|
- One passer-by was killed and nine others were injured.
- Yoldan geçen bir kişi öldürüldü ve dokuz kişi de yaralandı.
- We have nine new nuclear power stations there with 27 reactors.
- Burada 27 reaktörlü dokuz yeni nükleer enerji santralimiz var.
- At second reading, we tabled nine amendments and, of these, eight were approved.
- İkinci okumada dokuz değişiklik önergesi sunduk ve bunlardan sekizi kabul edildi.
- Parliament presented its report in nine months, whereas the Council took twenty-six.
- Parlamento raporunu dokuz ayda sunarken Konsey yirmi altı ayda hazırladı.
- In one sense I am almost amused that the resolution welcomes its creation nine years on.
- Bir anlamda kararın dokuz yıl sonra ortaya çıkmasını memnuniyetle karşılaması beni neredeyse eğlendiriyor.
- Why has the Commission waited nine months before proposing a legal basis?
- Komisyon yasal bir dayanak önermek için neden dokuz ay bekledi?
- Parliament presented its report in nine months, whereas the Council took twenty-six.
- Parlamento raporunu dokuz ayda sunarken, Konsey yirmi altı ayda sunmuştur.
- Furthermore, nine candidate countries were asked to take part in the MEDIA Plus programme.
- Ayrıca dokuz aday ülkeden MEDIA Plus programına katılmaları istenmiştir.
- She was one of the nine 'disappeared' who the IRA in Ireland claims responsibility for.
- İrlanda'da IRA'nın sorumluluğunu üstlendiği dokuz "kayıp"tan biriydi.
- As you know, the white paper proposes nine priorities.
- Bildiğiniz üzere beyaz kitap dokuz öncelik önermektedir.
- Nine, the number of proposed checks on compliance with the regulation has been doubled.
- Dokuz, yönetmeliğe uyum konusunda önerilen kontrollerin sayısı iki katına çıkarıldı.
- Just nine projects, and I ask myself why you are so vehement in their defence.
- Sadece dokuz proje ve ben kendime neden onları bu kadar şiddetle savunduğunuzu soruyorum.
- China has nine hundred million people employed within agriculture.
- Çin'de dokuz yüz milyon kişi tarımda istihdam edilmektedir.
- Nine debates are actually not particularly impressive, if I may say so.
- Dokuz münazara aslında pek de etkileyici sayılmaz.
- Nine hundred million people are still illiterate.
- Dokuz yüz milyon insan hala okuma yazma bilmiyor.
- Nine years ago, we saw the adoption of the packaging directive.
- Dokuz yıl önce ambalaj direktifinin kabul edildiğini gördük.
- Nine people died yesterday in the St Gotthard tunnel because of a road accident.
- St Gotthard tünelinde dün meydana gelen trafik kazasında dokuz kişi hayatını kaybetti.
- If only nine applicant countries are ready, they will join.
- Sadece dokuz başvuru sahibi ülke hazırsa katılacaklardır.
- The vaccination administered is effective for only six to nine months.
- Uygulanan aşı sadece altı ila dokuz ay süreyle etkili olmaktadır.
- Nine out of ten of the new countries will have referenda between March and September this year.
- Yeni ülkelerin onda dokuzu bu yıl Mart ve Eylül ayları arasında referanduma gidecek.
- Last year saw significant progress in all nine sectors encompassed by the Action Plan.
- Geçtiğimiz yıl Eylem Planı kapsamındaki dokuz sektörün tamamında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir.
- I drafted an opinion once before, nine months ago.
- Daha önce bir kez, dokuz ay önce bir görüş hazırlamıştım.
- I will begin with the nine technical amendments.
- Dokuz teknik değişiklikle başlayacağım.
- All nine candidates are well qualified to become excellent members of the Court of Auditors.
- Dokuz adayın hepsi de Sayıştay'ın mükemmel üyeleri olmak için gereken niteliklere sahiptir.
- The result is that we have dealt with only nine questions, the first four of which had a joint answer.
- Sonuç olarak, ilk dördüne ortak cevap verdiğimiz sadece dokuz soruyu ele aldık.
- Nine, the number of proposed checks on compliance with the regulation has been doubled.
- Dokuz, yönetmeliğe uygunluk konusunda önerilen kontrollerin sayısı iki katına çıkarıldı.
- The parties to Lomé I were just 46 ACP countries and nine Member States of the then European Community.
- Lomé I'in tarafları sadece 46 ACP ülkesi ve o zamanki Avrupa Topluluğunun dokuz Üye Devletiydi.
