|
- It is easier to organise and supervise the protection of refugees on a small scale than by a remote bureaucracy.
- Mültecilerin korunmasını küçük ölçekte organize etmek ve denetlemek, uzak bir bürokrasiden daha kolaydır.
- Since the setting-up of Europol, the European Parliament has pointed out the need to supervise it.
- Avrupa Parlamentosu, Europol'ün kurulmasından bu yana bu kurumun denetlenmesi gerektiğine işaret etmiştir.
- Under Article 88, the Commission is obliged to supervise state aid.
- 88. Madde uyarınca Komisyon devlet yardımlarını denetlemekle yükümlüdür.
- Lastly, what advantage do we gain by having the Commission and not the European Central Bank supervising these loans?
- Son olarak bu kredileri Avrupa Merkez Bankası'nın değil de Komisyonun denetlemesinin bize ne gibi bir faydası olacak?
- We all know that we have had, and still are having, very great problems supervising and enforcing this.
- Bunu denetleme ve uygulama konusunda çok büyük sorunlar yaşadığımızı ve hala da yaşamakta olduğumuzu hepimiz biliyoruz.
- Under Article 88, the Commission is obliged to supervise state aid.
- Madde 88 uyarınca Komisyon devlet yardımlarını denetlemekle yükümlüdür.
- Who supervises the actions of the Public Prosecutor?
- Cumhuriyet Savcısının eylemlerini kim denetler?
- In her job, she supervises 30 employees.
- İşinde, 30 çalışanı denetler.
- Tom is supervising.
- Tom denetliyor.
- The pigs did not actually work, but directed and supervised the others.
- Domuzlar aslında çalışmıyordu, ama diğerlerini yönetiyor ve denetliyordu.
- Tom was hired to supervise the production of Mary's music video.
- Tom, Mary'nin müzik videosunun yapımını denetlemek için işe alındı.
- I supervised Tom's training.
- Tom'un eğitimini ben denetledim.
- The teacher is supervising her students.
- Öğretmen öğrencilerini denetliyor.
- Tom was supervising workers at the worksite.
- Tom şantiyede işçileri denetliyordu.
- In her job, she supervises 30 employees.
- İşinde 30 çalışanı denetliyor.
- I supervised Tom's training.
- Tom'un eğitimini denetledim.
- While she is writing, her dad will supervise.
- O yazarken, babası denetleyecek.
- The pigs did not actually work, but directed and supervised the others.
- Aslında domuzlar çalışmadı fakat diğerlerini yönetti ve denetledi.
- Supervise your own children.
- Kendi çocuklarınızı denetleyin.
- I'm not supervising you.
- Seni denetlemiyorum.
- Tom was supervising workers at the worksite.
- Tom, şantiyedeki işçileri denetliyordu.
Show More (18)
|
