kiss Mary anymore.
- Tom artık Mary'yi öpmüyor.
- If I were you, I'd kiss Tom.
- Yerinde olsaydım Tom'u öperdim.
- Tom says he's never kissed Mary.
- Tom, Mary'yi hiç öpmediğini söylüyor.
- I don't regret kissing Tom.
- Tom'u öptüğüme pişman değilim.
- I wonder why Tom didn't kiss Mary.
- Tom'un Mary'yi neden öpmediğini merak ediyorum.
- Tom has been kissing Mary.
- Tom Mary'yi öpüyor.
- I wish I hadn't kissed him.
- Keşke onu öpmeseydim.
- I'm the one who kissed Tom.
- Tom'u öpen bendim.
- Why don't you just kiss her?
- Neden sadece onu öpmüyorsun?
- Dan asked Linda to kiss him.
- Dan, Linda'dan kendisini öpmesini istedi.
- I don't think Tom will kiss Mary.
- Tom'un Mary'yi öpeceğini sanmıyorum.
- Tom hadn't planned on kissing Mary, but he did.
- Tom, Mary'yi öpmeyi planlamamıştı ama öptü.
- He kissed her shoulder.
- Onun omzunu öptü.
- I don't kiss Tom very often anymore.
- Artık Tom'u çok sık öpmüyorum.
- Julia kisses her daughter.
- Julia kızını öper.
- Why won't Tom kiss Mary?
- Tom neden Mary'yi öpmüyor?
- Tom wanted to take Mary in his arms and kiss her.
- Tom Mary'yi kollarına almak ve onu öpmek istedi.
- It was obvious that she wanted to kiss me.
- Onun beni öpmek istediği açıktı.
- Tom didn't want Mary to kiss him.
- Tom, Mary'nin onu öpmesini istemedi.
- Do you think Tom is ever going to kiss Mary?
- Tom'un Mary'yi öpeceğini düşünüyor musun?
- Tom didn't want to kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpmek istemiyordu.
- Who kissed him?
- Kim onu öptü?
- If you want to kiss me, then kiss me.
- Beni öpmek istiyorsan, öp.
- We saw Tom kissing Mary.
- Tom'u Mary'i öperken gördük.
- Tom and Mary both tried to kiss me, but I didn't let them.
- Tom ve Mary beni öpmeye çalıştı ama ben izin vermedim.
- Do you want to kiss me?
- Beni öpmek ister misin?
- Tom hasn't kissed me in three months.
- Tom üç aydır beni öpmedi.
- Mary rarely kisses her husband anymore.
- Mary artık kocasını nadiren öpüyor.
- Why didn't Tom kiss Mary?
- Tom neden Mary'i öpmedi?
- I saw you kissing her.
- Onu öptüğünü gördüm.
- I want to kiss Tom, and I think he wants to kiss me, too.
- Tom'u öpmek istiyorum ve bence o da beni öpmek istiyor.
- I can't believe that you kissed Mary.
- Senin Mary'yi öptüğüne inanamıyorum.
- He kissed every pretty girl at the party.
- O, partideki her güzel kızı öptü.
- Did anyone kiss Tom?
- Tom'u öpen oldu mu?
- Did you ever kiss her?
- Onu hiç öptün mü?
- Tom kissed Mary during the movie.
- Tom film sırasında Mary'yi öptü.
- I didn't actually kiss Tom.
- Aslında Tom'u öpmedim.
- Has Tom ever kissed you?
- Tom hiç seni öptü mü?
- Mary allowed Tom to kiss her.
- Mary, Tom'un onu öpmesine izin verdi.
- Tom just kissed Mary.
- Tom az önce Mary'i öptü.
- Why would anyone want to kiss you?
- Neden biri seni öpmek istesin ki?
- I saw you kissing Tom.
- Seni Tom'u öperken gördüm.
- Tom wondered if Mary was going to kiss him.
- Tom Mary'nin onu öpüp öpmeyeceğini merak etti.
- It was obvious that Tom wanted to kiss Mary.
- Tom'un Mary'yi öpmek istediği belliydi.
- Why did Tom kiss Mary?
