|
- I have a judgey green neighbor.
- Yargılanmayı seven, çevreci bir komşum var.
- If you want to catch the guy who killed him, check out his neighbor.
- Onu öldüren adamı yakalamak istiyorsanız, komşusunu kontrol edin.
- My neighbor had a very bad cold and was coughing constantly.
- Komşum çok fena üşütüp hasta olmuştu ve sürekli öksürüyordu.
- I have a judgey green neighbor.
- Her şeyi yargılayan çevreci bir komşum var da.
- My neighbor had a very bad cold and was coughing constantly.
- Komşum çok kötü bir soğuk algınlığı geçirdi ve sürekli öksürüyordu.
- They brought my neighbor in on counterfeiting charges.
- Komşumu sahtecilik suçundan içeri aldılar.
- My neighbor had a very bad cold and was coughing constantly.
- Komşum çok kötü üşütmüştü ve sürekli öksürüyordu.
- Tom is your neighbor's grandson, isn't he?
- Tom senin komşunun torunu, değil mi?
- Sami is just a neighbor.
- Sami sadece bir komşudur.
- Do you hate your neighbor?
- Komşundan nefret ediyor musun?
- She has a neighbor who arrived from Japan.
- Japonya'dan gelen bir komşusu var.
- Ali ate the Ashure his neighbor brought.
- Ali komşusunun getirdiği aşureyi yedi.
- Tom met his neighbor in the street.
- Tom sokakta komşusuna rastladı.
- Who is my neighbor?
- Komşum kim?
- Tom sued his neighbor.
- Tom komşusunu dava etti.
- I take it you're our new neighbor.
- Sanırım sen bizim yeni komşumuzsun.
- I go to work with my neighbor.
- Ben komşumla işe giderim.
- Tom wanted to have a bigger house than his neighbor.
- Tom komşusundan daha büyük bir evi olsun istiyordu.
- He was displeased with his neighbor.
- Komşusundan hoşnut değildi.
- Some wild cats live under my neighbor's house.
- Bazı vahşi kediler komşumun evinin altında yaşarlar.
- Tom is your neighbor's grandson, isn't he?
- Tom komşunuzun torunu, değil mi?
- Tom is at the neighbor's house.
- Tom komşunun evinde.
- Tom is my neighbor, but I don't know him very well.
- Tom benim komşum, ama onu pek iyi tanımam.
- I think it's my neighbor's fault.
- Komşumun kabahati diye düşünüyorum.
- Tom is my neighbor, but I don't know him very well.
- Tom benim komşum, ama onu çok iyi tanımıyorum.
- Our new neighbor plays the violin.
- Yeni komşumuz keman çalar.
- He was displeased with his neighbor.
- Komşusundan memnun değildi.
- I have a Jewish neighbor.
- Yahudi bir komşum var.
- Tom is my neighbor.
- Tom benim komşudur.
- Did you warn Tom about the neighbor's dog?
- Komşunun köpeği hakkında Tom'u uyardın mı?
- I have a Canadian neighbor.
- Kanadalı bir komşum var.
- Sami is a crazy neighbor.
- Sami çılgın bir komşudur.
- Tom is more than just a neighbor.
- Tom bir komşudan daha fazlası.
- The neighbor's dog is always barking.
- Komşunun köpeği sürekli havlıyor.
- It's not a good idea to date your neighbor.
- Komşunla çıkmak iyi bir fikir değil.
- Do you know your neighbor?
- Komşunu tanıyor musun?
- Who is my neighbor?
- Benim komşum kim?
- My neighbor's son made fun of my daughter today at school.
- Komşumun oğlu bugün okulda kızımla dalga geçti.
- I'm your neighbor.
- Komşunum.
- When John's neighbor saw John selling drugs, she blew the whistle on him.
- John'un komşusu, John'un uyuşturucu sattığını görünce onu ihbar etti.
- Tom is Mary's neighbor, isn't he?
- Tom, Mary'nin komşusu, değil mi?
- Markku went with a neighbor to a nightclub.
- Markku bir komşuyla birlikte bir gece kulübüne gitti.
- Tom helped build his neighbor's house.
- Tom komşusunun evinin inşasına yardım etti.
- She really enjoyed the pizza party at the neighbor's.
