Tureng - on purpose - İngilizce Türkçe Cümleler

Geçmiş

	İngilizce	Türkçe
1	on purpose	bilerek	expr.
	She hurt me on purpose. Beni bilerek incitti. I think you did it on purpose. Sanırım onu bilerek yaptın. She did it on purpose. Bilerek yaptı. You're doing it on purpose! Bilerek yapıyorsun! I don't think Tom did that on purpose. Tom'un onu bilerek yaptığını sanmıyorum. Tom knew Mary didn't do that on purpose. Tom, Mary'nin bunu bilerek yapmadığını biliyordu. I'm quite certain Tom did that on purpose. Tom'un onu bilerek yaptığından oldukça eminim. They think you did all that on purpose. Bütün bunları bilerek yaptığını sanıyorlar. He broke the vase on purpose to bother me. Beni sinirlendirmek için bilerek vazoyu kırdı. He broke the vase on purpose to bother me. Beni rahatsız etmek için vazoyu bilerek kırdı. Tom has done that on purpose. Tom bunu bilerek yaptı. Tom did it on purpose, I think. Tom bunu bilerek yaptı, sanırım. I know Tom did it on purpose. Tom'un bunu bilerek yaptığını biliyorum. Tom thought Mary did that on purpose. Tom, Mary'nin bunu bilerek yaptığını düşündü. Susan broke the dish on purpose to show her anger. Susan öfkesini göstermek için tabağı bilerek kırdı. I think Tom didn't do that on purpose. Bence Tom bunu bilerek yapmadı. I think they did that on purpose. Bence bunu bilerek yaptılar. I didn't do it on purpose. Bilerek yapmadım. Did Tom do that on purpose? Tom onu bilerek mi yaptı? Tom thinks that I did that on purpose. Tom bunu bilerek yaptığımı düşünüyor. I don't think Tom would do that on purpose. Tom'un bunu bilerek yapacağını sanmıyorum. She broke the dish on purpose just to show her anger. Sırf öfkesini göstermek için tabağı bilerek kırdı. I do think Tom did that on purpose. Tom'un bunu bilerek yaptığını düşünüyorum. Tom will never believe that I did it on purpose. Tom onu bilerek yaptığıma asla inanmayacak. I did that on purpose. Bunu bilerek yaptım. I know Tom did that on purpose. Tom'un bunu bilerek yaptığını biliyorum. She dropped her handkerchief on purpose to draw his attention. Onun dikkatini çekmek için mendilini bilerek düşürdü. He didn't do it on purpose. Bilerek yapmadı. Tom knew Mary didn't do that on purpose. Tom, Mary'nin onu bilerek yapmadığını biliyordu. Tom made that mistake on purpose. Tom o hatayı bilerek yaptı. Tom didn't do it on purpose. Tom bunu bilerek yapmadı. I think they did it on purpose. Bence bunu bilerek yaptılar. I did it on purpose. Bilerek yaptım. She told me a wrong address on purpose. Bana bilerek yanlış adres söyledi. They think you did all that on purpose. Bütün bunları bilerek yaptığını düşünüyorlar. You did it on purpose! Bunu bilerek yaptın! Why would anyone do that on purpose? Neden biri bunu bilerek yapmak istesin? He has done that on purpose. Bunu bilerek yaptı. I wasn't trying to do it on purpose. Bunu bilerek yapmadım. Maybe Tom did that on purpose. Belki Tom bilerek yapmıştır bunu. I know she did it on purpose. Bunu bilerek yaptığını biliyorum. Sami shot this man on purpose. Sami bu adamı bilerek vurdu. Tom did that on purpose. Tom bunu bilerek yaptı. I think they did it on purpose. Sanırım onlar bunu bilerek yaptı. He did that on purpose. O bunu bilerek yaptı. Tom said he didn't do that on purpose. Tom bunu bilerek yapmadığını söyledi. Did you make that mistake on purpose? O hatayı bilerek mi yaptın? I failed on purpose. Bilerek kaybettim. You did that on purpose, didn't you? Bunu bilerek yaptın, değil mi? Did Tom do that on purpose? Tom bunu bilerek mi yaptı? It's likely that Tom did it on purpose. Tom'un bunu bilerek yapmış olması muhtemel. You did this on purpose! Bunu bilerek yaptın! Why would anyone do that on purpose? Neden biri bunu bilerek yapsın ki? It is not likely that he did it on purpose. Bunu bilerek yapmış olması pek mümkün değil. He did that on purpose. Bunu bilerek yaptı. Tom will never believe that I did it on purpose. Tom bunu bilerek yaptığıma asla inanmayacak. He broke the flower vase on purpose. Çiçek vazosunu bilerek kırdı. You made the mistake on purpose, didn't you? Hatayı bilerek yaptın, değil mi? Tom did that on purpose, I think. Tom bunu bilerek yaptı, sanırım. Do you think he made that mistake on purpose? Onun bu hatayı bilerek yaptığını mı düşünüyorsun? Tom knew that Mary didn't do that on purpose. Tom, Mary'nin bunu bilerek yapmadığını biliyordu. Tom thinks you did that on purpose. Tom bunu bilerek yaptığınızı düşünüyor. I think you did it on purpose. Bence bunu bilerek yaptın. He stepped on my foot on purpose. Bilerek ayağıma bastı. You did it on purpose, didn't you? Bunu bilerek