- We have voted on these nine re-appointed and newly appointed members of the Court of Auditors with mixed feelings.
- Sayıştay'ın yeniden atanan ve yeni atanan bu dokuz üyesini karışık duygularla oyladık.
- The disease affects one in nine women and claims 13 000 lives in the UK every year.
- Hastalık her dokuz kadından birini etkilemekte ve Birleşik Krallık'ta her yıl 13.000 kişinin hayatına mal olmaktadır.
- Now, nine months later, we are about to witness a first reading agreement on ENISA.
- Şimdi, dokuz ay sonra, Avrupa Ağ ve Bilgi Güvenliği Ajansı ile ilgili ilk okuma anlaşmasına tanık olmak üzereyiz.
- And this is the direction in which we expect the Danish and the other nine governments to move.
- Danimarka ve diğer dokuz hükümetin bu doğrultuda hareket etmesini bekliyoruz.
- Nine months after Washington, therefore, the Council has just given birth to its own strategic doctrine.
- Dolayısıyla Washington'dan dokuz ay sonra Konsey kendi stratejik doktrinini doğurmuş oldu.
- Five of the nine people for whose disappearance the IRA claims responsibility remain unaccounted for.
- IRA'nın kaybolmasından sorumlu olduğunu iddia ettiği dokuz kişiden beşinden hâlâ haber alınamıyor.
- There are nine projects in all which have been damaged in one way or another.
- Şu ya da bu şekilde zarar gören toplam dokuz proje var.
- Nine white farmers and 360 black farm workers have been killed in the chaos over the last few months.
- Son birkaç ay içinde yaşanan kaos ortamında dokuz beyaz çiftçi ve 360 siyah çiftlik işçisi öldürüldü.
- Fifteen states have already banned FGM, including nine African countries.
- Dokuz Afrika ülkesi de dahil olmak üzere on beş devlet halihazırda kadın sünnetini yasaklamıştır.
- Of these, nine resulted in dismissal - not one.
- Bunlardan dokuzu görevden alınmayla sonuçlanmıştır, bir tanesi değil.
- One passer-by was killed and nine others were injured.
- Yoldan geçen bir kişi öldü ve dokuz kişi de yaralandı.
- A committee was set up in November to draft one and the nine people on that committee include two women.
- Kasım ayında bir taslak hazırlamak üzere bir komite kuruldu ve bu komitedeki dokuz kişi arasında iki kadın da bulunuyor.
- Trump's "analysis" omitted a central feature of the market rise over the past nine years.
- Trump'ın "analizi" son dokuz yıldaki piyasa yükselişinin temel bir özelliğini atlamıştır.
- Trump's "analysis" omitted a central feature of the market rise over the past nine years.
- Trump'ın "analizi" son dokuz yıldaki piyasa yükselişinin temel bir özelliğini gözden kaçırmıştır.
- He was dismissed from the hospital after nine days.
- Dokuz gün sonra hastaneden taburcu edildi.
- Instead I'm seeing the next nine months as an opportunity.
- Bunun yerine önümüzdeki dokuz ayı bir fırsat olarak görüyorum.
- Trump's "analysis" omitted a central feature of the market rise over the past nine years.
- Trump'ın "çözümleme"si, geçtiğimiz dokuz yıl boyunca yaşanan piyasa yükselişinin asli bir özelliğini atlamış.
- The game ended at nine o'clock.
- Oyun saat dokuzda sona erdi.
- The building was completed nine months after breaking ground.
- Bina, temel atıldıktan dokuz ay sonra tamamlandı.
- Mary still misses Tom desperately nine months after his death.
- Mary, ölümünden dokuz ay sonra Tom'u hâlâ çaresizce özlüyor.
- I'll stay in Athens for nine days.
- Dokuz gün Atina'da kalacağım.
- Would nine o'clock be convenient for Tom?
- Saat dokuz Tom için uygun olur mu?
- How about tomorrow night at nine?
- Yarın gece saat dokuza ne dersin?
- Nine FIFA officials have been arrested and charged with racketeering and bribery.
- Dokuz FIFA yetkilisi tutuklandı ve şantaj ve rüşvet ile suçlandı.
- We're meeting at the station at nine o'clock.
- Saat dokuzda istasyonda buluşacağız.
- No matter what happens, you must be here by nine.
- Ne olursa olsun, dokuza kadar burada olmalısın.
- I am in cloud number nine.
- Dokuz numaralı buluttayım.
- You start working at nine.
- İşe saat dokuzda başlıyorsun.
- Banks open at nine o'clock.
- Bankalar dokuzda açarlar.
- I learned to type at the age of nine.