- Komşularının pizza partisinden çok hoşlanmıştı.
- I invited my neighbor to breakfast.
- Komşumu kahvaltıya davet ettim.
- He shared a well with his neighbor.
- Komşusuyla bir kuyuyu paylaştı.
- Our neighbor has two brown dogs.
- Komşumuzun iki kahverengi köpeği var.
- I have a French neighbor.
- Fransız bir komşum var.
- Ali ate the Noah's Pudding his neighbor brought.
- Ali komşusunun getirdiği aşureyi yedi.
- Tom set his neighbor's house on fire.
- Tom komşusunun evini yaktı.
- Layla's neighbor called 911.
- Layla'nın komşusu 911'i aramış.
- I take it you're our new neighbor.
- Anladığım kadarıyla yeni komşumuz sizsiniz.
- Tom drowned his neighbor's cat.
- Tom komşusunun kedisini boğmuş.
- He was seen stealing apples from the neighbor's tree.
- Komşunun ağacından elma çalarken görülmüş.
- We met our neighbor in the street.
- Sokakta komşumuza rastladık.
- My mother doesn't care for our neighbor very much.
- Annem komşumuzu çok sevmiyor.
- Tom phoned from a neighbor's house.
- Tom bir komşunun evinden aradı.
- The neighbor's car is in front of our door.
- Komşunun arabası bizim kapımızın önünde.
- Tom is my neighbor's grandson.
- Tom komşumun torunu.
- I appreciated my neighbor's generous offer.
- Komşumun cömert teklifini takdir ettim.
- My neighbor called the fire department.
- Komşum itfaiyeyi aradı.
- You're a good neighbor.
- Sen iyi bir komşusun.
- That little boy likes to throw rocks on the neighbor's roof.
- O küçük çocuk komşunun çatısına taş atmayı seviyor.
- It's all my scumbag neighbor's fault.
- Bunun hepsi benim pislik komşumun hatası.
- You're my neighbor.
- Komşumsun.
- Unfortunately, my neighbor had a traffic accident and fell into a coma.
- Maalesef komşum bir trafik kazası geçirdi ve komaya girdi.
- The neighbor's lawn is greener.
- Komşunun çimleri daha yeşil.
- Tom is a very quiet neighbor.
- Tom çok sessiz bir komşudur.
- Tom is our neighbor.
- Tom bizim komşumuz.
- Tom was caught stealing apples from his neighbor's tree.
- Tom komşusunun ağacından elma çalarken yakalandı.
- I have a French neighbor.
- Benim Fransız bir komşum var.
- My neighbor was arrested last night.
- Komşum dün gece tutuklandı.
- Tom killed my neighbor's cat.
- Tom komşumun kedisini öldürdü.
- I think my neighbor may have died.
- Komşumun ölmüş olabileceğini düşünüyorum.
- She shared her book with her neighbor.
- Kitabını komşusuyla paylaştı.
- We met our neighbor in the street.
- Komşumuzla sokakta tanıştık.
- When John's neighbor saw John selling drugs, she blew the whistle on him.
- John'un komşusu, John'u uyuşturucu satarken görünce, onu ihbar etti.
- Tom was a great neighbor.
- Tom harika bir komşuydu.
- I had a neighbor who was blind.
- Kör olan bir komşum vardı.
- Tom stole a truck from his neighbor's farm.
- Tom komşusunun çiftliğinden bir kamyon çaldı.
- Sami went to talk to his crazy neighbor.
- Sami çılgın komşusuyla konuşmaya gitti.
- I invited my neighbor to breakfast.
- Komşumu kahvaltıya çağırdım.
- I saw Tom kill the neighbor's cat.
- Tom'un komşunun kedisini öldürdüğünü gördüm.
- The neighbor's cats meow through the night.
- Komşunun kedileri gece boyunca miyavlıyor.
- I can usually hear my neighbor's TV.
- Ben genellikle komşumun televizyonunu duyabiliyorum.
- She ran to the neighbor's house to call for assistance.
- Yardım çağırmak için komşunun evine koştu.
- Tom shared a well with his neighbor.
- Tom komşusuyla bir kuyuyu paylaştı.
- Tom used to steal apples from his neighbor's tree.
- Tom komşusunun ağacından elma çalardı.
