relevance - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
relevance ilgi n.
  • I do not see the relevance of this idea of ex-territoriality.
  • Bu dokunulmazlık fikrinin konuyla ilgisini göremiyorum.
  • Let me make an observation with only indirect relevance to this issue.
  • Bu konuyla sadece dolaylı ilgisi olan bir gözlemde bulunmama izin verin.
  • My personal views on the family are of no relevance at all to the debate that we are having.
  • Aile konusundaki kişisel görüşlerimin, yürüttüğümüz tartışmayla hiçbir ilgisi yoktur.
Show More (5)
relevance alaka n.
  • Relevance is a key element in communication.
  • Alaka, iletişimde önemli bir unsurdur.
  • I don't see the relevance.
  • Alaka göremiyorum.
  • I don't see the relevance.
  • Ben alakayı görmüyorum.
Show More (0)
relevance geçerlilik n.
  • The paradigm of economic growth, on the other hand, is an abstraction, with little relevance in practice.
  • Öte yandan ekonomik büyüme paradigması, pratikte çok az geçerliliği olan bir soyutlamadır.
  • The paradigm of economic growth, on the other hand, is an abstraction, with little relevance in practice.
  • Öte yandan, ekonomik büyüme paradigması, uygulamada çok az geçerliliği olan bir soyutlamadır.
Show More (-1)
relevance konuyla alaka n.
  • I did not understand the relevance of his questions.
  • Sorularının konuyla alakasını anlayamadım.
Show More (-2)
relevance uygunluk n.
  • That addresses, in my view, the issue of the relevance of the European Parliament.
  • Bu, benim görüşüme göre, Avrupa Parlamentosu'nun uygunluğu konusunu ele almaktadır.
Show More (-2)
relevance ilişki n.
  • On the other hand all that this is about is a different legal assessment of the relevance of the Financial Regulation.
  • Öte yandan tüm bunlar, Mali Tüzüğün uygunluğuna ilişkin farklı bir hukuki değerlendirmeden ibarettir.
Show More (-2)