|
- Those good practices go well beyond the information and consultation of workers.
- Bu iyi uygulamalar, çalışanların bilgilendirilmesi ve onlara danışılmasının çok ötesine geçmektedir.
- We therefore need to take into consideration those opportunities of which they were unable to take advantage.
- Dolayısıyla onların yararlanamadığı fırsatları da göz önünde bulundurmamız gerekiyor.
- We should be thanking and congratulating all those millions of people in Britain and throughout Europe who give blood.
- Britanya'da ve Avrupa genelinde kan veren milyonlarca insana teşekkür etmeli ve onları kutlamalıyız.
- Our role should be to accompany, reassure and assist those who are fleeing dictatorships.
- Bizim rolümüz diktatörlüklerden kaçanlara eşlik etmek, onlara güven vermek ve yardımcı olmak olmalıdır.
- But the same applies to those who instigate or cooperate with terrorists.
- Ancak aynı durum teröristleri kışkırtan veya onlarla işbirliği yapanlar için de geçerlidir.
- Let us turn those tools against them.
- Bu araçları onlara karşı kullanalım.
- Those good practices go well beyond the information and consultation of workers.
- Bu iyi uygulamalar, işçilerin bilgilendirilmesi ve onlara danışılmasının çok ötesine geçmektedir.
- In all those cases, whether we agreed with them or not, the result was an unexpected number of satisfied people.
- Tüm bu durumlarda, onlarla aynı fikirde olsak da olmasak da, sonuç beklenmedik sayıda memnun insan oldu.
- Changing those principles is to present them with a fait accompli.
- Bu ilkeleri değiştirmek, onlara bir oldubitti sunmaktır.
- We should be thanking and congratulating all those millions of people in Britain and throughout Europe who give blood.
- Britanya'da ve Avrupa genelinde kan veren milyonlarca insana teşekkür etmeli ve onları tebrik etmeliyiz.
- Our thoughts are with the victims of these horrendous attacks and those who grieve for them.
- Düşüncelerimiz bu korkunç saldırıların kurbanları ve onlar için yas tutanlarla birliktedir.
- Their rule for several decades since the end of colonial presence did not permit the development of those societies.
- Sömürge varlığının sona ermesinden bu yana onlarca yıl boyunca hüküm sürmeleri bu toplumların gelişmesine izin vermedi.
- I picked up some bananas on the way home, so you can tick those off the list.
- Eve gelirken biraz muz aldım, bu yüzden onları listede işaretleyebilirsiniz.
- You should throw those away.
- Onları atmalısın.
- Do you think those are real?
- Onların gerçek olduğunu mu düşünüyorsun?
- Are you really going to buy one of those?
- Gerçekten onlardan birini alacak mısınız?
- I think those are the best.
- Bence en iyileri onlar.
- I'm glad I didn't buy one of those.
- İyi ki onlardan almamışım.
- You can't take those!
- Onları alamazsın!
- Which one of those is yours?
- Onlardan hangisi seninki?
- You need one of those.
- Onlardan birine ihtiyacın var.
- Those were the years when they were happiest.
- O yıllar, onların en mutlu olduğu yıllardı.
- Did you buy me those?
- Onları bana mı aldın?
- Are those new shoes?
- Onlar yeni ayakkabı mı?
- Where can I get one of those?
- Onlardan nereden bulabilirim?
- I told you not to use those.
- Sana onları kullanmamanı söyledim.
- Aren't those your parents?
- Onlar senin ailen değil mi?
- I know what those are used for.
- Onların ne için kullanıldığını biliyorum.
- I wanted to buy one of those, too.
- Ben de onlardan bir tane almak istiyordum.
- Did your mother make those?
- Annen onları yaptı mı?
- Those are my legs!
- Onlar benim bacaklarım!
- Those aren't mine.
- Onlar benim değil.
- Those aren't tacos.
- Onlar tako değil.
- Whose things are those?
- Onlar kimin eşyaları?
- Those are free.
- Onlar bedava.
- I have about thirty of those.
- Bende onlardan yaklaşık otuz tane var.
- Those are windows.
- Onlar pencere.
- What can you do with those?
- Onlarla ne yapabilirsin?
- I haven't seen one of those in over three years.
- Üç yıldan daha fazla bir süredir onlardan birini görmedim.
- Are those my glasses?
- Onlar benim gözlüklerim mi?
- Can I have one of those?