yaptın, değil mi? You don't really believe that Tom did that on purpose, do you? Tom'un bunu bilerek yaptığına gerçekten inanmıyorsun, değil mi? Tom probably did that on purpose. Tom muhtemelen bunu bilerek yaptı. You don't believe that Tom did that on purpose, do you? Tom'un bunu bilerek yaptığına inanmıyorsun, değil mi? Tom made that mistake on purpose. Tom bu hatayı bilerek yaptı. Tom did that on purpose, didn't he? Tom bunu bilerek yaptı, değil mi? Why do people hurt others on purpose? İnsanlar neden başkalarını bilerek incitir? Did you make that mistake on purpose? Bu hatayı bilerek mi yaptın? You did that on purpose. Bunu bilerek yaptın. Tom did it on purpose. Tom bunu bilerek yaptı. I doubt very seriously that Tom did that on purpose. Tom'un bunu bilerek yaptığından çok ciddi şekilde şüpheliyim. I think they do that on purpose. Bence bunu bilerek yapıyorlar. I think they did that on purpose. Ben onların bunu, bilerek yaptıklarını düşünüyorum. You did it on purpose, didn't you? Onu bilerek yaptın, değil mi? Maybe Tom did that on purpose. Belki de Tom bunu bilerek yaptı. I think Tom didn't do that on purpose. Bence Tom bunu bilerek yapmamıştı. I know Tom did it on purpose. Tom'un bilerek yaptığını biliyorum. I think Tom did that on purpose. Bence Tom bunu bilerek yaptı. I think Tom did that on purpose. Tom'un onu bilerek yaptığını düşünüyorum. She broke the window on purpose. Camı bilerek kırdı. You're doing it on purpose! Bunu bilerek yapıyorsun! Why would Tom do that on purpose? Tom bunu neden bilerek yapsın ki? You didn't do that on purpose, did you? Onu bilerek yapmadın, değil mi? Are you doing that on purpose? Bunu bilerek mi yapıyorsun? I know you did it on purpose. Bilerek yaptığını biliyorum. Did you do that on purpose? Onu bilerek mi yaptın? He hurt me on purpose. Beni bilerek incitti. Tom did it on purpose. Tom onu bilerek yaptı. I suspect that Tom did that on purpose. Tom'un bunu bilerek yaptığından şüpheleniyorum. We didn't do it on purpose. Onu bilerek yapmadık. He broke this vase on purpose. Bu vazoyu bilerek kırdı. He broke the window on purpose. Camı bilerek kırdı. He made a mistake on purpose. Bilerek bir hata yaptı. Tom thinks you're doing it on purpose. Tom bunu bilerek yaptığını düşünüyor. I think Tom did this on purpose. Bence Tom bunu bilerek yaptı. It is likely that he kept me waiting on purpose. Muhtemelen beni bilerek bekletti. I failed on purpose. Bilerek başarısız oldum. I do think Tom did that on purpose. Bence Tom bunu bilerek yaptı. The boy stepped on my foot on purpose. Oğlan bilerek ayağıma bastı. We skipped his turn on purpose. Sırasını bilerek atladık. Tom thinks you're doing it on purpose. Tom senin bunu bilerek yapıyor olduğunu düşünüyor. She hurt me on purpose. O beni bilerek incitti. Did you do that on purpose? Bunu bilerek mi yaptın? I'm quite certain Tom did that on purpose. Tom'un bunu bilerek yaptığına eminim. We didn't do it on purpose. Bunu bilerek yapmadık. I think you did that on purpose. Bence bunu bilerek yaptın. I did that on purpose. Ben onu bilerek yaptım. Tom said that he didn't think that Mary did that on purpose. Tom, Mary'nin bunu bilerek yaptığını düşünmediğini söyledi. You made that mistake on purpose, didn't you? Bu hatayı bilerek yaptın, değil mi? The clown fell down on purpose. Palyaço bilerek düştü. It occurred to me that he had done it on purpose. Bunu bilerek yaptığını düşündüm. I'm quite certain Tom didn't do that on purpose. Tom'un onu bilerek yapmadığından oldukça eminim. You didn't do that on purpose, did you? Bunu bilerek yapmadın, değil mi? Jack broke his mother's valuable vase, but he didn't do it on purpose, so she wasn't angry. Jack annesinin değerli vazosunu kırdı ama bunu bilerek yapmamıştı, bu yüzden annesi kızmadı. You did that on purpose. Onu bilerek yaptın. I think Tom broke the dish on purpose. Sanırım Tom tabağı bilerek kırdı. Tom didn't do that on purpose. Tom bunu bilerek yapmadı. I'm quite certain Tom didn't do that on purpose. Tom'un bunu bilerek yapmadığından eminim. I'm pretty sure he came late on purpose. Onun bilerek geç kaldığından eminim. She told me a wrong address on purpose. Bilerek bana yanlış adres verdi. You did this on purpose, didn't you? Bunu bilerek yaptın, değil mi? I think they do that on purpose. Sanırım onu bilerek yapıyorlar. She told me the wrong address on purpose. Bana bilerek yanlış adres söyledi. He made mistakes on purpose to annoy me. Beni kızdırmak için bilerek hata yaptı. I think Tom broke the dish on purpose. Bence Tom tabağı bilerek kırdı. Show More (126)
2	on purpose	kasten	expr.
