| 1 |
terrific |
müthiş |
adj. |
|
- I heard that Tom is a terrific kisser.
- Tom'un müthiş bir öpücü olduğunu duydum.
- Tom is doing a terrific job.
- Tom müthiş bir iş yapıyor.
- You're a terrific guy, Tom.
- Sen müthiş bir adamsın, Tom.
- A car went by at terrific speed.
- Bir araba müthiş bir hızla geçti.
- That's terrific.
- O müthiş.
- That was terrific.
- Müthişti.
- The weather was terrific.
- Hava müthişti.
- I feel terrific.
- Müthiş hissediyorum.
- Isn't that terrific?
- Müthiş değil mi?
- It just felt terrific.
- Müthiş bir histi.
- The competition is terrific.
- Rekabet müthiştir.
- I felt terrific.
- Müthiş hissettim.
- It really is terrific.
- Gerçekten müthiş.
- This stuff is terrific.
- Bu şey müthiş.
- Tom was absolutely terrific.
- Tom kesinlikle müthişti.
- It really is terrific.
- Gerçekten müthişti.
- I think what Tom is doing is terrific.
- Bence Tom'un yaptığı müthiş.
- It was a terrific experience.
- O müthiş bir deneyimdi.
- You've done a terrific job.
- Müthiş bir iş yaptın.
- The music was terrific.
- Müzik müthişti.
- Tom told me that he thought Mary was terrific.
- Tom bana Mary'nin müthiş olduğunu düşündüğünü söyledi.
- I think what Tom is doing is terrific.
- Bence Tom'un yaptığı şey müthiş.
- He came up with a terrific solution to the complex problem.
- Karmaşık soruna müthiş bir çözüm buldu.
- Tom was terrific.
- Tom müthişti.
- I had a terrific day on Monday.
- Pazartesi müthiş bir gün geçirdim.
- That would be terrific.
- Bu müthiş olurdu.
- Tom felt terrific.
- Tom müthiş hissetti.
- I've got a terrific surprise for you.
- Senin için müthiş bir sürprizim var.
- It certainly looks terrific.
- Kesinlikle müthiş görünüyor.
- He looks terrific.
- Müthiş görünüyor.
- Mary looks terrific for her age.
- Mary yaşına göre müthiş görünüyor.
- Tom's terrific.
- Tom müthiş.
- It was terrific.
- Müthişti.
- You'll be terrific.
- Müthiş olacaksın.
- It was a terrific experience.
- Müthiş bir deneyimdi.
- Tom is terrific.
- Tom müthiş.
- This is terrific.
- Bu müthiş.
- He came up with a terrific solution to the complex problem.
- O, karmaşık soruna müthiş bir çözüm buldu.
- It was so terrific.
- Çok müthişti.
- You were terrific.
- Müthiştin.
- You're a terrific writer.
- Sen müthiş bir yazarsın.
- The performance got get terrific applause from the audience.
- Performans, seyirciden müthiş bir alkış aldı.
- Tom gave a terrific performance.
- Tom müthiş bir performans sergiledi.
- You look terrific.
- Müthiş görünüyorsun.
- Tom is a terrific all-around athlete.
- Tom her yönüyle müthiş bir atlettir.
- The competition is terrific.
- Yarışma müthişti.
- That was terrific.
- O müthişti.
- I think this is a terrific idea.
- Bence bu müthiş bir fikir.
- We have a congregation with terrific people.
- Müthiş insanlardan oluşan bir cemaatimiz var.
- A car went by at terrific speed.
- Bir araba müthiş bir hızda gitti.
- What a terrific idea!
- Ne müthiş bir fikir!
Show More (49)
|
| 2 |
terrific |
harika |
adj. |
|
- Tom told me that he thought Mary was terrific.
- Tom bana Mary'nin harika olduğunu düşündüğünü söyledi.
- I had a terrific day on Monday.
- Pazartesi günü harika bir gün geçirdim.
- They do terrific work.
- Harika iş çıkarıyorlar.
- Tom said he felt terrific.
- Tom kendini harika hissettiğini söyledi.
- I think this is a terrific idea.
- Bence bu harika bir fikir.
- Tom said he felt terrific.
- Tom harika hissettiğini söyledi.
- You're a terrific guy, Tom.
- Sen harika bir adamsın, Tom.
- Tom has done a terrific job.
- Tom harika bir iş çıkardı.
- That would be terrific.
- Bu harika olurdu.
- Tom is doing a terrific job.
- Tom harika bir iş çıkarıyor.
- I think Tom is a terrific kid.
- Bence Tom harika bir çocuk.
- That's terrific.
- Bu harika.
- Mary looks terrific for her age.
- Mary yaşına göre harika görünüyor.
- Oh, Mary, you look terrific!
- Ah, Mary, harika görünüyorsun!
- He looks terrific.
- O harika görünüyor.
- Tom looks terrific.
- Tom harika görünüyor.
- Tom did a terrific job.
- Tom harika bir iş çıkardı.
- You've done a terrific job.
- Harika bir iş çıkardın.
- It certainly looks terrific.
- Kesinlikle harika görünüyor.
Show More (16)
|
| 3 |
terrific |
korkunç |
adj. |
|
- Fadil's crime was utterly terrific.
- Fadıl'ın suçu tam anlamıyla korkunçtu.
- Fadil's crime was utterly terrific.
- Fadıl'ın suçu son derece korkunçtu.
Show More (-1)
|
| 4 |
terrific |
çok iyi |
adj. |
|
- I heard that Tom is a terrific kisser.
- Tom'un çok iyi öpüştüğünü duydum.
Show More (-2)
|
| 5 |
terrific |
çok güzel |
adj. |
|
- The weather was terrific.
- Hava çok güzeldi.
Show More (-2)
|