- Dokuz yaşında daktilo ile yazmayı öğrendim.
- It's a quarter past nine.
- Saat dokuzu çeyrek geçiyor.
- You start working at nine.
- Dokuzda çalışmaya başlıyorsun.
- The museum is open from nine o'clock in the morning.
- Müze sabah saat dokuzdan itibaren açık.
- The door is locked at nine o'clock.
- Kapı saat dokuzda kilitlenir.
- The train leaves at nine.
- Tren dokuzda kalkıyor.
- You should arrive at school before nine.
- Okula saat dokuzdan önce ulaşmalısın.
- The program starts at nine o'clock.
- Program saat dokuzda başlar.
- The change was nine pesos.
- Para üstü dokuz pesoydu.
- I was in bed by nine.
- Dokuzda yataktaydım.
- Please call me at nine AM.
- Beni lütfen öğleden önce saat dokuzda ara.
- Nine thousand nine hundred and ninety nine plus one is one thousand.
- Dokuz bin dokuz yüz doksan dokuz artı bir bindir.
- After the Singularity, we will all have nine dimensional sex organs.
- Tekillikten sonra hepimizin dokuz boyutlu cinsel organları olacak.
- He works from nine to five-thirty.
- Dokuzdan beş buçuğa kadar çalışıyor.
- Were you watching TV last night at nine o'clock?
- Dün gece saat dokuzda televizyon izliyor muydunuz?
- The sum of two plus three plus four is nine.
- İki artı üç artı dört, dokuz eder.
- I was nine years old when I asked my mom if Santa Claus really existed.
- Anneme Noel Baba'nın gerçekten var olup olmadığını sorduğumda dokuz yaşındaydım.
- It's a quarter after nine in the morning.
- Saat sabah dokuzu çeyrek geçiyor.
- I'll stay in Athens for nine days.
- Atina'da dokuz gün kalacağım.
- And all the days of Seth were nine hundred and twelve years, and he died.
- Şit'in bütün günleri dokuz yüz on iki yıl sürdü ve öldü.
- He said that it was nine o'clock.
- Dokuz olduğunu söyledi.
- This store closes at nine in the evening.
- Bu dükkan akşam dokuzda kapanıyor.
- Would you kindly come here at nine?
- Saat dokuzda buraya gelebilir misiniz?
- Is it cheaper to call after nine?
- Dokuzdan sonra aramak daha mı ucuz?
- It's ten to nine.
- Saat dokuza on var.
- There are nine girls and three boys in the library.
- Kütüphanede dokuz kız ve üç erkek var.
- He usually works from nine to five-thirty.
- Genelde sabah dokuzdan akşam beş buçuğa kadar çalışır.
- After the Singularity, we will all have nine dimensional sex organs.
- Tekillikten sonra, hepimizin dokuz boyutlu cinsel organları olacak.
- And all the days of Seth were nine hundred and twelve years, and he died.
- Şit toplam dokuz yüz on iki yıl yaşadıktan sonra öldü.
- Would you kindly come here at nine?
- Lütfen saat dokuzda buraya gelir misin?
- He worked from nine to five.
- O dokuzdan beşe çalıştı.
- Other people need nine or ten hours of sleep.
- Diğer insanların dokuz ya da on saat uykuya ihtiyacı var.
- You work at nine o'clock.
- Sen saat dokuzda çalışıyorsun.
- He came back about nine last night.
- Dün gece dokuz gibi döndü.
- This train departs at nine o'clock sharp.
- Bu tren tam olarak saat dokuzda kalkar.
- Three times three is nine.
- Üç kere üç dokuz yapar.
- Her brother nearly died in a traffic accident nine years ago.
- Onun erkek kardeşi dokuz yıl önce neredeyse bir trafik kazasında ölüyordu.
- You start working at nine.
- Dokuzda çalışmaya başlarsın.
- The tourist office is open from nine o'clock to one o'clock.
- Turizm bürosu, saat dokuzdan saat bire kadar açıktır.
- There are nine girls and three boys in the library.
- Kütüphanede dokuz kız ve üç oğlan var.
- The square of nine is eighty-one.
- Dokuzun karesi seksen bir.
- While I was standing there hesitating, a group of soldiers entered the restaurant, maybe eight or nine young men.
- Ben orada tereddütlü bir şekilde dikilirken bir grup asker restorana girdi, belki de sekiz ya da dokuz genç adam.
- I have visited more than nine countries so far.
- Şimdiye kadar dokuzdan fazla ülkeyi ziyaret ettim.
- I slept nine hours.
- Ben dokuz saat uyudum.