- I saw Tom picking his neighbor's flowers.
- Tom'u komşusunun çiçeklerini toplarken gördüm.
- The neighbor's cat spilled its cup of milk on the floor tiles.
- Komşunun kedisi süt kabını yer karolarına döktü.
- My neighbor is a kleptomaniac.
- Komşum bir kleptoman.
- Tom was seen stealing apples from the neighbor's tree.
- Tom komşunun ağacından elma çalarken görüldü.
- Tom helped build his neighbor's house.
- Tom komşusunun evinin yapımına yardım etti.
- Did you warn Tom about the neighbor's dog?
- Tom'u komşunun köpeği hakkında uyardın mı?
- I have a right wing neighbor.
- Sağcı bir komşum var.
- My neighbor's name is Tom.
- Benim komşumun adı Tom'dur.
- The neighbor's dog barked all night.
- Komşunun köpeği bütün gece havladı.
- I'm Tom's neighbor.
- Tom'un komşusuyum.
- The problem with the neighbor's kids is that they're always noisy late at night.
- Komşunun çocuklarıyla ilgili sorun, gece geç saatlerde hep gürültü yapmaları.
- I think it's my neighbor's fault.
- Bence bu komşumun suçu.
- My neighbor's name is Tom Jackson.
- Komşumun adı Tom Jackson.
- Tom is my neighbor, but I don't know him very well.
- Tom benim komşum ama onu çok iyi tanımıyorum.
- He is our next door neighbor.
- O bizim yan komşumuz.
- Our neighbor has two brown dogs.
- Komşumuzun iki tane kahverengi köpeği var.
- My neighbor's name is Tom Jackson.
- Benim komşumun adı Tom Jackson.
- My neighbor's dog is dead.
- Komşumun köpeği öldü.
- My neighbor is crazy.
- Komşum çılgındır.
- I go to work with my neighbor.
- Komşumla işe gidiyorum.
- My neighbor's dog won't eat dry dog food.
- Komşumun köpeği kuru köpek maması yemiyor.
- Ali ate the Noah's Pudding his neighbor brought.
- Ali komşusunun getirdiği Nuh'un Pudingini yedi.
- A neighbor heard Tom screaming.
- Komşulardan biri Tom'un çığlık attığını duymuş.
- Tom wanted to have a bigger house than his neighbor.
- Tom komşusunun sahip olduğundan daha büyük bir eve sahip olmak istiyordu.
- Tom is my neighbor's nephew.
- Tom komşumun yeğeni.
- We are having trouble with our new neighbor.
- Yeni komşumuzla sorun yaşıyoruz.
- The Bible tells us to love our neighbor.
- İncil bize komşumuzu sevmemizi söyler.
- I saw Tom picking his neighbor's flowers.
- Tom'un komşusunun çiçeklerini topladığını gördüm.
- The neighbor's car is in front of our door.
- Komşunun arabası kapımızın önünde.
- I have a liberal neighbor.
- Liberal görüşlü bir komşum var.
- Tom couldn't sleep because the neighbor's dog barked all night.
- Tom uyuyamıyordu çünkü komşunun köpeği bütün gece havladı.
- His neighbor will care for the children while she is away.
- Komşusu o yokken çocuklara bakacak.
- Fadil attended a party at a neighbor's house.
- Fadıl bir komşusunun evindeki partiye katıldı.
- Tom ran to a neighbor for help.
- Tom yardım etmek için komşuya koştu.
- Tom is our next door neighbor.
- Tom bizim yan komşumuz.
- Tom is your neighbor's nephew, isn't he?
- Tom komşunuzun yeğeni, değil mi?
- Portugal has only one neighbor and it's Spain.
- Portekiz'in sadece bir komşusu var, o da İspanya.
- Tom is your neighbor's nephew, isn't he?
- Tom senin komşunun yeğenidir, değil mi?
- That little boy likes to throw rocks on the neighbor's roof.
- Şu küçük çocuk komşunun çatısına taş atmayı seviyor.
- Tom ran to a neighbor for help.
- Tom yardım etmek için bir komşusuna koştu.
- Mary's neighbor is a busybody.
- Mary'nin komşusu işgüzarın teki.
- I think it's my neighbor's fault.