- Tom neden Mary'i öptü?
- I saw Tom kissing John's wife.
- Tom'un John'ın eşini öptüğünü gördüm.
- Tom is kissing Mary.
- Tom Mary'i öpüyor.
- I wish I hadn't kissed you.
- Keşke seni öpmeseydim.
- Are you going to kiss all of them?
- Hepsini öpecek misin?
- Who told Tom not to kiss Mary?
- Tom'a Mary'yi öpmemesini kim söyledi?
- Did you kiss Tom?
- Tom'u öptün mü?
- Tom couldn't believe that Mary had actually kissed him.
- Tom, Mary'nin onu gerçekten öptüğüne inanamadı.
- Tom wasn't the first boy Mary kissed.
- Tom Mary öptüğü ilk çocuk değildi.
- Mary kissed the frog.
- Mary kurbağayı öptü.
- Tom was shocked when he saw Mary kissing John.
- Tom, Mary'nin John'u öptüğünü gördüğünde şok oldu.
- Tom kissed Mary on the neck just below her left ear.
- Tom, Mary'yi boynundan, sol kulağının hemen altından öptü.
- He kissed her passionately on the lips.
- Onu dudaklarından tutkuyla öptü.
- Who kissed Tom first, Mary or Alice?
- Tom'u ilk kim öptü, Mary mi Alice mi?
- She kissed me and left.
- Beni öptü ve gitti.
- I almost kissed Tom, but I decided not to.
- Neredeyse Tom'u öpecektim ama öpmemeye karar verdim.
- He gently lifted her hand and kissed it.
- Yavaşça elini kaldırdı ve öptü.
- Tom seldom kisses his wife anymore.
- Tom artık nadiren karısını öpüyor.
- I regret kissing Tom.
- Tom'u öptüğüm için pişmanım.
- I wish Tom hadn't kissed me in public.
- Keşke Tom beni herkesin içinde öpmeseydi.
- I'm the first boy you've ever kissed, aren't I?
- Şimdiye kadar öptüğün ilk erkek benim, değil mi?
- I let her kiss me.
- Onun beni öpmesine izin verdim.
- Tom said he didn't kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpmediğini söyledi.
- Did anyone kiss Tom?
- Tom'u öpen var mı?
- Tom kissed Mary.
- Tom Mary'yi öptü.
- Tom didn't kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpmedi.
- I saw you kissing him.
- Onu öptüğünü gördüm.
- You kiss your child a hundred times a day, don't you?
- Çocuğunu günde yüz kere öpüyorsun, değil mi?
- I thought Tom was going to kiss me.
- Tom beni öpecek sandım.
- On New Year's Eve, Tom kissed Mary at midnight.
- Yılbaşı gecesinde, Tom gece yarısı Mary'yi öptü.
- She was expelled from the summer camp because she kissed her friend.
- Arkadaşını öptüğü için yaz kampından kovuldu.
- She kissed me without saying a word.
- Tek kelime etmeden beni öptü.
- How many times a day do you kiss Tom?
- Günde kaç kez Tom'u öpüyorsun?
- You're the first girl I've ever kissed.
- Sen öptüğüm ilk kızsın.
- Tom wouldn't kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpmedi.
- You're the first guy I've ever kissed.
- Sen öptüğüm ilk erkeksin.
- When did Tom kiss Mary?
- Tom ne zaman Mary'yi öptü?
- Is it OK if I kiss you?
- Seni öpsem sorun olur mu?
- Tom didn't intend to let Mary kiss him.
- Tom, Mary'nin onu öpmesine izin vermek niyetinde değildi.
- An old hag of 50 years made me lustful propositions; she wanted to kiss me.
- Elli yaşlarında bir kocakarı bana şehvetli tekliflerde bulundu; beni öpmek istedi.
- Who did Tom kiss?
- Tom kimi öptü?
- Tom had never kissed anyone before.
- Tom daha önce kimseyi öpmemişti.
- I'm sorry that I kissed Tom.
- Tom'u öptüğüm için özür dilerim.
- I'm not going to kiss Tom.
- Tom'u öpmeyeceğim.