- Open your book on page nine.
- Kitabınızda sayfa dokuzu açın.
- The time is nine minutes after ten.
- Saat onu dokuz dakika geçiyor.
- Nine women can't make a baby in one month.
- Dokuz kadın bir bebeği bir ayda doğuramaz.
- My very educated mother just showed us nine planets.
- Çok eğitimli annem az önce bize dokuz gezegen gösterdi.
- There's musical entertainment from nine o'clock to midnight.
- Saat dokuzdan gece yarısına kadar müzikli eğlence var.
- The meeting finished at nine.
- Toplantı saat dokuzda bitti.
- You start working at nine.
- Çalışmaya saat dokuzda başlıyorsun.
- My child learned to talk at nine months old.
- Çocuğum dokuz aylıkken konuşmayı öğrendi.
- The French Formula 1 driver Jules Bianchi has died, nine months after his crash at the 2014 Japanese Grand Prix.
- Fransız Formula 1 pilotu Jules Bianchi, 2014 Japonya Grand Prix'sinde geçirdiği kazadan dokuz ay sonra hayatını kaybetti.
- Tom called me yesterday at nine in the morning.
- Tom dün sabah saat dokuzda beni aradı.
- This shop shuts at nine oclock this evening.
- Bu dükkan bu akşam saat dokuzda kapanıyor.
- It's nine o'clock.
- Saat dokuz.
- The shop is closed at nine every evening.
- Mağaza her akşam saat dokuzda kapanır.
- School begins at nine.
- Okul dokuzda başlıyor.
- It is just nine by my watch.
- Benim saatime göre tam dokuz.
- I make it a rule not to watch television after nine o'clock.
- Dokuzdan sonra televizyon izlememeyi kural edindim.
- We work from nine to five.
- Dokuzdan beşe kadar çalışıyoruz.
- How many is nine minus six?
- Dokuz eksi altı kaç eder?
- Tom called me yesterday at nine in the morning.
- Tom beni dün sabah saat dokuzda aradı.
- I need nine hours of sleep.
- Dokuz saat uyumam lazım.
- She is wrong in nine cases out of ten.
- On vakadan dokuzunda yanılıyor.
- There are three primary colours and nine secondary colours for a total of twelve colours.
- On iki rengin bir toplamı için üç ana renk ve dokuz ikinci derecede renk vardır.
- Banks open at nine o'clock.
- Bankalar saat dokuzda açılır.
- He never appears before nine o'clock.
- O saat dokuzdan önce asla görünmez.
- He called me yesterday at nine in the morning.
- Dün sabah dokuzda beni aradı.
- I will be watching TV at nine o'clock tonight in spite of much homework.
- Çok ödevim olmasına rağmen bu akşam saat dokuzda televizyon seyrediyor olacağım.
- The meeting finished at nine.
- Toplantı dokuzda bitti.
- Classes start at nine o'clock every day.
- Dersler her gün saat dokuzda başlar.
- Nine women can't make a baby in one month.
- Dokuz kadın bir ayda bebek yapamaz.
- He has nine pairs of shoes.
- Dokuz çift ayakkabısı var.
- The party finished at nine.
- Parti dokuzda bitti.
- Shall we meet tomorrow morning at nine?
- Yarın sabah dokuzda buluşalım mı?
- I have known Miss Smith for nine years.
- Bayan Smith'i dokuz yıldır tanıyorum.
- You work at nine o'clock.
- Saat dokuzda çalışıyorsun.
- Open your book to page nine.
- Kitabında sayfa dokuzu aç.
- Rain or shine, the opening ceremony is to begin at nine.
- Ne olursa olsun, açılış töreni dokuzda başlayacak.
- I slept for nine hours.
- Ben dokuz saat uyudum.
- Tom usually works from nine to five.
- Tom genelde dokuzdan beşe kadar çalışır.
- We work from nine to five.
- Biz dokuzdan beşe kadar çalışırız.
- I'd like a taxi at nine in the morning.
- Sabah saat dokuzda bir taksi istiyorum.
- I will be back by nine.
- Dokuza kadar dönerim.
- She works from nine.
- Dokuzdan itibaren çalışıyor.
- It's over nine thousand!
- Dokuz binden fazla!
- The party ended at nine.
- Parti dokuzda bitti.
- I usually sleep at nine.
- Ben genellikle dokuzda uyurum.
- If necessary, I'll come at nine tomorrow.
- Gerekirse, yarın dokuzda gelirim.
- Sami usually works from nine to five.
- Sami genellikle saat dokuzdan beşe kadar çalışır.
