1 |
quickly |
çabuk |
adv. |
|
- I guess I am not going to get any clearer statement other than "as quickly as possible".
- Sanırım "mümkün olduğunca çabuk" dışında daha net bir ifade alamayacağım.
- Thank you for giving me the opportunity of responding to the honourable Member so quickly.
- Sayın Üyeye bu kadar çabuk yanıt verme fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim.
- I am very anxious to see that because we want to deal with it as quickly as possible.
- Bunu görmek için çok sabırsızlanıyorum çünkü bu konuyu mümkün olduğunca çabuk ele almak istiyoruz.
- We need to act as quickly as possible.
- Mümkün olduğunca çabuk hareket etmeliyiz.
- We would like to see a solution as quickly as possible.
- Mümkün olduğunca çabuk bir çözüm görmek istiyoruz.
- Our patience with this can run out too quickly, indeed, but patience can also degenerate into indifference.
- Bu konudaki sabrımız gerçekten de çok çabuk tükenebilir ancak sabır da kayıtsızlığa dönüşebilir.
- We have realised that we must take decisions as quickly as possible.
- Mümkün olduğunca çabuk karar almamız gerektiğinin farkına vardık.
- The 3 December deadline came around very quickly, of course, and we ourselves were only ready in November.
- Elbette 3 Aralık son tarihi çok çabuk geldi ve biz de ancak Kasım ayında hazır olduk.
- Please get this resolved as quickly as possible.
- Lütfen bu sorunu mümkün olduğunca çabuk çözün.
- The easiest way to fill that hole is to get this business sorted out as quickly as possible.
- Bu boşluğu doldurmanın en kolay yolu, bu işi mümkün olduğunca çabuk halletmektir.
- How quickly will it be possible, however, for the work on simplification to take effect?
- Bununla birlikte, sadeleştirme çalışmalarının etkili olması ne kadar çabuk mümkün olacaktır?
- Tell us what your point or order is as quickly as possible.
- Bize mümkün olduğunca çabuk bir şekilde amacınızın ya da emrinizin ne olduğunu söyleyin.
- We are getting the safe double hull tankers more quickly.
- Güvenli çift gövdeli tankerlere daha çabuk kavuşuyoruz.
- The Commission is seeking to complete its inquiries as quickly as possible.
- Komisyon soruşturmalarını mümkün olduğunca çabuk tamamlamaya çalışmaktadır.
- We do not have that information available and will not have it available so quickly.
- Bu bilgiye sahip değiliz ve bu kadar çabuk da sahip olamayacağız.
- Our patience with this can run out too quickly, indeed, but patience can also degenerate into indifference.
- Bu konudaki sabrımız gerçekten de çok çabuk tükenebilir, ancak sabır da kayıtsızlığa dönüşebilir.
- We should do everything to remove these fetters as quickly as possible.
- Bu prangaları mümkün olduğunca çabuk kaldırmak için her şeyi yapmalıyız.
- By quickly, I mean tonight.
- Çabuk derken bu geceyi kastediyorum.
- When cells use this protein, progerin, they break down more quickly.
- Hücreler progerin adlı bu proteini kullandıklarında daha çabuk parçalanırlar.
- The Leo woman doesn't give in to him too quickly.
- Aslan kadını erkeğe çok çabuk teslim olmaz.
- By quickly, I mean tonight.
- Çabuk derken, bu geceyi kastediyordum.
- They never give in that quickly.
- Asla bu kadar çabuk pes etmezler.
- Comrades, don't let's give in so quickly.
- Yoldaşlar, bu kadar çabuk pes etmeyelim.
- You must get ready quickly.
- Çabuk hazırlanmalısın.
- It usually happens very quickly.
- Genelde çok çabuk olur.
- I hope you'll make up your mind quickly.
- Umarım kararını çabuk verirsin.
- Does the medicine act quickly?
- İlaç çabuk mu etki ediyor?
- Tom lost weight very quickly.
- Tom çok çabuk biçimde kilo kaybetti.
- How quickly can things change?
- İşler ne kadar çabuk değişebilir?
- Tom got dressed quickly.
- Tom çabuk giyindi.
- Tom usually eats breakfast very quickly.
- Tom genelde kahvaltısını çok çabuk yapar.
- They wanted the war to end quickly.
- Onlar savaşın çabuk bitmesini istiyordu.
- Children grow up very quickly.
- Çocuklar çok çabuk büyüyor.
- Sami realized pretty quickly what was going on.
- Sami neler olup bittiğini çok çabuk fark etti.
- We're beginners, but we learn quickly.
- Biz acemiyiz ama çabuk öğreniriz.
- It'll happen quite quickly.
- Çok çabuk olacak.
- Give me some water, and quickly.
- Bana biraz su ver, çabuk.
- How was Tom able to lose so much weight so quickly?
- Tom nasıl bu kadar çabuk kilo verebildi?
- Please get out of here as quickly as you can.
- Lütfen buradan olabildiğince çabuk çıkın.
- Please move quickly.
- Lütfen çabuk olun.
- Get dressed quickly.
- Çabuk giyin.
- Young animals adapt quickly to a new environment.
- Genç hayvanlar yeni bir çevreye çabuk uyum sağlar.
- Summer came quickly.
- Yaz çabuk geldi.
- Children learn languages very quickly.
- Çocuklar dilleri çok çabuk öğrenirler.
- If I'd bought the more expensive one, maybe it wouldn't have broken so quickly.
- Daha pahalı olanı alsaydım belki bu kadar çabuk bozulmazdı.
- The years pass by quickly.
- Yıllar çabuk geçiyor.
- The boss directed his men to finish it quickly.
- Patron onu çabuk bitirmeleri için adamlarını yönetti.
- Thanks for coming so quickly.
- Bu kadar çabuk geldiğin için teşekkürler.
- Tom got famous very quickly.
- Tom çok çabuk ünlü oldu.
- I had to act quickly.
- Çabuk hareket etmeliydim.
- You didn't need to eat quickly.
- Çabuk yemene gerek yoktu.
- If you'd spend less time talking and more time working, we could get this done much more quickly.
- Zamanının daha azını konuşarak ve daha fazlasını çalışarak geçirseydin; bunu daha çabuk bitirebilirdik.
- Tom learned French very quickly.
- Tom Fransızcayı çok çabuk öğrendi.
- I didn't think it'd happen this quickly.
- Onun bu kadar çabuk olacağını düşünmedim.
- Time goes by very quickly, doesn't it?
- Zaman çok çabuk geçiyor, değil mi?
- I hope you recover quickly.
- Umarım çabuk iyileşirsin.
- We've arrived pretty quickly, haven't we?
- Çok çabuk geldik, değil mi?
- I didn't think the house would burn down so quickly.
- Evin bu kadar çabuk yanacağını düşünmemiştim.
- Was he transferred to prison this quickly?
- Hapishaneye bu kadar çabuk mu nakledildi?
- You did that very quickly, didn't you?
- Bunu çok çabuk yaptın, değil mi?
- Shut the door quickly.
- Kapıyı kapat çabuk.
- Eggs go bad quickly in the summer.
- Yumurtalar yazın çabuk bozulur.
- I suggest you do it quickly.
- Çabuk olmanızı öneririm.
- In hot weather, water evaporates more quickly.
- Sıcak havalarda su daha çabuk buharlaşır.
- We need to act quickly.
- Çabuk hareket etmeliyiz.
- It was over too quickly.
- Çok çabuk bitmişti.
- He recovered quickly.
- Çabuk iyileşti.
- I got up quickly.
- Çabuk kalktım.
- How did you change your clothes so quickly?
- Kıyafetlerini nasıl bu kadar çabuk değiştirdin?
- If I'd bought the more expensive one, maybe it wouldn't have broken so quickly.
- Daha pahalı olanı alsaydım, belki bu kadar çabuk kırılmazdı.
- I eat very quickly.
- Ben çok çabuk yerim.
- Yanni fixed the windshield crack very quickly.
- Yanni, ön cam çatlağını çok çabuk düzeltti.
- My beard grows quickly.
- Sakalım çabuk uzuyor.
- Tom talks quickly.
- Tom çabuk konuşur.
- I want to get these things done as quickly as possible.
- Bu işleri mümkün olduğunca çabuk bitirmek istiyorum.
- You need to come quickly.
- Çabuk gelmelisiniz.
- Do something quickly.
- Çabuk bir şeyler yap.
- Tom became very famous quickly.
- Tom çok çabuk ünlü oldu.
- Please do that quickly.
- Lütfen bunu çabuk yap.
- I ate quickly.
- Çabuk yedim.
- You have to help her, but quickly.
- Ona yardım etmelisin ama çabuk.
- Come on, answer quickly.
- Haydi, çabuk cevap ver.
- A promise is quickly forgotten.
- Verilen söz çabuk unutulur.
- Some athletes believe that taking an ice bath after a workout or a race allows their body to recover more quickly.
- Bazı sporcular bir egzersiz veya yarıştan sonra bir buz banyosu almanın vücutlarının daha çabuk iyileşmesine izin verdiğine inanmaktadırlar.
- Days pass by quickly when you're busy.
- Sen meşgulken günler çabuk geçer.
- The boy adapted quickly to the new class.
- Çocuk yeni sınıfa çabuk uyum sağladı.
- I wish I could fall asleep that quickly.
- Keşke o kadar çabuk uykuya dalabilsem.
- They wanted the war to end quickly.
- Savaşın çabuk bitmesini istediler.
- Food spoils quickly in hot weather.
- Sıcak havada yiyecekler çabuk bozulur.
- I had to act quickly.
- Çabuk hareket etmek zorunda kaldım.
- Sami figured that out pretty quickly.
- Sami çok çabuk anladı.
- Whatever you do, do it quickly.
- Ne yaparsan yap, onu çabuk yap.
- Tom caught on pretty quickly.
- Tom çok çabuk anladı.
- I hope my French improves quickly.
- Umarım benim Fransızcam çabuk gelişir.
- Quickly buy all required items.
- Çabuk gerekli tüm eşyaları alın.
- Make your airplane reservations early since flights fill up quickly around Christmas.
- Uçak rezervasyonlarınızı erkenden yapın çünkü Noel'de uçuşlar çok çabuk doluyor.
- Get ready quickly.
- Çabuk hazırlan.
- How did you get here so quickly?
- Buraya nasıl bu kadar çabuk geldin?
- Time passes too quickly!
- Zaman çok çabuk geçiyor!
- Sami realized pretty quickly what was going on.
- Sami neler olduğunu çok çabuk anladı.
- I hope you'll recover quickly.
- Umarım çabuk iyileşirsin.
- I never dreamed you'd get so good at French so quickly.
- Fransızcada bu kadar çabuk bu kadar iyi olacağını hiç hayal etmemiştim.
- We must move quickly.
- Çabuk hareket etmeliyiz.
- Tom made up his mind quickly.
- Tom kararını çabuk verdi.
- Women's tears dry quickly.
- Kadınların gözyaşları çabuk kurur.
- Tom became famous very quickly.
- Tom çok çabuk ünlü oldu.
- Those who want to know everything will age quickly.
- Her şeyi bilmek isteyenler çabuk yaşlanırlar.
- I didn't think it'd happen this quickly.
- Bu kadar çabuk olacağını düşünmemiştim.
- Having something to do makes the time pass more quickly.
- Yapacak bir şeyler olması vaktin daha çabuk geçmesini sağlar.
- You don't have to answer quickly.
- Çabuk cevap vermek zorunda değilsin.
- Come on, answer quickly.
- Hadi, çabuk cevap ver.
- Get out of here quickly!
- Çabuk çıkın buradan!
- He gives twice who gives quickly.
- Az olsun dert değil ama çabuk olsun.
- In the summer, eggs go bad quickly.
- Yazın yumurtalar çabuk bozulur.
- Some athletes believe that taking an ice bath after a workout or a race allows their body to recover more quickly.
- Bazı sporcular bir antrenman ya da yarıştan sonra buz banyosu yapmanın vücutlarının daha çabuk toparlanmasını sağladığına inanır.
- Alcohol affects you more quickly on an empty stomach.
- Alkol sizi aç karnına daha çabuk etkiler.
- Tom reacted quickly.
- Tom çabuk tepki verdi.
- Tom had to find Mary very quickly.
- Tom, Mary'yi çok çabuk bulmak zorundaydı.
- I hope my French improves quickly.
- Umarım Fransızcam çabuk ilerler.
- Tom reacted very quickly.
- Tom çok çabuk tepki verdi.
- Go home quickly.
- Çabuk eve git.
- We need to find Tom as quickly as we can.
- Tom'u olabildiğince çabuk bulmalıyız.
- How quickly can we do that?
- Biz onu ne kadar çabuk yapabiliriz?
- You must move quickly.
- Çabuk olmalısınız.
- This is happening too quickly.
- Bu çok çabuk oluyor.
- How did you finish so quickly?
- Nasıl bu kadar çabuk bitirdin?
- He speaks quickly.
- Çabuk konuşuyor.
- Maria assumes that university students learn languages more quickly than other people.
- Maria, üniversite öğrencilerinin diğer insanlardan daha çabuk dil öğrendiğini varsayıyor.
- I recovered quickly.
- Çabuk iyileştim.
- I was hoping the ice cream wouldn't melt so quickly.
- Dondurmanın bu kadar çabuk erimemesini umuyordum.
- She died quickly.
- Çabuk öldü.
- The balloon deflated quickly.
- Balon çabuk söndü.
- I hope my Spanish improves quickly.
- Umarım İspanyolcam çabuk gelişir.
- It must be done quickly.
- Çabuk yapılmalı.
- He made up his mind quickly.
- Kararını çabuk verdi.
- It happened very quickly.
- O çok çabuk oldu.
- Shut the door quickly.
- Çabuk kapıyı kapat.
- My older brother finished his homework very quickly.
- Ağabeyim ödevini çok çabuk bitirdi.
- He made up his mind quickly.
- O, çabuk karar verdi.
- A woman's tears will dry quickly.
- Bir kadının gözyaşları çabuk kurur.
- Sami figured that out pretty quickly.
- Sami bunu çok çabuk anladı.
- Following the accident he recovered quickly.
- Kazadan sonra çabuk iyileşti.
- The tarantula seized its victim very quickly.
- Tarantula kurbanını çok çabuk yakaladı.
- Does milk spoil quickly?
- Süt çabuk bozulur mu?
- I hope my French gets better quickly.
- Umarım Fransızcam çabuk ilerler.
- Milk goes bad quickly in hot weather.
- Süt sıcak havada çabuk bozulur.
- Let's leave as quickly as possible.
- Mümkün olduğunca çabuk gidelim.
- Children grow up so quickly.
- Çocuklar çok çabuk büyürler.
- I'd better solve this problem quickly.
- Bu sorunu çabuk çözsem iyi olur.
- It happened really quickly.
- Çok çabuk oldu.
- This month went by very quickly.
- Bu ay çok çabuk geçti.
- Tom should move quickly.
- Tom çabuk hareket etmeli.
- It's not something I can decide quickly.
- Bu çabuk karar verebileceğim bir şey değil.
- It happened very quickly.
- Her şey çok çabuk oldu.
- I eat very quickly.
- Çok çabuk yerim.
- Time passed very quickly.
- Zaman çok çabuk geçti.
- Tom quickly lost interest.
- Tom'un ilgisi çabuk dağıldı.
- I came as quickly as I could.
