Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Cümleler
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
asm metals reference book
Geçmiş
İngilizce
Türkçe
1
soften
yumuşamak
v.
The asphalt was
softened
by the heat.
Asfalt sıcaktan
yumuşamıştı.
Her expression
softened.
Yüz ifadesi
yumuşadı.
Her expression
softened.
Onun ifadesi
yumuşadı.
Tom's eyes
softened.
Tom'un gözleri
yumuşadı.
Show More (1)
2
soften
yumuşatmak
v.
Not even downturns in economic activity may be misused to
soften
it.
Ekonomik faaliyetlerdeki gerilemeler bile bunu
yumuşatmak
için kötüye kullanılamaz.
Even now I hope she will
soften
her attitude, but I fear I will hope in vain.
Şu anda bile tutumunu
yumuşatacağını
umuyorum ama korkarım boşuna umutlanacağım.
Show More (-1)