reward - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
reward ödül n.
  • Henry received a reward for his acing his finals.
  • Henry finallerini verdiği için bir ödül aldı.
  • This is a more than adequate reward for agriculture's multifunctional nature.
  • Bu, tarımın çok işlevli doğası için fazlasıyla yeterli bir ödüldür.
  • The saving of a life is a disinterested action, taken with no reward in mind.
  • Bir hayatın kurtarılması, hiçbir ödül düşünülmeden gerçekleştirilen, çıkar gözetmeyen bir eylemdir.
Show More (45)
reward ödüllendirmek v.
  • My boss rewarded me with a one-week paid leave.
  • Patronum beni bir haftalık ücretli izinle ödüllendirdi.
  • It would be a wrong signal to reward that country with an agreement precisely at this time.
  • Bu ülkeyi tam da bu zamanda bir anlaşma ile ödüllendirmek yanlış bir sinyal olacaktır.
  • You are rewarding the production of supernumerary embryos, which one might term a stock incentive.
  • Bir hisse senedi teşviki olarak da adlandırılabilecek olan süpernümerary embriyo üretimini ödüllendiriyorsunuz.
Show More (15)
reward mükafat n.
  • Patience has its rewards.
  • Sabrın mükafatı vardır.
  • We will reap rich rewards later on in life.
  • Biz hayatın ileri dönemlerinde mükafat alacağız.
Show More (-1)
reward (kaybolan için) ödül n.
  • The owners of the lost dog are offering a reward of 1000 pounds.
  • Kayıp köpeğin sahipleri başına 1000 pound ödül koyuyor.
Show More (-2)
reward mükafatlandırmak v.
  • We will reap rich rewards later on in life.
  • Hayatın ilerleyen dönemlerinde mükafatlandırılacağız.
Show More (-2)
reward karşılık n.
  • Your efforts will be rewarded in the long run.
  • Çabalarınızın karşılığını uzun vadede alacaksınız.
Show More (-2)