- Elimden geldiğince çabuk geldim.
- Things change too quickly.
- Her şey çok çabuk değişiyor.
- Make your airplane reservations early since flights fill up quickly around Christmas.
- Noel'e yakın uçuşlar çabuk dolduğu için rezervasyonlarınızı erken yapın.
- You shouldn't have stopped so quickly.
- Bu kadar çabuk durmamalıydın.
- It would be good to decide quickly.
- Çabuk karar vermek iyi olur.
- I just want to get out of here as quickly as I can.
- Sadece buradan olabildiğince çabuk çıkmak istiyorum.
- We must act quickly.
- Çabuk hareket etmeliyiz.
- He got better very quickly.
- Çok çabuk iyileşti.
- Was he transferred to prison this quickly?
- Hapishaneye mi sevk edildi bu kadar çabuk?
- Answer me quickly, or I'll die.
- Çabuk bana cevap ver, yoksa öleceğim.
- Taro gets angry quite quickly.
- Taro çok çabuk sinirleniyor.
- She learned her part very quickly.
- Rolünü çok çabuk öğrendi.
- You will not be able to go through the book so quickly.
- Kitaba bu kadar çabuk göz atamayacaksın.
- The rumors spread quickly.
- Söylentiler çabuk yayıldı.
- Nothing dries more quickly than a tear.
- Hiçbir şey gözyaşından daha çabuk kurumaz.
- Tom responded very quickly to my letter.
- Tom mektubuma çok çabuk cevap verdi.
- You learned quickly.
- Çabuk öğrendin.
- World War One did not end quickly or easily.
- Birinci Dünya Savaşı çabuk ya da kolay bitmedi.
- Tom does that quickly.
- Tom bunu çabuk yapar.
- Bodies grow slowly and die quickly.
- Bedenler yavaş büyür ve çabuk ölür.
- Plans sometimes change quickly.
- Planlar bazen çabuk değişir.
- In hot weather, water evaporates quickly.
- Sıcak havalarda su çabuk buharlaşır.
- I learned French very quickly.
- Fransızcayı çok çabuk öğrendim.
- Oleg always answered the questions quickly.
- Oleg sorulara her zaman çabuk cevap verdi.
- Tom made friends very quickly.
- Tom çok çabuk arkadaş edindi.
- They could not get there quickly.
- Oraya çabuk varamadılar.
- I want the work done quickly.
- İşin çabuk bitmesini istiyorum.
- You walk quickly!
- Çabuk yürü!
- My older brother finished his homework very quickly.
- Ağabeyim ev ödevini çok çabuk bitirdi.
- Everything had happened so quickly.
- Her şey çok çabuk olmuştu.
- I never dreamed you'd get here so quickly.
- Buraya bu kadar çabuk geleceğini hiç hayal etmemiştim.
- Onions cook more quickly than potatoes.
- Soğan patatesten daha çabuk pişer.
- How quickly can we do that?
- Bunu ne kadar çabuk yapabiliriz?
- How quickly can we get that done?
- Bunu ne kadar çabuk halledebiliriz?
- Tom didn't expect Mary to finish her homework so quickly.
- Tom, Mary'nin ödevini bu kadar çabuk bitirmesini beklemiyordu.
- I hope you'll make up your mind quickly.
- İnşallah çabuk karar verirsin.
- Tom, come here quickly!
- Tom, çabuk buraya gel!
- She returned quickly.
- Çabuk döndü.
- We'll do our best to work as quickly as possible.
- Mümkün olduğunca çabuk çalışmak için elimizden geleni yapacağız.
- He responded very quickly to my letter.
- Mektubuma çok çabuk yanıt verdi.
- Get out of here, and quickly.
- Çıkın buradan, çabuk.
- It is possible for us to do addition very quickly.
- Çok çabuk bir şekilde ilave yapmamız mümkündür.
- Things can happen very quickly.
- Her şey çok çabuk olabilir.
- He acquired French quickly.
- Fransızcayı çabuk öğrendi.
- The fire spread very quickly.
- Yangın çok çabuk yayıldı.
- I got over my cold quickly.
- Soğuk algınlığımı çabuk atlattım.
- We moved pretty quickly.
- Pek çabuk hareket ettik.
- I'm happy that you were able to find a job so quickly.
- Bu kadar çabuk iş bulabildiğin için mutluyum.
- Come with me, quickly.
- Benimle gel, çabuk.
- Please come quickly.
- Lütfen çabuk gelin.
- How did Tom lose so much weight so quickly?
- Tom nasıl bu kadar çok kiloyu bu kadar çabuk verdi?
- Tom usually eats breakfast very quickly.
- Tom genellikle kahvaltıyı çok çabuk yer.
- You must help him, quickly!
- Ona yardım etmelisin, çabuk!
- Tom does that very quickly.
- Tom bunu çok çabuk yapar.
- You learned quickly.
- Çabuk bir şekilde öğrendin.
- Don't you want to know how Tom learned French so quickly?
- Tom'un Fransızca'yı nasıl bu kadar çabuk öğrendiğini bilmek istemiyor musun?
- I got used to it quickly.
- Buna çabuk alıştım.
- Let's do this as quickly as possible.
- Bunu mümkün olduğunca çabuk yapalım.
- I hope you'll recover quickly.
- İnşallah çabuk iyileşirsin.
- Care aged him quickly.
- Bakım onu çabuk yaşlandırdı.
- How did you change your clothes so quickly?
- Elbiselerini nasıl bu kadar çabuk değiştin?
- Change came quickly.
- Değişim çabuk geldi.
- How quickly can you change that?
- Onu ne kadar çabuk değiştirebilirsin?
- I can't figure out how Tom managed to lose so much weight so quickly.
- Tom'un bu kadar çabuk kilo vermeyi nasıl başardığını anlayamıyorum.
- How did Tom lose so much weight so quickly?
- Tom nasıl bu kadar çabuk kilo verdi?
- We should get away from here as quickly as we can.
- Buradan olabildiğince çabuk uzaklaşmalıyız.
- Children learn languages very quickly.
- Çocuklar dilleri çok çabuk öğrenir.
- You catch on quickly.
- Çabuk öğreniyorsun.
- Everything happened too quickly.
- Her şey çok çabuk oldu.
- Maria completed her homework surprisingly quickly.
- Maria ödevini şaşırtıcı derecede çabuk bitirdi.
- You have to come quickly.
- Çabuk gelmelisin.
- Everything happened so quickly.
- Her şey çok çabuk oldu.
- The weather changed quickly.
- Hava çabuk değişti.
- Tom didn't do that very quickly.
- Tom bunu çok çabuk yapmadı.
- I can't figure out how Tom managed to lose so much weight so quickly.
- Tom'un bu kadar çok kiloyu bu kadar çabuk nasıl kaybettiğini anlayamıyorum.
- Alcohol affects you more quickly on an empty stomach.
- Alkol insanı aç karnına daha çabuk etkiler.
- Tom got very famous very quickly.
- Tom çok çabuk ünlü oldu.
- Don't get up too quickly.
- Çok çabuk kalkma.
- My vacation went by quickly.
- Tatilim çabuk bitti.
- Children grow up very quickly.
- Çocuklar çok çabuk büyürler.
- We've arrived pretty quickly, haven't we?
- Çok çabuk geldik değil mi?
- Onions cook more quickly than potatoes.
- Soğanlar, patateslerden daha çabuk pişer.
- Tragedy can happen quickly.
- Trajedi çabuk gerçekleşebilir.
- Get out of here quickly!
- Çabuk buradan dışarı çık!
- I did that as quickly as I could.
- Elimden geldiğince çabuk yaptım.
- Things can change quickly.
- Her şey çabuk değişebilir.
- The time has passed very quickly.
- Zaman çok çabuk geçti.
- You'll get brownie points if you respond quickly.
- Çabuk cevap verirseniz yıldızlı pekiyi alırsınız.
- We are trying to respond to your question as quickly as possible.
- Sorunuza mümkün olduğunca çabuk yanıt vermeye çalışıyoruz.
- Please come quickly.
- Lütfen çabuk gel.
- Meat decays quickly in warm weather.
- Et sıcak havada çabuk çürür.
- Milk spoils quickly when it's hot.
- Süt sıcakken çabuk bozulur.
- I wish I could fall asleep that quickly.
- Keşke bu kadar çabuk uyuyabilseydim.
- Tom answered quickly.
- Tom çabuk cevap verdi.
- We'd better do that quickly.
- Çabuk yapsak iyi olur.
- Things happened very quickly.
- Her şey çok çabuk oldu.
- You did that very quickly.
- Bunu çok çabuk yaptın.
- Do you want this done quickly or do you want this done right?
- Bunun çabuk yapılmasını mı istiyorsun yoksa doğru dürüst yapılmasını mı istiyorsun?
- Food decays quickly in hot weather.
- Sıcak havalarda yiyecekler çabuk bozulur.
- We should act quickly.
- Çabuk hareket etmemiz gerekiyor.
- That work was done very quickly.
- Bu iş çok çabuk bitti.
- Do you want this done quickly or do you want this done right?
- Bu işin çabuk mu yoksa doğru mu yapılmasını istiyorsun?
- He recovered quickly.
- Çabuk toparlandı.
- You'll have to choose quickly.
- Çabuk seçim yapmalısın.
- Children grow very quickly.
- Çocuklar çok çabuk büyür.
- Everything is happening too quickly.
- Her şey çok çabuk oluyor.
- How was Tom able to lose so much weight so quickly?
- Tom nasıl bu kadar çok kiloyu bu kadar çabuk verebildi?
- Change came quickly.
- Değişiklik çabuk geldi.
- The boy adapted quickly to the new class.
- Oğlan yeni sınıfa çabuk uyum sağladı.
- Bad news travels quickly.
- Kötü haber çabuk yayılır.
- Do it quickly.
- Çabuk doldurun.
- Tom asked me to do that quickly.
- Tom bunu çabuk yapmamı istedi.
- Plants grow quickly after rain.
- Bitkiler yağmurdan sonra çabuk büyür.
- Meat decays quickly in warm weather.
- Et sıcak havalarda çabuk bozulur.
- Answer me quickly, or I'll die.
- Çabuk cevap ver yoksa öleceğim.
- How quickly can you change that?
- Bunu ne kadar çabuk değiştirebilirsin?
- Children grow very quickly.
- Çocuklar çok çabuk büyürler.
- Tom quickly lost interest.
- Tom, ilgisini çabuk kaybetti.
- Tom lost weight very quickly.
- Tom çok çabuk kilo verdi.
- We have to act quickly.
- Çabuk hareket etmeliyiz.
- It changed very quickly.
- Çok çabuk değişti.
- Finish your work quickly.
- İşini çabuk bitir.
- My big brother finished his homework very quickly.
- Ağabeyim ödevini çok çabuk bitirdi.
- Time passes by quickly.
- Zaman çabuk geçer.
- You'd better get yourself out of here as quickly as possible.
- Buradan olabildiğince çabuk çıksan iyi olur.
- Do your work quickly.
- İşinizi çabuk yapın.
- I hope Tom recovers quickly.
- Umarım Tom çabuk iyileşir.
- Defeated revolutions are forgotten quickly.
- Yenilen devrimler çabuk unutulur.
- He acted quickly and put out the fire.
- Çabuk davrandı ve yangını söndürdü.
- In the first place, fashions change very quickly.
- Öncelikle, tarzlar çok çabuk değişiyor.
- They got married quickly.
- Onlar çabuk evlendiler.
- Sami has to act quickly.
- Sami çabuk davranmak zorunda.
- Food decays quickly in hot weather.
- Yiyecek sıcak havada çabuk bozulur.
- Things escalated quickly.
- İşler çabuk kızıştı.
- Love quickly wears off.
- Aşkın etkisi çabuk geçer.
- How did Tom manage to lose so much weight so quickly?
- Tom bu kadar kiloyu nasıl bu kadar çabuk verdi?
- Days pass by quickly when you're busy.
- Meşgulken günler çabuk geçer.
- Your ice cream will melt if you don't eat it quickly.
- Çabuk yemezsen dondurman eriyecek.
- You must do it quickly.
- Çabuk yapmalısınız.
- Come in quickly, please.
- Çabuk içeri gelin lütfen.
- We should act quickly.
- Çabuk hareket etmeliyiz.
- Does the medicine act quickly?
- İlaç çabuk etki eder mi?
- Tom needs to make up his mind quickly.
- Tom'un kararını çabuk vermesi gerekiyor.
- Don't you want to know how Tom learned French so quickly?
- Tom'un Fransızcayı nasıl bu kadar çabuk öğrendiğini bilmek istemiyor musun?
- Things spun out of control very quickly.
- İşler çok çabuk kontrolden çıktı.
- I'll finish it as quickly as I can.
- Elimden geldiğince çabuk bitireceğim.
- This paint dries quickly.
- Bu boya çabuk kuruyor.
- You must come quickly.
- Çabuk gelmelisin.
- He gives twice who gives quickly.
- Çabuk veren iki kere verir.
- Yanni fixed the windshield crack very quickly.
- Yanni ön camdaki çatlağı çok çabuk tamir etti.
- Changes came quickly.
- Değişiklikler çabuk oldu.
- Johnny, come here quickly!
- Johnny, çabuk buraya gel!
- That work was done very quickly.
- O iş çok çabuk yapıldı.
- We moved pretty quickly.
- Oldukça çabuk hareket ettik.
- Tom does everything very quickly.
- Tom her şeyi çok çabuk yapar.
- Tom recovered quickly.
- Tom çabuk iyileşti.
- How did Tom manage to lose so much weight so quickly?
- Tom bu kadar çabuk kilo vermeyi nasıl başardı?
- Tom has never done it this quickly before.
- Tom daha önce hiç bu kadar çabuk yapmamıştı.
- The kids urged their father to leave quickly.
- Çocuklar babalarına çabuk gitmesi için ısrar ettiler.
- I just want to get this thing over with as quickly as possible.
- Bu işi mümkün olduğunca çabuk bitirmek istiyorum.
- Having something to do makes the time pass more quickly.
- Yapacak bir şeylerin olması zamanın daha çabuk geçmesini sağlar.
- Tom, come here quickly!
- Tom, çabuk buraya gel.
- Tom is learning quickly.
- Tom çabuk öğreniyor.
- They learn quickly.
- Çabuk öğreniyorlar.
- We need to act quickly.
- Çabuk olmamız gerekir.
- I hope my French improves quickly.
- Umarım Fransızcam çabuk gelişir.
- Give me some water, and quickly.
- Çabuk bana biraz su ver.
- How did you do it so quickly?
- Onu nasıl bu kadar çabuk yaptın?
- I responded quickly.
- Çabuk cevap verdim.
- Please come home as quickly as possible.
- Lütfen mümkün olduğunca çabuk eve gel.
- I was hoping the ice cream wouldn't melt so quickly.
- Dondurmanın o kadar çabuk erimeyeceğini umuyordum.
- The weather here can change quickly.
- Burada hava çok çabuk değişebiliyor.
- Tom did that very quickly.
- Tom bunu çok çabuk yaptı.
- If the trees on that hill are cut down, you'll see erosion pretty quickly.
- Eğer o tepedeki ağaçlar kesilirse, erozyonu çok çabuk göreceksiniz.
- These things don't happen quickly.
- Böyle şeyler çabuk olmaz.
- Whatever you do, do it quickly.
- Ne yaparsan yap, çabuk yap.
- She speaks quickly.