- I was nine years old when I asked my mom if Santa Claus really existed.
- Noel babanın gerçekten olup olmadığını anneme sorduğumda dokuz yaşındaydım.
- I learned to type at the age of nine.
- Daktilo kullanmayı dokuz yaşında öğrendim.
- You have to be home by nine o'clock.
- Saat dokuzda evde olmalısın.
- There are nine people in my family.
- Ailemde dokuz kişi var.
- You can hear the news on the radio at nine o'clock.
- Saat dokuzda haberi radyoda dinleyebilirsin.
- I will finish my homework by nine.
- Dokuza kadar ödevimi bitireceğim.
- One hundred, two hundred, three hundred, four hundred, five hundred, six hundred, seven hundred, eight hundred, nine hundred, one thousand.
- Yüz, iki yüz, üç yüz, dört yüz, beş yüz, altı yüz, yedi yüz, sekiz yüz, dokuz yüz, bin.
- We'll start at nine tomorrow.
- Yarın dokuzda başlayacağız.
- We're meeting at the station at nine o'clock.
- Biz saat dokuzda istasyonda buluşuyoruz.
- The course will be continued at nine.
- Kurs dokuzda devam edecek.
- My very educated mother just showed us nine planets.
- Benim çok eğitimli annem az önce bize dokuz gezegeni gösterdi.
- A stitch in time saves nine.
- Zamanın bir dikişi dokuz kurtarır.
- There's musical entertainment from nine o'clock to midnight.
- Saat dokuzdan gece yarısına kadar müzik eğlencesi var.
- The course will be continued at nine.
- Kurs, dokuzda devam edecek.
- I gave her my word I would be back home by nine.
- Ona dokuza kadar eve döneceğime söz verdim.
- Don't let Tom stay up past nine o'clock.
- Tom'un saat dokuzdan sonra ayakta kalmasına izin verme.
- Nine players make up a team.
- Dokuz oyuncudan bir takım oluşur.
- Tom usually works from nine to five-thirty.
- Tom genellikle dokuzdan beş buçuğa kadar çalışır.
- My train left Kyoto at six, and arrived in Tokyo at nine.
- Trenim saat altıda Kyoto'dan ayrıldı ve saat dokuzda Tokyo'ya vardı.
- I usually go to bed at nine.
- Genellikle dokuzda yatarım.
- Layla made a phone call at nine o'clock.
- Layla saat dokuzda bir telefon araması yaptı.
- It's already nine o'clock.
- Saat dokuz oldu bile.
- And all the days of Enos were nine hundred and five years, and he died.
- Enoş'un bütün günleri dokuz yüz beş yıl sürdü ve öldü.
- It is just nine by my watch.
- Benim saatime göre dokuz.
- You should arrive at school before nine.
- Dokuzdan önce okula varmalısınız.
- You start working at nine.
- Saat dokuzda çalışmaya başlıyorsun.
- I will finish my homework by nine.
- Saat dokuza kadar ev ödevimi bitireceğim.
- School begins at nine and is over at six.
- Okul dokuzda başlar ve altıda biter.
- The usual business hours in this office are from nine to five.
- Bu bürodaki normal iş saatleri dokuzdan beşe kadardır.
- Come any time after nine.
- Dokuzdan sonra herhangi bir zamanda gel.
- I woke up at nine o'clock.
- Saat dokuzda uyandım.
- Our school has nine classes.
- Bizim okulun dokuz sınıfı var.
- Austria is a parliamentary republic in central Europe and consists of nine federal states.
- Avusturya, Orta Avrupa'da parlamenter bir cumhuriyettir ve dokuz federal eyaletten oluşmaktadır.
- It is already nine o'clock.
- Saat dokuz oldu bile.
- I'll see you at nine tomorrow morning.
- Yarın sabah dokuzda görüşürüz.
- The party ended at nine.
- Parti saat dokuzda sona erdi.
- The game ended at nine o'clock.
- Oyun saat dokuzda bitti.
- Her brother nearly died in a traffic accident nine years ago.
- Kardeşi dokuz yıl önce bir trafik kazasında neredeyse ölüyordu.
- You have to be home by nine o'clock.
- Dokuza kadar evde olmalısın.
- Tom called me yesterday at nine in the morning.
- Tom dün sabah dokuzda beni aradı.
- He said that it was nine o'clock.
- Saatin dokuz olduğunu söyledi.
- I regularly go to bed at nine.
- Düzenli olarak dokuzda yatarım.
- I usually sleep at nine.
- Genelde dokuzda uyurum.
- He usually works from nine to five-thirty.