- Onlardan birini alabilir miyim?
- These banks are better than those.
- Bu bankalar onlardan daha iyi.
- We'll never use those.
- Onları asla kullanmayacağız.
- Are those new shoes?
- Onlar yeni ayakkabılar mı?
- Do you want to get one of those?
- Onlardan birini almak ister misin?
- Those are my sunglasses.
- Onlar benim güneş gözlüklerim.
- I don't need those.
- Onlara ihtiyacım yok.
- We bought those books for them.
- Bu kitapları onlara aldık.
- I couldn've used one of those.
- Onlardan birini kullanabilirdim.
- I think we need those.
- Sanırım onlara ihtiyacımız var.
- We have probably about three hundred of those in our warehouse.
- Depomuzda onlardan muhtemelen yaklaşık 300 tane var.
- I wanted one of those when I was a kid.
- Ben bir çocukken onlardan birini istiyordum.
- I really need one of those.
- Onlardan birine gerçekten ihtiyacım var.
- I don't think I have one of those yet.
- Henüz onlardan bir tane aldığımı sanmıyorum.
- Those hats look good on them.
- Bu şapkalar onlara yakışıyor.
- Do you know those guys?
- Onları tanıyor musun?
- I have one of those.
- Bende de onlardan var.
- We don't sell those anymore.
- Onları artık satmıyoruz.
- I have one of those, too.
- Bende de onlardan bir tane var.
- I wouldn't buy one of those even if I had enough money.
- Yeterli param olsa bile onlardan birini almazdım.
- Those are your enemies.
- Onlar senin düşmanların.
- Are you going to buy one of those?
- Onlardan bir tane alacak mısın?
- Those belong to me.
- Onlar bana ait.
- I didn't sell Tom those.
- Tom'a onları satmadım.
- I wonder why Tom wants to buy one of those.
- Tom'un neden onlardan birini satın almak istediğini merak ediyorum.
- Where can I find one of those?
- Onlardan birini nerede bulabilirim?
- These animals are better than those ones.
- Bu hayvanlar onlardan daha iyi.
- I have one of those.
- Onlardan birine sahibim.
- I almost bought one of those.
- Neredeyse onlardan bir tane satın alıyordum.
- Put those files on my desk, and I'll look at them first thing in the morning.
- Dosyaları masama koy, sabah ilk iş onlara bakacağım.
- Why did you buy one of those?
- Neden onlardan bir tane aldın?
- I've already bought three of those.
- Onlardan üçünü zaten aldım.
- Let me take those.
- Onları alayım.
- Do you really need one of those?
- Onlardan birine gerçekten ihtiyacın var mı?
- These books are better than those ones.
- Bu kitaplar onlardan daha iyi.
- Those are my daughters.
- Onlar benim kızlarım.
- Those are mine, I think.
- Onlar benim, sanırım.
- I want one of those.
- Onlardan birini istiyorum.
- Those are not your chairs.
- Onlar senin sandalyelerin değil.
- I think I'm going to buy one of those.
- Sanırım onlardan bir tane alacağım.
- I'll never buy another one of those.
- Ben asla onlardan başka bir tane satın almam.
- I already have one of those.
- Onlardan bir tane var zaten.
- Those are my shoes.
- Onlar benim ayakkabılarım.
- Aren't you going to buy one of those?
- Onlardan birini almayacak mısın?
- Are those your pictures?
- Onlar senin resimlerin mi?
- Those were very good times.
- Onlar çok iyi zamanlardı.
- We don't sell those anymore.
- Biz onları artık satmıyoruz.
- Can I borrow those?
- Ben onları ödünç alabilir miyim?
- Those are hounds.
- Onlar tazı.
- I still want to buy one of those.
- Hala onlardan bir tane almak istiyorum.
- Ghosts are real for those who believe in them.
- Hayaletler onlara inananlar için gerçektir.
- It's one of those.
- Onlardan biri.
- Those are my orders.
- Onlar benim emirlerim.
- Those aren't my sunglasses.
- Onlar benim güneş gözlüğüm değil.
- Are those bedbugs?
- Onlar tahtakurusu mu?
- I've already bought three of those.
- Onlardan üç tane aldım bile.
- Do you know where we could get one of those?
- Onlardan birini nereden alabileceğimizi biliyor musunuz?
- Those were Tom's final words.
- Onlar Tom'un son sözleriydi.
- I've got many of those.
- Bende onlardan çok var.
