|
- Ageing is, however, no longer essentially a problem peculiar to developing countries.
- Ancak yaşlanma artık esasen gelişmekte olan ülkelere özgü bir sorun değildir.
- Ageing is, however, no longer essentially a problem peculiar to developing countries.
- Bununla birlikte, yaşlanma artık esasen gelişmekte olan ülkelere özgü bir sorun değildir.
- Was Nazism peculiar to Germany?
- Nazizm Almanya'ya mı özgüydü?
- This custom is peculiar to Japan.
- Bu gelenek Japonya'ya özgüdür.
- This is a custom peculiar to Japan.
- Bu Japonya'ya özgü bir gelenek.
- Sending year-end gifts is one of the customs peculiar to Japan.
- Yıl sonu hediyesi göndermek Japonya'ya özgü geleneklerden biridir.
- The koala is an animal peculiar to Australia.
- Koala Avustralya'ya özgü bir hayvandır.
- Sending year-end gifts is one of the customs peculiar to Japan.
- Yıl sonu hediyeleri gönderme Japonya'ya özgü geleneklerden biridir.
- Feathers are peculiar to birds.
- Tüyler kuşlara özgüdür.
- This style of cooking is peculiar to China.
- Bu pişirme tarzı Çin'e özgüdür.
- The odd custom is peculiar to the region.
- Bu tuhaf gelenek bölgeye özgüdür.
- This style of cooking is peculiar to China.
- Bu tarz pişirme Çin'e özgüdür.
- This is a custom peculiar to Japan.
- Bu, Japonya'ya özgü bir gelenektir.
Show More (10)
|
