1 |
leave behind |
geride bırakmak |
v. |
|
- They have been given a guarantee that they will fly and they are left behind.
- Uçacaklarına dair bir garanti verildi ve geride bırakıldılar.
- There could certainly be a problem in the countries they leave behind.
- Geride bıraktıkları ülkelerde kesinlikle bir sorun olabilir.
- How do we leave behind us fossil fuels and dependency on them, and achieve transparency?
- Fosil yakıtları ve onlara olan bağımlılığımızı nasıl geride bırakacağız ve şeffaflığı nasıl sağlayacağız?
- They have been given a guarantee that they will fly and they are left behind.
- Onlara uçacaklarına dair bir garanti verildi ve geride bırakıldılar.
- We in Europe must leave behind politics with a small 'p' and pointless discussions.
- Avrupa'da bizler küçük 'p' ile başlayan politikayı ve anlamsız tartışmaları geride bırakmalıyız.
- Tom checked the contents of the bag that someone had left behind.
- Tom birinin geride bırakmış olduğu çantanın içeriğini kontrol etti.
- What was it I left behind?
- Geride bıraktığım neydi?
- Fadil went back to pick up something valuable he left behind.
- Fadıl geride bıraktığı değerli bir şeyi almak için geri döndü.
- We are grateful for the music he left behind.
- Geride bıraktığı müziğe minnettarız.
- Sami left behind everything.
- Sami her şeyi geride bıraktı.
- Do I remind you of the one of the guys you left behind?
- Sana geride bıraktığın adamlardan birini mi hatırlatıyorum?
- Leaving behind is the best thing she does.
- Geride bırakmak yaptığı en iyi şey.
- How many people did we leave behind?
- Kaç kişiyi geride bıraktık?
- She called him back to give him something he had left behind.
- Geride bıraktığı bir şeyi vermek için onu geri çağırdı.
- Tom checked the contents of the bag that someone had left behind.
- Tom, birinin geride bıraktığı çantanın içindekileri kontrol etti.
Show More (12)
|
2 |
leave behind |
arkasında bırakmak |
v. |
|
- I left behind the keys to my car.
- Arabamın anahtarlarını arkamda bırakmışım.
- His wife died leaving behind their two beloved children.
- Karısı iki sevgili çocuğunu arkasında bırakarak öldü.
- What was it I left behind?
- Arkamda bıraktığım şey neydi?
Show More (0)
|
3 |
leave behind |
ardında bırakmak |
v. |
|
- She thought of her cat left behind at home.
- Evde ardında bıraktığı kedisini düşündü.
- We are grateful for the music he left behind.
- Ardında bıraktığı müzik için ona müteşekkiriz.
Show More (-1)
|
4 |
leave behind |
arkada bırakmak |
v. |
|
- Tom was left behind.
- Tom arkada bırakıldı.
- One of the girls was left behind.
- Kızlardan biri arkada bırakıldı.
Show More (-1)
|
5 |
leave behind |
unutmak |
v. |
|
- I left behind the keys to my car.
- Arabamın anahtarlarını unutmuşum.
Show More (-2)
|