sentimental - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
sentimental duygusal adj.
  • There is a sentimental side to nationality; it is at once body and soul; a Zollverein is not a fatherland.
  • Milliyetin duygusal bir yanı vardır; aynı anda hem beden hem de ruhtur; bir Zollverein bir anavatan değildir.
  • Don't be so sentimental.
  • Bu kadar duygusal olmayın.
  • Tom avoided listening to sad and sentimental love songs after he and Mary had split up.
  • Tom, Mary ile ayrıldıktan sonra hüzünlü ve duygusal aşk şarkıları dinlemekten kaçındı.
Show More (4)