- Çabuk konuşuyor.
- Come here quickly.
- Çabuk buraya gel.
- I'm hoping it'll happen quickly.
- Umarım çabuk olur.
- He usually eats quickly.
- Genelde çabuk yer.
- Mary became famous very quickly.
- Mary çok çabuk ünlü oldu.
- Tom will adapt quickly.
- Tom çabuk adapte olacak.
- You are beginners, but you learn quickly.
- Acemisiniz ama çabuk öğreniyorsunuz.
- I had stage fright at first, but I got over it quickly.
- Başta sahne korkusu yaşadım ama çabuk atlattım.
- You did that quickly.
- Bunu çabuk yaptın.
- Some politicians quickly forgot about their past.
- Bazı politikacılar geçmişlerini çok çabuk unutuyor.
- I need it as quickly as possible.
- Mümkün olduğunca çabuk ihtiyacım var.
- I want the work done quickly.
- İşin çabuk yapılmasını istiyorum.
- The drug acted quickly.
- İlaç çabuk etki etti.
- How quickly can you finish these pictures?
- Bu resimleri ne kadar çabuk bitirebilirsin?
- I need it as quickly as possible.
- Ona mümkün olduğunca çabuk ihtiyacım var.
- We are trying to respond to your question as quickly as possible.
- Soruna olabildiğince çabuk cevap vermeye çalışıyoruz.
- Tom reacted very quickly.
- Tom çok çabuk tepki gösterdi.
- Tom got better very quickly.
- Tom çok çabuk iyileşti.
- Everything happened very quickly.
- Her şey çok çabuk oldu.
- Tom moves quickly.
- Tom çabuk hareket eder.
- We had to react quickly.
- Çabuk tepki vermeliydik.
- He is getting better quickly.
- Çabuk iyileşiyor.
- We must do this very quickly.
- Bunu çok çabuk yapmalıyız.
- In winter, night falls quickly.
- Kışın gece çabuk çöker.
- Please do it quickly.
- Lütfen çabuk yap.
- Most folks ate very quickly and the food soon disappeared.
- Çoğu insan çok çabuk yedi ve yiyecekler kısa sürede kayboldu.
- You didn't need to eat so quickly.
- Bu kadar çabuk yemene gerek yoktu.
- My elder brother finished his homework very quickly.
- Ağabeyim ödevini çok çabuk bitirdi.
- Milk spoils quickly when it's hot.
- Süt sıcakta çabuk bozulur.
- You recovered quickly.
- Çabuk iyileştin.
- How did you do that so quickly?
- Bunu nasıl bu kadar çabuk yaptın?
- I did that as quickly as I could.
- Onu elimden geldiğince çabuk yaptım.
- Please speak more quickly.
- Lütfen daha çabuk konuş.
- She talks quickly.
- Çabuk konuşuyor.
- My phone battery runs out quickly.
- Telefonumun şarjı çabuk bitiyor.
- She learnt English incredibly quickly.
- İngilizceyi inanılmaz çabuk öğrendi.
- He died quickly.
- Çabuk öldü.
- We need to move quickly.
- Çabuk hareket etmeliyiz.
- Please get here as quickly as you can.
- Lütfen olabildiğince çabuk buraya gel.
- Don't pass judgment too quickly.
- Çok çabuk karar verme.
- You'd better make up your mind quickly.
- Kararını çabuk versen iyi olur.
- Everything happens very quickly around here.
- Burada her şey çok çabuk olur.
- The house did not suffer much damage because the fire was quickly put out.
- Ev, yangın çabuk söndürüldüğü için fazla zarar görmedi.
- If we work together, we should be able to finish this much more quickly.
- Birlikte çalışırsak, bu işi çok daha çabuk bitirebiliriz.
- How did you do it so quickly?
- Nasıl bu kadar çabuk geldiniz?
- Tom had to find Mary very quickly.
- Tom'un Mary'yi çok çabuk bulması gerekiyordu.
- He came quickly.
- Çabuk geldi.
- I'd make up my mind quickly if I were you.
- Yerinde olsam çabuk karar veriririm.
- We need to move quickly.
- Çabuk hareket etmemiz gerekiyor.
- You'd better do it quickly.
- Çabuk yapsan iyi olur.
- Time has passed very quickly.
- Zaman çok çabuk geçti.
- I want to do this as quickly as I can.
- Bunu olabildiğince çabuk yapmak istiyorum.
- Children grow up so quickly.
- Çocuklar çok çabuk büyüyor.
- We fixed that pretty quickly.
- Çok çabuk hallettik.
- I've never been able to do it this quickly before.
- Daha önce hiç bu kadar çabuk yapamamıştım.
- You learn quickly.
- Çabuk öğreniyorsun.
- Nothing dries more quickly than a tear.
- Hiçbir şey bir gözyaşından daha çabuk kurumaz.
- Tom responded quickly.
- Tom çabuk cevap verdi.
- It happened so quickly.
- Çok çabuk oldu.
- Rabbits breed quickly.
- Tavşanlar çabuk ürerler.
- I've never been able to do it this quickly before.
- Onu daha önce hiç bu kadar çabuk yapamadım.
- We must do it quickly.
- Çabuk yapmalıyız.
- It was over too quickly.
- Çok çabuk bitti.
- My children wear out their shoes quickly.
- Çocuklarım ayakkabılarını çabuk eskitiyor.
Show More (397)
|
2 |
quickly |
hızlı |
adv. |
|
- I will quickly read the figures for the record.
- Kayıtlara geçmesi için rakamları hızlıca okuyacağım.
- The solution to this problem must be implemented quickly since it concerns all the Member States.
- Bu sorunun çözümü, tüm Üye Devletleri ilgilendirdiği için hızlı bir şekilde hayata geçirilmelidir.
- Parliament adopted these important resolutions very quickly and with an overwhelming majority.
- Parlamento bu önemli kararları çok hızlı bir şekilde ve ezici bir çoğunlukla kabul etti.
- The rich countries must naturally come up with resources to relieve the distress more quickly and more generously.
- Zengin ülkeler doğal olarak bu sıkıntıyı daha hızlı ve daha cömert bir şekilde hafifletecek kaynaklar bulmak zorundadır.
- We need that to be put into effect relatively quickly.
- Bunun nispeten hızlı bir şekilde yürürlüğe konmasına ihtiyacımız var.
- The state of emergency could then be lifted relatively quickly in the provinces in which it is still in force.
- Olağanüstü hal, halen yürürlükte olduğu illerde nispeten hızlı bir şekilde kaldırılabilir.
- Gérard has worked quickly, but he has not been sloppy or careless.
- Gérard hızlı çalıştı ama özensiz ya da dikkatsiz değildi.
- We are going quickly, so let us hold a second round immediately.
- Hızlı gidiyoruz, bu nedenle hemen ikinci bir tur yapalım.
- On behalf of my Group I insist that this work must continue as quickly as possible.
- Grubum adına bu çalışmanın mümkün olduğunca hızlı bir şekilde devam etmesi gerektiği konusunda ısrar ediyorum.
- It would be useless, or even detrimental, to attempt to apply European standards too quickly.
- Avrupa standartlarını çok hızlı bir şekilde uygulamaya kalkışmak faydasız, hatta zararlı olacaktır.
- Mr Berend, you expressed a wish that zoning should be implemented quickly.
- Sayın Berend, imar uygulamalarının hızlı bir şekilde hayata geçirilmesini istediğinizi ifade ettiniz.
- Should we not be somewhat more ambitious and introduce new aircraft onto the market more quickly?
- Biraz daha hırslı olmamız ve yeni uçakları piyasaya daha hızlı bir şekilde sunmamız gerekmez mi?
- Very quickly, I wish to move on to the other institutions budgets.
- Çok hızlı bir şekilde diğer kurumların bütçelerine geçmek istiyorum.
- Let me quickly run through just a few points regarding the 2003 budget procedure.
- 2003 bütçe prosedürüne ilişkin birkaç noktayı hızlıca gözden geçirmeme izin verin.
- I hope that it will be possible to put it into force quickly.
- Umarım bunu hızlı bir şekilde yürürlüğe koymak mümkün olur.
- Thirdly, it selects projects with the highest potential toproduce results quickly.
- Üçüncü olarak hızlı bir şekilde sonuç üretme potansiyeli en yüksek olan projeleri seçer.
- I shall outline them here very quickly.
- Bunları burada çok hızlı bir şekilde özetleyeceğim.
- That is why the region and the people there need assistance from Europe quickly.
- Bu nedenle bölgenin ve oradaki insanların Avrupa'dan hızlı bir şekilde yardıma ihtiyacı var.
- We need the Council to act more quickly.
- Konseyin daha hızlı hareket etmesine ihtiyacımız var.
- This is the reason why it wants to work quickly, in order to release medicinal products which yield a high return.
- Yüksek getiri sağlayan tıbbi ürünleri piyasaya sürmek için hızlı bir şekilde çalışmak istemesinin nedeni budur.
- We must have it quickly and we must have comprehensive legislation.
- Bunu hızlı bir şekilde yapmalı ve kapsamlı bir mevzuata sahip olmalıyız.
- A genuine change of direction has to take place and this has to happen quickly.
- Gerçek bir yön değişikliği yapılmalı ve bu hızlı bir şekilde gerçekleşmelidir.
- We will leave it to you to push the agenda forward as quickly as you can.
- Gündemi olabildiğince hızlı bir şekilde ilerletme görevini size bırakıyoruz.
- The voluntary agreement will allow us to adopt simple solutions to increase pedestrian safety more quickly.
- Gönüllü anlaşma, yaya güvenliğini arttırmaya yönelik basit çözümleri daha hızlı bir şekilde benimsememizi sağlayacaktır.
- The State is committed to large-scale privatisation, which in the past have not progressed as quickly as expected.
- Devlet, geçmişte beklendiği kadar hızlı ilerlememiş olan büyük ölçekli özelleştirmeler konusunda kararlıdır.
- I am happy that we have been able to deliver so quickly.
- Bu kadar hızlı teslimat yapabildiğimiz için mutluyum.
- Cyclists and pedestrians must be able to proceed safely and quickly.
- Bisikletliler ve yayalar güvenli ve hızlı bir şekilde ilerleyebilmelidir.
- This report had to be brought forward very quickly in the light of the events of 11 September.
- Bu raporun 11 Eylül olayları ışığında çok hızlı bir şekilde gündeme getirilmesi gerekiyordu.
- I know of no procedure which quickly results in changes, in solutions to problems which have dragged on.
- Sürüncemede kalan sorunların çözümünde hızlı bir şekilde değişiklikle sonuçlanan bir prosedür bilmiyorum.
- Turning to transport, we want to see action quickly here too.
- Ulaştırma konusuna dönecek olursak, burada da hızlı bir şekilde harekete geçilmesini istiyoruz.
- We need the Member States to act quickly and decisively.
- Üye Devletlerin hızlı ve kararlı bir şekilde hareket etmelerine ihtiyacımız var.
- We have been able to put across important points despite working quickly.
- Hızlı çalışmamıza rağmen önemli noktaları ortaya koyabildik.
- We can confidently expect them to keep moving smoothly and quickly.
- Sorunsuz ve hızlı bir şekilde ilerlemeye devam etmelerini güvenle bekleyebiliriz.
- I shall confine myself quickly to two puzzling facts.
- Kendimi hızlıca iki şaşırtıcı gerçekle sınırlayacağım.
- Our delegation is calling on the aid organisations to get to the region quickly, safely and unimpeded.
- Heyetimiz yardım kuruluşlarına bölgeye hızlı, güvenli ve engelsiz bir şekilde ulaşmaları çağrısında bulunuyor.
- Vaccinations are seen at most as an emergency measure for healthy livestock that cannot be destroyed quickly enough.
- Aşılamalar en fazla, yeterince hızlı imha edilemeyen sağlıklı hayvanlar için acil bir önlem olarak görülmektedir.
- We need to cut carbon emissions quickly and as cheaply as possible.
- Karbon emisyonlarını olabildiğince hızlı ve ucuz bir şekilde azaltmamız gerekiyor.
- This agreement on a point of principle was achieved very quickly.
- Bu prensip anlaşması çok hızlı bir şekilde sağlanmıştır.
- In future, the administration must be able to react more quickly.
- Gelecekte, idare daha hızlı tepki verebilmelidir.
- I would like to thank you, therefore, for this opportunity and thus quickly mention certain points.
- Bu nedenle size bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür etmek ve bazı hususlara hızlıca değinmek istiyorum.
- As you know the situation in Afghanistan is changing very quickly.
- Bildiğiniz gibi Afganistan'daki durum çok hızlı değişiyor.
- When the political will is strong enough, Europe can move forward quickly and effectively.
- Siyasi irade yeterince güçlü olduğunda, Avrupa hızlı ve etkili bir şekilde ilerleyebilir.
- The Member States must now very quickly meet this 0.7% target in a practical way.
- Üye Devletler şimdi çok hızlı bir şekilde bu %0,7 hedefine pratik bir şekilde ulaşmalıdır.
- I could quite easily go on like this for a while and fill my 3 minutes very quickly.
- Bu şekilde bir süre daha devam edebilir ve 3 dakikamı çok hızlı bir şekilde doldurabilirdim.
- Why is it so important to grant aid in Macedonia so quickly now and to do this, therefore, via the Agency?
- Makedonya'ya şimdi bu kadar hızlı bir şekilde yardımda bulunmak ve bunu Ajans aracılığıyla yapmak neden bu kadar önemli?
- Matters have proceeded more quickly for Norway and Finland, which have been able to copy the Swedish model.
- İsveç modelini taklit edebilen Norveç ve Finlandiya için işler daha hızlı ilerledi.
- We must have the resources, knowledge and personnel to react quickly.
- Hızlı tepki verebilecek kaynaklara, bilgiye ve personele sahip olmalıyız.
- A package of measures is therefore urgently required, and quickly.
- Bu nedenle acilen ve hızlı bir şekilde bir önlem paketine ihtiyaç duyulmaktadır.
- We must, however, take ambitious measures and do so quickly.
- Bununla birlikte, iddialı tedbirler almalı ve bunu hızlı bir şekilde yapmalıyız.
- The United States is not moving very quickly to implement these decisions.
- Amerika Birleşik Devletleri bu kararları uygulamak için çok hızlı hareket etmiyor.
- We must respond quickly because we cannot close our eyes to the dramas currently being played out in our Member States.
- Hızlı bir şekilde yanıt vermeliyiz çünkü şu anda Üye Devletlerimizde yaşanan dramlara gözlerimizi kapatamayız.
- The merit of providing information quickly is to achieve an effect of surprise when giving good news.
- Hızlı bilgi vermenin faydası, iyi haber verirken sürpriz etkisi yaratmaktır.
- The translations had to be carried out very quickly between Monday and Wednesday.
- Çevirilerin pazartesi ve çarşamba günleri arasında çok hızlı bir şekilde yapılması gerekiyordu.
- Will the Commission go to the European Court of Justice more quickly?
- Komisyon Avrupa Adalet Divanına daha hızlı gidecek mi?
- That means that you will also present the proposals that you have presented to us very quickly in future.
- Bu, bize sunduğunuz önerileri gelecekte de çok hızlı bir şekilde sunacağınız anlamına geliyor.
- Maybe, though, it is possible to solve this issue relatively quickly and pragmatically.
- Belki de bu meseleyi nispeten hızlı ve pragmatik bir şekilde çözmek mümkündür.
