|
- All too often, we have seen accidents caused by tired drivers.
- Yorgun sürücülerin neden olduğu kazalara çok sık şahit oluyoruz.
- No, I'm just a little tired tonight for some reason.
- Hayır, bu gece bazı nedenlerden dolayı biraz yorgunum.
- As he was so tired, he fell fast asleep.
- Öyle yorgundu ki derin bir uykuya daldı.
- I'm so tired, I thought you were my mouth.
- Çok yorgunum, seni ağzım sandım.
- Tom says that he's tired.
- Tom yorgun olduğunu söylüyor.
- Tom said Mary looked really tired.
- Tom, Mary'nin çok yorgun göründüğünü söyledi.
- Tom didn't seem too tired.
- Tom çok yorgun görünmüyordu.
- Mary said that she was tired, but happy.
- Mary yorgun ama mutlu olduğunu söyledi.
- I'm sure that Tom is just tired as you are.
- Tom'un senin gibi yorgun olduğundan eminim.
- Tom's eyes are red, and he looks very tired.
- Tom'un gözleri kırmızı ve o çok yorgun görünüyor.
- It gone without saying, if you are tired, you should take a rest.
- Söylemeye gerek yok, eğer yorgunsan, dinlenmelisin.
- Tom looked hot and tired, so I offered him a cold drink and told him to sit down and rest.
- Tom sıcaktan bunalmış ve yorgun görünüyordu, ben de ona soğuk bir içecek ikram ettim ve oturup dinlenmesini söyledim.
- You can see that I'm tired, can't you?
- Yorgun olduğumu görebiliyorsun, değil mi?
- At the time, we were very tired.
- O zaman çok yorgunduk.
- Tom said Mary is probably still tired.
- Tom, Mary'nin muhtemelen hâlâ yorgun olduğunu söyledi.
- You're looking tired.
- Yorgun görünüyorsun.
- I'm a little tired today.
- Ben bugün biraz yorgunum.
- Tom is probably a little tired.
- Tom muhtemelen biraz yorgun.
- Everybody's tired.
- Herkes yorgun.
- I'm pretty tired right now.
- Şu anda oldukça yorgunum.
- I was so tired that I fell asleep on the hard marble floor.
- O kadar yorgundum ki sert mermer zemin üzerinde uyudum.
- You always seem to be tired.
- Her zaman yorgun görünüyorsun.
- Martin seemed very tired, didn't he?
- Martin çok yorgun görünüyordu, değil mi?
- I'm too tired to talk.
- Konuşamayacak kadar yorgunum.
- If you're tired, go to bed already.
- Yorgunsan şimdiden yatağa git.
- Tom didn't seem to be very tired.
- Tom çok yorgun görünmüyordu.
- Tom is too tired to work.
- Tom çalışamayacak kadar çok yorgun.
- It's too hot and I'm very tired.
- Hava çok sıcak ve ben çok yorgunum.
- Tom said that I look tired.
- Tom yorgun göründüğümü söyledi.
- I'm tired, so I won't do that.
- Yorgunum, bu yüzden onu yapmayacağım.
- John was tired from working overtime.
- John, fazla mesaiden dolayı yorgundu.
- I am not too tired.
- Çok yorgun değilim.
- Everyone is tired.
- Herkes yorgun.
- I'm tired, but I'm going anyway.
- Yorgunum, ama zaten gidiyorum.
- We are too tired to study.
- Biz çalışamayacak kadar yorgunuz.
- I am very tired.
- Ben çok yorgunum.
- Tom looked quite tired.
- Tom oldukça yorgun görünüyordu.
- I was hungry when I got home, but I was too tired to cook anything.
- Eve geldiğimde acıkmıştım ama bir şeyler pişiremeyecek kadar yorgundum.
- If you are tired, go to bed.
- Yorgunsan, yat.
- Are you still tired?
- Hala yorgun musun?
- I really am very tired.
- Gerçekten çok yorgunum.
- Tom was really tired when he got home.
- Tom eve geldiğinde gerçekten yorgundu.
- Tom said I looked tired.
- Tom yorgun göründüğümü söyledi.
- Tom's eyes are red, and he looks very tired.
- Tom'un gözleri kırmızı ve çok yorgun görünüyor.
- Do you feel too tired?
- Çok mu yorgun hissediyorsun?
- Being very tired, I soon fell asleep.
- Çok yorgun olduğum için kısa sürede uyuyakaldım.
- I wasn't overly tired.
- Çok yorgun değildim.
- We weren't tired at all.
- Biz hiç yorgun değildik.
- You don't have to work so hard if you're tired.
- Yorgunsanız o kadar çok çalışmanıza gerek yok.
- Tom is too tired to eat now.
- Tom şimdi yemek yiyemeyecek kadar yorgun.
- I'm awfully tired.
- Son derece yorgunum.
- Tom won't likely tell Mary he's tired.
- Tom muhtemelen Mary'ye yorgun olduğunu söylemeyecektir.
- Tom didn't expect Mary to be so tired.
- Tom, Mary'nin bu kadar yorgun olmasını beklemiyordu.
- Tom looked hot and tired.
- Tom sıcak ve yorgun görünüyordu.
- She looked tired, but happy.
- O yorgun ama mutlu görünüyordu.
- Tom was feeling pretty tired.
- Tom oldukça yorgun hissediyordu.
- I imagine you must be very tired.
- Sanırım çok yorgun olmalısın.
- I'm still a little tired.
- Hala biraz yorgunum.
- Tom said that Mary wasn't feeling very tired.
- Tom, Mary'nin çok yorgun hissetmediğini söyledi.
- My eyes are tired.
- Gözlerim yorgun.
- I am as tired as a dog.
- Bir köpek kadar yorgunum.
- I'm pretty tired from last night.
- Dün geceden beri çok yorgunum.
- I'm not tired right now.
- Şu an yorgun değilim.
- Tom admitted he was very tired.
- Tom çok yorgun olduğunu itiraf etti.
- If Tom is tired, let him go to bed.
- Tom yorgunsa, yatmasına izin ver.
- Tom was too tired to even smile at Mary.
- Tom, Mary'ye gülümseyemeyecek kadar yorgundu.
- Tom might be tired.
- Tom yorgun olabilir.
- I am too tired to walk any more.
- Daha fazla yürüyemeyecek kadar yorgunum.
- Are you too tired?
- Çok mu yorgunsun?
- If she is tired, she should go to bed.
- Eğer yorgunsa, yatağa gitmeli.
- I was already tired before we even started doing this.
- Bunu yapmaya başlamamızdan önce ben zaten yorgundum.
- If you're tired, rest.
- Yorgunsan dinlen.
- I have flu and I'm tired.
- Grip oldum ve yorgunum.
- Tom felt very tired after sleeping for so long.
- Tom uzun süre uyuduktan sonra kendini çok yorgun hissetti.
- I am as tired as you.
- Senin kadar yorgunum.
- Tom looked tired, but happy.
- Tom yorgun ama mutlu görünüyordu.
