| 1 |
shudder |
ürpermek |
v. |
|
- I too am affected and I shudder when I think of my last service bill, which was extortionate.
- Ben de bu durumdan etkileniyorum ve fahiş olan son hizmet faturamı düşündüğümde ürperiyorum.
- Tom shuddered.
- Tom ürperdi.
- She shuddered at the thought of snakes.
- Yılanları düşününce ürperdi.
- I've never been religious, but hearing the Lord's Prayer in Latin makes me shudder.
- Hiç dindar olmadım ama Latince dua duymak beni ürpertiyor.
- We all shuddered from the great shock.
- Hepimiz büyük şoktan dolayı ürperdik.
- The sound of an awful scream made him shudder.
- Berbat bir çığlık sesi onu ürpertti.
- The thought makes me shudder.
- Düşünce beni ürpertiyor.
- She touched me lightly on the nape of the neck with the tips of her fingers and it made me shudder.
- O bana parmak uçları ile ensemin üzerine hafifçe dokundu ve bu beni ürpertti.
- I've never been religious, but hearing the Lord's Prayer in Latin makes me shudder.
- Ben hiç dindar değilim ama Latince Rabbin Duası'nı dinlemek beni ürpertir.
- The thought makes me shudder.
- Düşüncesi bile beni ürpertiyor.
- You said a word that makes me shudder.
- Beni ürperten bir kelime söyledin.
- The terrible scene made him shudder.
- Korkunç sahne onu ürpertti.
- She touched me lightly on the nape of the neck with the tips of her fingers and it made me shudder.
- Parmaklarının ucuyla enseme hafifçe dokundu ve bu beni ürpertti.
- The thought makes me shudder.
- Düşünce beni ürpertir.
Show More (11)
|
| 2 |
shudder |
titremek |
v. |
|
- Italy and Europe are once again shuddering as they did in the case of the former Yugoslavia.
- İtalya ve Avrupa, eski Yugoslavya örneğinde olduğu gibi bir kez daha titriyor.
- She shuddered with cold.
- O, soğuktan titriyordu.
- She shuddered with cold.
- Soğuktan titredi.
Show More (0)
|
| 3 |
shudder |
tüyleri ürpermek |
v. |
|
- We all shuddered from the great shock.
- Büyük şok nedeniyle tüylerimiz ürperdi.
- The thought makes me shudder.
- Düşüncesi bile tüylerimi ürpertiyor.
Show More (-1)
|
