safe - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
safe güvenli adj.
  • It is a product that people know and have confidence in and it is safe for consumers.
  • İnsanların bildiği ve güven duyduğu bir üründür ve tüketiciler için güvenlidir.
  • A ship fitted with a 'black box' is a safer ship.
  • Kara kutu' ile donatılmış bir gemi daha güvenli bir gemidir.
  • We have to make it safe and working for the industries.
  • Bunu endüstriler için güvenli ve işler hale getirmeliyiz.
Show More (572)
safe güvende adj.
  • The drivers from our own Member States are not absolutely safe either.
  • Kendi Üye Devletlerimizden gelen sürücüler de kesinlikle güvende değiller.
  • The drivers from our own Member States are not absolutely safe either.
  • Kendi Üye Devletlerimizden gelen sürücüler de kesinlikle güvende değildir.
  • We want the citizens of Europe to know that everything possible has been done to keep them safe.
  • Avrupa vatandaşlarının kendilerini güvende tutmak için mümkün olan her şeyin yapıldığını bilmelerini istiyoruz.
Show More (293)
safe kasa n.
  • The drives are kept in safes, locked with these.
  • Sürücüler kasalarda tutuluyor, bunlarla kilitleniyor.
  • He stole my money from the safe.
  • Kasadaki paramı çaldı.
  • Tom found an old safe in his garage.
  • Tom garajında eski bir kasa buldu.
Show More (98)
safe güvenilir adj.
  • Animal feed in the European Union must be safe and reliable for animals and humans.
  • Avrupa Birliği'ndeki hayvan yemleri hayvanlar ve insanlar için güvenli ve güvenilir olmalıdır.
  • Reuben, you are a nice, safe, conventional guy.
  • Reuben, sen tatlı, güvenilir, geleneksel birisin.
  • I heard this from a safe source.
  • Bunu güvenilir bir kaynaktan duydum.
Show More (2)
safe emniyette adj.
  • Combating terrorism is one factor in a broader objective, that of ensuring that the Union is safe and secure.
  • Terörizmle mücadele, Birliğin emniyet ve güvenliğinin sağlanması gibi daha geniş bir hedefin bir unsurudur.
  • I feel safe and secure.
  • Kendimi güvende ve emniyette hissediyorum.
Show More (-1)
safe sağ salim adv.
  • Tom prayed for Mary's safe return.
  • Tom Mary'nin sağ salim dönmesi için dua etti.
  • We were glad to hear of his safe return.
  • Sağ salim döndüğünü duyduğumuzda çok sevindik.
Show More (-1)
safe güvencede adj.
  • Your secrets are safe with me.
  • Sırlarınız benimle güvencededir.
  • We want to keep everybody safe.
  • Biz herkesi güvencede tutmak istiyoruz.
Show More (-1)
safe emniyetli adj.
  • Nuclear materials are currently clearly not secure and not safe.
  • Nükleer malzemeler şu anda açıkça güvenli ve emniyetli değildir.
Show More (-2)
safe tehlikesiz adj.
  • Do you think it's safe to do that?
  • Sence bunu yapmak tehlikesiz mi?
Show More (-2)
safe emin adj.
  • Sami doesn't feel safe.
  • Sami kendini emin hissetmiyor.
Show More (-2)
safe emin ellerde adj.
  • Your children will be safe with Tom.
  • Çocukların Tom'la birlikte emin ellerde olacak.
Show More (-2)