- We're all pretty tired.
- Hepimiz çok yorgunuz.
- Tom is a little tired.
- Tom biraz yorgun.
- You are tired, aren't you?
- Siz yorgunsunuz, değil mi?
- He thought that I'm very tired.
- Çok yorgun olduğumu düşündü.
- You are tired from doing nothing.
- Hiçbir şey yapmadığın için yorgunsun.
- I'm beginning to feel a little tired.
- Biraz yorgun hissetmeye başladım.
- I'm too tired to work out.
- Ben çalışmak için çok yorgunum.
- Tom looks like he's a bit tired.
- Tom biraz yorgun gibi görünüyor.
- Tom isn't as tired as I am.
- Tom benim kadar yorgun değil.
- I'm really tired.
- Ben gerçekten yorgunum.
- I was tired, so I didn't do that.
- Yorgundum bu nedenle onu yapmadım.
- Tom said that he was feeling very tired.
- Tom kendini çok yorgun hissettiğini söyledi.
- I'm too tired to go out jogging.
- Koşuya çıkamayacak kadar yorgunum.
- Seeing that she is tired, we had better stop for a while.
- Mademki o yorgun, bir süre dursak iyi olur.
- I'm too tired to go swimming today.
- Bugün yüzmeye gidemeyecek kadar yorgunum.
- Tom is just tired.
- Tom sadece yorgundur.
- If you're tired, then go to bed!
- Yorgunsan, yatağına git!
- I wonder whether Tom is still tired.
- Tom'un hala yorgun olup olmadığını merak ediyorum.
- Both Tom and Mary are very tired.
- Hem Tom hem de Mary çok yorgun.
- Tom doesn't look like he's tired.
- Tom yorgun görünmüyor.
- Did you notice how tired Tom looked today?
- Tom'un bugün ne kadar yorgun göründüğünü fark ettin mi?
- I have the flu and I'm tired.
- Grip oldum ve yorgunum.
- She felt a bit tired.
- Biraz yorgun hissetti.
- Are you sure you're not tired?
- Yorgun olmadığına emin misin?
- Tom seems to be very tired.
- Tom çok yorgun görünüyor.
- I'm too tired to go any further.
- Daha ileri gidemeyecek kadar yorgunum.
- I'm too tired to concentrate on this problem right now.
- Şu anda bu soruna konsantre olamayacak kadar yorgunum.
- Tom said Mary was likely to be tired.
- Tom, Mary'nin yorgun olabileceğini söyledi.
- Tom was tired and so was I.
- Tom yorgundu ve ben de öyle.
- I found him worn out, old, and tired.
- Onu bitkin, yaşlı ve yorgun buldum.
- Tom said that he wasn't feeling very tired.
- Tom çok yorgun hissetmediğini söyledi.
- Tom said Mary looked tired.
- Tom, Mary'nin yorgun göründüğünü söyledi.
- Many of the students were tired.
- Öğrencilerin çoğu yorgundu.
- Tom and Mary were too tired to fight.
- Tom ve Mary kavga edemeyecek kadar yorgundu.
- They said that they aren't tired.
- Yorgun olmadıklarını söylediler.
- You don't seem tired at all.
- Hiç yorgun görünmüyorsun.
- She looked very tired.
- Çok yorgun görünüyordu.
- Tom was very tired and fell asleep during the meeting.
- Tom çok yorgundu ve toplantı sırasında uyuyakaldı.
- Sami and Layla were both overly tired.
- Sami ve Layla'nın ikisi de aşırı yorgundu.
- Tom appeared very tired.
- Tom çok yorgun görünüyordu.
- Tom always seems tired.
- Tom her zaman yorgun görünüyor.
- Tom is too tired to do that now.
- Tom şu anda bunu yapamayacak kadar yorgun.
- I was not a bit tired.
- Ben hiç de yorgun değildim.
- I feel very tired, too.
- Ben de çok yorgun hissediyorum.
- Tom said that Mary seemed to be tired.
- Tom, Mary'nin yorgun göründüğünü söyledi.
- Tom looks like he's tired.
- Tom yorgun görünüyor.
- I was very tired, so I fell asleep right away.
- Çok yorgundum, bu yüzden hemen uyuyakaldım.
- Do you think Tom is still tired?
- Sence Tom hâlâ yorgun mu?
- I was too tired to go on working.
- Çalışmaya devam edemeyecek kadar yorgundum.
- Tom didn't seem very tired.
- Tom çok yorgun görünmüyordu.
- He looks very tired.
- Çok yorgun görünüyordu.
- Tom is the only one who doesn't look tired.
- Yorgun görünmeyen tek kişi Tom'dur.
- I could drive if you're tired.
- Yorgunsan ben sürebilirim.
- I'm not as tired as Tom is.
- Tom kadar yorgun değilim.
- We were tired and hungry.
- Yorgun ve açtık.
- Tom said he thought Mary wasn't tired.
- Tom, Mary'nin yorgun olmadığını düşündüğünü söyledi.
- I'm not tired yet.
- Henüz yorgun değilim.
- Since it was late at night and I was very tired, I stayed at an inn.
- Gece geç saat olduğu ve çok yorgun olduğum için bir handa kaldım.
- I didn't know you were so tired.
- Bu kadar yorgun olduğunu bilmiyordum.
- He looks tired this evening.
- O, bu akşam yorgun görünüyor.
- Tom says Mary wasn't tired.
- Tom, Mary'nin yorgun olmadığını söylüyor.
- Why are you so tired today?
- Bugün neden bu kadar yorgunsun?
- Why aren't you tired?
- Sen neden yorgun değilsin?
- You must be so tired.
- Sen çok yorgun olmalısın.
- I feel very tired.
- Çok yorgun hissediyorum.
- Why isn't Tom tired?
- Tom neden yorgun değil?
- He was tired from his long walk.
- Uzun yürüyüşünden dolayı yorgundu.
- Tom said that he was feeling very tired.
- Tom çok yorgun hissettiğini söyledi.
- I was tired and cold.
- Yorgundum ve üşüyordum.
- I said Tom looked tired.
- Tom'un yorgun göründüğünü söyledim.
- He is tired, and so am I.
- O yorgun, ben de öyle.
- Tom says that he's too tired to study.
- Tom ders çalışmak için çok yorgun olduğunu söylüyor.
- Tom and I are tired.
- Tom ve ben yorgunuz.
- We are all relatively tired.
- Hepimiz nispeten yorgunuz.
- Tom continued working even though he was very tired.
- Tom çok yorgun olmasına rağmen çalışmaya devam etti.
- Tom didn't seem tired this evening.
- Tom bu akşam yorgun görünmüyordu.
- Tom told me that he's tired.
- Tom bana yorgun olduğunu söyledi.
- I am very tired when I get home at night.
- Geceleri eve geldiğimde çok yorgun olurum.
- Being tired, I felt like doing nothing.
- Yorgundum ve canım hiçbir şey yapmak istemiyordu.