- Genellikle dokuzdan beş buçuğa kadar çalışır.
- Breakfast is from seven to nine.
- Kahvaltı saat yediden dokuza kadardır.
- It is five minutes to nine.
- Saat dokuza beş var.
- You start working at nine.
- Saat dokuzda işe başlıyorsun.
- My train left Kyoto at six, and arrived in Tokyo at nine.
- Trenim Kyoto'dan altıda ayrıldı ve Tokyo'ya dokuzda vardı.
- Tom called me yesterday at nine in the morning.
- Tom beni dün sabah dokuzda aradı.
- Nine thousand nine hundred and ninety nine plus one is one thousand.
- Dokuz bin dokuz yüz doksan dokuz artı bir, bin eder.
- She usually goes to bed at nine.
- O, genellikle dokuzda yatmaya gider.
- And all the days of Mathusala were nine hundred and sixty-nine years, and he died.
- Ve Mathusala'nın tüm günleri dokuz yüz altmış dokuz yıldı ve o öldü.
- The plane took off at exactly nine o'clock.
- Uçak tam dokuzda havalandı.
- We have to be at work by nine.
- Saat dokuza kadar işbaşında olmalıyız.
- Austria is a parliamentary republic in central Europe and consists of nine federal states.
- Avusturya, Orta Avrupa'da parlamenter bir cumhuriyettir ve dokuz federal eyaletten oluşur.
- I have visited more than nine countries to date.
- Bugüne kadar dokuzdan fazla ülkeyi ziyaret ettim.
- Fadil was kept in the hospital for nine months.
- Fadıl dokuz ay boyunca hastanede tutuldu.
- This store closes at nine in the evening.
- Bu mağaza bu akşam saat dokuzda kapatıyor.
- School starts at nine.
- Okul dokuzda başlar.
- The bus service is not good between nine and ten.
- Otobüs servisi dokuz ve on arasında iyi değil.
- Can you meet me at nine o'clock on Saturday morning?
- Cumartesi sabahı dokuzda benimle buluşabilir misin?
- I guessed right in nine cases out of ten.
- Durumların onda dokuzunu doğru tahmin ettim.
- The plane arrived exactly at nine.
- Uçak tam dokuzda geldi.
- Fadil was kept in the hospital for nine months.
- Fadıl dokuz ay boyunca hastanede kaldı.
- The museum is open from nine o'clock in the morning.
- Müze sabah dokuzdan itibaren açık.
- Our school has nine classes.
- Okulumuzda dokuz sınıf var.
- I'd like a taxi at nine in the morning.
- Sabah dokuzda bir taksi istiyorum.
- And all the days of Jared were nine hundred and sixty-two years, and he died.
- Jared'in bütün ömrü dokuz yüz altmış iki yıl sürdü ve öldü.
- The train leaves at nine o'clock.
- Tren saat dokuzda kalkar.
- How about tomorrow night at nine?
- Yarın gece saat dokuz olur mu?
- The meeting began at nine o'clock sharp.
- Toplantı tam dokuzda başladı.
- He came back at nine o'clock.
- Saat dokuzda geri geldi.
- Tom needs at least nine hours of sleep every night or he can't function.
- Tom'un her gece en az dokuz saat uyumaya ihtiyacı var yoksa işlevini yerine getiremez.
- Tom's cat had nine kittens.
- Tom'un kedisinin dokuz yavrusu oldu.
- He did not come back until nine o'clock.
- Dokuza kadar dönmedi.
- He did not come back until nine o'clock.
- Saat dokuza kadar gelmedi.
- This store is closed at nine.
- Bu mağaza saat dokuzda kapanır.
- This train leaves at nine o'clock.
- Bu tren dokuzda hareket eder.
- Rain or shine, the opening ceremony is to begin at nine.
- Hava nasıl olursa olsun açılış töreni dokuzda başlayacak.
- We have to be at work by nine.
- Dokuzda işte olmamız gerekiyor.
- The train leaves at nine o'clock.
- Tren saat dokuzda kalkıyor.
- This shop shuts at nine oclock this evening.
- Bu mağaza bu akşam saat dokuzda kapanıyor.
- Can you come at nine?
- Dokuzda gelebilir misin?
- Tom's cat had nine kittens.
- Tom'un kedisinin dokuz yavru kedisi vardı.
- There are three primary colours and nine secondary colours for a total of twelve colours.
- Üç ana renk ve dokuz ikincil renk olmak üzere toplam on iki renk vardır.
- She works from nine.
- O dokuzdan itibaren çalışır.
- I'd like you to come at nine.
- Ben dokuzda gelmeni istiyorum.
