|
- That's refreshing.
- Çok ferahlatıcı.
- It's quite refreshing.
- Oldukça ferahlatıcı.
- The water is refreshing.
- Su ferahlatıcı.
- I find that very refreshing.
- Onu çok ferahlatıcı buluyorum.
- That's refreshing.
- Bu ferahlatıcı.
- It has a refreshing taste.
- Ferahlatıcı bir tadı var.
- Isn't this refreshing?
- Bu ferahlatıcı değil mi?
- A glass of cold water is very refreshing in hot weather.
- Bir bardak soğuk su sıcak havada çok ferahlatıcıdır.
- Your honesty is refreshing.
- Dürüstlüğünüz ferahlatıcı.
- The water is refreshing.
- Su ferahlatıcıdır.
- It's refreshing.
- Ferahlatıcı.
- Tom is refreshing, honest and a good young man.
- Tom ferahlatıcı, dürüst ve iyi bir genç adam.
- This is refreshing.
- Bu çok ferahlatıcı.
- A glass of cold water is very refreshing in hot weather.
- Sıcak havalarda bir bardak soğuk su çok ferahlatıcıdır.
- It's refreshing.
- Bu ferahlatıcı.
- He made a refreshing walk.
- O, ferahlatıcı bir yürüyüş yaptı.
- This is refreshing.
- Bu ferahlatıcı.
- He made a refreshing walk.
- Ferahlatıcı bir yürüyüş yaptı.
- He took a refreshing walk along the riverside.
- Nehir kenarı boyunca ferahlatıcı bir yürüyüş yaptı.
- I find that very refreshing.
- Bunu çok ferahlatıcı buluyorum.
- It's quite refreshing.
- Epey ferahlatıcı.
Show More (18)
|
