robust - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
robust sağlam adj.
  • Our company has a robust presence overseas.
  • Şirketimiz denizaşırı ülkelerde sağlam bir yapılanmaya sahiptir.
  • The walk-in safe had a robust steel door.
  • Gömme kasanın sağlam bir çelik kapısı bulunuyordu.
  • I salute Prime Minister Howard of Australia's robust and courageous stance over this issue.
  • Avustralya Başbakanı Howard'ın bu konudaki sağlam ve cesur duruşunu selamlıyorum.
Show More (16)
robust güçlü adj.
  • He would have liked the Commission to be somewhat more robust.
  • Komisyon'un biraz daha güçlü olmasını isterdi.
  • The Swedish constitution provides robust protection for fundamental freedoms and rights.
  • İsveç anayasası temel özgürlükler ve haklar için güçlü bir koruma sağlamaktadır.
  • They have now been replaced by robust Danish, Finnish and Swedish troops.
  • Şimdi onların yerini güçlü Danimarka, Finlandiya ve İsveç birlikleri almıştır.
Show More (1)
robust yapılı adj.
  • The tall and robust man looked dashing in his tuxedo.
  • Uzun boylu ve yapılı adam smokiniyle çok şık görünüyordu.
Show More (-2)
robust etkili adj.
  • They need a robust approach if they want to win the case.
  • Davayı kazanmak istiyorlarsa etkili bir yaklaşıma ihtiyaçları var.
Show More (-2)
robust nefis adj.
  • He opened a bottle of robust wine to match the meal.
  • Yemekle eşleşmesi için nefis bir şişe şarap açtı.
Show More (-2)