tighten - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
tighten sıkılaştırmak v.
  • The new law also tightened rules and raised penalties for misbehaviour.
  • Yeni yasa ayrıca kuralları sıkılaştırmış ve yanlış davranışlara yönelik cezaları artırmıştır.
  • There is no requirement on Parliament to tighten up this legislation now.
  • Parlamentonun şu anda bu mevzuatı sıkılaştırması için hiçbir gereklilik yoktur.
  • Secondly, the provisions on financial audit and control are being tightened.
  • İkinci olarak mali denetim ve kontrole ilişkin hükümler sıkılaştırılmaktadır.
Show More (29)
tighten sıkmak v.
  • All the Member States are having to tighten their belts, the European Union likewise therefore.
  • Tüm Üye Devletler kemerlerini sıkmak zorunda kalıyor, Avrupa Birliği de aynı şekilde.
  • I tightened the bolts.
  • Cıvataları sıktım.
  • Don't tighten the lugs too hard.
  • Sapları fazla sıkma.
Show More (16)
tighten gerilmek v.
  • Tom's muscles tightened when Mary touched his shoulder.
  • Mary omzuna dokunduğunda Tom'un kasları gerildi.
  • Tom's muscles tightened when Mary touched his shoulder.
  • Mary onun omzuna dokunduğunda Tom'un kasları gerildi.
Show More (-1)
tighten daralmak v.
  • These tighten the definition in such a way that, in my view, software as such is excluded.
  • Bunlar tanımı öyle bir şekilde daraltıyor ki, benim görüşüme göre, yazılım bu tanımın dışında kalıyor.
Show More (-2)
tighten güçlendirmek v.
  • Thirdly, we have tightened up our proposal concerning controls.
  • Üçüncü olarak, denetimlere ilişkin teklifimizi güçlendirdik.
Show More (-2)
tighten kısmak v.
  • Tom tightened the bolts.
  • Tom masrafları kıstı.
Show More (-2)