- He kissed my neck.
- Boynumu öptü.
- And then he started kissing me again.
- Ve sonra o beni tekrar öpmeye başladı.
- His face grew angrier when he saw his girlfriend kiss another guy.
- Kız arkadaşının başka bir adamı öptüğünü görünce yüzü daha da kızardı.
- Well, are you going to give me a hug and a kiss?
- Bana sarılıp öpecek misin?
- Tom said he wished he hadn't kissed Mary.
- Tom, Mary'yi öpmemiş olmayı dilediğini söyledi.
- Tom hardly ever kisses his wife anymore.
- Tom artık karısını neredeyse hiç öpmüyor.
- Why won't Tom kiss Mary?
- Neden Tom Mary'yi öpmeyecek?
- Have you kissed him yet?
- Onu öptün mü?
- I wonder if Tom really kissed Mary last night.
- Acaba Tom dün gece Mary'yi gerçekten öptü mü?
- I've always wanted to kiss you.
- Her zaman seni öpmek istedim.
- Tom said he tried to kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpmeye çalıştığını söyledi.
- Tom asked me not to kiss him in public.
- Tom onu insan içinde öpmememi istedi.
- He kissed me on the cheek.
- Beni yanağımdan öptü.
- Who did Tom say kissed Mary?
- Tom, Mary'yi kimin öptüğünü söyledi?
- I saw Tom kissing John's wife.
- Tom'u John'un karısını öperken gördüm.
- Are you going to kiss me?
- Beni öpecek misin?
- You knew I was going to kiss Tom, didn't you?
- Tom'u öpeceğimi biliyordun, değil mi?
- Kissing one's spouse in public is considered acceptable behavior in some countries.
- Eşinizi toplum içinde öpmek bazı ülkelerde kabul edilebilir bir davranış olarak görülüyor.
- Tom wanted to take Mary in his arms and kiss her.
- Tom, Mary'yi kollarına alıp öpmek istedi.
- Have you ever kissed another girl?
- Hiç başka bir kızı öptün mü?
- I won't kiss Tom again.
- Tom'u tekrar öpmeyeceğim.
- She kisses his cheek.
- Onun yanağından öpüyor.
- I would like to kiss you.
- Seni öpmek istiyorum.
- Linda didn't even let Dan kiss her.
- Linda, Dan'in onu öpmesine bile izin vermedi.
- I'm not going to kiss you if you don't want me to.
- İstemezsen seni öpmeyeceğim.
- Tom kissed her on both cheeks.
- Tom onu her iki yanağından öptü.
- She kissed him.
- Öptü onu.
- Tom knew Mary wouldn't let him kiss her again.
- Tom, Mary'nin onu tekrar öpmesine izin vermeyeceğini biliyordu.
- Tom slowly opened his eyes, and then Mary kissed him.
- Tom yavaşça gözlerini açtı ve ardından Mary onu öptü.
- How many times has Tom kissed Mary?
- Tom kaç kez Mary'i öptü?
- Tom told me he didn't kiss Mary.
- Tom bana Mary'yi öpmediğini söyledi.
- Tom says he'd never kiss Mary.
- Tom, Mary'yi asla öpmeyeceğini söylüyor.
- Haven't you ever kissed Tom?
- Tom'u hiç öpmedin mi?
- Tom kissed Mary lightly on the cheek.
- Tom Mary'yi yanağından hafifçe öptü.
- I kissed Tom yesterday.
- Dün Tom'u öptüm.
- Tom and Mary seem to be afraid to kiss each other in public.
- Tom ve Mary halk içinde birbirlerini öpmekten korkuyor gibi görünüyorlar.
- She leaned over and kissed his cheek.
- Eğildi ve yanağından öptü.
- I saw Tom kiss you.
- Tom'un seni öptüğünü gördüm.
- Tom kissed me on the cheek.
- Tom beni yanağımdan öptü.
- Mary doesn't ever kiss her husband in public.
- Mary kocasını asla herkesin önünde öpmez.
- I'm glad I didn't kiss Tom.
- Tom'u öpmediğime sevindim.
- Tom and I don't kiss each other anymore.