- I want those back when you're done.
- İşin bitince onları geri istiyorum.
- Are those your kids?
- Onlar senin çocukların mı?
- Can you reach those?
- Onlara ulaşabilir misin?
- Tell me about those.
- Bana onlardan bahset.
- Are those my earrings?
- Onlar benim küpelerim mi?
- I want one of those.
- Onlardan bir tane istiyorum.
- Those are my children.
- Onlar benim çocuklarım.
- They'll eat those.
- Onları yiyecekler.
- Those were tough times.
- Onlar zor zamanlardı.
- You can't have both of those.
- Onların her ikisine sahip olamazsın.
- Don't touch those.
- Onlara dokunma.
- Give those to Tom.
- Onları Tom'a ver.
- Tom should really buy one of those.
- Tom'un gerçekten onlardan birini satın alması gerekir.
- I don't want any more of those.
- Onlardan daha fazla istemiyorum.
- Give me those.
- Bana onları ver.
- Does Tom really have one of those?
- Tom gerçekten onlardan birine sahip mi?
- Those are my sister's books.
- Onlar, benim kız kardeşimin kitaplarıdır.
- I want some of those.
- Onlardan biraz istiyorum.
- Those are hard to find.
- Onları bulmak zor.
- Those are my sister's books.
- Onlar, kız kardeşimin kitapları.
- I need those.
- Onlara ihtiyacım var.
- Why didn't you buy one of those?
- Neden onlardan bir tane almadın?
- Are those Tom's sons?
- Onlar Tom'un oğulları mı?
- Those are sunflowers.
- Onlar ayçiçeği.
- Those are mine, I think.
- Onlar benim sanırım.
- I don't need one of those.
- Onlardan birine ihtiyacım yok.
- Tom could buy all of those if he really wanted them.
- Tom eğer gerçekten onları isteseydi onların hepsini alabilirdi.
- Those are from Tom, aren't they?
- Onlar Tom'dan, değil mi?
- Aren't you going to buy one of those?
- Onlardan bir tane almayacak mısın?
- You should throw those out.
- Onları atmalısın.
- I'm interested in buying one of those.
- Onlardan bir tane almak isterim.
- Leave those here.
- Onları burada bırak.
- I think those are valid concerns.
- Sanırım onlar geçerli endişeler.
- Those are all great ideas.
- Onların hepsi harika fikirler.
- Those are all important.
- Onların hepsi önemli.
- You might need those.
- Onlara ihtiyacın olabilir.
- Why does everyone want one of those so badly?
- Neden herkes onlardan birini bu kadar çok istiyor?
- Are those the people you saw yesterday?
- Onlar, dün gördüğün insanlar mı?
- What kind of monkeys are those?
- Onlar ne tür maymunlar?
- I used to have one of those.
- Bende de onlardan bir tane vardı.
- Those are gifts.
- Onlar hediye.
- Even though I don't wear those shoes anymore, I can't bring myself to get rid of them.
- O ayakkabıları artık giymiyor olsam da, onlardan kurtulmayı kendime yediremiyorum.
- I'm not going to buy one of those, at least not yet.
- Onlardan birini almayacağım, en azından şimdilik.
- Those are my magazines.
- Onlar benim dergilerim.
- Those books are theirs.
- Şu kitaplar onların.
- I almost bought one of those.
- Neredeyse onlardan bir tane alıyordum.
- I wanted to buy one of those, too.
- Ben de onlardan birini satın almak istedim.
- Do you know where I can buy one of those?
- Onlardan birini nereden alabileceğimi biliyor musun?
- I'd love to have one of those.
- Onlardan birine sahip olmak isterdim.
- Who would want one of those?
- Kim onlardan birini ister ki?
- How do I get one of those?
- Onlardan birini nasıl alabilirim?
- You could afford to buy one of those if you wanted to.
- İsteseydin onlardan birine paran yeterdi.
- Those are your options.
- Onlar senin seçeneklerin.
- None of those things have happened.
- Onların hiçbiri gerçekleşmedi.
- Those are the leftovers from lunch.
- Onlar öğle yemeğinden kalanlar.
- Those were good times!
- Onlar iyi zamanlardı!
- Are those explosives?
- Onlar patlayıcı mı?
- Are you going to buy one of those?
- Onlardan birini alacak mısın?
- Those are empty words.
- Onlar boş sözler.
- Those are their books.