- We welcome this because we are assured that these measures can be implemented relatively quickly.
- Bunu memnuniyetle karşılıyoruz çünkü bu önlemlerin nispeten hızlı bir şekilde uygulanabileceğinden eminiz.
- Instead, he delivers clear and factual information quickly to the people.
- Bunun yerine, insanlara net ve gerçeklere dayalı bilgileri hızlı bir şekilde ulaştırıyor.
- We need as much transparency as possible as quickly as possible.
- Mümkün olduğunca hızlı bir şekilde olabildiğince fazla şeffaflığa ihtiyacımız var.
- We can confidently expect them to keep moving smoothly and quickly.
- Onların sorunsuz ve hızlı bir şekilde ilerlemeye devam etmelerini güvenle bekleyebiliriz.
- When the political will is strong enough, Europe can move forward quickly and effectively.
- Siyasi irade yeterince güçlü olduğunda, Avrupa hızlı ve etkin bir şekilde ilerleyebilir.
- Since this is an urgent issue, Parliament produced two reports very quickly.
- Bu acil bir konu olduğu için Parlamento çok hızlı bir şekilde iki rapor hazırladı.
- And action must be taken quickly because the people affected are in urgent need of financial support.
- Ve e kişilerin acil mali desteğe ihtiyacı olduğu için hızlı bir şekilde harekete geçilmelidir.
- Problems have already cropped up here and there in the meantime, but have always been very quickly resolved.
- Bu süre zarfında zaman zaman sorunlar ortaya çıkmış, ancak her zaman çok hızlı bir şekilde çözülmüştür.
- Maybe, though, it is possible to solve this issue relatively quickly and pragmatically.
- Belki de bu sorunu nispeten hızlı ve pragmatik bir şekilde çözmek mümkündür.
- We tried to do all this as quickly as possible last year.
- Geçen yıl tüm bunları olabildiğince hızlı bir şekilde yapmaya çalıştık.
- Any expectation that the crisis would end quickly has been disappointed.
- Krizin hızlı bir şekilde sona ereceğine dair beklentiler hayal kırıklığına uğramıştır.
- This would appear to be very important if we are to achieve effective conclusions quickly.
- Hızlı bir şekilde etkili sonuçlara ulaşabilmemiz için bunun çok önemli olduğu görülmektedir.
- That would enable us to do something more quickly about getting people better medicines.
- Bu sayede insanlara daha iyi ilaçlar ulaştırma konusunda daha hızlı bir şekilde bir şeyler yapabileceğiz.
- What we are trying to do is to present it as quickly as possible.
- Bizim yapmaya çalıştığımız şey bunu mümkün olduğunca hızlı bir şekilde sunmaktır.
- This aid must be provided effectively and quickly.
- Bu yardım etkin ve hızlı bir şekilde sağlanmalıdır.
- In order to clarify the position we have presented the issue very quickly.
- Tavrı netleştirmek için konuyu çok hızlı bir şekilde sunduk.
- Turning to transport, we want to see action quickly here too.
- Ulaşım konusuna dönecek olursak, burada da hızlı bir şekilde harekete geçilmesini istiyoruz.
- That means that you will also present the proposals that you have presented to us very quickly in future.
- Bu da bize sunduğunuz teklifleri gelecekte de çok hızlı bir şekilde sunacağınız anlamına geliyor.
- I understand that I have to do this very quickly.
- Bunu çok hızlı yapmam gerektiğinin farkındayım.
- Vaccinations are seen at most as an emergency measure for healthy livestock that cannot be destroyed quickly enough.
- Aşılar, yeterince hızlı bir şekilde imha edilemeyen sağlıklı çiftlik hayvanları için acil bir önlem olarak görülüyor.
- Lastly, we have to regulate more quickly and be more effective.
- Son olarak, daha hızlı düzenleme yapmalı ve daha etkili olmalıyız.
- If the Commission is meant to come up with responses and commitments, it can - and should - do so more quickly.
- Komisyon'un yanıtlar ve taahhütler vermesi gerekiyorsa, bunu daha hızlı bir şekilde yapabilir ve yapmalıdır.
- We must work quickly instead of spending more time talking.
- Konuşarak daha fazla zaman harcamak yerine hızlı bir şekilde çalışmalıyız.
- Parliament adopted these important resolutions very quickly and with an overwhelming majority.
- Parlamento bu önemli kararları çok hızlı bir şekilde ve ezici bir çoğunlukla kabul etmiştir.
- We trust that, one way or the other, GALILEO will progress more quickly now.
- Öyle ya da böyle GALILEO'nun artık daha hızlı ilerleyeceğine inanıyoruz.
- Our paramount concern is to ensure that we act quickly and flexibly.
- En önemli kaygımız, hızlı ve esnek bir şekilde hareket etmemizi sağlamaktır.
- These are not issues that can proceed quickly.
- Bunlar hızlı ilerleyebilecek konular değil.
- We can improve on this by punishing crime in Europe quickly, and this must be done at European level.
- Avrupa'da suçu hızlı bir şekilde cezalandırarak bunu geliştirebiliriz ve bu Avrupa düzeyinde yapılmalıdır.
- Are there plans afoot to quickly set up a campaign in this way?
- Bu şekilde hızlı bir kampanya oluşturma planları var mı?
- I welcome the fact that Parliament has responded to the Commission by adopting this report so quickly.
- Parlamento'nun bu raporu bu kadar hızlı bir şekilde kabul ederek Komisyon'a yanıt vermesini memnuniyetle karşılıyorum.
- This gives us all an interest in this draft being passed quickly.
- Bu da hepimizin bu taslağın hızlı bir şekilde kabul edilmesinde çıkarı olduğunu gösteriyor.
- Thirdly, it selects projects with the highest potential toproduce results quickly.
- Üçüncü olarak, hızlı bir şekilde sonuç üretme potansiyeli en yüksek olan projeleri seçer.
- The discussions with the United States will continue, I hope as quickly and as energetically as possible.
- Amerika Birleşik Devletleri ile görüşmelerin mümkün olduğunca hızlı ve enerjik bir şekilde devam edeceğini umuyorum.
- The Commission must act very quickly here and negotiate with EU trading partners in order to implement this principle.
- Komisyon burada çok hızlı hareket etmeli ve bu prensibi uygulamak için AB ticaret ortaklarıyla müzakere etmelidir.
- So how quickly is it prepared to act?
- Peki ne kadar hızlı hareket etmeye hazır?
- This means that any resolution becomes obsolete extremely quickly.
- Bu da herhangi bir kararın son derece hızlı bir şekilde geçerliliğini yitirmesi anlamına geliyor.
- Shipowners will very quickly seek out those ports that do not have an authorisation system.
- Armatörler çok hızlı bir şekilde yetkilendirme sistemi olmayan limanları arayacaktır.
- I very much hope that this new Parliament will also now try to implement the laws as quickly as possible.
- Bu yeni Parlamentonun da yasaları mümkün olduğunca hızlı bir şekilde uygulamaya çalışacağını umuyorum.
- We need a basis in law, and the Commission must create it very quickly.
- Yasada bir temele ihtiyacımız var ve Komisyon bunu çok hızlı bir şekilde oluşturmalıdır.
- Perhaps military technology so we can find Osama bin Laden quickly.
- Belki de Usame bin Ladin'i hızlı bir şekilde bulabilmemiz için askeri teknoloji.
- Therefore the Commission, through its humanitarian aid office, has moved quickly in response to the floods.
- Bu nedenle Komisyon, insani yardım ofisi aracılığıyla sel felaketi karşısında hızlı bir şekilde harekete geçmiştir.
- We need the Council to act more quickly.
- Konsey'in daha hızlı hareket etmesine ihtiyacımız var.
- We recognise the need to react quickly but believe, at the same time, that thorough reflection is important.
- Hızlı tepki verme ihtiyacının farkındayız ancak aynı zamanda derinlemesine düşünmenin de önemli olduğuna inanıyoruz.
- We must be careful that we do not destabilise it by moving too quickly without carrying industry with us.
- Endüstriyi yanımızda taşımadan çok hızlı hareket ederek istikrarı bozmamaya dikkat etmeliyiz.
- But we must also be able to change strategy quickly and efficiently.
- Ancak aynı zamanda stratejimizi hızlı ve etkin bir şekilde değiştirebilmeliyiz.
- He wants to break this monopoly as quickly and radically as possible.
- Bu tekeli mümkün olduğunca hızlı ve radikal bir şekilde kırmak istiyor.
- This is all going more quickly than any of us thought.
- Her şey düşündüğümüzden daha hızlı gelişiyor.
- This test can be developed on an industrial scale very quickly.
- Bu test çok hızlı bir şekilde endüstriyel ölçekte geliştirilebilir.
- This dossier has progressed quickly.
- Bu dosya hızlı bir şekilde ilerledi.
- Furthermore, in the field of vocational training, the situation will develop very quickly.
- Ayrıca, mesleki eğitim alanında durum çok hızlı bir şekilde gelişecektir.
- The voluntary agreement will allow us to adopt simple solutions to increase pedestrian safety more quickly.
- Gönüllü anlaşma, yaya güvenliğini arttıracak basit çözümleri daha hızlı bir şekilde benimsememizi sağlayacaktır.
- Firstly, we must make emergency aid available, and do so quickly.
- İlk olarak, acil yardım sağlamalı ve bunu hızlı bir şekilde yapmalıyız.
- Consequently, their existence can come to an unexpected end very quickly.
- Sonuç olarak, varlıkları çok hızlı bir şekilde beklenmedik bir şekilde sona erebilir.
- Right, we need Amendment No 24 very quickly then.
- Doğru, o zaman 24 No.lu Değişiklik'e çok hızlı bir şekilde ihtiyacımız var.
- I am delighted that the Commission is accepting those so we can move ahead as quickly as possible.
- Mümkün olduğunca hızlı bir şekilde ilerleyebilmemiz için Komisyon'un bunları kabul etmesinden memnuniyet duyuyorum.
- I shall very quickly answer all the questions that have been raised.
- Sorulan tüm sorulara çok hızlı bir şekilde cevap vereceğim.
- Firstly, we must make emergency aid available and do so quickly.
- İlk olarak, acil yardım sağlamalı ve bunu hızlı bir şekilde yapmalıyız.
- In our view, the EU skated over the subject of sustainable energy too quickly.
- Bize göre AB, sürdürülebilir enerji konusunun üzerinden çok hızlı geçti.
- The type of waste that proliferates most quickly today is waste from electrical or electronic products.
- Günümüzde en hızlı çoğalan atık türü elektrikli veya elektronik ürünlerden kaynaklanan atıklardır.
- But we must also be able to change strategy quickly and efficiently.
- Ancak aynı zamanda stratejiyi hızlı ve verimli bir şekilde değiştirebilmeliyiz.
- The fact that just a few people are to discuss the issue quickly here is therefore very wrong.
- Burada sadece birkaç kişinin konuyu hızlı bir şekilde tartışacak olması bu nedenle çok yanlıştır.
- Matters have proceeded more quickly for Norway and Finland, which have been able to copy the Swedish model.
- İsveç modelini taklit edebilen Norveç ve Finlandiya için işler daha hızlı ilerlemiştir.
- So we should implement more quickly the proposals Parliament has made.
- Dolayısıyla Parlamento'nun yaptığı önerileri daha hızlı bir şekilde hayata geçirmeliyiz.
- They were quickly and resolutely frozen out.
- Hızlı ve kararlı bir şekilde dışarıda bırakıldılar.
- I just want to quickly address three principles.
- Üç ilkeye hızlıca bir değinmek istiyorum.
- I can recall no other instance where a regulation was approved and adopted so quickly.
- Bir yönetmeliğin bu kadar hızlı bir şekilde onaylandığı ve kabul edildiği başka bir örnek hatırlamıyorum.
- We must give this aid, and quickly, to all those persons affected.
- Bu yardımı, etkilenen tüm kişilere hızlı bir şekilde vermeliyiz.
- I also hope that this legislative proposal is quickly adopted and implemented.
- Ayrıca bu yasa teklifinin hızlı bir şekilde kabul edilmesini ve uygulanmasını umuyorum.
- So we have, I think, proceeded very quickly and with excellent cooperation.
- Bu nedenle çok hızlı ve mükemmel bir işbirliği ile ilerlediğimizi düşünüyorum.
- Let us work to ensure that aid gets through more quickly.
- Yardımların daha hızlı bir şekilde ulaşmasını sağlamak için çalışalım.
- Gérard has worked quickly but he has not been sloppy or careless.
- Gérard hızlı çalıştı ama özensiz ya da dikkatsiz davranmadı.
- We must give this aid, and quickly, to all those persons affected.
- Bu yardımı, etkilenen tüm insanlara hızlı bir şekilde ulaştırmalıyız.
- I could quite easily go on like this for a while and fill my 3 minutes very quickly.
- Bu şekilde bir süre daha devam edebilir ve 3 dakikamı çok hızlı bir şekilde doldurabilirim.
- Now it is a question of transposing them quickly.
- Şimdi mesele bunları hızlı bir şekilde hayata geçirmek.
- This alarming fact should encourage us to take measures very quickly.
- Bu endişe verici gerçek bizi çok hızlı bir şekilde önlem almaya teşvik etmelidir.
- For patients, there is a desire to have more effective, more humane products, brought to market more quickly.
- Hastalar için daha etkili, daha insancıl ve daha hızlı bir şekilde piyasaya sürülen ürünlere sahip olma arzusu var.
- This will allow motorists to change their insurance more quickly.
- Bu sayede sürücüler sigortalarını daha hızlı bir şekilde değiştirebilecekler.
- The EU and the Member States reacted quickly and generously, as soon as the opportunity presented itself.
- AB ve Üye Devletler, fırsat ortaya çıkar çıkmaz hızlı ve cömert bir şekilde tepki göstermiştir.
- So we should implement more quickly the proposals Parliament has made.
- Dolayısıyla Parlamento'nun sunduğu önerileri daha hızlı bir şekilde hayata geçirmeliyiz.
- This means that any resolution becomes obsolete extremely quickly.
- Bu da herhangi bir kararın son derece hızlı bir şekilde geçerliliğini yitirmesi anlamına gelmektedir.
- We get a great deal of complaints from the press who say that we do not vote quickly enough after we have had a debate.
- Basından bir tartışma yaptıktan sonra yeterince hızlı oylama yapmadığımıza dair çok sayıda şikayet alıyoruz.
- I understand that I have to do this very quickly.
- Bunu çok hızlı bir şekilde yapmam gerektiğinin farkındayım.
- This amino acid is known for its ability to break down fats into energy quickly.
- Bu amino asit, yağları hızlı bir şekilde enerjiye dönüştürme kabiliyetiyle bilinir.
- Google Chrome Portable is a web browser that runs web pages and applications quickly.
- Google Chrome Portable, web sayfalarını ve uygulamaları hızlı bir şekilde çalıştıran bir web tarayıcısıdır.
- Start quickly and manage projects easily via the web browser.
- Hızlı bir şekilde başlayın ve web tarayıcısı üzerinden projeleri kolayca yönetin.
- In the initial weeks, babies eat often and also grow quickly.
- İlk haftalarda bebekler sık sık yemek yerler ve aynı zamanda hızlı büyürler.
- Tom moved as quickly as he could.
- Tom elinden geldiği kadar hızlı hareket etti.