- Tom ve ben artık birbirimizi öpmüyoruz.
- Why would anyone want to kiss you?
- Neden biri seni öpmek isterdi?
- Mary didn't even let Tom kiss her.
- Mary Tom'un onu öpmesine bile izin vermedi.
- Tom kissed Mary on the front porch.
- Tom, Mary'yi ön verandada öptü.
- I'm sorry I kissed Tom.
- Tom'u öptüğüm için üzgünüm.
- Why did Tom kiss Mary?
- Tom neden Mary'yi öptü?
- He can kiss his fiancée.
- O, nişanlısını öpebilir.
- I don't think Tom would let me kiss him.
- Tom'un onu öpmeme izin vereceğini sanmıyorum.
- Have you ever kissed any of them?
- Onlardan herhangi birini öptün mü?
- It was obvious that she wanted to kiss me.
- Kızın beni öpmek istediği belliydi.
- One of the guests told me that they saw you kissing Tom.
- Konuklardan biri seni Tom'u öperken gördüğünü söyledi.
- I saw Tom kissing Mary.
- Tom'un Mary'yi öptüğünü gördüm.
- Kissing a smoker is like licking an ashtray.
- Sigara içen birini öpmek, kül tablasını yalamak gibidir.
- Tom hadn't planned on kissing Mary, but he did.
- Tom Mary'i öpmeyi planlamamıştı, ama öptü.
- I wanted to kiss Tom yesterday, but I didn't.
- Dün Tom'u öpmek istedim ama öpmedim.
- He got caught kissing a girl in the back seat of the car.
- Arabanın arka koltuğunda bir kızı öperken yakalandı.
- I hope Tom didn't kiss Mary.
- Umarım Tom Mary'yi öpmemiştir.
- Tom hasn't kissed me in three months.
- Tom beni üç aydır öpmedi.
- I don't regret kissing Tom.
- Tom'u öptüğüm için pişman değilim.
- Tom didn't try to kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpmeye çalışmadı.
- He kissed me and then I slapped him.
- Beni öptü ve ben de ona tokat attım.
- She kissed him in front of everyone.
- Onu herkesin içinde öptü.
- Tom said he didn't want to kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpmek istemediğini söyledi.
- Tom kissed Mary on the neck.
- Tom Mary'yi boynundan öptü.
- I don't ever kiss Tom anymore.
- Tom'u artık hiç öpmüyorum.
- I don't think I'd kiss Tom.
- Tom'u öpeceğimi sanmıyorum.
- Tom kissed Mary and apologized.
- Tom Mary'yi öptü ve özür diledi.
- Tom leaned forward and kissed her.
- Tom öne eğildi ve onu öptü.
- I don't kiss Tom anymore.
- Artık Tom'u öpmüyorum.
- I'd like to kiss you.
- Seni öpmek istiyorum.
- She kissed me full on the lips.
- Beni dudaklarımdan öptü.
- I hope nobody saw me kissing Tom.
- Umarım kimse beni Tom'u öperken görmemiştir.
- Tom was determined to kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpmeye kararlıydı.
- I wasn't aware that Tom was hoping I'd kiss him.
- Tom'un onu öpmemi umduğunun farkında değildim.
- Tom kissed Mary on both cheeks.
- Tom, Mary'yi iki yanağından öptü.
- I saw Tom try to kiss you.
- Tom'un seni öpmeye çalıştığını gördüm.
- Who kissed her?
- Onu kim öptü?
- Tom is going to kiss Mary.
- Tom Mary'yi öpecek.
- I almost kissed Tom, but I decided not to.
- Neredeyse Tom'u öpüyordum ama öpmemeye karar verdim.
- When I kiss you, I forget the world around us.
- Seni öperken etrafımızdaki dünyayı unutuyorum.
- She was the first girl I'd ever kissed.
- Şu ana kadar öptüğüm ilk kızdı.
- Mary hardly ever kisses her husband anymore.
- Mary artık neredeyse kocasını hiç öpmüyor.
- I kissed her on the cheek.
- Onu yanağından öptüm.
- I've never kissed Tom.
