laugh - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
laugh gülmek v.
  • At that, I cannot but laugh; why, then do we have them?
  • Buna gülmekten kendimi alamıyorum; o zaman neden bizdeler?
  • Given the threat of invasion, this is no laughing matter.
  • İşgal tehdidi göz önüne alındığında bu gülünecek bir mesele değildir.
  • Given the threat of invasion, this is no laughing matter.
  • İşgal tehdidi göz önüne alındığında, bu gülünecek bir mesele değildir.
Show More (829)
laugh kahkaha atmak v.
  • He laughed a hearty laugh.
  • İçten bir kahkaha attı.
  • Both of them started laughing.
  • İkisi de kahkaha atmaya başladı.
  • I laughed in spite of myself.
  • Kendime engel olamayıp kahkaha attım.
Show More (14)
laugh gülüş n.
  • I love the way you laugh.
  • Gülüşüne bayılıyorum.
  • I love the way Tom laughs.
  • Tom'un gülüşünü seviyorum.
  • I like Tom's laugh.
  • Tom'un gülüşünü seviyorum.
Show More (11)
laugh kahkaha n.
  • You have a great laugh.
  • Harika bir kahkahan var.
  • There are few sounds in this world more beautiful than a baby's laugh.
  • Bu dünyada bir bebeğin kahkahasından daha güzel çok az sayıda ses vardır.
  • We’ve all heard of outdated laws that remain on the books from earlier times, many of which are good for a few laughs.
  • Hepimiz eski zamanlardan kalan modası geçmiş yasaları duymuşuzdur, birçoğu birkaç kahkaha için iyidir.
Show More (10)
laugh kahkahayla gülmek v.
  • I couldn't help laughing out.
  • Kahkahayla gülmek elimde değildi.
  • Sometimes it's hard to resist the impulse to burst out laughing.
  • Bazen kahkahayla gülme dürtüsüne karşı koymak zordur.
  • I couldn't help laughing out.
  • Elimde olmadan kahkahayla güldüm.
Show More (0)
laugh gülme n.
  • Tom got huge laughs.
  • Tom çok güldü.
Show More (-2)