- In hot weather, water evaporates more quickly.
- Su sıcak havada daha hızlı buharlaşır.
- Tragedy can happen quickly.
- Trajedi hızlı bir şekilde yaşanabilir.
- I understand you when you don't speak very quickly.
- Çok hızlı konuşmadığın zaman seni anlıyorum.
- It is possible for us to do addition very quickly.
- Çok hızlı bir şekilde ekleme yapmamız mümkün.
- He quickly scanned my manuscript.
- Taslağımı hızlıca taradı.
- Everything's happening too quickly.
- Her şey çok hızlı gerçekleşiyor.
- Tom wants to know how he can lose weight quickly.
- Tom nasıl hızlı kilo verebileceğini bilmek istiyor.
- China developed very quickly.
- Çin çok hızlı gelişti.
- The drug acted quickly.
- İlaç hızlı bir şekilde etki etti.
- I've never heard English spoken so quickly.
- İngilizcenin öyle hızlı konuşulduğunu hiç duymadım.
- Tom speaks fairly quickly.
- Tom oldukça hızlı konuşur.
- My elder brother finished his homework very quickly.
- Ağabeyim çok hızlı bir şekilde ev ödevini bitirdi.
- Squirrels can run really quickly.
- Sincaplar gerçekten hızlı koşabilirler.
- I had to quickly take my dying hamster to the vet.
- Ölen hamsterimi hızlıca veterinere götürmem gerekiyordu.
- Paper burns quickly.
- Kağıt hızlı yanar.
- My father quickly scanned the newspaper.
- Babam gazeteyi hızlıca taradı.
- Tom usually eats too quickly.
- Tom genellikle çok hızlı yer.
- Tom spoke so quickly that I couldn't understand what he was saying.
- Tom o kadar hızlı konuştu ki onun ne dediğini anlayamadım.
- He is too fat to run quickly.
- Hızlı koşamayacak kadar şişman.
- Tom can't move as quickly as Mary can.
- Tom, Mary kadar hızlı hareket edemiyor.
- A horse runs quickly.
- Bir at hızlı koşar.
- Divers who surface too quickly run the risk of contracting the bends.
- Yüzeye çok hızlı çıkan dalgıçlar vurgun yeme riskiyle karşı karşıya kalırlar.
- She spoke too quickly, so I couldn't understand.
- O çok hızlı konuştu, bu yüzden anlayamadım.
- Food spoils quickly in hot weather.
- Yiyecekler sıcak havada hızlıca bozulur.
- Tom has never done it this quickly before.
- Tom bunu daha önce hiç bu kadar hızlı yapmadı.
- Tom can't move as quickly as Mary can.
- Tom Mary kadar hızlı hareket edemez.
- Tom wants to know how he can lose weight quickly and safely.
- Tom hızlı ve güvenli şekilde nasıl kilo verebileceğini bilmek istiyor.
- She wants to know how she can lose weight quickly.
- Nasıl hızlı kilo verebileceğini bilmek istiyor.
- Tom walked quickly down the street.
- Tom sokakta hızlıca yürüdü.
- She is learning very quickly.
- O çok hızlı öğreniyor.
- Please do that quickly.
- Lütfen bunu hızlı bir şekilde yapın.
- We have to move very quickly.
- Çok hızlı hareket etmeliyiz.
- He's running very quickly.
- Çok hızlı koşuyor.
- I ran as quickly as I could.
- Koşabildiğim kadar hızlı koştum.
- We must do it quickly.
- Biz bunu hızlı bir şekilde yapmalıyız.
- She speaks quickly.
- O hızlı konuşur.
- Tom moved as quickly as he could.
- Tom olabildiğince hızlı hareket etti.
- You did that very quickly.
- Bunu çok hızlı yaptın.
- The situation was hopeless and time passed brutally quickly.
- Durum umutsuzdu ve zaman acımasızca hızlı geçti.
- I'd like you to quickly look over these documents.
- Bu belgelere hızlıca göz atmanızı istiyorum.
- My brother speaks very quickly.
- Kardeşim çok hızlı konuşur.
- Tom answered quickly.
- Tom hızlı bir şekilde cevap verdi.
- Tom began to turn the pages more quickly.
- Tom sayfaları daha hızlı çevirmeye başladı.
- Tom speaks quickly.
- Tom hızlı konuşur.
- Tom got famous very quickly.
- Tom çok hızlı ünlü oldu.
- You didn't need to eat so quickly.
- Çok hızlı bir şekilde yemene gerek yoktu.
- I can't move as quickly as you can.
- Senin kadar hızlı hareket edemem.
- Tom is learning very quickly.
- Tom çok hızlı öğreniyor.
- You need to do that quickly.
- Onu hızlıca yapmalısın.
- It changed very quickly.
- Çok hızlı değişti.
- Tom ate quickly.
- Tom hızlıca yedi.
- You'll have to choose quickly.
- Hızlı bir şekilde seçmek zorundasın.
- Tom didn't do that as quickly as he usually does.
- Tom onu her zamanki kadar hızlı biçimde yapmadı.
- This camera can take pictures very quickly.
- Bu kamera çok hızlı bir şekilde fotoğraf çekebilir.
- Because the lecturer speaks quickly few people could follow him.
- Öğretim görevlisi hızlı konuştuğu için çok az kişi onu takip edebildi.
- Do you often become dizzy if you get up from bed quickly?
- Yataktan hızlı kalkınca genelde başınız dönüyor mu?
- You must do that quickly.
- Bunu hızlı bir şekilde yapmalısın.
- Tom did that very quickly.
- Tom onu çok hızlı bir biçimde yaptı.
- I find it difficult to understand French when it's spoken quickly.
- Hızlı konuşulduğunda Fransızcayı anlamakta zorlanıyorum.
- You have to come quickly.
- Hızlı bir şekilde gelmek zorundasın.
- Tom needs to think of a solution quickly.
- Tom'un hızlı bir şekilde bir çözüm düşünmesi gerekiyor.
- It is difficult for me to understand Italian when it is spoken quickly.
- Hızlı konuşulduğunda İtalyancayı anlamak benim için zor oluyor.
- The speaker can talk quickly.
- Konuşmacı hızlı bir şekilde konuşabilir.
- Tom eats very quickly.
- Tom çok hızlı yer.
- He does everything very quickly.
- Her şeyi çok hızlı yapar.
- Tom made friends very quickly.
- Tom çok hızlı bir şekilde arkadaşlar edindi.
- Tom writes very quickly.
- Tom çok hızlı yazar.
- You learn quickly.
- Hızlı öğreniyorsun.
- All the young dogs run quickly.
- Bütün genç köpekler hızlı koşar.
- You recovered quickly.
- Hızlı bir şekilde iyileştin.
- Tom learned French very quickly.
- Tom çok hızlı Fransızca öğrendi.
- Everything is happening too quickly.
- Her şey çok hızlı gelişiyor.
- Tom wants to know how he can lose weight quickly and safely.
- Tom hızlı ve güvenli bir şekilde nasıl kilo verebileceğini bilmek istiyor.
- We may have to move very quickly.
- Çok hızlı hareket etmemiz gerekebilir.
- I'm just finishing off some notes quickly.
- Bazı notları hızlıca bitiriyorum.
- They learn quickly.
- Onlar hızlı öğrenirler.
- Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
- Sadako uykuya dalmadan önce hızlıca kâğıdı katlamaya çalıştı.
- Why do some people learn languages more quickly than others?
- Niye bazı insanlar diğerlerinden daha hızlı dil öğrenir?
- A computer can calculate things really quickly.
- Bir bilgisayar gerçekten hızlı bir şekilde bir şeyler hesaplayabilir.
- Tom didn't expect Mary to finish her homework so quickly.
- Tom Mary'nin ödevini o kadar hızlı bir şekilde bitirmesini beklemiyordu.
- Can you quickly describe the thief?
- Hırsızı hızlıca tarif edebilir misiniz?
- It was over too quickly.
- Çok hızlı sona ermişti.
- Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
- Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
- A computer can calculate things really quickly.
- Bir bilgisayar her şeyi çok hızlı hesaplayabilir.
- Things can happen very quickly.
- İşler çok hızlı bir şekilde gerçekleşebilir.
- Tom speaks fairly quickly.
- Tom oldukça hızlı konuşuyor.
- Don't move too quickly.
- Çok hızlı hareket etmeyin.
- Please do it quickly.
- Lütfen onu hızlı bir şekilde yap.
- I'd like you to quickly browse through these documents.
- Bu belgelere hızlıca göz atmanızı istiyorum.
- Sometimes it is important to take a decision quickly.
- Bazen hızlı karar vermek önemlidir.
- She is learning very quickly.
- Çok hızlı öğreniyor.
- They spoke too quickly for me to understand.
- Anlayamayacağım kadar hızlı konuşuyorlardı.
- Time will pass quite quickly when you read something.
- Bir şeyler okuduğunuzda zaman oldukça hızlı geçecektir.
- Sound travels very quickly.
- Ses çok hızlı yayılır.
- Sir, can we quickly inspect your luggage please?
- Efendim, bağajınızı hızlı bir şekilde kontrol edebilir miyiz lütfen?
- How can I lose weight more quickly?
- Nasıl daha hızlı kilo verebilirim?
- The application allows you to quickly calculate the ratio of body mass index - BMI.
- Uygulama, vücut kitle indeksi (BMI) oranını hızlı bir şekilde hesaplamanıza olanak tanır.
- I've never heard English spoken so quickly.
- İngilizce'nin bu kadar hızlı konuşulduğunu hiç duymamıştım.
- We need to do this quickly.
- Bunu hızlıca yapmalıyız.
- The speaker can talk quickly.
- Konuşmacı hızlı konuşabiliyor.
- Tom stood quickly.
- Tom hızlıca durdu.
- She talks quickly.
- O hızlı konuşur.
- He quickly adjusted to the new situation.
- Yeni duruma hızlıca uyum sağladı.
- He quickly scanned the page for the word he was looking for.
- Aradığı kelimeyi bulmak için sayfayı hızlıca taradı.
- We're beginners, but we learn quickly.
- Biz acemiyiz ama hızlı öğreniyoruz.
- Tom walked quickly through the tunnel.
- Tom tünelde hızlıca yürüdü.
- Tom quickly scanned the manuscript.
- Tom el yazmasını hızlıca taradı.
- I swim very quickly.
- Çok hızlı yüzerim.
- Tom writes very quickly.
- Tom çok hızlı yazıyor.
- Tom asked Mary to walk more quickly.
- Tom Mary'den daha hızlı yürümesini istedi.
- You walk quickly!
- Sen hızlı bir şekilde yürüyorsun!
- You need to do that quickly.
- Onu hızlıca yapmanız gerekiyor.
- It's difficult for me to understand French when it's spoken quickly.
- Hızlı konuşulduğunda Fransızcayı anlamak benim için zor oluyor.
- Tom responded very quickly to my letter.
- Tom mektubuma çok hızlı bir şekilde yanıt verdi.
- She spoke relatively quickly.
- O nispeten hızlı bir şekilde konuştu.
- Tom talks quickly.
- Tom hızlı konuşur.
- The chimpanzee is a friendly and clever animal that can quickly imitate and learn many things.
- Şempanze, birçok şeyi hızlı bir şekilde taklit edebilen ve öğrenebilen, samimi ve akıllı bir hayvandır.
- We'll have to do this quickly.
- Bunu hızlıca yapmamız gerekecek.
- He responded very quickly to my letter.
- Mektubumu çok hızlı yanıtladı.
- His English is improving very quickly.
- İngilizcesi çok hızlı gelişiyor.
- She spoke relatively quickly.
- Oldukça hızlı konuşuyordu.
- Fadil was moving as quickly as he could.
- Fadıl olabildiğince hızlı hareket ediyordu.
- She felt her heart beat quickly.
- O, kalbinin hızlı çarptığını hissetti.
- This camera can take pictures very quickly.
- Bu kamera çok hızlı fotoğraf çekebiliyor.
- How quickly does the bird fly?
- Kuş ne kadar hızlı uçar?
- Yuko started the race very quickly.
- Yuko yarışa çok hızlı başladı.
- I can't move as quickly as you can.
- Senin kadar hızlı hareket edemiyorum.
- Sir, can we quickly inspect your luggage please?
- Efendim, bagajınızı hızlıca kontrol edebilir miyiz lütfen?
- How do I write quickly?
- Nasıl hızlı yazıyorum?
- I walked quickly so that I might catch the first train.
- İlk treni yakalayabilmek için hızlıca yürüdüm.
- Tom spoke so quickly that I couldn't understand what he was saying.
- Tom o kadar hızlı konuştu ki ne dediğini anlayamadım.
- Time passes too quickly!
- Zaman çok hızlı geçiyor!
- She speaks relatively quickly.
- Nispeten hızlı konuşuyor.
- Don't move too quickly.
- Çok hızlı hareket etme.
- We walked more quickly than usual.
- Her zamankinden daha hızlı yürüdük.
- How quickly does the bird fly?
- Kuş ne kadar hızlı uçuyor?
- Do you often become dizzy if you get up from bed quickly?
- Yataktan hızlıca kalktığınızda sık sık başınız dönüyor mu?
- He speaks quickly.
- O hızlı konuşur.
- We recovered quickly from the food poisoning.
- Gıda zehirlenmesinden hızlı bir şekilde kurtulduk.
- He is learning very quickly.
- O çok hızlı öğreniyor.
- Tom quickly shut the book.
- Tom kitabı hızlıca kapattı.
- Tom quickly learned how to swim.
- Tom hızlı bir şekilde yüzmeyi öğrendi.
- Tom became fluent in French very quickly.
- Tom çok hızlı bir şekilde Fransızcayı akıcı bir şekilde konuşmaya başladı.
- The world is changing more and more quickly.
- Dünya giderek daha hızlı değişiyor.
- Children grow up astonishingly quickly.
- Çocuklar şaşırtıcı derecede hızlı büyüyorlar.
- Please speak more quickly.
- Lütfen daha hızlı konuşun.
- Tom's French is improving very quickly.
- Tom'un Fransızcası çok hızlı gelişiyor.
- Tom went up the stairs quickly.
- Tom hızlıca merdivenleri çıktı.
- Am I speaking too quickly?
- Çok mu hızlı konuşuyorum?
- The country was industrialized very quickly.
- Ülke, çok hızlı sanayileşti.
- Tom does everything very quickly.
- Tom her şeyi çok hızlı yapar.
- He's running very quickly.
- O çok hızlı koşuyor.
- Tom speaks relatively quickly.
- Tom nispeten hızlı konuşur.
- Tom became fluent in French fairly quickly.
- Tom Fransızcayı oldukça hızlı bir şekilde akıcı konuşmaya başladı.
- Why do some people learn languages more quickly than others?
- Neden bazı insanlar dilleri diğerlerinden daha hızlı biçimde öğrenirler?
- The boy runs quickly.
- Çocuk hızlı koşar.
- Tom wanted to know how he could lose weight quickly.
- Tom nasıl hızlı kilo verebileceğini öğrenmek istiyordu.
- I swim very quickly.
- Çok hızlı yüzüyorum.
- Tom ran quickly down the stairs.
- Tom koşarak hızlıca merdivenlerden indi.
- We must do this very quickly.
- Bunu çok hızlı bir şekilde yapmalıyız.
- Things were happening so quickly.
- Her şey çok hızlı gelişiyordu.
- Tom speaks relatively quickly.