- Sanırım bu benim komşumun hatası.
- My neighbor is a lovely fat woman.
- Komşum güzel şişman bir kadın.
- I saw my neighbor's dog running in my garden.
- Komşumun köpeğini bahçemde koşarken gördüm.
- Tom fed the neighbor's cat while they were away.
- Onlar yokken Tom komşunun kedisini besledi.
- Our neighbor has broken a rib.
- Komşumuzun kaburgası kırılmış.
- Tom is Mary's neighbor.
- Tom Mary'nin komşusudur.
- Tom is Mary's downstairs neighbor.
- Tom Mary'nin alt kattaki komşusu.
- Tom is more than just a neighbor.
- Tom sadece bir komşudan daha fazlasıdır.
- Even though Tom is my neighbor, I don't know him very well.
- Komşum olmasına rağmen Tom'u çok iyi tanımıyorum.
- She is a most gracious neighbor.
- O, son derece nazik bir komşudur.
- My neighbor's dog won't eat dry dog food.
- Komşumun köpeği kuru köpek maması yemez.
- Did you hear that a burglar broke into the neighbor's house?
- Bir hırsızın komşunun evine girdiğini duydun mu?
- I saw my neighbor's dog running in my garden.
- Benim komşunun köpeğinin bahçemde koştuğunu gördüm.
- Markku went with a neighbor to a nightclub.
- Markku bir komşusuyla gece kulübüne gitti.
- Sami is Layla's old neighbor.
- Sami, Leyla'nın eski komşusudur.
- Our neighbor owns three Porsches, so he's rich.
- Komşumuz üç tane Porsche sahibi, yani o zengindir.
- This is my neighbor's dog.
- Bu komşumun köpeği.
- He borrows the car from his neighbor.
- Arabayı komşusundan ödünç alıyor.
- The neighbor's dog kept Tom awake most of the night.
- Komşunun köpeği Tom'u bütün gece uyutmadı.
- It's not a good idea to date your neighbor.
- Komşunuzla çıkmak iyi bir fikir değil.
- My neighbor is planting new grass in his yard.
- Komşum bahçesine yeni çim ekiyor.
- Tom almost drowned in his neighbor's swimming pool.
- Tom neredeyse komşusunun yüzme havuzunda boğuluyordu.
- Tom drowned in his neighbor's pool.
- Tom komşusunun havuzunda boğuldu.
- Tom phoned from a neighbor's house.
- Tom komşunun evinden aradı.
- Some wild cats live under my neighbor's house.
- Bazı vahşi kediler komşumun evinin altında yaşıyor.
- My neighbor's name is Tom.
- Komşumun adı Tom.
- Sami is Layla's old neighbor.
- Sami, Layla'nın eski komşusu.
- My neighbor renovated his house completely.
- Komşum evini tamamen yeniledi.
- My neighbor is crazy.
- Komşum çıldırdı.
- She was jealous of her neighbor's good fortune.
- Komşusunun iyi talihini kıskanıyordu.
- I wanted to buy my neighbor's cottage, but it had already been sold when I got there.
- Komşumun yazlığını satın almak istedim, ama ben oraya vardığımda çoktan satılmıştı.
- The neighbor's dog is always barking.
- Komşunun köpeği her zaman havlıyor.
- My neighbor renovated her house completely.
- Komşum evini baştan aşağı yeniledi.
- Poland is a neighbor of Ukraine.
- Polonya, Ukrayna'nın komşusu.
- Tom pointed at the tree in his neighbor's yard.
- Tom komşusunun bahçesindeki ağacı gösterdi.
- You shall love your neighbor as yourself.
- Komşunu kendin gibi seveceksin.
- Unfortunately, my neighbor had a traffic accident and fell into a coma.
- Ne yazık ki, komşum bir trafik kazası geçirdi ve komaya girdi.
- His neighbor will care for the children while she is away.
- Komşusu, o uzakta iken çocukların bakımını üslenecek.
- He was seen stealing apples from the neighbor's tree.
- Komşusunun ağacından elma çalarken görüldü.
- Even though Tom is my neighbor, I don't know him very well.
- Tom benim komşum olmasına rağmen, onu çok iyi tanımıyorum.
- The neighbor's cat loves our garden.