- He is tired from overwork.
- O, fazla çalışmaktan dolayı yorgundur.
- You always seem tired.
- Her zaman yorgun görünüyorsun.
- Tom didn't seem as tired as Mary.
- Tom, Mary kadar yorgun görünmüyordu.
- No matter how tired you might be, you have to do it.
- Ne kadar yorgun olursan ol, yapmak zorundasın.
- Tom isn't as tired as I am.
- Tom benim olduğum kadar yorgun değil.
- I've never been so tired.
- Hiç bu kadar yorgun olmamıştım.
- Even though Jack was tired, he was looking well.
- Jack yorgun olmasına rağmen, iyi görünüyordu.
- Tom was too tired to go on.
- Tom devam edemeyecek kadar yorgundu.
- Tom is probably not tired.
- Tom muhtemelen yorgun değildir.
- I knew Tom would be too tired to help.
- Tom'un yardım edemeyecek kadar yorgun olacağını biliyordum.
- I wish I didn't always feel so tired.
- Keşke her zaman yorgun hissetmesem.
- I'm very tired and want to go to bed early.
- Çok yorgunum ve erken yatmak istiyorum.
- Tom will probably tell Mary he isn't tired.
- Tom muhtemelen Mary'ye yorgun olmadığını söyleyecektir.
- I was tired because of my work.
- İşim yüzünden yorgundum.
- Tom is too tired to help you today.
- Tom bugün sana yardım edemeyecek kadar yorgun.
- Tom and I were very tired.
- Tom ve ben çok yorgunduk.
- Let's tell Tom we're too tired to come over tonight.
- Tom'a bu gece uğramak için çok yorgun olduğumuzu söyleyelim.
- Tom is probably really tired.
- Tom muhtemelen gerçekten yorgun.
- Tom should probably tell Mary he's tired.
- Tom muhtemelen Mary'ye yorgun olduğunu söylemeli.
- Tom said that Mary wasn't tired.
- Tom Mary'nin yorgun olmadığını söyledi.
- Tom said Mary was a little tired.
- Tom Mary'nin biraz yorgun olduğunu söyledi.
- Tom said he thought Mary wasn't tired.
- Tom Mary'nin yorgun olmadığını düşündüğünü söyledi.
- I used to be tired all the time.
- Ben her zaman yorgundum.
- Tom looks like he's a bit tired.
- Tom biraz yorgun görünüyor.
- Tom said that Mary was very tired.
- Tom Mary'nin çok yorgun olduğunu söyledi.
- She was so tired that she couldn't walk.
- O kadar yorgundu ki yürüyemiyordu.
- I told them that I wasn't tired.
- Onlara yorgun olmadığımı söyledim.
- John was tired from working overtime.
- John fazla mesai yaptığı için yorgundu.
- I'm awfully tired.
- Çok yorgunum.
- I'm too tired to think.
- Düşünemeyecek kadar çok yorgunum.
- Everyone was somewhat tired after the daylong flight.
- Gün boyu süren uçuştan sonra herkes biraz yorgundu.
- Tom says he's too tired today to help us.
- Tom bugün bize yardım etmek için çok yorgun olduğunu söylüyor.
- I was already tired.
- Zaten yorgundum.
- Why are you tired?
- Neden yorgunsun?
- I was tired because of my work.
- İşimden dolayı yorgundum.
- He told a friend that he felt very tired and weak.
- O, bir arkadaşına çok yorgun ve güçsüz hissettiğini söyledi.
- You're just tired.
- Sadece yorgunsun.
- He was so tired that he fell right to sleep.
- O kadar yorgundu ki, anında uyuyakaldı.
- Tom said he was too tired to help Mary do that.
- Tom, Mary'ye yardım edemeyecek kadar yorgun olduğunu söyledi.
- I was very tired today.
- Ben bugün çok yorgundum.
- It's late and we're all tired, so I think we should go home.
- Geç oldu ve hepimiz yorgunuz, bence eve gitmeliyiz.
- I'm just so tired.
- Ben sadece çok yorgunum.
- It looks like you're tired.
- Yorgun görünüyorsun.
- Tom was really tired.
- Tom gerçekten yorgundu.
- Since he was very tired, he fell sound asleep.
- Çok yorgun olduğu için derin bir uykuya daldı.
- I couldn't be any more tired.
- Daha fazla yorgun olamazdım.
- I know Tom is tired.
- Tom yorgun, biliyorum.
- He was too tired to keep walking.
- Yürümeye devam edemeyecek kadar yorgundu.
- He was tired so he went to bed.
- O yorgundu, bu yüzden yatmaya gitti.
- I'm really tired; I think I'll go to bed.
- Gerçekten çok yorgunum; sanırım yatacağım.
- You don't seem to be very tired.
- Çok yorgun görünmüyorsun.
- I’m too tired to run.
- Koşamayacak kadar yorgunum.
- Tom told Mary that he wasn't tired.
- Tom Mary'ye yorgun olmadığını söyledi.
- Tom is pretty tired.
- Tom oldukça yorgun.
- They were pretty tired after having worked all day.
- Onlar bütün gün çalıştıktan sonra oldukça yorgundu.
- I slept a little during lunch break because I was so tired.
- Çok yorgun olduğum için öğle yemeği molası sırasında biraz uyudum.
- I'm so tired, I can hardly keep my eyes open.
- Çok yorgunum, gözlerimi zor açık tutuyorum.
- Tom said that Mary seemed tired.
- Tom, Mary'nin yorgun göründüğünü söyledi.
- He doesn't look tired.
- Yorgun görünmüyor.
- Tom said Mary seemed to be tired.
- Tom Mary'nin yorgun göründüğünü söyledi.
- Tom was tired, but Mary wasn't.
- Tom yorgundu ama Mary değildi.
- Tom and Mary were tired, but happy.
- Tom ve Mary yorgun ama mutluydu.
- We're all tired.
- Hepimiz yorgunuz.
- Tom is still tired.
- Tom hala yorgun.
- Tom is probably still tired.
- Tom muhtemelen hala yorgun.
- They are so tired that they cannot study.
- Öyle yorgunlar ki ders çalışamıyorlar.
- If you're tired, go to bed already.
- Yorgunsan, yatağına git.
- We were a little tired.
- Biz biraz yorgunduk.
- Tom seemed to be tired this evening.
- Tom bu akşam yorgun görünüyordu.
- I'm really tired, so I'm going to go to bed early tonight.
- Çok yorgunum, o yüzden bu gece erken yatacağım.
- They are so tired that they cannot study.
- O kadar yorgunlar ki ders çalışamıyorlar.
- Tom doesn't look like he's tired.
- Tom yorgun gibi görünmüyor.
- I'm not as tired as Tom.
- Tom kadar yorgun değilim.
- You seem to be tired.
- Yorgun görünüyorsun.
- However tired I may be, I must work.
- Ne kadar yorgun olursam olayım, çalışmalıyım.
- I'm too tired to think about that now.