- Tom nispeten hızlı konuşuyor.
- I don't eat as quickly as Tom does.
- Ben Tom kadar hızlı yemiyorum.
- Everything happens very quickly around here.
- Bu çevrede her şey çok hızlı olur.
- Tom nodded quickly.
- Tom hızlıca başını salladı.
- Everything's happening too quickly.
- Her şey çok hızlı oluyor.
- I think I spoke too quickly.
- Sanırım fazla hızlı biçimde konuştum.
- He is learning very quickly.
- Çok hızlı öğreniyor.
- She calculates as quickly as any other student.
- Diğer öğrenciler kadar hızlı hesap yapıyor.
- Divers who surface too quickly run the risk of contracting the bends.
- Yüzeye çok hızlı çıkan dalgıçların vurgun yeme riski vardır.
- She spoke too quickly, so I couldn't understand.
- Çok hızlı konuştuğu için anlayamadım.
- This river flows quickly.
- Bu nehir hızlı akıyor.
- Squirrels can run really quickly.
- Sincaplar çok hızlı koşabilir.
- The office staff worked quickly and efficiently to resolve the problem.
- Ofis personeli sorunu çözmek için hızlı ve verimli bir şekilde çalıştı.
- For various reasons, it has not been possible to do that quickly.
- Çeşitli nedenlerden dolayı, bunu hızlı bir şekilde yapmak mümkün olmadı.
- It happened really quickly.
- Gerçekten hızlı bir şekilde oldu.
- China's developing too quickly.
- Çin çok hızlı gelişiyor.
- I was able to catch the last train because I walked very quickly.
- Çok hızlı yürüdüğüm için son trene yetişebildim.
- We walked more quickly than usual.
- Normalden daha hızlı yürüdük.
- You can speak a foreign language more quickly if you're not afraid of making mistakes.
- Hata yapmaktan korkmazsanız yabancı bir dili daha hızlı konuşabilirsiniz.
- The strength of the gravitational force reduces quickly with distance.
- Çekim gücü mukavemeti mesafe ile hızlı bir şekilde azalır.
- Tom is doing that quickly.
- Tom bunu hızlıca yapıyor.
- You can speak a foreign language more quickly if you're not afraid of making mistakes.
- Hatalar yapmaktan korkmazsanız bir yabancı dili daha hızlı konuşabilirsiniz.
- How can I lose weight quickly?
- Nasıl hızlı kilo verebilirim?
- He is speaking quickly.
- Hızlı konuşuyor.
- We may have to move very quickly.
- Çok hızlı hareket etmek zorunda kalabiliriz.
- She died quickly.
- O hızlı bir biçimde öldü.
- I hope my Spanish improves quickly.
- Umarım İspanyolcam hızlıca gelişir.
- Who will swim most quickly?
- En hızlı kim yüzecek?
- It's hard for me to understand French when it's spoken quickly.
- Hızlı konuşulduğunda Fransızcayı anlamak benim için zor oluyor.
- It happened so quickly.
- Bu çok hızlı oldu.
- Tom wanted to know how he could lose weight quickly.
- Tom nasıl hızlıca kilo verebileceğini öğrenmek istedi.
- This is happening too quickly.
- Bu çok hızlı oluyor.
- Our teacher sometimes speaks quickly.
- Öğretmenimiz bazen hızlı konuşur.
- He does everything very quickly.
- O her şeyi çok hızlı yapar.
- Tom quickly put his trousers on.
- Tom hızlıca pantolonunu giydi.
- I moved as quickly as I could.
- Elimden geldiğince hızlı hareket ettim.
- He is too fat to run quickly.
- O, hızlı koşamayacak kadar şişman.
- Tom didn't have much time so he just quickly scanned the report.
- Tom'un fazla zamanı yoktu, bu yüzden raporu hızlıca taradı.
- You'll get used to the dorm life pretty quickly.
- Yurt hayatına oldukça hızlı bir şekilde alışacaksın.
- To prevent the disease from spreading quickly was not an easy task.
- Hastalığın hızlıca yayılmasını önlemek kolay bir görev değildi.
- I think I spoke too quickly.
- Sanırım çok hızlı konuştum.
- I am praying the time passes quickly.
- Zamanın hızlı geçmesi için dua ediyorum.
- We got dressed quickly.
- Biz hızlı giyindik.
- Tom's French is improving very quickly.
- Tom'un Fransızcası çok hızlı ilerliyor.
- I ran as quickly as I could.
- Elimden geldiğince hızlı koştum.
- The country was industrialized very quickly.
- Ülke çok hızlı bir şekilde sanayileşti.
- If you'd spend less time talking and more time working, we could get this done much more quickly.
- Konuşmaya daha az, çalışmaya daha çok zaman ayırırsanız, bu işi çok daha hızlı bir şekilde halledebiliriz.
- The child is learning quickly.
- Çocuk hızlı öğreniyor.
- Oleg always answered the questions quickly.
- Oleg her zaman sorulara hızlıca cevap verirdi.
- He spoke too quickly for the students.
- Öğrenciler için çok hızlı konuşuyordu.
- She speaks relatively quickly.
- O nispeten hızlı konuşur.
- The grass was growing so quickly, it had to be cut every week.
- Çimler o kadar hızlı büyüyordu ki, her hafta kesilmesi gerekiyordu.
- If you want to go on an adventure, you need to learn how to react quickly.
- Eğer bir maceraya atılmak istiyorsan, nasıl hızlı tepki vereceğini öğrenmelisin.
- Time is going by very quickly.
- Zaman çok hızlı geçiyor.
- The office staff worked quickly and efficiently to resolve the problem.
- Ofis çalışanları problemi çözmek için hızlı ve etkili çalıştılar.
Show More (356)
|
3 |
quickly |
çabucak |
adv. |
|
- By quickly, I mean tonight.
- Çabucak derken, bu geceyi kastediyorum.
- Tom got into his car and quickly drove off.
- Tom arabasına bindi ve çabucak uzaklaştı.
- That river quickly overflowed due to the downpour.
- Nehir sağanak nedeniyle çabucak taştı.
- Tom thought he should try defusing the situation quickly.
- Tom durumu çabucak etkisiz hale getirmesi gerektiğini düşündü.
- They caught up with us quickly.
- Bize çabucak yetiştiler.
- The firefighter put out the fire quickly.
- İtfaiyeci yangını çabucak söndürdü.
- Don't mess around and finish your meal quickly.
- Oyalanma ve yemeğini çabucak bitir.
- I had stage fright at first, but I got over it quickly.
- İlk başta sahne korkum vardı, ama çabucak atlattım.
- I quickly adapted myself to my new school.
- Yeni okuluma çabucak uyum sağladım.
- She turned around quickly.
- Çabucak arkasına döndü.
- The farmers quickly plowed the fields.
- Çiftçiler tarlaları çabucak sürdü.
- My children wear out their shoes quickly.
- Benim çocuklarım ayakkabılarını çabucak eskitiyorlar.
- She got bored quickly.
- O çabucak sıkıldı.
- I looked around quickly.
- Çabucak etrafıma baktım.
- She returned quickly.
- O çabucak döndü.
- I hope my French gets better quickly.
- Umarım Fransızca'm çabucak iyileşir.
- You've got to write to him quickly.
- Çabucak ona yazmalısın.
- He quickly went out of the room.
- O, çabucak odadan çıktı.
- Let's get this over with quickly.
- Bunu çabucak bitirelim.
- Maria completed her homework surprisingly quickly.
- Maria ödevini şaşırtıcı bir şekilde çabucak tamamladı.
- Another ten years went by quickly.
- Bir on yıl daha çabucak geçti.
- The firefighter put out the fire quickly.
- İtfaiyeci çabucak yangını söndürdü.
- She quickly put the money out of sight.
- Parayı çabucak gözden uzak bir yere koydu.
- The prison escapee was quickly recaptured.
- Hapishane kaçağı çabucak yakalandı.
- She quickly cleaned up the mess.
- Çabucak ortalığı temizledi.
- Following the accident he recovered quickly.
- Kazadan sonra o çabucak iyileşti.
- The house did not suffer much damage because the fire was quickly put out.
- Yangın çabucak söndürüldüğü için ev fazla zarar görmedi.
- Tom washed his hands quickly.
- Tom çabucak ellerini yıkadı.
- I walk quickly.
- Çabucak yürürüm.
- Tom and I quickly became friends.
- Tom'la çabucak dost olmuştuk.
- Let's complete this picture quickly.
- Haydi bu resmi çabucak tamamlayalım.
- Tom and I quickly became friends.
- Tom ve ben çabucak arkadaş olduk.
- Tom quickly put out the fire.
- Tom çabucak yangını söndürdü.
- He quickly adjusted to the new situation.
- Yeni duruma çabucak uyum sağladı.
- She dressed herself quickly.
- Çabucak giyindi.
- She finished her lunch quickly and went shopping.
- Öğle yemeğini çabucak bitirdi ve alışverişe gitti.
- Tom quickly got dressed.
- Tom çabucak giyindi.
- How quickly can things change?
- İşler nasıl çabucak değişebilir?
- I got used to it quickly.
- Çabucak alıştım.
- Tom quickly developed a friendship with Mary.
- Tom Mary ile çabucak bir dostluk geliştirdi.
- He quickly confessed everything.
- Her şeyi çabucak itiraf etti.
- She dressed herself quickly.
- O, çabucak giyindi.
- He got bored quickly.
- O çabucak sıkıldı.
- You'd better do it quickly.
- Bunu çabucak yapsan iyi olur.
- You don't have to answer quickly.
- Çabucak cevap vermek zorunda değilsin.
- She gets tired quickly.
- O çabucak yorulur.
- Tom left quickly.
- Tom çabucak terk etti.
- I told her to quickly finish the report.
- Ona raporu çabucak bitirmesini söyledim.
- Tom quickly shut the book.
- Tom kitabı çabucak kapattı.
- Tom turned around quickly.
- Tom çabucak geriye döndü.
- Tom is getting better quickly.
- Tom çabucak iyileşiyor.
- Tom will adapt quickly.
- Tom çabucak adapte olacak.
- The drug acted quickly.
- İlaç çabucak etki etti.
- He lost himself quickly in the crowd.
- Kalabalıkta çabucak kayboldu.
- Those who intended to stay quickly adopted the island speech patterns, while those who did not, did not.
- Kalmak isteyenler adanın konuşma kalıplarını çabucak benimsedi, istemeyenler ise benimsemedi.
- The chimpanzee is a friendly and clever animal that can quickly imitate and learn many things.
- Şempanze, birçok şeyi çabucak taklit edebilen ve öğrenebilen dost canlısı ve zeki bir hayvandır.
- Tom quickly realized that he was different from the other children.
- Tom çabucak diğer çocuklardan farklı olduğunu fark etti.
- Tom quickly climbed up the tree.
- Tom çabucak ağaca tırmandı.
- The farmers quickly plowed the fields.
- Çiftçiler tarlaları çabucak sürdüler.
- Go home quickly.
- Çabucak eve git.
- Tom quickly fell asleep.
- Tom çabucak uykuya daldı.
- He quickly made friends with the new boy on the block.
- Mahalledeki yeni çocukla çabucak arkadaş oldu.
- Tom wanted to get things done quickly.
- Tom işleri çabucak halletmek istedi.
- Let's complete this picture quickly.
- Bu resmi çabucak tamamlayalım.
- She dresses herself quickly.
- Çabucak giyiniyor.
- Layla quickly burned through her insurance money.
- Leyla sigorta parasını çabucak yaktı.
- I quickly ate lunch.
- Yemeği çabucak yedim.
- My big brother finished his homework very quickly.
- Ağabeyim ödevini çabucak bitirdi.
- Tom ate quickly.
- Tom çabucak yedi.
- Fadil quickly realized that answering that question would be no simple task.
- Fadıl o soruyu cevaplamanın basit bir görev olmayacağını çabucak fark etti.
- The years pass by quickly.
- Yıllar çabucak geçiyor.
- I tried to do that quickly.
- Bunu çabucak yapmaya çalıştım.
- You'll get brownie points if you respond quickly.
- Eğer çabucak cevap verirsen aferin alırsın.
- I hope this is resolved quickly.
- Umarım bu sorun çabucak çözülür.
- Tom got out of bed and quickly put on his clothes.
- Tom yataktan kalktı ve çabucak giysilerini giydi.
- Tom did that quickly.
- Tom onu çabucak yaptı.
- We figured it out quickly.
- Biz bunu çabucak anladık.
- One quickly recaptured him.
- Biri onu çabucak yakaladı.
- Paper burns quickly.
- Kağıt çabucak yanar.
- The fog lifted quickly.
- Sis çabucak dağıldı.
- He struck a match, but quickly put it out.
- Bir kibrit çaktı fakat onu çabucak söndürdü.
- The developers quickly fixed the bug.
- Geliştiriciler hatayı çabucak düzeltti.
- Tom quickly learned how to swim.
- Tom yüzmeyi çabucak öğrendi.
- Come here quickly.
- Çabucak buraya gel.
- We'd better do that quickly.
- Bunu çabucak yapsak iyi olur.
- You must get ready quickly.
- Çabucak hazırlanmalısın.
- Things quickly changed.
- İşler çabucak değişti.
- The balloon deflated quickly.
- Balon çabucak söndü.
- I tried to do it quickly.
- Çabucak yapmaya çalıştım.
- The years went by quickly.
- Yıllar çabucak geçti.
- Another ten years went by quickly.
- On yıl daha çabucak geçti.
- She quickly found a new boyfriend.
- Çabucak yeni bir erkek arkadaş buldu.
- Quickly buy all required items.
- Gerekli tüm ürünleri çabucak al.
- Some politicians quickly forgot about their past.
- Bazı politikacılar geçmişlerini çabucak unuttular.
- They marched quickly toward the capital.
- Başkente doğru çabucak ilerlediler.
- Tom finished his homework quickly.
- Tom ödevini çabucak bitirdi.
- She quickly went up the stairs.
- Çabucak merdivenlerden yukarı çıktı.
- I tried to do it quickly.
- Bunu çabucak yapmaya çalıştım.
- Tom should be able to complete the job quickly.
- Tom işi çabucak tamamlayabilmeli.
- Tom dressed himself quickly.
- Tom çabucak giyindi.
- Fortunately, my son quickly adjusted to life in his new school.
- Neyse ki oğlum yeni okulundaki hayata çabucak uyum sağladı.
- He stumbled but quickly got up on his feet again.
- Tökezledi ama çabucak tekrar ayağa kalktı.
- I got up quickly.
- Çabucak kalktım.
- I responded quickly.
- Ben çabucak cevapladım.
- Tom cleaned his room quickly.
- Tom odasını çabucak temizledi.
- He is getting better quickly.
- O, çabucak iyileşiyor.
- Tom quickly got out of Mary's way.
- Tom çabucak Mary'nin yolundan çekildi.
- It must be done quickly.
- Çabucak halledilmesi gerekiyor.
- This survey is too long to finish quickly.
- Bu anket çabucak bitirilemeyecek kadar uzun.
- We got dressed quickly.
- Çabucak giyindik.
- Tom returned quickly.
- Tom çabucak döndü.
- Tom became very famous quickly.
- Tom çabucak çok ünlü oldu.
- The firemen quickly extinguished the blaze.
- İtfaiyeciler yangını çabucak söndürdü.
- Sami was quickly released.
- Sami çabucak serbest bırakıldı.