- Tom'u hiç öpmedim.
- I'm going to kiss you now.
- Şimdi seni öpeceğim.
- Why didn't you kiss him?
- Neden onu öpmedin?
- Tom didn't kiss anyone.
- Tom kimseyi öpmedi.
- Do you think Tom kissed Mary?
- Sence Tom Mary'yi öptü mü?
- Who'd kiss Tom?
- Tom'u kim öper ki?
- I want to kiss you.
- Seni öpmek istiyorum.
- Are you going to kiss him?
- Onu öpecek misin?
- I let them kiss me.
- Beni öpmelerine izin verdim.
- Tom and Mary are kissing each other.
- Tom ve Mary birbirlerini öpüyorlar.
- Tom doesn't want Mary to kiss him in public.
- Tom, Mary'nin onu herkesin içinde öpmesini istemedi.
- The friends kissed each other on the cheek.
- Arkadaşlar birbirlerini yanaktan öptüler.
- Tom was the first guy I ever kissed.
- Tom hayatımda öptüğüm ilk erkekti.
- He kissed her with his eyes closed.
- Gözleri kapalıyken onu öptü.
- Did you let him kiss you?
- Seni öpmesine izin verdin mi?
- Tom blushed when Mary kissed him.
- Mary onu öptüğünde Tom kızardı.
- I saw her try to kiss you.
- Onun seni öpmeye çalıştığını gördüm.
- I saw Tom kissing Mary.
- Tom'u Mary'yi öperken gördüm.
- You may kiss anybody.
- Herkesi öpebilirsin.
- He leaned forward and kissed her.
- Öne eğildi ve onu öptü.
- The girls kissed each other at the bar.
- Kızlar barda birbirini öptü.
- Kissing Tom was a mistake.
- Tom'u öpmek bir hataydı.
- Tom kissed Mary yesterday.
- Tom dün Mary'i öptü.
- Tom kissed my neck.
- Tom boynumu öptü.
- Mary never kisses her husband.
- Mary asla kocasını öpmez.
- Kissing is fun.
- Öpmek eğlencelidir.
- How did you know Tom was going to kiss Mary?
- Tom'un Mary'yi öpeceğini nereden biliyordun?
- Tom doesn't like it when Mary kisses him in public.
- Tom Mary'nin onu herkesin önünde öptüğünde bundan hoşlanmaz.
- Mary kissed the frog, hoping that it would transform into a prince.
- Mary kurbağayı öptü, bir prense dönüşmesini umuyordu.
- You should've kissed him.
- Onu öpmeliydin.
- She suddenly kissed me.
- Aniden beni öptü.
- I never kissed Tom.
- Tom'u hiç öpmedim.
- Even though Tom entered the room, Mary didn't stop kissing John.
- Tom odaya girmesine rağmen Mary, John'u öpmeyi bırakmadı.
- It was obvious that Tom didn't want to kiss Mary.
- Tom'un Mary'yi öpmek istemediği belliydi.
- As soon as Tom got Mary alone, he started kissing her.
- Tom, Mary'yi yalnız bırakır bırakmaz onu öpmeye başlamış.
- Have you ever kissed him?
- Onu hiç öptün mü?
- Tom kissed Mary's cheek.
- Tom, Mary'nin yanağını öptü.
- What's made you think that they'd want to kiss you?
- Seni öpmek isteyeceklerini düşündüren ne?
- I almost kissed Tom yesterday.
- Dün neredeyse Tom'u öpüyordum.
- Tom told Mary not to kiss him in public again.
- Tom, Mary'ye herkesin önünde onu bir daha öpmemesini söyledi.
- I let Tom kiss me yesterday.
- Dün Tom'un beni öpmesine izin verdim.
- Tom kissed Mary's hand.
- Tom, Mary'nin elini öptü.
- Tom wasn't the first man Mary kissed.
- Mary'nin öptüğü ilk erkek Tom değildi.
- I actually kissed Tom yesterday.
- Dün gerçekten Tom'u öptüm.
- He kissed me on the cheek.
- O beni yanağımdan öptü.
- I never kissed Tom.