- Şu an bunu düşünemeyecek kadar yorgunum.
- Tom says Mary isn't tired.
- Tom, Mary'nin yorgun olmadığını söylüyor.
- I don't know why everyone's so tired.
- Neden herkesin bu kadar yorgun olduğunu bilmiyorum.
- I'm still very tired.
- Ben hâlâ çok yorgunum.
- He looked pretty tired.
- Çok yorgun görünüyordu.
- I was tired today.
- Bugün yorgundum.
- Since I was really tired I went to sleep early.
- Gerçekten yorgun olduğum için erken yatmaya gittim.
- Tom said he was extremely tired.
- Tom çok yorgun olduğunu söyledi.
- Tom thinks Mary isn't tired.
- Tom Mary'nin yorgun olmadığını düşünüyor.
- Tom is too tired to work.
- Tom çalışamayacak kadar yorgun.
- Tom doesn't look as tired today as he looked yesterday.
- Tom bugün dünkü kadar yorgun görünmüyor.
- We were tired.
- Biz yorgunduk.
- I'm now very tired.
- Artık çok yorgunum.
- What to do when you're tired?
- Yorgun olduğunuzda ne yapmalısınız?
- I'm so tired that I can't go on.
- Çok yorgunum devam edemem.
- Tom still looks very tired.
- Tom hala çok yorgun görünüyor.
- Dan is too tired today.
- Dan bugün fazla yorgun.
- Tom says he's too tired to do any more work.
- Tom daha fazla iş yapamayacak kadar yorgun olduğunu söylüyor.
- Why am I so tired?
- Neden bu kadar yorgunum?
- Tom was tired, so he went to bed early.
- Tom yorgundu, o yüzden erken yattı.
- I feel very tired tonight.
- Bu gece kendimi çok yorgun hissediyorum.
- I didn't know you were so tired.
- Senin bu kadar yorgun olduğunu bilmiyordum.
- Becoming very tired, I stopped to rest.
- Çok yorgun olduğumdan dolayı dinlenmek için durdum.
- I don't feel too tired.
- Kendimi fazla yorgun hissetmiyorum.
- He is too tired to study.
- Ders çalışamayacak kadar yorgun.
- She does look tired.
- Cidden yorgun görünüyor.
- Tom looked tired when he got home.
- Tom eve geldiğinde yorgun görünüyordu.
- They were too tired to work any more.
- Daha fazla çalışamayacak kadar yorgundular.
- I'm so tired!
- Çok yorgunum!
- I'm sure Tom is just as tired as you are.
- Tom'un senin kadar yorgun olduğundan eminim.
- Tom says Mary didn't seem tired.
- Tom, Mary'nin yorgun görünmediğini söylüyor.
- Tom must be very tired.
- Tom çok yorgun olmalı.
- No matter how tired he is, he writes in his diary before going to bed.
- Ne kadar yorgun olursa olsun, yatmadan önce günlüğüne yazıyor.
- The boy is tired.
- Çocuk yorgun.
- I was tired and hungry, and so was everyone else.
- Herkes gibi ben de yorgun ve açtım.
- She is too tired to work.
- O çalışmak için çok yorgun.
- He was tired and nervous from overwork.
- Çok çalışmaktan yorgun ve gergindi.
- Tom said he felt very tired.
- Tom kendini çok yorgun hissettiğini söyledi.
- We'll probably be a bit tired after the hike.
- Muhtemelen gezintiden sonra biraz yorgun olacağız.
- If she is tired, let her go to sleep.
- Yorgunsa, bırak uyusun.
- I have flu and I'm tired.
- Ben gribim ve yorgunum.
- You are tired this evening.
- Bu akşam yorgunsun.
- It looks like you're tired.
- Yorgun görünüyorsunuz.
- He was too tired to go any farther.
- Daha ileri gidemeyecek kadar yorgundu.
- Tom wasn't a bit tired.
- Tom birazcık bile yorgun değildi.
- Tom says Mary didn't seem to be tired.
- Tom Mary'nin yorgun görünmediğini söylüyor.
- I think I'm just tired.
- Bence yorgunum ben.
- Nancy looks tired.
- Nancy yorgun gözüküyor.
- I'm tired, but I can't fall asleep.
- Yorgunum ama uyuyamıyorum.
- You must be really tired and hungry.
- Gerçekten yorgun ve aç olmalısın.
- You must be very tired.
- Çok yorgun olmalısın.
- I felt a little tired.
- Biraz yorgun hissettim.
- Tom asked Mary why she was so tired.
- Tom, Mary'ye neden bu kadar yorgun olduğunu sordu.
- I'm too tired to walk any further.
- Daha fazla yürüyemeyecek kadar yorgunum.
- I was too tired to dance.
- Dans edemeyecek kadar yorgundum.
- Tom is probably not tired.
- Tom muhtemelen yorgun değil.
- I wonder if Tom is still tired.
- Tom'un hâlâ yorgun olup olmadığını merak ediyorum.
- I'm really tired and want to go to bed early.
- Çok yorgunum ve erken yatmak istiyorum.
- They looked tired.
- Onlar yorgun görünüyordu.
- I know you're tired, but wake up!
- Yorgun olduğunu biliyorum ama uyan!
- President Polk was old, tired and in poor health.
- Başkan Polk yaşlı, yorgun ve hastaydı.
- Tom wasn't tired.
- Tom yorgun değildi.
- I wonder why I'm so tired.
- Neden bu kadar yorgun olduğumu merak ediyorum.
- Why aren't you tired?
- Neden yorgun değilsiniz?
- Even though he was tired, he went on with his work.
- Yorgun olmasına rağmen işini sürdürdü.
- Tom is too tired to go any further.
- Tom daha fazla gidemeyecek kadar yorgun.
- Even though Jack was tired, he was looking well.
- Jack yorgun olmasına rağmen iyi görünüyordu.
- I'm too tired to work.
- Çalışmak için çok yorgunum.
- Yesterday we did many things, today we're tired.
- Dün birçok şey yaptık, bugün yorgunuz.
- He was too tired to study.
- Çalışamayacak kadar yorgundu.
- Although I slept uninterrupted for 12 hours last night, I still feel pretty tired.
- Dün gece 12 saat kesintisiz uyumama rağmen, hala oldukça yorgun hissediyorum.
- This afternoon I feel very tired.
- Bu öğleden sonra çok yorgun hissediyorum.
- I am as tired as a dog.
- Ben bir köpek kadar yorgunum.
- I can't run because I'm very tired.
- Koşamam çünkü çok yorgunum.
- Tom was too tired to speak.
- Tom konuşamayacak kadar yorgundu.
- You don't know how tired I was.
- Ne kadar yorgun olduğumu bilemezsin.
- I've got no idea why I'm so tired.
- Neden bu kadar yorgun olduğuma dair hiçbir fikrim yok.
- Why are you always so tired?
- Neden her zaman bu kadar yorgunsun?
- Why are you so tired?
- Neden o kadar yorgunsun?
- Tom is going to tell Mary he's tired.