- Komşunun kedisi bizim bahçeyi seviyor.
- This is my neighbor's dog.
- Bu benim komşumun köpeği.
- I saw Tom kill the neighbor's cat.
- Tom'u komşunun kedisini öldürürken gördüm.
- I have a liberal neighbor.
- Liberal bir komşum var.
- I can usually hear my neighbor's TV.
- Genellikle komşumun televizyonunu duyabiliyorum.
- It's all my scumbag neighbor's fault.
- Hepsi pislik komşumun suçu.
- Do you hate your neighbor?
- Komşunuzdan nefret ediyor musunuz?
- I saw my neighbor's dog running around in the yard.
- Bahçede komşumun köpeğinin koştuğunu gördüm.
- You're my neighbor.
- Sen benim komşumsun.
- I saw my neighbor's dog running around in the yard.
- Komşumun köpeğini bahçede koştururken gördüm.
- Tom is Mary's neighbor.
- Tom, Mary'nin komşusu.
- Tom borrowed a hammer from his neighbor.
- Tom komşusundan bir çekiç ödünç aldı.
- The neighbor's dog kept Tom awake most of the night.
- Komşunun köpeği, Tom'u gecenin çoğunda uyanık tuttu.
- I want to kill my neighbor's dog.
- Komşumun köpeğini öldürmek istiyorum.
- I think my new neighbor's name is Tom.
- Sanırım yeni komşumun adı Tom.
- We met our neighbor in the street.
- Sokakta komşumuzla karşılaştık.
- Tom was my neighbor three years ago.
- Tom üç yıl önce benim komşumdu.
- I have a conservative neighbor.
- Muhafazakar bir komşum var.
- Tom is my neighbor's son.
- Tom komşumun oğlu.
- The country declared war against its neighbor.
- Ülke komşusuna karşı savaş ilan etti.
- We have a new neighbor.
- Yeni bir komşumuz var.
- Tom almost drowned in his neighbor's swimming pool.
- Tom komşusunun yüzme havuzunda neredeyse boğuluyordu.
- My neighbor is a carpenter.
- Komşum bir marangoz.
- The neighbor's cat loves our garden.
- Komşumuzun kedisi bahçemizi çok seviyor.
- Mary's neighbor is a busybody.
- Mary'nin komşusu bir işgüzar.
- Our neighbor has broken a rib.
- Komşumuzun bir kaburgası kırıldı.
- He hates his neighbor.
- Komşusundan nefret ediyor.
- He is in love with his neighbor and wants to marry her.
- O, komşusuna âşık ve onunla evlenmek istiyor.
- Tom's neighbor has a good heart.
- Tom'un komşusunun iyi bir kalbi var.
- He is in love with his neighbor and wants to marry her.
- Komşusuna aşık ve onunla evlenmek istiyor.
- You're our neighbor.
- Sen bizim komşumuzsun.
- My neighbor went crazy.
- Komşum çıldırdı.
- My mother doesn't care for our neighbor very much.
- Annem komşumuzdan pek hoşlanmaz.
- My neighbor is a kleptomaniac.
- Komşum bir çalma hastası.
- I saw my neighbor's dog running in my yard.
- Komşumun benim bahçemde koşan köpeğini gördüm.
- The neighbor's dog was barking all night.
- Komşunun köpeği bütün gece havlıyordu.
- Tom couldn't sleep because the neighbor's dog barked all night.
- Komşunun köpeği bütün gece havladığı için Tom uyuyamadı.
- Our new neighbor plays the violin.
- Yeni komşumuz keman çalıyor.
- I had a neighbor who was blind.
- Kör bir komşum vardı.
- Our neighbor owns three Porsches, so he's rich.
- Komşumuzun üç Porsche'si var, yani zengin.
- Tom used to be my neighbor.
- Tom eskiden benim komşumdu.
- Fadil attended a party at a neighbor's house.
- Fadıl bir komşunun evindeki bir partiye katıldı.
- My neighbor renovated her house completely.
- Komşum evini tamamen yeniledi.
- My neighbor called the police.
- Komşum polisi aradı.
- He is our next door neighbor.
- O bizim bitişik komşumuz.
- Tom phoned from a neighbor's house.
- Tom bir komşunun evinden telefon etti.