- Şunlar, onların kitapları.
- I bought those.
- Onları satın aldım.
- Now is a great time to buy one of those.
- Şimdi onlardan birini satın almak için harika bir zaman.
- I can't use any of those.
- Onların hiçbirini kullanamam.
- I can't give those to you.
- Onları sana veremem.
- The store where we used to buy those started charging outrageous prices, so we had to find another store.
- Onları satın aldığımız mağaza, aşırı yüksek fiyat koymaya başladı, o yüzden başka bir mağaza bulmak zorunda kaldık.
- Are those Tom's children?
- Onlar Tom'un çocukları mı?
- Those are encouraging signs.
- Onlar teşvik edici işaretler.
- I think I'm going to buy one of those.
- Sanırım onlardan birini satın alacağım.
- Do you remember the first time you saw one of those?
- Onlardan birini ilk gördüğün zamanı hatırlıyor musun?
- I've got many of those.
- Onlardan bende çok var.
- I didn't know I needed one of those.
- Onlardan birine ihtiyacım olduğunu bilmiyordum.
- Are you going to buy those?
- Onları alacak mısın?
- Are those yours?
- Onlar senin mi?
- There are plenty more of those.
- Onlardan daha çok var.
- It would be nice to own one of those, wouldn't it?
- Onlardan birine sahip olmak güzel olurdu, değil mi?
- We will never use those.
- Onları asla kullanmayacağız.
- Do you like any of those?
- Onlardan herhangi birini beğeniyor musunuz?
- I've got to get one of those.
- Onlardan birini almak zorundayım.
- I'd buy one of those.
- Onlardan bir tane alırdım.
- Those are my grandmother's dentures.
- Onlar benim büyükannemin diş protezleri.
- If you're not going to eat those, can I?
- Eğer onları yemeyeceksen, ben yiyebilir miyim?
- These are my books, those are his.
- Bunlar benim kitaplarım, onlarsa onun.
- Let me try one of those.
- Onlardan birini deneyeyim.
- Please show me those.
- Lütfen bana onları göster.
- Where can I buy one of those?
- Onlardan birini nereden satın alabilirim?
- I haven't sold one of those in weeks.
- Haftalar içinde onlardan birini satmadım.
- Those are yours, aren't they?
- Onlar senin, değil mi?
- I'll take those.
- Onları alacağım.
- Those don't belong to me.
- Onlar bana ait değil.
- Ghosts are real for those who believe in them.
- Hayaletler, onlara inananlar için gerçektir.
- I remember playing with those.
- Onlarla oynadığımı hatırlıyorum.
- I haven't seen one of those in Boston yet.
- Ben onlardan birini henüz Boston'da görmedim.
- Those are hard to find.
- Onları bulmak zordur.
- Those are our teachers' cars.
- Onlar, bizim öğretmenlerin arabalarıdır.
- Put those files on my desk, and I'll look at them first thing in the morning.
- O dosyaları masama koy, sabah ilk iş onlara bakacağım.
- Those are from Tom.
- Onlar Tom'dan.
- Those are my CDs.
- Onlar benim CD'lerim.
- Those are bad people.
- Onlar kötü insanlar.
- Those are my books.
- Onlar benim kitaplarım.
- We don't sell those anymore.
- Artık onları satmıyoruz.
- Those are my CD's.
- Onlar benim CD'lerim.
- Those were the best years of my life.
- Onlar hayatımın en iyi yıllarıydı.
- How do you know those are real diamonds?
- Onların gerçek elmas olduklarını nereden biliyorsunuz?
- I don't have many of those.
- Bende onlardan pek yok.
- Please give me some of those.
- Lütfen bana onlardan biraz ver.
- Why do you want one of those?
- Neden onlardan birini istiyorsun?
- Are you really going to buy one of those?
- Gerçekten onlardan bir tane alacak mısın?
- Those are nice shoes.
- Onlar güzel ayakkabılar.
- Those are questions I can't answer.
- Onlar cevap veremeyeceğim sorular.
- What're you doing with those?
- Onlarla ne yapıyorsun?
- Those are nice.
- Onlar güzel.
- Those were tough conditions.
- Onlar zor koşullardı.
- I want to buy one of those.
- Onlardan bir tane almak istiyorum.
- Those are mine.
- Onlar benim.
- Are those my slippers?
- Onlar benim terliklerim mi?
- Where are you going with those?
- Onlarla nereye gidiyorsun?
