1 |
readily |
kolayca |
adv. |
|
- A directly elected parliament may see this more readily and with greater concern than a council of ministers.
- Doğrudan seçilmiş bir parlamento bunu bir bakanlar kurulundan daha kolay ve daha büyük bir ilgiyle karşılayabilir.
- It therefore needs to have teams that are capable of adjusting readily to requests made and reacting immediately.
- Bu nedenle yapılan taleplere kolayca uyum sağlayabilecek ve anında tepki verebilecek ekiplere sahip olması gerekir.
- Those for whom every day is a struggle for survival are not readily going to be won over by lofty objectives.
- Her günü hayatta kalma mücadelesi olan kişiler, yüce hedefler tarafından kolayca kazanılmayacaktır.
- Nitrate esters, of which this drug is an example, readily break down in water, rendering the drug ineffective.
- Bu ilacın bir örneği olduğu nitrat esterleri suda kolayca parçalanarak ilacı etkisiz hale getirir.
- But gaseous OPEs readily break down in sunlight with a half-life of less than two days.
- Ancak gaz halindeki OPE'ler, iki günden daha kısa bir yarılanma ömrü ile güneş ışığında kolayca parçalanır.
- Tom readily admits his mistakes.
- Tom hatalarını kolayca kabul eder.
- Tom readily agreed to do what we asked.
- Tom istediğimizi yapmayı kolayca kabul etti.
- We all know that blue-eyed red-heads are sensitive to sunshine, burning more readily than darkskinned people.
- Hepimiz biliyoruz ki mavi gözlü kızıl kafalılar güneş ışığına karşı hassastır, esmer tenlilere göre daha kolay yanarlar.
- He lied readily.
- Kolayca yalan söyledi.
- He lied readily.
- O kolayca yalan söyledi.
Show More (7)
|
2 |
readily |
seve seve |
adv. |
|
- She readily listened to my request.
- Seve seve ricamı dinledi.
- He readily agreed to my proposal.
- Seve seve önerimi kabul etti.
- She readily agreed to my proposal.
- Önerimi seve seve kabul etti.
Show More (0)
|
3 |
readily |
kolaylıkla |
adv. |
|
- First of all, we can quite readily accept some of the amendments.
- Öncelikle bazı değişiklikleri kolaylıkla kabul edebiliriz.
- First of all, we can quite readily accept some of the amendments.
- Öncelikle, bazı değişiklikleri kolaylıkla kabul edebiliriz.
Show More (-1)
|
4 |
readily |
isteyerek |
adv. |
|
- Tom readily admits his mistakes.
- Tom hatalarını isteyerek kabul eder.
Show More (-2)
|