- Poland is a neighbor of Ukraine.
- Polonya, Ukrayna'nın bir komşusudur.
- Tom is Mary's downstairs neighbor.
- Tom, Mary'nin alt kat komşusu.
- Mexico is a neighbor of the United States.
- Meksika, Amerika Birleşik Devletleri'nin komşusudur.
- I wanted to buy my neighbor's cottage, but it had already been sold when I got there.
- Komşumun yazlığını satın almak istedim ama oraya gittiğimde çoktan satılmıştı.
- Love your neighbor.
- Komşunu sev.
- My neighbor's dog was barking.
- Komşumun köpeği havlıyordu.
- My neighbor's son was killed by a drunk driver.
- Komşumun oğlu sarhoş bir sürücü tarafından öldürüldü.
- My neighbor's dog is barking.
- Komşumun köpeği havlıyor.
- He is not a believer whose stomach is filled while his neighbor goes hungry.
- O, komşusu açken karnı doyan bir mümin değil.
- Tom was Mary's neighbor.
- Tom, Mary'nin komşusuydu.
- Tom is swimming in the neighbor's pool.
- Tom komşunun havuzunda yüzüyor.
- Layla's neighbor called 911.
- Leyla'nın komşusu 911'i aradı.
- Sami heard his neighbor's voice.
- Sami komşusunun sesini duydu.
- I'm your new neighbor.
- Ben yeni komşunuzum.
- We are having trouble with our new neighbor.
- Biz yeni komşumuz ile sorun yaşıyoruz.
- The neighbor's dog was barking all night.
- Komşunun köpeği bütün gece havladı.
- I have a gay neighbor.
- Eşcinsel bir komşum var.
- My neighbor rejected my request to cut his tree.
- Komşum ağacını kesme isteğimi reddetti.
- My neighbor is a lovely fat woman.
- Komşum çok hoş, kilolu bir kadın.
- Tom is a very good neighbor.
- Tom çok iyi bir komşudur.
- Tom became interested in music because his neighbor was quite a musician.
- Tom tam bir müzisyen olan komşusundan dolayı müzikle ilgileniyordu.
- He borrows the car from his neighbor.
- O, komşusundan ödünç araba alır.
- Tom stole a truck from his neighbor's farm.
- Tom komşunun çiftliğinden bir el arabası çaldı.
- Our neighbor has two brown dogs.
- Komşumuzda iki kahverengi köpek var.
- Tom met his neighbor in the street.
- Tom komşusuyla sokakta karşılaştı.
- He shared a well with his neighbor.
- Komşusuyla bir kuyuyu ortaklaşa kullanıyordu.
- Tom drowned his neighbor's cat.
- Tom komşusunun kedisini boğdu.
- Did you hear that a burglar broke into the neighbor's house?
- Komşunun evine hırsız girdiğini duydun mu?
- I have a Muslim neighbor.
- Müslüman bir komşum var.
- My neighbor's son made fun of my daughter today at school.
- Komşumun oğlu, bugün okulda kızımla dalga geçti.
- My neighbor complained about the noise.
- Komşum gürültüden şikayet etti.
- Tom is my neighbor's son.
- Tom benim komşumun oğlu.
- Tom set his neighbor's house on fire.
- Tom komşusunun evini ateşe verdi.
- I hate my neighbor.
- Komşumdan nefret ediyorum.
- I have a right wing neighbor.
- Sağ görüşlü bir komşum var.
- A neighbor heard Layla's screams.
- Komşulardan biri Layla'nın çığlıklarını duymuş.
- Tom was my neighbor three years ago.
- Tom üç yıl önce komşumdu.
- She ran to the neighbor's house to call for assistance.
- O yardım çağırmak için komşunun evine koştu.
- Portugal has only one neighbor and it's Spain.
- Portekiz'in sadece bir komşusu vardır ve o İspanya'dır.
- Tom used to be my neighbor.
- Tom benim komşumdu.
- I have a conservative neighbor.
- Muhafazakâr bir komşum var.
- Tom pointed at the tree in his neighbor's yard.
- Tom komşusunun bahçesindeki ağacı işaret etti.
- I'm your new neighbor.
- Ben senin yeni komşunum.
- I have a left wing neighbor.
