Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
doppler direction finder
plastic strength
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
rising
yükselen
adj.
Millions of homes have been affected by the
rising
water levels.
Milyonlarca ev
yükselen
su seviyelerinden etkilenmiştir.
Given the
rising
unemployment figures, we have no more time to lose.
Yükselen
işsizlik rakamları göz önüne alındığında, kaybedecek daha fazla zamanımız yok.
It is said to act as a bulwark against
rising
Muslim fundamentalism.
Yükselen
Müslüman köktenciliğine karşı bir siper görevi göreceği söyleniyor.
Millions of homes have been affected by the
rising
water levels.
Milyonlarca ev
yükselen
su seviyelerinden etkilendi.
Show More (1)
2
rising
artan
adj.
We have to contend with
rising
unemployment, fewer enterprises being set up, and declining levels of investment.
Artan
işsizlik, daha az sayıda işletme kurulması ve azalan yatırım seviyeleri ile mücadele etmek zorundayız.
The
rising
death toll on the roads is forcing us to have second thoughts.
Yollarda
artan
ölü sayısı bizi tekrar düşünmeye zorluyor.
Show More (-1)