- Ben Tom'u asla öpmedim.
- Sami kissed the Hajar al-Aswad.
- Sami Hacerülesvet'i öptü.
- He kissed her deeply.
- Onu içten öptü.
- I'm not the one who kissed Tom.
- Tom'u öpen kişi ben değilim.
- Tom couldn't believe that Mary actually kissed him.
- Tom, Mary'nin onu gerçekten öptüğüne inanamadı.
- She kissed him in front of everyone.
- Herkesin önünde onu öptü.
- You're the first girl I ever kissed.
- Sen öptüğüm ilk kızsın.
- Why would anybody kiss me?
- Neden biri beni öpsün ki?
- I almost never kiss my children.
- Çocuklarımı neredeyse hiç öpmüyorum.
- Tom kissed Mary on the forehead.
- Tom Mary'yi alnından öptü.
- Tom hasn't kissed Mary yet.
- Tom henüz Mary'yi öpmedi.
- After kissing Mary, Tom left for work.
- Mary'yi öptükten sonra, Tom işe gitti.
- He tried to kiss me.
- O beni öpmeye çalıştı.
- I knew that Tom would kiss Mary.
- Tom'un Mary'yi öpeceğini biliyordum.
- Tom told me what happened when you tried to kiss Mary.
- Tom bana Mary'yi öpmeye çalıştığında ne olduğunu söyledi.
- Who kissed you?
- Kim seni öptü?
- Tom kisses his child a hundred times a day.
- Tom çocuğunu günde yüz kere öpüyor.
- Are you going to kiss me or not?
- Beni öpecek misin, öpmeyecek misin?
- Tom kissed the baby's forehead.
- Tom bebeğin alnından öptü.
- I can't believe I'm kissing you.
- Seni öptüğüme inanamıyorum.
- Tom doesn't want Mary to kiss him in public.
- Tom herkesin içinde Mary'nin kendisini öpmesini istemiyor.
- When I kiss you, I forget the world around us.
- Seni öptüğümde, etrafımızdaki dünyayı unutuyorum.
- Tom wants to kiss Mary.
- Tom Mary'i öpmek istiyor.
- You should've kissed Tom.
- Tom'u öpmeliydin.
- I saw Mary kiss Tom.
- Ben Mary'nin Tom'u öptüğünü gördüm.
- Why shouldn't I kiss him?
- Neden onu öpmemem gerekiyor?
- Who told you that Tom kissed Mary?
- Tom'un Mary'yi öptüğünü kim söyledi?
- I saw somebody kiss her.
- Birinin onu öptüğünü gördüm.
- I wasn't aware that Tom was hoping I'd kiss him.
- Tom'un onu öpeceğimi umduğunun farkında değildim.
- Tom saw me kiss Mary.
- Tom beni Mary'i öperken gördü.
- I saw somebody kiss Tom.
- Birinin Tom'u öptüğünü gördüm.
- Tom wanted to kiss Mary then and there.
- Tom o anda Mary'yi öpmek istedi.
- I dared Tom to kiss Mary.
- Tom'a Mary'yi öpmesi için meydan okudum.
- I want you to kiss me.
- Beni öpmeni istiyorum.
- When Tom tried to kiss Mary, she slapped him.
- Tom Mary'yi öpmeye çalıştığında Mary ona tokat attı.
- Whenever I meet her, I get the desire to kiss her.
- Onunla ne zaman karşılaşsam içimden onu öpmek geliyor.
- Tom seldom kisses his wife anymore.
- Tom artık karısını nadiren öpüyor.
- Kissing a person who smokes is like licking an ashtray.
- Sigara içen bir kişiyi öpmek kül tablası yalamak gibidir.
- Are you going to kiss Tom?
- Tom'u öpecek misin?
- Tom resisted the temptation to lean over and kiss Mary.
- Tom eğilip Mary'yi öpme isteğine direndi.
- Why shouldn't I kiss her?
- Neden onu öpmemeliyim?
- I take it you've never seen Tom kiss Mary.
- Sanırım Tom'un Mary'i öptüğünü hiç görmediniz.
- Tom didn't kiss Mary.