	Tom did it on purpose, I think. Tom onu kasten yaptı, sanırım. I think Tom did this on purpose. Sanırım Tom bunu kasten yaptı. He made a mistake on purpose. O kasten bir hata yaptı. I failed on purpose. Kasten kaybettim. I know Tom did that on purpose. Tom'un bunu kasten yaptığını biliyorum. He broke this vase on purpose. O bu vazoyu kasten kırdı. I didn't do it on purpose. Ben onu kasten yapmadım. She broke the dish on purpose just to show her anger. Sadece öfkesini göstermek için tabağı kasten kırmış. You made that mistake on purpose, didn't you? O hatayı kasten yaptın, değil mi? I'm pretty sure he came late on purpose. Kasten geç kaldığına eminim. Tom didn't do it on purpose. Tom bunu kasten yapmadı. You did that on purpose. Onu kasten yaptın. It's likely that Tom did it on purpose. Tom'un onu kasten yapmış olması muhtemel. Tom said he didn't do that on purpose. Tom bunu kasten yaptığını söyledi. You don't believe that Tom did that on purpose, do you? Tom'un bunu kasten yaptığına inanmıyorsun, değil mi? It occurred to me that he had done it on purpose. Onun bunu kasten yaptığını fark ettim. Tom thought Mary did that on purpose. Tom Mary'nin onu kasten yaptığını düşündü. Tom thinks that I did that on purpose. Tom onu kasten yaptığımı düşünüyor. Tom did that on purpose, didn't he? Tom bunu kasten yaptı, değil mi? Tom did that on purpose. Tom onu kasten yaptı. I did it on purpose. Onu kasten yaptım. You did that on purpose, didn't you? Onu kasten yaptın, değil mi? Are you doing that on purpose? Onu kasten mi yapıyorsun? Tom probably did that on purpose. Tom muhtemelen bunu kasten yaptı. It is not likely that he did it on purpose. Onu kasten yapması mümkün değil. Tom knew Mary didn't do that on purpose. Tom, Mary'nin onu kasten yapmadığını biliyordu. You're doing it on purpose! Bunu kasten yapıyorsun! I know you did it on purpose. Senin bunu kasten yaptığını biliyorum. I don't think Tom did that on purpose. Tom'un bunu kasten yaptığını sanmıyorum. Tom did that on purpose, I think. Tom onu kasten yaptı, sanırım. The boy stepped on my foot on purpose. Çocuk, kasten ayağıma bastı. He hurt me on purpose. O beni kasten incitti. Tom knew that Mary didn't do that on purpose. Tom Mary'nin onu kasten yapmadığını biliyordu. Tom thinks you did that on purpose. Tom bunu kasten yaptığını düşünüyor. You don't really believe that Tom did that on purpose, do you? Tom'un onu kasten yaptığına gerçekten inanmıyorsun, değil mi? Show More (32)
3	on purpose	kasıtlı olarak	adv.
	It is obvious that this system has been implemented on purpose. Bu sistemin kasıtlı olarak uygulandığı açıktır. Susan broke the dish on purpose to show her anger. Susan, öfkesini göstermek için tabağı kasıtlı olarak kırdı. The clown fell down on purpose. Palyaço kasıtlı olarak düştü. I know she did it on purpose. Onun bunu kasıtlı olarak yaptığını biliyorum. Sami shot this man on purpose. Sami bu adamı kasıtlı olarak vurdu. He broke the window on purpose. O kasıtlı olarak pencereyi kırdı. She broke the window on purpose. O, pencereyi kasıtlı olarak kırdı. It is likely that he kept me waiting on purpose. Beni kasıtlı olarak bekletmesi olası. He stepped on my foot on purpose. Kasıtlı olarak ayağıma bastı. Did you break the window on purpose or by accident? Pencereyi kasıtlı olarak mı kırdın yoksa kazara mı? He broke the flower vase on purpose. Kasıtlı olarak vazoyu kırdı. We skipped his turn on purpose. Biz kasıtlı olarak onun sırasını atladık. You did that on purpose, didn't you? Onu kasıtlı olarak yaptın, değil mi? Show More (10)
4	on purpose	bile bile	adv.
	You did that on purpose, didn't you? Onu bile bile yaptın, değil mi? You did that on purpose. Onu bile bile yaptın. You're doing it on purpose! Bunu bile bile yapıyorsun! Show More (0)
5	on purpose	mahsus	adv.
	You're doing it on purpose! Bunu mahsus yapıyorsun! Show More (-2)