- Tom, Mary'e yorgun olduğunu söyleyecek.
- Tom says he's too tired today to help.
- Tom bugün yardım edemeyecek kadar yorgun olduğunu söylüyor.
- At the end of the day we were so tired that we didn't say another word to each other.
- Günün sonunda o kadar yorgunduk ki birbirimize tek kelime daha etmedik.
- Tom said he was too tired to do any more.
- Tom daha fazlasını yapamayacak kadar yorgun olduğunu söyledi.
- Tom and I are both very tired.
- Tom da ben de çok yorgunuz.
- Tom is looking tired.
- Tom yorgun görünüyor.
- They're tired.
- Yorgunlar.
- Sami was overly tired.
- Sami aşırı yorgundu.
- They said they aren't tired.
- Yorgun olmadıklarını söylediler.
- Being very tired, I soon fell asleep.
- Çok yorgun olduğu için, kısa sürede uykuya daldı.
- He was tired, but he kept working.
- O yorgundu fakat çalışmaya devam etti.
- She was too tired to work.
- Çalışmak için çok yorgundu.
- I'm really tired today.
- Bugün çok yorgunum.
- Tom seemed awfully tired.
- Tom çok yorgun görünüyordu.
- Tom looks like he's too tired to help us right now.
- Tom şu anda bize yardım edemeyecek kadar yorgun görünüyor.
- We were very tired at the time.
- O zamanlar çok yorgunduk.
- I was too tired to eat anything.
- Bir şey yiyemeyecek kadar yorgundum.
- You always seem to be tired.
- Hep yorgun görünüyorsun.
- President Polk was old, tired and in poor health.
- Başkan Polk yaşlı, yorgun ve sağlıksızdı.
- You're always tired.
- Her zaman yorgunsun.
- Tom was too tired to do anything.
- Tom bir şey yapamayacak kadar yorgundu.
- I saw Tom a few minutes ago and he looked tired.
- Tom'u birkaç dakika önce gördüm ve yorgun görünüyordu.
- I'm probably not as tired as Tom is.
- Ben muhtemelen Tom kadar yorgun değilim.
- Tom is always tired.
- Tom hep yorgundur.
- I feel kind of tired.
- Biraz yorgun hissediyorum.
- We're too tired to study.
- Ders çalışamayacak kadar yorgunuz.
- Tom thought that Mary looked very tired.
- Tom Mary'nin çok yorgun göründüğünü düşündü.
- I'm too tired to think about this problem now.
- Şimdi bu sorun hakkında düşünemeyecek kadar çok yorgunum.
- At the time, we were very tired.
- O zamanlar çok yorgunduk.
- We're too tired to study.
- Çalışmak için çok yorgunuz.
- I am too tired to climb.
- Tırmanmak için çok yorgunum.
- If you're tired, go to bed.
- Eğer yorgunsan, yatmaya git.
- They look very tired.
- Çok yorgun görünüyorlar.
- We were a little tired.
- Biraz yorgunduk.
- You sound tired.
- Yorgun görünüyorsun.
- I bet you're going to tell me you're too tired to help.
- Eminim bana yardım edemeyecek kadar yorgun olduğunu söyleyeceksin.
- Don't tell me you're tired.
- Bana yorgun olduğunu söyleme.
- Tom always looks tired.
- Tom hep yorgun görünür.
- Tom is likely to be tired.
- Tom muhtemelen yorgun.
- Although I slept uninterrupted for 12 hours last night, I still feel pretty tired.
- Dün gece on iki saat kesintisiz uyumama rağmen hala oldukça yorgun hissediyorum.
- Tom said he was very tired.
- Tom çok yorgun olduğunu söyledi.
- Tom says that he's too tired to study.
- Tom, ders çalışmak için çok yorgun olduğunu söylüyor.
- The little children looked tired from swimming.
- Küçük çocuklar yüzmekten yorgun görünüyorlardı.
- He was so tired that he couldn't walk.
- O kadar yorgundu ki yürüyemedi.
- I know you're tired.
- Yorgun olduğunuzu biliyorum.
- Tom is tired and hungry.
- Tom yorgun ve aç.
- After working in the hot sun all afternoon, Tom looked hot and tired.
- Bütün öğleden sonra sıcak güneşin altında çalıştıktan sonra Tom sıcak ve yorgun görünüyordu.
- Mary is probably going to tell Tom she's tired.
- Mary muhtemelen Tom'a yorgun olduğunu söyleyecek.
- We were all so tired.
- Hepimiz çok yorgunduk.
- Everybody seems to be tired.
- Herkes yorgun görünüyor.
- Tom said he was too tired to dance.
- Tom dans edemeyecek kadar yorgun olduğunu söyledi.
- I'm just as tired as you are.
- Ben de senin kadar yorgunum.
- She was tired but decided on walking.
- Yorgundu ama yürümeye karar verdi.
- All the crew were tired.
- Tüm mürettebat yorgundu.
- Tom was pretty tired.
- Tom oldukça yorgundu.
- Tom thinks Mary isn't tired.
- Tom, Mary'nin yorgun olmadığını düşünüyor.
- I'm incredibly tired.
- İnanılmaz biçimde yorgunum.
- I felt very tired.
- Çok yorgun hissettim.
- Now I'm really tired.
- Şimdi gerçekten yorgunum.
- I was just tired.
- Sadece yorgundum.
- Tom does look tired.
- Tom yorgun görünüyor.
- Tom told me he was too tired to study tonight, so he just wanted to watch TV.
- Tom bana bu akşam ders çalışmak için çok yorgun olduğunu, bu yüzden sadece televizyon izlemek istediğini söyledi.
- Milk invigorates tired men.
- Süt yorgun adamı canlandırır.
- Tom said he wasn't tired.
- Tom yorgun olmadığını söyledi.
- I was tired, so I didn't do that.
- Yorgundum, o yüzden bunu yapmadım.
- I feel very tired tonight.
- Bu gece çok yorgun hissediyorum.
- You don't look tired.
- Sen yorgun görünmüyorsun.
- You do look tired.
- Yorgun görünüyorsun.
- Tom was tired and so was I.
- Tom da ben de yorgunduk.
- He was too tired to walk any more.
- Daha fazla yürüyemeyecek kadar yorgundu.
- She was too tired to work.
- O, çalışamayacak kadar çok yorgundu.
- I really don't know why I'm so tired.
- Neden bu kadar yorgun olduğumu gerçekten bilmiyorum.
- I'm tired and I want to go to bed.
- Yorgunum ve yatmak istiyorum.
- He was tired, but he kept on working.
- Yorgundu ama çalışmaya devam etti.
- Tom isn't too tired to work.
- Tom çalışmak için çok yorgun değil.
- I'm now very tired.
- Şimdi çok yorgunum.
- I'm so tired that I can't walk any longer.
- O kadar yorgunum ki daha fazla yürüyemeyeceğim.
- You can crash on the sofa if you're tired.