- Tom Mary'i öpmedi.
- I hope no one saw me kissing Tom.
- Umarım kimse beni Tom'u öperken görmemiştir.
- I saw somebody kiss him.
- Birinin onu öptüğünü gördüm.
- When was the first time you kissed Marika?
- Marka'yı ilk kez ne zaman öptün?
- She kisses her child a hundred times a day.
- O, çocuğunu günde yüz kez öper.
- He let her kiss him.
- Onu öpmesine izin verdi.
- Mary never kisses her husband.
- Mary kocasını asla öpmez.
- Tom tried to kiss Mary, but she backed away.
- Tom Mary'yi öpmeyi denedi, ama o geri çekildi.
- Do you think Tom will ever kiss Mary?
- Tom'un Mary'yi öpeceğini düşünüyor musun?
- He kissed you, didn't he?
- Seni öptü, değil mi?
- Every man shall kiss his lips that giveth a right answer.
- Doğru cevabı veren herkes dudaklarını öpecek.
- Why did you kiss Tom?
- Neden Tom'u öptün?
- I won't kiss Tom again.
- Tom'u bir daha öpmeyeceğim.
- Is it true that Tom kissed you?
- Tom'un seni öptüğü doğru mu?
- I want you to kiss me.
- Beni öpmenizi istiyorum.
- You may now kiss the bride.
- Şimdi gelini öpebilirsin.
- Was that the first time Tom kissed Mary?
- Tom, Mary'yi ilk kez mi öptü?
- The only girl Tom has ever kissed is Mary.
- Tom'un şimdiye kadar öptüğü tek kız Mary'dir.
- Layla moved toward Sami and kissed him.
- Layla Sami'ye doğru ilerledi ve onu öptü.
- Tom almost kissed Mary, but decided not to.
- Tom neredeyse Mary'yi öpecekti ama öpmemeye karar verdi.
- I saw him try to kiss you.
- Adamın seni öpmeye çalıştığını gördüm.
- Let me kiss you one last time.
- Seni son bir kez öpmeme izin ver.
- Tom kissed my hand.
- Tom elimi öptü.
- Tom very seldom kisses his children anymore.
- Tom artık çok nadiren çocuklarını öpüyor.
- He kissed my neck.
- O boynumu öptü.
- Tom kissed Mary on the back of her head.
- Tom Mary'yi kafasının arkasından öptü.
- I saw Tom try to kiss you.
- Tom'u seni öpmeye çalışırken gördüm.
- She threw her arms around her husband’s neck and kissed him.
- Kocasının boynuna kollarını attı ve onu öptü.
- He had never kissed a guy before.
- O daha önce hiç bir erkeği öpmemişti.
- Mary kissed him on both cheeks.
- Mary de onu iki yanağından öptü.
- Tom felt an urge to kiss Mary.
- Tom, Mary'yi öpmek için bir istek duydu.
- You were the first girl I ever kissed.
- Öptüğüm ilk kız sendin.
- Why did you kiss me?
- Niye beni öptün?
- Tom seemed surprised when he saw Mary kissing John.
- Tom Mary'nin John'u öptüğünü gördüğünde şaşırmış görünüyordu.
- I know Tom kissed Mary.
- Tom'un Mary'yi öptüğünü biliyorum.
- Was that the first time that Tom kissed Mary?
- Tom Mary'yi ilk kez mi öptü?
- I saw him kissing another girl.
- Onu başka bir kızı öperken gördüm.
- I haven't kissed Mary yet.
- Henüz Mary'yi öpmedim.
- Tom kissed Mary, not Alice.
- Tom Mary'yi öptü, Alice'i değil.
- He leaned over her and kissed her.
- Üzerine doğru eğildi ve onu öptü.
- Why do you close your eyes when you kiss me?
- Beni öptüğün zaman neden gözlerini kapatıyorsun?
- Tom bent down to kiss Mary's cheek.
- Tom, Mary'nin yanağını öpmek için eğildi.
- The breeze kissed her face.
- Esinti yüzünü öptü.
- You kissed him, didn't you?
- Sen onu öptün, değil mi?
Show More (1418)
|