lean - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
lean eğilmek v.
  • That painting is leaning to the left.
  • Bu resim sola doğru eğilmiş.
  • She leaned over the railings to see him.
  • Onu görmek için parmaklıkların üzerinden eğildi.
  • Tom resisted the temptation to lean over and kiss Mary.
  • Tom eğilip Mary'yi öpme isteğine direndi.
Show More (39)
lean yaslamak v.
  • He leaned his baseball bat against the fence.
  • Beyzbol sopasını çite yasladı.
  • Tom leaned his bicycle against a tree.
  • Tom bisikletini bir ağaca yasladı.
  • We leaned the ladder against the wall.
  • Merdiveni duvara yasladık.
Show More (3)
lean zayıf adj.
  • He is tall and lean.
  • O uzun boylu ve zayıf.
  • He is tall and lean.
  • Uzun ve zayıf.
  • Tom is lean and tall.
  • Tom zayıf ve uzun boylu.
Show More (3)
lean yaslanmak v.
  • I leaned against the wall and lit a cigarette.
  • Duvara yaslanıp bir sigara yaktım.
  • I leaned back.
  • Arkama yaslandım.
  • Tom leaned over the bridge.
  • Tom köprünün üzerine yaslandı.
Show More (2)
lean ince adj.
  • She has always had a lean figure.
  • Onun her zaman ince bir vücudu olmuştur.
  • John is as lean as a wolf.
  • John bir kurt kadar incedir.
  • Mary is lean and tall.
  • Mary ince ve uzun boyludur.
Show More (0)
lean dayamak v.
  • We leaned the ladder against the wall.
  • Merdiveni duvara dayadık.
  • Mary leaned her head on his shoulder.
  • Mary başını onun omzuna dayadı.
  • Tom leaned the ladder against the wall.
  • Tom merdiveni duvara dayadı.
Show More (0)
lean yağsız adj.
  • The doctor said I should only eat lean meat.
  • Doktor sadece yağsız et yemem gerektiğini söyledi.
  • The chicken is lean.
  • Tavuk yağsız.
Show More (-1)
lean yalın adj.
  • Lean strategies help companies foster.
  • Yalın stratejiler şirketlerin gelişmesine yardımcı olur.
  • I am not saying we do not need lean, transparent, effective procedures too but that there is a problem of priorities.
  • Yalın, şeffaf, etkili prosedürlere de ihtiyacımız olmadığını söylemiyorum, ancak bir öncelikler sorunu var.
Show More (-1)
lean verimsiz adj.
  • His company recovered after several lean years.
  • Şirketi birkaç verimsiz yılın ardından toparlandı.
Show More (-2)
lean güvenmek v.
  • Don't lean too much on others.
  • Diğerlerine çok fazla güvenmeyin.
Show More (-2)