- Eğer yorgunsan kanepeye uzanabilirsin.
- You're just tired.
- Sadece yorgunsunuz.
- Everyone's tired.
- Herkes yorgun.
- Tom is just tired.
- Tom sadece yorgun.
- Tom said that he wasn't tired at all.
- Tom hiç yorgun olmadığını söyledi.
- I feel very tired.
- Kendimi çok yorgun hissediyorum.
- They were very tired, hungry, and thirsty that night.
- Onlar o gece çok yorgun, aç ve susuzdu.
- Tom was too tired to even just watch TV.
- Tom sadece TV izlemek için bile çok yorgundu.
- Why do you always look so tired?
- Neden hep bu kadar yorgun görünüyorsun?
- I think I'm just tired.
- Sanırım, sadece yorgunum.
- They were tired.
- Onlar yorgundu.
- I was tired last night.
- Dün gece yorgundum.
- Tom said that Mary seemed tired.
- Tom Mary'nin yorgun göründüğünü söyledi.
- Many of you must be feeling a bit tired right now.
- Çoğunuz şu anda biraz yorgun hissediyor olmalısınız.
- We were very tired, so that we stayed home.
- Çok yorgunduk, bu yüzden evde kaldık.
- I think Tom was a little tired.
- Sanırım Tom biraz yorgundu.
- It's late and we're all tired, so I think we should go home.
- Geç oldu ve hepimiz yorgunuz, bu yüzden sanırım eve gitmeliyiz.
- I'm a little bit tired today.
- Bugün biraz yorgunum.
- Tom told me that he was very tired.
- Tom bana çok yorgun olduğunu söyledi.
- You still look tired.
- Hala yorgun görünüyorsun.
- Why is Tom tired?
- Tom neden yorgun?
- I was very tired last night.
- Dün gece çok yorgundum.
- He was so tired that he could hardly walk.
- O kadar yorgundu ki zorlukla yürüyebiliyordu.
- I must have been pretty tired.
- Çok yorgun olmalıyım.
- Tom said that Mary looked tired.
- Tom, Mary'nin yorgun göründüğünü söyledi.
- Tom had no idea how tired Mary was.
- Tom Mary'nin ne kadar yorgun olduğuna dair hiçbir fikri yoktu.
- You don't know how tired I was.
- Ne kadar yorgun olduğumu bilmiyorsun.
- I'm tired because I worked too much.
- Fazla çalıştığım için yorgunum.
- Why do you look so tired today?
- Bugün neden bu kadar yorgun görünüyorsun?
- She was tired, but she kept working.
- O yorgundu fakat çalışmaya devam etti.
- They are so tired that they cannot study.
- O kadar yorgunlar ki çalışamıyorlar.
- If Tom is tired, he should go to bed.
- Eğer Tom yorgunsa, yatağa gitmeli.
- We were all a little tired.
- Hepimiz biraz yorgunduk.
- I'm very tired.
- Çok yorgunum.
- Tom is too tired to study.
- Tom ders çalışmak için çok yorgun.
- I can tell you're tired.
- Yorgun olduğunu söyleyebilirim.
- I wonder if Tom is really tired.
- Acaba Tom gerçekten yorgun mu?
- Are you as tired as I am?
- Sen de benim kadar yorgun musun?
- Tom looked really tired.
- Tom gerçekten yorgun görünüyordu.
- I'm so tired that I can't study.
- O kadar yorgunum ki ders çalışamıyorum.
- Are you not tired?
- Yorgun değil misin?
- We were tired and hungry.
- Yorgunduk ve açtık.
- I was hungry when I got home, but I was too tired to cook anything.
- Eve geldiğimde açtım, ama bir şey pişirmek için çok yorgundum.
- Tom looked very tired.
- Tom çok yorgun görünüyordu.
- My mother was so tired that she went to bed early.
- Annem çok yorgundu bu yüzden erkenden uyumaya gitti.
- He's been working all day and night; he must be dog tired.
- Bütün gün ve gece çalıştı; köpek gibi yorgun olmalı.
- Since he was very tired, he fell sound asleep.
- Çok yorgun olduğu için mışıl mışıl uyudu.
- You look kind of tired.
- Birazcık yorgun görünüyorsun.
- They said they were very tired.
- Çok yorgun olduklarını söylediler.
- He thought that I was very tired.
- O çok yorgun olduğumu düşündü.
- I'm too tired to deal with this problem right now.
- Şu anda bu sorunla uğraşamayacak kadar yorgunum.
- We're just tired.
- Biz sadece yorgunuz.
- Tom isn't too tired to do that.
- Tom bunu yapamayacak kadar yorgun değil.
- He was very tired, so he went to bed early.
- Çok yorgundu, bu yüzden yatmaya erken gitti.
- Tom came back home tired.
- Tom eve yorgun döndü.
- You must be really tired and hungry.
- Gerçekten çok yorgun ve aç olmalısın.
- Tom looks tired, doesn't he?
- Tom yorgun görünüyor, değil mi?
- I'm really tired and want to go to bed early.
- Ben gerçekten yorgunum ve erken uyumak istiyorum.
- My father is very tired.
- Babam çok yorgun.
- She was so tired that she fell asleep at once.
- O kadar yorgundu ki bir anda uyuyakaldı.
- One night he came home very tired and sad.
- Bir gece eve çok yorgun ve üzgün gelmişti.
- Tom was tired and in a bad mood.
- Tom yorgun ve kötü bir ruh halindeydi.
- I wish I didn't always feel so tired.
- Keşke her zaman bu kadar yorgun hissetmeseydim.
- I'm as tired as tired can be.
- Yorgun olabileceğim kadar yorgunum.
- We did a lot yesterday and are tired today.
- Dün çok şey yaptık ve bugün yorgunuz.
- I am tired like a dormouse.
- Fındıkfaresi gibi yorgunum.
- Many of us were tired.
- Birçoğumuz yorgunduk.
- Tom looks tired today.
- Tom bugün yorgun görünüyor.
- After working all day, Tom was really tired.
- Bütün gün çalıştıktan sonra, Tom gerçekten yorgundu.
- I'm so tired that I don't feel like studying tonight.
- O kadar yorgunum ki bu gece ders çalışmak istemiyorum.
- Tom said that he wasn't tired.
- Tom yorgun olmadığını söyledi.
- Tom said Mary looked really tired.
- Tom Mary'nin gerçekten yorgun göründüğünü söyledi.
- He thought that I was very tired.
- Çok yorgun olduğumu düşündü.
- I'm not tired tonight.
- Bu gece yorgun değilim.
- I'm tired, and a bit annoyed.
- Yorgunum ve biraz sıkıntılıyım.
- I don't feel at all tired.
- Hiç yorgun hissetmiyorum.
- Tom says he's too tired today to help us.
- Tom bugün bize yardım edemeyecek kadar yorgun olduğunu söyledi.
- Tom was too tired to study.
- Tom ders çalışamayacak kadar yorgundu.
- I'm not so tired.
- Ben o kadar yorgun değilim.