- Those are particularly colorful murals.
- Onlar özellikle renkli duvar resimleridir.
- We can't use any of those.
- Onlardan birini kullanamayız.
- I couldn've used one of those.
- Onlardan birini kullanamazdım.
- Why are you wearing those?
- Niçin onları giyiyorsun?
- We don't need those.
- Onlara ihtiyacımız yok.
- I like these shoes better than those.
- Bu ayakkabıları onlardan daha çok seviyorum.
- I haven't sold one of those in weeks.
- Haftalardır onlardan birini satmadım.
- Please put those on the table.
- Lütfen onları masanın üstüne koy.
- These are as good as those.
- Bunlar da onlar kadar iyi.
- What are you going to do with those?
- Onlarla ne yapacaksın?
- I think those are Tom's shoes.
- Sanırım onlar Tom'un ayakkabıları.
- Those belong to us.
- Onlar bize ait.
- Tom and I both have one of those.
- Tom ve ben ikimiz de onlardan birine sahibiz.
- I'd love to get one of those.
- Onlardan birini almayı çok isterim.
- Why are you wearing those?
- Niçin onları giyiyorsunuz?
- Those grapes look sweet, but in fact they're sour.
- Şu üzümler tatlı görünüyor ama aslında onlar ekşiler.
- Do you really have one of those?
- Gerçekten onlardan bir tane var mı?
- I didn't think I needed one of those.
- Onlardan birine ihtiyacım olduğunu düşünmemiştim.
- Those are very famous people.
- Onlar çok ünlü insanlar.
- How many of those did you buy?
- Onlardan kaç tane satın aldın?
- I'd love to get one of those.
- Onlardan birini almak istiyorum.
- Why didn't you buy one of those?
- Neden onlardan birini satın almadın?
- Those are our choices.
- Onlar bizim tercihlerimiz.
- We'd be better off not having one of those.
- Onlardan birine sahip olmasak daha iyi olur.
- It's like one of those.
- Onlardan birine benziyor.
- Whose books are those?
- Onlar kimin kitapları?
- Would you please check those?
- Lütfen onları kontrol eder misin?
- I'll never buy another one of those.
- Onlardan bir tane daha asla almayacağım.
- Those are my earrings.
- Onlar benim küpelerim.
- Those haven't been cleaned yet.
- Onlar henüz temizlenmedi.
- You won't need those.
- Onlara ihtiyacın olmayacak.
- You might want to buy one of those.
- Onlardan birini satın almak isteyebilirsin.
- Those are your choices.
- Onlar senin tercihlerin.
- What color are those?
- Onlar ne renk?
- It's one of those.
- Bu onlardan biri.
- It's a pity I didn't buy one of those when I had the chance.
- Ne yazık ki fırsatım olduğunda onlardan birini almadım.
- Those are too big.
- Onlar çok büyük.
- Those books are theirs.
- O kitaplar onların.
- It's like one of those.
- Onlardan biri gibi.
- Those are my friends.
- Onlar benim arkadaşlarım.
- Those are really big apples.
- Onlar gerçekten büyük elmalar.
- Show me one of those.
- Bana onlardan birini göster.
- Those were my expectations.
- Onlar benim beklentilerimdi.
- Why do you need one of those?
- Neden onlardan birine ihtiyacın var?
- Those are our books.
- Onlar bizim kitaplarımız.
- Those are not your chairs.
- Onlar sizin sandalyeleriniz değil.
- Those were the years when they were happiest.
- Onlar, en mutlu oldukları yıllardı.
- Does Tom really have one of those?
- Tom'un gerçekten onlardan biri var mı?
- I really need one of those.
- Gerçekten onlardan birine ihtiyacım var.
- We can do without those.
- Biz onlar olmadan yapabiliriz.
- How did you get those?
- Onları nasıl aldın?
- Are those eels?
- Onlar yılan balığı mı?
- I haven't seen one of those in Boston yet.
- Henüz Boston'da onlardan birini görmedim.
- I bought one of those a few years back.
- Birkaç yıl önce onlardan bir tane satın aldım.
- Those aren't my shoes.
- Onlar benim ayakkabılarım değil.
- These pens are better than those.
- Bu kalemler onlardan daha iyi.
- Are those your bags?
- Onlar senin çantaların mı?
- I can't afford to buy one of those right now.
- Şu anda onlardan birini alacak param yok.
Show More (270)
|