- My father came home at nine.
- Benim babam dokuzda eve geldi.
- Classes start at nine o'clock every day.
- Dersler her gün saat dokuzda başlıyor.
- Four metres of this material cost nine francs; therefore, two metres cost four and a half francs.
- Bu malzemenin dört metresi dokuz frank; dolayısıyla iki metresi dört buçuk frank.
- It is five minutes to nine.
- Dokuza beş dakika var.
- He came back last night around nine.
- Dün gece dokuz gibi döndü.
- He worked from nine to five.
- Dokuzdan beşe kadar çalışırdı.
- I bought nine flowers.
- Dokuz tane çiçek aldım.
- You can hear the news on the radio at nine o'clock.
- Saat dokuzda radyodan haberleri dinleyebilirsin.
- Can you come at nine?
- Dokuzda gelebilir misiniz?
- This shop shuts at nine.
- Bu dükkan dokuzda kapanır.
- We learned at school that the square root of nine is three.
- Okulda dokuzun karekökünün üç olduğunu öğrendik.
- I usually work from nine to five.
- Genellikle dokuzdan beşe kadar çalışırım.
- Call me at nine tomorrow morning.
- Yarın sabah dokuzda beni ara.
- We learned at school that the square root of nine is three.
- Dokuzun kare kökünün üç olduğunu okulda öğrendik.
- The plane took off at exactly nine o'clock.
- Uçak saat tam dokuzda havalandı.
- It's over nine thousand!
- O dokuz binin üzerinde!
- Open at page nine.
- Sayfa dokuzu açın.
- Nine FIFA officials have been arrested and charged with racketeering and bribery.
- Dokuz FIFA yetkilisi tutuklandı ve şantaj ve rüşvetle suçlandı.
- Layla made a phone call at nine o'clock.
- Leyla saat dokuzda bir telefon görüşmesi yaptı.
- Sami was pronounced dead at nine o'clock.
- Sami'nin saat dokuzda öldüğü açıklandı.
- My father came home at nine.
- Babam eve dokuzda gelir.
- And all the days of Cainan were nine hundred and ten years, and he died.
- Kaynan'ın bütün günleri dokuz yüz on yıl sürdü ve öldü.
- I will be back by nine.
- Dokuza kadar geri döneceğim.
- One third of nine is three.
- Dokuzun üçte biri üçtür.
- He has nine pairs of shoes.
- Onun dokuz çift ayakkabısı var.
- He said it was nine o'clock.
- Saatin dokuz olduğunu söyledi.
- Tom's bedtime is nine o'clock on school nights.
- Tom'un yatma saati okul geceleri saat dokuzdur.
- It's a quarter after nine in the morning.
- Sabah dokuzu çeyrek geçiyor.
- I gave her my word I would be back home by nine.
- Dokuzda evde olacağıma dair ona söz verdim.
- He came back at nine o'clock.
- O, saat dokuzda geri geldi.
- No matter what happens, you must be here by nine.
- Ne olursa olsun, saat dokuzda burada olmalısın.
- This store is closed at nine.
- Bu mağaza dokuzda kapanıyor.
- The meeting broke up at nine o'clock.
- Toplantı dokuzda dağıldı.
- The meeting began at nine o'clock sharp.
- Toplantı saat tam dokuzda başladı.
- The tourist office is open from nine o'clock to one o'clock.
- Turizm ofisi saat dokuzdan bire kadar açık.
- I slept nine hours.
- Dokuz saat uyudum.
- Tom works from nine to five.
- Tom dokuzdan beşe kadar çalışıyor.
- I woke up at nine.
- Ben dokuzda uyandım.
- She is leaving at nine o'clock.
- O dokuzda ayrılıyor.
- The time is nine minutes after ten.
- Saat onu dokuz geçiyor.
- I woke up at nine.
- Dokuzda uyandım.
- He said it was nine o'clock.
- O saatin dokuz olduğunu söyledi.
- We have about nine students.
- Yaklaşık dokuz öğrencimiz var.
- I slept for nine hours.
- Dokuz saat uyudum.
- I need nine hours of sleep.
- Dokuz saat uykuya ihtiyacım var.
- I will be watching TV at nine o'clock tonight in spite of much homework.
- Bu kadar ödeve rağmen bu akşam saat dokuzda televizyon izleyeceğim.
- They were supposed to be here at nine.
- Dokuzda burada olmaları gerekiyordu.
- Can you meet me at nine o'clock on Saturday morning?
- Cumartesi sabahı saat dokuzda benimle buluşabilir misin?
- School starts at nine.