- Tom could've been tired.
- Tom yorgun olabilirdi.
- It sounds like you're tired.
- Yorgun gibisin.
- I'm too tired to help you now.
- Şu an sana yardım edemeyecek kadar yorgunum.
- Tom was obviously tired.
- Tom belli ki yorgundu.
- Why are you always so tired?
- Neden hep bu kadar yorgunsun?
- Tom didn't seem tired this evening.
- Tom bu akşam yorgun gözükmüyordu.
- Tom is too tired to talk.
- Tom konuşamayacak kadar çok yorgun.
- I'm tired, that's all.
- Yorgunum, hepsi bu.
- They're as tired as we are.
- Onlar da bizim kadar yorgun.
- Tom is tired, and so am I.
- Tom yorgun, ben de öyle.
- Jack was tired from having walked fifty miles.
- Jack, elli mil yürümekten dolayı yorgundu.
- You look really tired.
- Gerçekten yorgun görünüyorsun.
- Tom is cold and tired.
- Tom üşümüş ve yorgun.
- I'm very tired today.
- Bugün çok yorgunum.
- I wasn't tired.
- Yorgun değildim.
- Tom is too tired to help Mary do that.
- Tom, Mary'ye yardım edemeyecek kadar yorgun.
- Tom didn't know why Mary was so tired.
- Tom, Mary'nin neden bu kadar yorgun olduğunu bilmiyordu.
- Tom does that when he's tired.
- Tom yorgun olduğunda böyle yapar.
- I'm too tired to eat now.
- Şimdi yemek yiyemeyecek kadar yorgunum.
- I'm too tired to study.
- Ders çalışmak için çok yorgunum.
- She was too tired to speak.
- Konuşamayacak kadar yorgundu.
- Tom didn't seem tired.
- Tom yorgun görünmüyordu.
- I was too tired to dance.
- Dans etmek için çok yorgundum.
- Tom said Mary is very tired.
- Tom, Mary'nin çok yorgun olduğunu söyledi.
- Tom looks pretty tired.
- Tom oldukça yorgun görünüyor.
- Tom says he's feeling very tired.
- Tom kendini çok yorgun hissettiğini söylüyor.
- Tom says he's feeling very tired.
- Tom çok yorgun hissettiğini söylüyor.
- I was tired, so I went straight to bed.
- Yorgundum, bu yüzden doğruca yatmaya gittim.
- You can't imagine how tired I am.
- Ne kadar yorgun olduğumu hayal bile edemezsin.
- I think he's tired.
- Sanırım yorgun.
- You seemed to be tired.
- Yorgun görünüyordun.
- I hope you're not too tired to go with us.
- Umarım bizimle gidemeyecek kadar yorgun değilsindir.
- Tom was tired and cross.
- Tom yorgun ve sinirliydi.
- I'm too tired to help you do that today.
- Bugün onu yapmana yardım edemeyecek kadar yorgunum.
- We're too tired to study.
- Çalışamayacak kadar çok yorgunuz.
- I was already tired.
- Ben zaten yorgundum.
- Tom was too tired to study.
- Tom çalışamayacak kadar çok yorgundu.
- The cyclists were tired, but happy.
- Bisikletçiler yorgun ama mutluydu.
- You still don't look too tired.
- Hâlâ çok yorgun görünmüyorsun.
- No matter how tired I am, I have to work.
- Ne kadar yorgun olursam olayım, çalışmak zorundayım.
- I'm just too tired now to do anything.
- Şu anda bir şey yapamayacak kadar yorgunum.
- If you are tired, go to bed.
- Eğer yorgunsan, yatmaya git.
- No matter how tired you are, you have to do it.
- Ne kadar yorgun olursan ol, bunu yapmak zorundasın.
- I saw Tom a few minutes ago and he looked tired.
- Birkaç dakika önce Tom'u gördüm ve yorgun görünüyordu.
- Tom had to admit that he was too tired to do anything else.
- Tom başka bir şey yapamayacak kadar yorgun olduğunu itiraf etmek zorunda kaldı.
- If you're tired, go to sleep!
- Yorgunsan uyumaya git!
- I'm feeling sort of tired.
- Biraz yorgun hissediyorum.
- Tom is very likely to be very tired when he gets here.
- Tom'un buraya geldiğinde çok yorgun olması çok muhtemeldir.
- They're as tired as we are.
- Onlar bizim kadar yorgunlar.
- They were too tired to climb a mountain.
- Dağa tırmanamayacak kadar yorgundular.
- I'm not too tired.
- Ben çok yorgun değilim.
- I went to bed early last night because I was really tired.
- Dün gece erken yattım çünkü çok yorgundum.
- My arms are tired.
- Kollarım yorgun.
- I am tired, from sickness and work.
- Hastalıktan ve işten dolayı yorgunum.
- He is so tired, that isn't able to take even one more step.
- O kadar yorgun ki bir adım bile atamıyor.
- Though he wouldn't admit it, he was very tired.
- Kabul etmese de çok yorgundu.
- No matter how tired I might be, I have to work.
- Ne kadar yorgun olursam olayım, çalışmak zorundayım.
- I wonder if Tom is still tired.
- Acaba Tom hala yorgun mu?
- Tom says Mary didn't seem to be tired.
- Tom, Mary'nin yorgun görünmediğini söylüyor.
- I am tired because of illness and work.
- Hastalık ve iş yüzünden yorgunum.
- Now that you are tired, you'd better rest.
- Mademki yorgunsun dinlensen iyi olur.
- You seem very tired.
- Çok yorgun görünüyorsun.
- Tom is very tired now.
- Tom şimdi çok yorgundur.
- Sick and tired, she went to bed early.
- Hasta ve yorgun, erkenden yattı.
- Tom always seems to be tired.
- Tom her zaman yorgun görünüyor.
- I thought you looked tired.
- Yorgun göründüğünü düşündüm.
- I'm very tired, but I can't get to sleep.
- Çok yorgunum ama uyuyamıyorum.
- Tom is probably still tired.
- Tom muhtemelen hâlâ yorgun.
- Everyone except Tom looked tired.
- Tom hariç herkes yorgun görünüyordu.
- I'm so tired that I don't feel like studying tonight.
- O kadar yorgunum ki canım bu gece çalışmak istemiyor.
- Tom is now looking very tired.
- Tom şimdi çok yorgun görünüyor.
- He was very tired.
- Çok yorgundu.
- You are tired, aren't you?
- Yorgunsun, değil mi?
- I'm always tired.
- Ben her zaman yorgunum.
- I'm not too tired.
- Çok yorgun değilim.
- I was tired and cold.
- Yorgun ve üşümüştüm.
- I was tired, because I had to work at the weekend.
- Hafta sonu çalışmak zorunda olduğum için yorgundum.
- At the start of every weekend, I am both tired and happy.
- Her hafta başında, ben hem yorgunum hem de mutluyum.
- Tom seemed very tired, didn't he?
- Tom çok yorgun görünüyordu, değil mi?