- Solcu bir komşum var.
- Have you heard that a burglar broke into my neighbor's house?
- Bir hırsızın, komşumun evine girdiğini duydun mu?
- He is not a believer whose stomach is filled while his neighbor goes hungry.
- Komşusu açken tok yatan inançlı değildir.
- A neighbor heard Tom screaming.
- Tom'u bir komşusu çığlık atarken duymuş.
- Our American neighbor will have lived in Japan for five years next year.
- Bizim Amerikalı komşumuz önümüzdeki yıl beş yıldır Japonya'da yaşıyor olacak.
- I saw my neighbor's dog running in my yard.
- Komşumun köpeğini bahçemde koşarken gördüm.
- Tom hates his neighbor.
- Tom komşusundan nefret ediyor.
- I have a left wing neighbor.
- Sol görüşlü bir komşum var.
- Tom is my neighbor.
- Tom benim komşum.
- Tom became interested in music because his neighbor was quite a musician.
- Tom müzikle ilgilenmeye başladı çünkü komşusu çok iyi bir müzisyendi.
- My neighbor is nice.
- Komşum iyi biri.
- I think my neighbor may have died.
- Sanırım komşum ölmüş olabilir.
- Do you know your neighbor?
- Komşunuzu tanıyor musunuz?
- Tom's neighbor has a good heart.
- Tom'un komşusu iyi bir kalbe sahip.
- Tom is a good neighbor.
- Tom iyi bir komşudur.
- Tom met his neighbor in the street.
- Tom sokakta komşusuyla karşılaştı.
Show More (271)
|
|
- A neighbor heard Tom's screams.
- Bir komşu Tom'un çığlıklarını duymuş.
- She is a most gracious neighbor.
- Çok nazik bir komşu.
- Sami is a crazy neighbor.
- Sami çılgın bir komşu.
- I have to take care of the neighbor kids.
- Komşu çocuklarına bakmak zorundayım.
- Tom is a great neighbor.
- Tom harika bir komşu.
- A neighbor heard Tom's screams.
- Bir komşu Tom'un çığlıklarını duydu.
- A good neighbor is better than a bad relative.
- İyi bir komşu kötü bir akrabadan daha iyidir.
- A neighbor heard Layla's screams.
- Bir komşu, Leyla'nın çığlıklarını duydu.
- A close neighbor is better than a distant relative.
- Yakın bir komşu, uzak bir akrabadan daha iyidir.
- Tom is a good neighbor.
- Tom, iyi bir komşu.
- The neighbor didn't see anything.
- Komşu hiçbir şey görmedi.
- The neighbor didn't see anything.
- Komşu hiçbir şey görmemiş.
- Tom is a very good neighbor.
- Tom çok iyi bir komşu.
- My neighbor rejected my request to cut his tree.
- Komşu ağacını kesme ricamı reddetti.
- The neighbor woman nearly died of envy.
- Komşu kadın neredeyse kıskançlıktan ölecekti.
- Ten days later, Fadil's body was found by a concerned neighbor.
- On gün sonra, Fadıl'ın cesedi endişeli bir komşu tarafından bulundu.
- A neighbor said he heard Tom screaming.
- Bir komşu Tom'un çığlık attığını duyduğunu söyledi.
- I have to take care of the neighbor kids.
- Komşu çocuklarıyla ilgilenmek zorundayım.
- Tom is a neighbor.
- Tom bir komşu.
- Tom is a good neighbor, isn't he?
- Tom iyi bir komşu, değil mi?
- The neighbor is walking her dog.
- Komşu köpeğini gezdiriyor.
- Ten days later, Sami's body was found by a concerned neighbor.
- On gün sonra Sami'nin cesedi ilgili bir komşu tarafından bulundu.
- Sami is just a neighbor.
- Sami sadece bir komşu.
- Tom is a very quiet neighbor.
- Tom çok sessiz bir komşu.
- Ten days later, Sami's body was found by a concerned neighbor.
- On gün sonra, Sami'nin cesedi endişeli bir komşu tarafından bulundu.
- A good neighbor is better than a bad relative.
- İyi bir komşu, kötü bir akrabadan iyidir.
- The neighbor is walking her dog.
- Komşu, köpeğini yürütüyor.
Show More (24)
|