- Okul dokuzda başlıyor.
- The square of nine is eighty-one.
- Dokuzun karesi seksen birdir.
- The store is open from nine to six.
- Dükkan dokuzdan altıya kadar açık.
- Other people need nine or ten hours of sleep.
- Diğer insanlar dokuz ya da on saat uykuya ihtiyaç duyarlar.
- Three times three is nine.
- Üç kere üç dokuz eder.
- There are nine planets travelling around the sun, the earth being one of them.
- Güneşin etrafında dolaşan dokuz gezegen vardır, dünya da bunlardan biridir.
- The door is locked at nine every night.
- Kapı, her gece dokuzda kilitlenir.
- Sami was pronounced dead at nine o'clock.
- Sami'nin saat dokuzda öldüğü söylendi.
- Layla left just before nine PM.
- Layla akşam dokuzdan hemen önce ayrıldı.
- It's a quarter past nine.
- Dokuzu çeyrek geçiyor.
- Tom's bedtime is nine o'clock on school nights.
- Tom'un yatma zamanı okul geceleri saat dokuzdur.
- I bought nine flowers.
- Dokuz çiçek aldım.
- This store closes at nine in the evening.
- Bu dükkan saat dokuzda kapanır.
- The meeting broke up at nine o'clock.
- Toplantı saat dokuzda dağıldı.
- Tom works from nine to five.
- Tom dokuzdan beşe kadar çalışır.
- Please remind me to call John at nine.
- Lütfen bana John'u dokuzda aramamı hatırlat.
- One third of nine is three.
- Dokuzun üçte biri üç eder.
- The train leaves at nine.
- Tren saat dokuzda kalkıyor.
- School begins at nine.
- Okul dokuzda başlar.
- I moved to England from Germany when I was nine.
- Dokuz yaşındayken Almanya'dan İngiltere'ye taşındım.
- The shop is closed at nine every evening.
- Dükkan her akşam dokuzda kapanıyor.
- Is it true that you closed the shop at nine?
- Dükkanı dokuzda kapattığın doğru mu?
- The program starts at nine o'clock.
- Program saat dokuzda başlıyor.
- You are to return home before nine.
- Saat dokuzdan önce eve döneceksin.
- She is leaving at nine o'clock.
- Saat dokuzda gidiyor.
- On school nights, Tom goes to bed at nine o'clock, but on Fridays and Saturdays, he stays up much later.
- Okul geceleri Tom saat dokuzda yatar, ama cuma ve cumartesi günleri çok daha geç yatar.
- There are nine planets travelling around the sun, the earth being one of them.
- Güneşin etrafında dönen dokuz gezegen vardır,Dünya onlardan biridir.
- How many is nine minus six?
- Dokuz eksi altı kaçtır?
- You must come back before nine o'clock.
- Dokuzdan önce dönmelisin.
- This train departs at nine o'clock sharp.
- Bu tren saat tam dokuzda kalkıyor.
- One, two, three, four, five, six, seven, eight, nine, ten.
- Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on.
- You are to return home before nine.
- Saat dokuzdan önce eve dönmelisin.
- Were you watching TV last night at nine o'clock?
- Dün gece saat dokuzda televizyon izliyor muydun?
- This train leaves at nine o'clock.
- Bu tren saat dokuzda kalkıyor.
- We'll meet at the station at nine o'clock.
- Saat dokuzda istasyonda buluşacağız.
- He never appears before nine o'clock.
- Saat dokuzdan önce asla ortaya çıkmaz.
- The party was over at nine.
- Parti dokuzda bitti.
- One, three, five, seven and nine are odd numbers.
- Bir, üç, beş, yedi ve dokuz tek sayılardır.
- He came back last night around nine.
- O dün gece saat dokuz civarında geri geldi.
- She usually goes to bed at nine.
- Genellikle dokuzda yatar.
- Work doesn't always begin at nine.
- İş her zaman dokuzda başlamaz.
- Precisely at nine o'clock came the Princess in the carriage with four horses.
- Tam saat dokuzda Prenses dört atlı bir arabayla geldi.
- He works from nine to five-thirty.
- O, dokuzdan beş otuza kadar çalışır.
- Come any time after nine.
- Dokuzdan sonra istediğiniz zaman gelin.
- Please remind me to call John at nine.
- Lütfen John'u saat dokuzda aramamı hatırlat.
- Around nine o'clock I'll be on my way back again.
- Saat dokuz gibi dönüş yolunda olacağım.
- Beethoven wrote nine symphonies.
- Beethoven dokuz senfoni yazdı.
Show More (326)
|