- Tom quickly hid the bottle.
- Tom şişeyi çabucak sakladı.
- Tom opened the letter quickly.
- Tom mektubu çabucak açtı.
- Love quickly wears off.
- Aşk çabucak yıpranır.
- The child is learning quickly.
- Çocuk çabucak öğreniyor.
- We need to do something quickly.
- Çabucak bir şey yapmamız gerekir.
- Tom quickly got out of the car.
- Tom çabucak arabadan indi.
- Tom quickly got into the car.
- Tom çabucak arabaya bindi.
- Tom quickly reloaded his gun and fired.
- Tom çabucak silahını yeniden yükledi ve ateş etti.
- Let's quickly finish the remaining work and go out for some drinks.
- Kalan işi çabucak bitirelim ve bir şeyler içmeye gidelim.
- Tom quickly scanned the manuscript.
- Tom çabucak el yazmasına göz attı.
- Tom left quickly.
- Tom çabucak gitti.
- Tom washed his hands quickly.
- Tom ellerini çabucak yıkadı.
- You'd better make up your mind quickly.
- Çabucak karar versen iyi olur.
- Tom fell asleep quickly.
- Tom çabucak uykuya daldı.
- Sami could fix that quickly.
- Sami onu çabucak düzeltebilir.
- Unless you make a decision quickly, the opportunity will be lost.
- Çabucak karar vermezsen, fırsat kaybedilecek.
- Tom unwrapped the present quickly.
- Tom hediyeyi çabucak açtı.
- He quickly accustomed himself to his new surroundings.
- Yeni çevresine çabucak alıştı.
- Tom quickly closed the door.
- Tom kapıyı çabucak kapattı.
- The matter was dealt with quickly.
- Mevzunun üstesinden çabucak gelindi.
- He was quickly recaptured.
- Çabucak yakalandı.
- He can move quietly and quickly.
- O, sessizce ve çabucak hareket edebilir.
- We had to leave quickly.
- Çabucak ayrılmak zorunda kaldık.
- Tom quickly unwrapped the sandwich and began to eat it hungrily.
- Tom çabucak sandviçi açtı ve onu iştahla yemeye başladı.
- That escalated quickly.
- Çabucak tırmandı.
- The communist forces quickly defeated the Marines.
- Komünist güçler denizcileri çabucak yendi.
- Tom wanted to make a lot of money quickly.
- Tom çabucak çok para kazanmak istiyordu.
- We had to leave quickly.
- Çabucak gitmemiz gerekiyordu.
- I got over my cold quickly.
- Soğuk algınlığımı çabucak atlattım.
- He usually eats quickly.
- Genellikle çabucak yer.
- Let's get there quickly.
- Çabucak oraya gidelim.
- I suggest you do it quickly.
- Onu çabucak yapmanı öneriyorum.
- The fire was quickly spotted.
- Yangın çabucak fark edildi.
- Tom did that quickly.
- Tom bunu çabucak yaptı.
- Fortunately, my son quickly adjusted to life in his new school.
- Çok şükür, oğlum yeni okulundaki yaşama çabucak uyum sağladı.
- Get ready quickly.
- Çabucak hazırlanın.
- Life quickly returned to normal.
- Hayat çabucak normale döndü.
- I finished my lunch quickly.
- Öğle yemeğimi çabucak bitirdim.
- You'll get used to the dorm life pretty quickly.
- Yurt hayatına çabucak alışacaksın.
- We need to do this quickly.
- Bunu çabucak yapmalıyız.
- Tom quickly developed a friendship with Mary.
- Tom, Mary ile çabucak bir dostluk geliştirdi.
- I recovered quickly.
- Çabucak toparlandım.
- We got the meeting over with quickly.
- Biz toplantıyı çabucak bitirip kurtulduk.
- Let's quickly finish the remaining work and go out for some drinks.
- Kalan işleri çabucak bitirelim ve bir şeyler içmeye gidelim.
- Love quickly burns out and turns into hate.
- Aşk çabucak yanıp tükenir ve nefrete dönüşür.
- I hope this matter is resolved quickly.
- Umarım bu mesele çabucak çözülür.
- She quickly confessed everything.
- Her şeyi çabucak itiraf etti.
- Their friendship quickly turned into love.
- Onların arkadaşlığı çabucak aşka dönüştü.
- He quickly mastered Russian.
- O, Rusçayı çabucak öğrendi.
- We got the meeting over with quickly.
- Toplantıyı çabucak yapıp kurtulduk.
- I got dressed quickly.
- Çabucak giyinmiştim.
- She quickly opened the letter.
- O, çabucak mektubu açtı.
- Tom quickly agreed.
- Tom çabucak kabul etti.
- I preferred wearing my Hawaiian T-shirt and green shorts to be cool and different, but I quickly got used to the white shirt and black slacks.
- Havalı ve farklı olmak için Hawaii tişörtümü ve yeşil şortumu giymeyi tercih ederdim ama beyaz gömlek ve siyah pantolona çabucak alıştım.
- Stock prices fell quickly.
- Hisse senedi değerleri çabucak düştü.
- We quickly became friends.
- Çabucak arkadaş olduk.
- Sami quickly drove to the hospital.
- Sami çabucak hastaneye geldi.
- You need to come quickly.
- Çabucak gelmen gerekiyor.
- Layla quickly burned through her insurance money.
- Layla sigorta parasını çabucak tüketti.
- We will all die, some quickly, others will take their time.
- Hepimiz öleceğiz, bazıları çabucak, bazıları da acele etmeden.
- He quickly made friends with the new boy on the block.
- O, bloktaki yeni bir çocukla çabucak arkadaş oldu.
- You need to do that quickly.
- Onu çabucak yapmalısın.
- They quickly became close.
- Çabucak yakınlaştılar.
- Tom quickly lost interest.
- Tom çabucak ilgisini kaybetti.
- Tom and Mary quickly became friends.
- Tom ve Mary çabucak arkadaş oldular.
- The matter was dealt with quickly.
- Mesele çabucak halledildi.
- We'll have to do this quickly.
- Bunu çabucak yapmak zorunda olacağız.
- This will let us quickly double the number of sentences.
- Bu, cümlelerin sayısını çabucak ikiye katlamamıza izin verecektir.
- Tom quickly figured it out.
- Tom onu çabucak çözdü.
- Tom is doing that quickly.
- Tom onu çabucak yapıyor.
- She learned quickly.
- Çabucak öğrendi.
- Let's complete this picture quickly.
- Çabucak bu resmi tamamlayalım.
- Defeated revolutions are forgotten quickly.
- Başarısızlığa uğramış devrimler çabucak unutulur.
- Tom quickly changed the subject.
- Tom çabucak konuyu değiştirdi.
- I have to get there quickly.
- Oraya çabucak gitmek zorundayım.
- Tom looked at Mary quickly.
- Tom çabucak Mary'ye baktı.
- The sick boy recovered quickly.
- Hasta çocuk çabucak iyileşti.
- Sami came over quickly.
- Sami çabucak geldi.
- Do your work quickly.
- İşinizi çabucak yapın.
- She finished her lunch quickly and went shopping.
- Öğle yemeğini çabucak bitirip alışverişe gitti.
- He quickly mastered Russian.
- Rusçayı çabucak öğrendi.
- Tom is learning quickly.
- Tom çabucak öğreniyor.
- The fire was quickly extinguished.
- Yangın çabucak söndürüldü.
- They left their house quickly.
- Evlerini çabucak terk ettiler.
- Do it quickly.
- Onu çabucak yapın.
- They could not get there quickly.
- Onlar oraya çabucak varamadılar.
- I hope this is resolved quickly.
- Umarım bu çabucak çözülür.
- I'm hoping it'll happen quickly.
- Bunun çabucak olacağını umuyorum.
- This paint dries quickly.
- Bu boya çabucak kurur.
- Tom quickly made himself a sandwich.
- Tom kendine çabucak bir sandviç yaptı.
- I got dressed quickly.
- Çabucak giyindim.
- I quickly ate lunch.
- Ben çabucak öğle yemeği yedim.
- Tom wanted to make a lot of money quickly.
- Tom çabucak çok para kazanmak istedi.
- I want to get rich quickly.
- Çabucak zengin olmak istiyorum.
- We figured it out quickly.
- Çabucak çözdük.
- Summer came quickly.
- Yaz çabucak geldi.
- I'd make a decision quickly if I were you.
- Senin yerinde olsaydım, çabucak bir karar alırdım.
- Tom quickly lost interest.
- Tom çabucak ilgisini yitirdi.
- I ate quickly.
- Ben çabucak yedim.
- Tom and Mary quickly got into their car and drove away.
- Tom ve Mary çabucak arabalarına bindiler ve uzaklaştılar.
- Tom wants to know how he can lose weight quickly.
- Tom çabucak nasıl zayıflayabileceğini bilmek istiyor.
- Dan and Linda quickly fell in love.
- Dan ve Linda çabucak aşık oldular.
- He quickly climbed into the tree.
- Çabucak ağaca tırmandı.
- He got married quickly.
- Çabucak evlendi.
- You must do it quickly.
- Bunu çabucak yapmalısın.
- The boss directed his men to finish it quickly.
- Patron adamlarına işi çabucak bitirmelerini söyledi.
- Do something quickly.
- Çabucak bir şey yap.
- She opened the letter quickly.
- Mektubu çabucak açtı.
- Dan was quickly identified by the police.
- Dan'ın kimliği polis tarafından çabucak saptandı.
- Time passes by quickly.
- Zaman çabucak geçiyor.
- I did it quickly.
- Çabucak yaptım.
- The dog quickly ate everything in its dish.
- Köpek tabağındaki her şeyi çabucak yedi.
- Tom quickly opened the letter.
- Tom mektubu çabucak açtı.
- He quickly confessed everything.
- O, çabucak her şeyi itiraf etti.
- He learned quickly.
- Çabucak öğrendi.
- Tom got to the point quickly.
- Tom ne denmek istendiğini çabucak anladı.
- Jake quickly threw the ball in to his teammate.
- Jake çabucak topu takım arkadaşına attı.
- Tom quickly got down to business.
- Tom çabucak işe döndü.
- Tom does that quickly.
- Tom bunu çabucak yapar.
- Tom stood quickly.
- Tom çabucak ayağa kalktı.
- He got rich quickly.
- Çabucak zengin oldu.
- Let's get this over with quickly.
- Bu işi çabucak bitirelim.
- Tom quickly became very famous.
- Tom çabucak ünlü oldu.
- You did that quickly.
- Sen onu çabucak yaptın.
- I did it quickly.
- Ben onu çabucak yaptım.
- When I arrived, they quickly cleared out of the house.
- Ben vardığımda çabucak evden kaçtılar.
- Sami could fix that quickly.
- Sami bunu çabucak düzeltebilirdi.
- She dresses herself quickly.
- Çabucak üstünü giyinir.
- They got married quickly.
- Çabucak evlendiler.
- I got bored quickly.
- Çabucak sıkıldım.
- Tom unwrapped the present quickly.
- Tom çabucak hediyeyi açtı.
- Shut the door quickly.
- Kapıyı çabucak kapat.
- I quickly ran out of money.
- Param çabucak bitti.
- Tom managed to finish his homework quickly.
- Tom ödevini çabucak bitirmeyi başardı.
Show More (245)
|
4 |
quickly |
hızla |
adv. |
|
- Otherwise, these two regulations would quickly become wastepaper.
- Aksi takdirde bu iki yönetmelik hızla boş kağıt haline gelecektir.
- The new world order, proclaimed after the Gulf War by President Bush Snr, has quickly been forgotten.
- Körfez Savaşı sonrasında Başkan Bush Snr tarafından ilan edilen yeni dünya düzeni hızla unutulmuştur.
- If a corridor is not quickly created, an unparalleled humanitarian disaster threatens.
- Bir koridorun hızla oluşturulmaması halinde, benzeri görülmemiş bir insani felaket tehdidi ortaya çıkacaktır.
- Effective medicines must get quickly to the people who need them.
- Etkili ilaçlar, ihtiyacı olan kişilere hızla ulaşmalıdır.
- Otherwise, these two regulations would quickly become wastepaper.
- Aksi takdirde, bu iki yönetmelik de hızla boş kağıtlar haline gelecektir.
- This is also extremely urgent and I am hoping that the Council will deal with it quickly.
- Bu da son derece acil bir konu ve Konsey'in bu konuyu hızla ele alacağını umuyorum.
- Effective medicines must get quickly to the people who need them.
- Etkili ilaçlar, onlara ihtiyacı olan insanlara hızla ulaşmalıdır.
- Several snags, however, quickly came to light.
- Bununla birlikte, bazı pürüzler hızla gün ışığına çıktı.
- Within the Union, we must now quickly begin the ratification process and launch the system of emission rights.
- Birlik içinde şimdi onay sürecini hızla başlatmalı ve emisyon hakları sistemini hayata geçirmeliyiz.
- The schools were only shut for two days and the number of new cases quickly petered out.
- Okullar sadece iki gün kapalı kaldı ve yeni vaka sayısı hızla azaldı.
- The new world order, proclaimed after the Gulf War by President Bush Snr, has quickly been forgotten.
- Körfez Savaşı sonrasında Başkan Bush Snr tarafından ilan edilen yeni dünya düzeni hızla unutuldu.
- The Commission is hopeful that the questions that still remain open can be resolved reasonably quickly.
- Komisyon, hala cevaplanmamış olan soruların makul bir hızla açıklığa kavuşturulabileceğini ümit etmektedir.
- The Commission is hopeful that the questions that still remain open can be resolved reasonably quickly.
- Komisyon, hala açık kalan soruların makul bir hızla çözülebileceği konusunda umutludur.
- European money must arrive quickly on the ground in order to assist victims at the time when they need it most.
- Avrupa parası, mağdurlara en çok ihtiyaç duydukları anda yardım edebilmek için hızla sahaya ulaşmalıdır.
- The Commission has not come to the end of its actions because technology moves quickly.
- Komisyon faaliyetlerinin sonuna gelmedi çünkü teknoloji hızla ilerliyor.
- Today's report will quickly be overtaken by events which take place long after the report has seen the light of day.
- Bugünün raporu, raporun gün ışığına çıkmasından çok sonra meydana gelen olaylar tarafından hızla geride bırakılacaktır.
- They modernised their economies quickly and reformed their social systems.
- Onlar ekonomilerini hızla modernleştirdiler ve sosyal sistemlerinde reform yaptılar.
- The European Union has got to do something and do it quickly.
- Avrupa Birliği bir şeyler yapmalı ve bunu hızla gerçekleştirmelidir.
- In previous crises, the resolve of some has quickly crumbled.
- Önceki krizlerde bazılarının kararlılığı hızla parçalanmıştır.
- The Solidarity Fund was mobilised quickly, and this amending budget was adopted in one single reading.
- Dayanışma Fonu hızla harekete geçirildi ve bu değişiklik bütçesi tek bir okumada kabul edildi.
- The problems resulted in an awareness of what has to be done and done quickly.
- Sorunlar, yapılması ve hızla yapılması gerekenler konusunda bir farkındalık yarattı.
- People from South-East Asia can quickly export SARS over great distances because of international air travel.
- Güneydoğu Asya'dan insanlar, uluslararası hava yolculuğu nedeniyle SARS'ı çok uzak mesafelere hızla ihraç edebilirler.
- Secondly, it helps break down salt so your body can get rid of it quickly.
