shine - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
shine parlamak v.
  • It has been a pleasure to note and observe their commitment, which also shines through here in Parliament today.
  • Bugün burada Parlamento'da da parlayan kararlılıklarını not etmek ve gözlemlemekten memnuniyet duyuyorum.
  • An exquisite location in which the beauty of the landscape shines almost as brightly as your love for one another.
  • Manzaranın güzelliğinin neredeyse birbirinize olan sevginiz kadar parladığı enfes bir yer.
  • It was raining when I woke up, but by afternoon the sky had cleared up and the sun was shining.
  • Uyandığımda yağmur yağıyordu ama öğleden sonra gökyüzü açılmıştı ve güneş parlıyordu.
Show More (111)
shine parlatmak v.
  • She had her shoes shined.
  • O, ayakkabılarını parlattı.
  • Please shine those shoes.
  • Lütfen şu ayakkabıları parlat.
  • Tom used to shine my shoes.
  • Tom ayakkabılarımı parlatırdı.
Show More (11)
shine parıldamak v.
  • It has been a pleasure to note and observe their commitment, which also shines through here in Parliament today.
  • Bugün burada Parlamento'da da parıldayan bağlılıklarını not etmek ve gözlemlemek benim için bir zevkti.
  • The sun shines for everyone.
  • Güneş herkes için parıldar.
  • The moon shines at night.
  • Ay, geceleyin parıldar.
Show More (4)
shine ışıldamak v.
  • It's shining for us, like that first night.
  • Bizim için ışıldıyor, tıpkı o ilk geceki gibi.
  • The sun was shining brightly.
  • Güneş parlak bir şekilde ışıldıyordu.
Show More (-1)
shine cilalamak v.
  • Tom shined his shoes.
  • Tom ayakkabılarını cilaladı.
Show More (-2)
shine parlaklık n.
  • The floor had a good shine.
  • Zeminin iyi bir parlaklığı vardı.
Show More (-2)