1 |
outgoing |
dışa dönük |
adj. |
|
- Tom is very outgoing, isn't he?
- Tom çok dışa dönük, değil mi?
- Tom is very outgoing.
- Tom çok dışa dönüktür.
- I'm not outgoing.
- Dışa dönük değilim.
- Tom is outgoing, isn't he?
- Tom dışa dönük, değil mi?
- Tom wasn't very outgoing.
- Tom pek dışa dönük değildi.
- Tom is pretty outgoing, isn't he?
- Tom oldukça dışa dönük, değil mi?
- Layla was very outgoing.
- Leyla çok dışa dönüktü.
- I'm pretty outgoing, I think.
- Ben oldukça dışa dönüğüm, sanırım.
- Layla was a brave, happy and outgoing little girl.
- Leyla cesur, mutlu ve dışa dönük bir küçük kızdı.
- You're outgoing.
- Sen dışa dönüksün.
- Tom is quite outgoing.
- Tom oldukça dışa dönüktür.
- You're very outgoing.
- Çok dışa dönüksün.
- Layla was a brave, happy and outgoing little girl.
- Layla cesur, mutlu ve dışa dönük küçük bir kızdı.
- Tom isn't outgoing.
- Tom dışa dönük değildir.
- He was very outgoing.
- Çok dışa dönüktü.
- Tom is extremely outgoing.
- Tom son derece dışa dönük.
- I'm pretty outgoing, I think.
- Sanırım oldukça dışa dönük biriyim.
- I think Tom is outgoing.
- Bence Tom dışa dönük.
- You seem to be quite outgoing.
- Oldukça dışa dönük birine benziyorsunuz.
- People around me say that you are very outgoing.
- Etrafımdaki insanlar senin çok dışa dönük olduğunu söylüyor.
- Tom and Mary are both very outgoing, aren't they?
- Tom ve Mary çok dışa dönükler, değil mi?
- Tom has an outgoing personality.
- Tom'un dışa dönük bir kişiliği var.
- Sami seemed very outgoing.
- Sami çok dışa dönük görünüyordu.
- Tom and Mary are very friendly and outgoing.
- Tom ve Mary çok arkadaş canlısı ve dışa dönüktür.
- Layla was very outgoing.
- Layla çok dışa dönüktü.
- Tom isn't very outgoing.
- Tom pek dışa dönük değildir.
- You seem to be quite outgoing.
- Sen çok dışa dönük görünüyorsun.
- He is outgoing.
- Dışa dönüktür.
- I'm very outgoing.
- Çok dışa dönük biriyim.
- Tom is an outgoing person.
- Tom dışa dönük bir insan.
- Tom is very friendly and outgoing.
- Tom çok arkadaş canlısı ve dışa dönüktür.
- Tom is extremely outgoing, isn't he?
- Tom son derece dışa dönük, değil mi?
- Sami remembers Layla being very outgoing and intelligent.
- Sami, Layla'nın çok dışa dönük ve zeki olduğunu hatırlıyor.
- Tom is outgoing.
- Tom dışa dönüktür.
- I know that Tom is outgoing.
- Tom'un dışa dönük olduğunu biliyorum.
- Tom is a very outgoing person.
- Tom çok dışa dönük bir insandır.
Show More (33)
|
2 |
outgoing |
cana yakın |
adj. |
|
- Tom is outgoing, isn't he?
- Tom cana yakın, değil mi?
- Tom is very outgoing, isn't he?
- Tom çok cana yakın, değil mi?
- I'm not outgoing.
- Ben cana yakın değilim.
- Tom is extremely outgoing, isn't he?
- Tom son derece cana yakın, değil mi?
- Tom is pretty outgoing, isn't he?
- Tom oldukça cana yakın, değil mi?
Show More (2)
|
3 |
outgoing |
sempatik |
adj. |
|
- Tom has an outgoing personality.
- Tom'un sempatik bir kişiliği var.
- He is outgoing.
- O sempatiktir.
- You're very outgoing.
- Çok sempatiksin.
- Tom is quite outgoing.
- Tom oldukça sempatik.
Show More (1)
|
4 |
outgoing |
ayrılan |
adj. |
|
- Secondly, I wished to pay tribute the outstanding work of the outgoing Ombudsman, Jacob Söderman.
- İkinci olarak görevden ayrılan Ombudsman Jacob Söderman'ın olağanüstü çalışmalarını takdirle anmak istiyorum.
Show More (-2)
|
5 |
outgoing |
giden |
adj. |
|
- All incoming and outgoing trade has to pass through these gateways.
- Gelen ve giden tüm ticaret bu geçitlerden geçmek zorunda.
Show More (-2)
|
6 |
outgoing |
içi dışı bir |
n. |
|
- Tom is very friendly and outgoing.
- Tom çok samimi ve içi dışı bir.
Show More (-2)
|
7 |
outgoing |
açık yürekli |
adj. |
|
- I've never been outgoing.
- Hiç açık yürekli olmadım.
Show More (-2)
|