- İkincisi, vücudunuzun tuzdan hızla kurtulabilmesi için tuzun parçalanmasına yardımcı olur.
- In the initial weeks, babies eat often and also grow quickly.
- Bebekler ilk haftalarda sık yemek yerler ve hızla büyürler.
- Various colours can quickly be painted over one another and the paint can be used on many grounds.
- Çeşitli renkler hızla birbiri üzerine boyanabilir ve boya birçok zeminde kullanılabilir.
- Things are changing quickly.
- Her şey hızla değişiyor.
- The meeting quickly became heated.
- Toplantı hızla hararetlendi.
- Young animals adapt quickly to a new environment.
- Genç hayvanlar hızla yeni bir çevreye uyum sağlarlar.
- Sami quickly switched the subject.
- Sami konuyu hızla değiştirdi.
- Sami was quickly released.
- Sami hızla serbest bırakıldı.
- Time passes quickly when we are doing something we like.
- Sevdiğimiz bir şeyi yaptığımızda zaman hızla geçer.
- Roosevelt's condition improved quickly.
- Roosevelt'in durumu hızla iyileşti.
- Tom quickly closed the door.
- Tom kapıyı hızla kapattı.
- The car traveled quickly.
- Araba hızla gitti.
- The American Senate quickly approved the treaty.
- Amerikan Senatosu anlaşmayı hızla onayladı.
- I have come to realize that China is developing quickly but the Chinese people live a relatively leisurely life.
- Çin'in hızla geliştiğini ama Çin halkının nispeten sakin bir hayat yaşadığını fark ettim.
- Tom quickly got into the car.
- Tom hızla arabaya geçti.
- He quickly climbed into the tree.
- O hızla ağaca tırmandı.
- Tom turned around quickly.
- Tom hızla arkasını döndü.
- This will let us quickly double the number of sentences.
- Bu, cümle sayısını hızla iki katına çıkarmamızı sağlayacak.
- In old age time passes quickly.
- Yaşlılık çağında zaman hızla geçer.
- About sixty men from the tribe quickly arrived riding horses.
- Kabileden yaklaşık altmış adam hızla atlara binerek geldi.
- Tom closed his eyes quickly.
- Tom gözlerini hızla kapattı.
- That rumor spread quickly.
- Bu söylenti hızla yayıldı.
- The Russian corpus is growing quickly.
- Rus külliyatı hızla büyüyor.
- Tom quickly became famous.
- Tom hızla meşhur oldu.
- The fire quickly spread.
- Ateş hızla yayıldı.
- The Marines quickly defeated the communist forces.
- Deniz piyadeleri komünist güçleri hızla bozguna uğrattı.
- Stock prices fell quickly.
- Hisse senedi fiyatları hızla düştü.
- He quickly disappeared in the crowd.
- Kalabalığın içinde hızla kayboldu.
- Industry was growing quickly.
- Endüstri hızla büyüyordu.
- He got rich quickly.
- Hızla zengin oldu.
- The blood quickly drained from her face.
- Yüzündeki kan hızla çekildi.
- She felt her heart beat quickly.
- Kalbinin hızla attığını hissetti.
- Tom opened the letter quickly.
- Tom hızla mektubu açtı.
- Tom quickly fell asleep.
- Tom hızla uykuya daldı.
- The boy runs quickly.
- Çocuk hızla koşuyor.
- The kidnappers whisked Tom into a van and quickly drove away.
- Kaçıranlar Tom'u bir minibüse tıkıp hızla uzaklaştılar.
- They marched quickly toward the capital.
- Başkente doğru hızla yürüdüler.
- The strength of the gravitational force reduces quickly with distance.
- Yerçekimi kuvvetinin gücü mesafeyle birlikte hızla azalır.
- The price of these supplies quickly increased.
- Bu malzemelerin fiyatı hızla arttı.
- In hot weather, water evaporates quickly.
- Sıcak havada, su hızla buharlaşır.
- Tom looked at Mary quickly.
- Tom hızla Mary'ye baktı.
- She was aging quickly.
- Hızla yaşlanıyordu.
- Tom ran quickly down the stairs.
- Tom hızla merdivenlerden aşağıya koştu.
- Tom quickly became very famous.
- Tom hızla çok ünlü oldu.
- Tom looked around quickly.
- Tom hızla etrafına bakındı.
- Tom quickly left the room.
- Tom hızla odayı terk etti.
- Rabbits breed quickly.
- Tavşanlar hızla ürerler.
- He moves quickly.
- O hızla hareket eder.
- The battle quickly became fierce and bloody.
- Savaş hızla şiddetli ve kanlı bir hal aldı.
- Tom quickly opened the door.
- Tom hızla kapıyı açtı.
- Tom looked up quickly.
- Tom hızla yukarı baktı.
- Tom got into his car and quickly drove off.
- Tom arabasına bindi ve hızla uzaklaştı.
- When he heard the noise, Tom quickly ran out of the house.
- Gürültüyü duyunca Tom hızla evden dışarı koştu.
- The car traveled quickly.
- Araba hızla seyahat etti.
- Tom attempted to escape but was quickly recaptured by his kidnappers.
- Tom kaçmaya çalıştı ama onu kaçıranlar tarafından hızla tekrar yakalandı.
- Tom turned the page quickly.
- Tom hızla sayfayı çevirdi.
- The fire was quickly spotted.
- Yangın hızla fark edildi.
- Industry was growing quickly.
- Sanayi hızla büyüyordu.
- The news quickly spread.
- Haber hızla yayıldı.
- They left their house quickly.
- Onlar hızla evlerini terk ettiler.
- Tom got rich quickly.
- Tom hızla zengin oldu.
- I hope my French improves quickly.
- Umarım Fransızcam hızla gelişir.
- That rumor spread quickly.
- O dedikodu hızla yayıldı.
- The world is changing more and more quickly.
- Dünya gitgide artan bir hızla değişiyor.
- Tom quickly went up the stairs.
- Tom hızla merdivenlerden yukarı çıktı.
- Sami reacted quickly.
- Sami hızla tepki verdi.
- Time passes quickly.
- Zaman hızla geçiyor.
- Tom quickly opened the drawer and pulled out a gun.
- Tom hızla çekmeceyi açtı ve bir silah çıkardı.
- The prison escapee was quickly recaptured.
- Hapishane kaçağı hızla yeniden yakalandı.
- The policy was quickly changed.
- Politika hızla değiştirildi.
- Tom quickly went in the room.
- Tom hızla odaya girdi.
- The suspect was identified quickly after being recorded on closed-circuit television.
- Zanlı, kapalı devre televizyon sistemine kaydedildikten sonra hızla tespit edildi.
- Tom quickly disappeared in the crowd.
- Tom kalabalığın içinde hızla kayboldu.
- The years went by quickly.
- Yıllar hızla geçip gitti.
- I hope this matter is resolved quickly.
- Bu meselenin hızla çözüleceğini umuyorum.
- Tom responded quickly.
- Tom hızla yanıtladı.
- Meat decays quickly in warm weather.
- Et sıcak havalarda hızla çürür.
- The news spread quickly through Avonlea.
- Haber Avonlea'da hızla yayıldı.
- The rumor quickly spread.
- Dedikodu hızla yayıldı.
- I quickly turned my gaze to the door.
- Bakışlarımı hızla kapıya çevirdim.
- Shut the door quickly.
- Hızla kapıyı kapat.
- The situation quickly got out of hand.
- Durum hızla kontrolden çıktı.
- Tom quickly opened the door.
- Tom kapıyı hızla açtı.
- The rumour quickly spread.
- Söylenti hızla yayıldı.
- That river quickly overflowed due to the downpour.
- O nehir sağanak yağmur nedeniyle hızla taştı.
- Fear quickly turned into anger.
- Korku hızla öfkeye dönüştü.
- The Russian corpus is growing quickly.
- Rusça derlem hızla büyümektedir.
- The squirrel quickly ran up the tree.
- Sincap hızla ağaca tırmandı.
- Tom ran out of the house quickly.
- Tom hızla evden dışarı koştu.
- Tom walks quickly.
- Tom hızla yürür.
- The rumor spread quickly.
- Söylenti hızla yayıldı.
- I'd like you to quickly browse through these documents.
- Bu belgeleri hızla gözden geçirmeni istiyorum.
- Tom quickly left the room.
- Tom hızla odadan çıktı.
- The argument quickly got out of control.
- Tartışma hızla kontrolden çıktı.
- Tom got up quickly.
- Tom hızla kalktı.
- I think if I talked more often with a native speaker, my English skills would improve quickly.
- Sanırım anadili İngilizce olan biriyle daha sık konuşsaydım İngilizcem hızla gelişirdi.
- I'd like you to quickly look over these documents.
- Bu belgeleri hızla gözden geçirmeni istiyorum.
- My father quickly scanned the newspaper.
- Babam gazeteye hızla göz gezdirdi.
- He got up quickly, splashed cold water on his face, brushed his teeth and shaved.
- Hızla kalktı, yüzüne soğuk su sıçrattı, dişlerini fırçaladı ve tıraş oldu.
- Tom turned quickly.
- Tom hızla döndü.
- The war quickly turned into a quagmire.
- Savaş hızla bir bataklığa dönüştü.
- Roosevelt's condition improved quickly.
- Roosevelt'in durumu hızla düzeldi.
- Things quickly changed.
- İşler hızla değişti.
- Time went quickly.
- Zaman hızla geçti.
- News of the British attack spread quickly.
- İngiliz saldırısı haberi hızla yayıldı.
- Tom quickly unwrapped the sandwich and began to eat it hungrily.
- Tom sandviçi hızla açtı ve iştahla yemeye başladı.
- The meeting quickly became heated.
- Toplantı hızla ısındı.
- The fire spread quickly.
- Yangın hızla yayıldı.
- Her heart beat quickly out of fear.
- Korkudan kalbi hızla çarpıyordu.
- He was quickly recaptured.
- O, hızla yeniden yakalandı.
- That escalated quickly.
- O hızla tırmandı.
- Tom got out of bed and quickly put on his clothes.
- Tom yataktan kalktı ve hızla elbiselerini giydi.
- Tom quickly got out of Mary's way.
- Tom hızla Mary'nin yolundan çıktı.
- The conflict quickly escalated from a soccer game to a diplomatic crisis.
- Çatışma hızla bir futbol maçından diplomatik bir krize dönüştü.
- He acted quickly and put out the fire.
- O hızla hareket etti ve yangını söndürdü.
- The situation quickly got out of control.
- Durum hızla kontrolden çıktı.
- She was aging quickly.
- O, hızla yaşlanıyordu.
- The thief ran quickly.
- Hırsız hızla kaçtı.
- Tom quickly disappeared in the crowd.
- Tom hızla kalabalıkta kayboldu.
- He quickly scanned the page for the word he was looking for.
- Aradığı kelimeyi bulmak için sayfayı hızla taradı.
- The number of members will grow quickly.
- Üye sayısı hızla artacak.
- The weather changed quickly.
- Hava hızla değişti.
- All the young dogs run quickly.
- Tüm genç köpekler hızla koşar.
- Tom reacted quickly.
- Tom hızla tepki gösterdi.
- The crowd dispersed quickly.
- Kalabalık hızla dağıldı.
- The rumors spread quickly.
- Söylentiler hızla yayıldı.
- A doctor quickly cut off his left arm and stopped the heavy bleeding.
- Bir doktor hızla sol kolunu kesti ve ağır kanamayı durdurdu.
- Tom closed his eyes quickly.
- Tom hızla gözlerini kapadı.
- The thief ran quickly.
- Hırsız hızla koştu.
- Tom quickly climbed up the tree.
- Tom hızla ağaca tırmandı.
- He quickly scanned my manuscript.
- Müsveddeme hızla göz attı.
- The conflict quickly escalated from a soccer game to a diplomatic crisis.
- Çatışma hızla futbol maçından diplomatik bir krize yükseldi.
- I saw the dog running quickly in the park.
- Ben köpeği parkta hızla koşarken gördüm.
- I saw the dog running quickly in the park.
- Parkta hızla koşan bir köpek gördüm.
- She quickly went up the stairs.
- O hızla merdivenlerden yukarı gitti.
- The news quickly spread.
- Haberler hızla yayıldı.
- She quickly confessed everything.
- O, hızla her şeyi itiraf etti.
- News of the British attack spread quickly.
- İngiliz saldırısının haberi hızla yayıldı.
- Tom walked quickly up the stairs.
- Tom merdivenleri hızla çıktı.
- Tom went quickly up the stairs.
- Tom hızla merdivenlerden yukarı çıktı.
- He lost himself quickly in the crowd.
- Kalabalığın içinde hızla kayboldu.
- Tom is getting better quickly.
- Tom hızla iyileşiyor.
- The good news spread through the village quickly.
- İyi haber, köyde hızla yayıldı.
- All of us climbed aboard quickly.
- Hepimiz hızla gemiye çıktık.
- Tom nodded quickly.
- Tom hızla başını salladı.
- He died quickly.
- O, hızla öldü.
- Tom went up the stairs quickly.
- Tom merdivenleri hızla çıktı.
- Tom quickly hid the bottle.
- Tom hızla şişeyi sakladı.
- He acquired French quickly.
- O, hızla Fransızca öğrendi.
- To prevent the disease from spreading quickly was not an easy task.
- Hastalığın hızla yayılmasını önlemek kolay bir iş değildi.
- Their friendship quickly turned into love.
- Arkadaşlıkları hızla aşka dönüştü.
- The fire quickly spread.
- Yangın hızla yayıldı.
- Tom turned the page quickly.
- Tom sayfayı hızla çevirdi.
- They caught up with us quickly.
- Onlar bize hızla yetiştiler.
- He came quickly.
- O hızla geldi.
- The American Senate quickly approved the treaty.
- Amerikan Senatosu hızla antlaşmayı onayladı.
- She wants to know how she can lose weight quickly.
- O nasıl hızla kilo verebileceğini bilmek istiyor.
- The cowboy quickly jumped out the window.
- Kovboy hızla pencereden dışarı atladı.
- Tom quickly headed for the door.
- Tom hızla kapıya yöneldi.
- Life quickly returned to normal.
- Hayat hızla normale döndü.
- Tom quickly reloaded his gun and fired.
- Tom hızla silahını doldurdu ve ateş etti.
- After the stop the train accelerated quickly.
- Durduktan sonra tren hızla hızlandı.
- Tom's sadness quickly turned to fury.
- Tom'un üzüntüsü hızla öfkeye dönüştü.
- The infection has spread quickly.
- Enfeksiyon hızla yayıldı.
- The good news spread through the village quickly.
- İyi haber, köyün içinde hızla yayıldı.
- Tom ran quickly down the stairs.
- Tom hızla merdivenlerden aşağı koştu.
Show More (185)
|
5 |
quickly |
hızlı şekilde |
adv. |
|
- Thirdly, a reduction in effort is achieved most quickly by applying the sea-days' scheme.
- Üçüncüsü, deniz-günleri şeması uygulanarak çabada en hızlı şekilde azalma sağlanır.
- It'll happen quite quickly.
- Bu oldukça hızlı şekilde olacak.
- We have to move very quickly.
- Çok hızlı şekilde hareket etmek zorundayız.
- Tom moved quickly.
- Tom hızlı şekilde hareket etti.
- Sound travels very quickly.
- Ses çok hızlı şekilde hareket eder.
Show More (2)
|