- I'm so tired today.
- Bugün çok yorgunum.
- She will come even if she is tired.
- O, yorgun olsa bile gelecektir.
- The children are already tired.
- Çocuklar zaten yorgun.
- We were very tired at the time.
- O zaman çok yorgunduk.
- I wasn't very tired.
- Çok yorgun değildim.
- I'm incredibly tired.
- İnanılmaz yorgunum.
- I'm sure that Tom is just tired as you are.
- Eminim Tom da en az senin kadar yorgundur.
- I wasn't as tired as I thought I'd be.
- Düşündüğüm kadar yorgun değildim.
- Tom and Mary were very tired.
- Tom ve Mary çok yorgundu.
- You look very tired.
- Çok yorgun görünüyorsun.
- He is too tired to work.
- O çalışmak için çok yorgun.
- I wonder if Tom is really tired.
- Tom'un gerçekten yorgun olup olmadığını merak ediyorum.
- Tom wasn't very tired.
- Tom çok yorgun değildi.
- It looks like Tom is tired.
- Tom yorgun gibi görünüyor.
- Tom seems tired this evening.
- Tom bu akşam yorgun görünüyor.
- I'm really tired, so I'm going to go to bed early tonight.
- Gerçekten yorgunum, bu yüzden bu gece erkenden yatağa gideceğim.
- Tom should tell Mary he's tired.
- Tom Mary'ye yorgun olduğunu söylemeli.
- Tom sounded tired.
- Tom yorgun görünüyordu.
- Tom looks very tired.
- Tom çok yorgun görünüyor.
- The father is very tired.
- Baban çok yorgun.
- She was too tired to speak.
- O, konuşamayacak kadar çok yorgundu.
- I am too tired to climb.
- Tırmanamayacak kadar yorgunum.
- Tom didn't look tired to me.
- Tom bana yorgun görünmedi.
- I doubt that Tom is still tired.
- Tom'un hâlâ yorgun olduğundan şüpheliyim.
- Tom should tell Mary he's tired.
- Tom, Mary'e yorgun olduğunu söylemeli.
- Tom was tired, so he went to bed early.
- Tom yorgundu, bu yüzden erken yatmaya gitti.
- I'm pretty tired.
- Oldukça yorgunum.
- I should study tonight, but I'm tired so I'm going to bed.
- Bu gece ders çalışmalıyım ama yorgunum, yatmaya gidiyorum.
- They are not tired.
- Onlar yorgun değil.
- You don't seem tired.
- Yorgun görünmüyorsun.
- I should probably not tell Tom that I'm tired.
- Muhtemelen Tom'a yorgun olduğumu söylememeliyim.
- Tom is very tired, and he's hungry.
- Tom çok yorgun ve acıkmış.
- I'm too tired.
- Çok yorgunum.
- I didn't think I'd be so tired.
- Bu kadar yorgun olacağımı düşünmemiştim.
- Tom only does that when he's tired.
- Tom bunu sadece yorgun olduğunda yapar.
- I'm not very tired.
- Ben çok yorgun değilim.
- I'm still a little tired.
- Hâlâ biraz yorgunum.
- After the trip, we felt very tired.
- Yolculuktan sonra kendimizi çok yorgun hissettik.
- Jim was so tired that he lay down and slept.
- Jim o kadar yorgundu ki uzandı ve uyudu.
- He is so tired, that isn't able to take even one more step.
- O, o kadar yorgun ki bir adım bile atamıyor.
- Tom is tired.
- Tom yorgun.
- Tom seemed tired.
- Tom yorgun görünüyordu.
- Dan came back home tired.
- Dan eve yorgun döndü.
- He was too tired to walk any further.
- Daha fazla yürüyemeyecek kadar yorgundu.
- He looks a bit tired.
- Biraz yorgun gözüküyor.
- Tell Tom that I'm too tired to help him.
- Tom'a ona yardım etmek için çok yorgun olduğumu söyle.
- I'm too tired to help you do that today.
- Bugün bunu yapmana yardım edemeyecek kadar yorgunum.
- Tom doesn't seem very tired.
- Tom çok yorgun görünmüyor.
- I'm feeling a little tired.
- Biraz yorgun hissediyorum.
- Tom looks like he's tired.
- Tom yorgun gibi görünüyor.
- If you're tired, you should go to bed.
- Yorgunsan yatmalısın.
- Tom is too tired to go any further.
- Tom daha ileri gitmek için çok yorgun.
- Tom looks kind of tired.
- Tom sanki yorgun gibi biraz.
- Tom felt very tired.
- Tom çok yorgun hissediyordu.
- Tom didn't seem as tired as Mary.
- Tom, Mary kadar yorgun gözükmüyordu.
- Tom kept working even though he was very tired.
- Tom çok yorgun olmasına rağmen çalışmaya devam etti.
- Tom and I are very tired.
- Tom ve ben çok yorgunuz.
- If you're tired, just let me know.
- Yorgunsan bana haber ver.
- Tom still looks tired.
- Tom hala yorgun görünüyor.
- He was too tired to go any further.
- Daha fazla gidemeyecek kadar yorgundu.
- Tom looks a little tired.
- Tom biraz yorgun görünüyor.
- I'm too tired to go jogging now.
- Şimdi koşuya çıkamayacak kadar yorgunum.
- Tom is too tired to help you today.
- Tom bugün size çok yardım etmek için çok yorgun.
- Sami was overly tired.
- Sami aşırı derecede yorgundu.
- I'm actually pretty tired.
- Ben aslında oldukça yorgunum.
- I'm very tired now.
- Şu anda çok yorgunum.
- I think Tom might be tired.
- Bence Tom yorgun olabilir.
- I'm just too tired to help you now.
- Şu anda size yardım edemeyecek kadar yorgunum.
- Tom always seems to be tired.
- Tom hep yorgun görünüyor.
- You look pretty tired.
- Oldukça yorgun görünüyorsun.
- I'm too tired to go on.
- Devam edemeyecek kadar yorgunum.
- Tom seemed tired tonight.
- Tom bu gece yorgun görünüyordu.
- Tom said he was too tired to go any further.
- Tom daha fazla gitmek için çok yorgun olduğunu söyledi.
- I am very tired when I get home at night.
- Akşam eve gittiğimde çok yorgun oluyorum.
- I'm surprised at how tired I am.
- Bu kadar yorgun olmama şaşırdım.
- Tom looked hot and tired, so I offered him a cold drink and told him to sit down and rest.
- Tom hararetli ve yorgun görünüyordu, ona soğuk bir içecek teklif edip, oturup dinlenmesini söyledim.
- He looks tired.
- Yorgun görünüyor.
- We're not tired.
- Yorgun değiliz.
- I'm not even tired.
- Yorgun bile değilim.
- Everybody was tired.
- Herkes yorgundu.
- No matter how tired he is, he writes in his diary before going to bed.
- Ne kadar yorgun olursa olsun, yatmadan önce günlüğünü yazar.
- Tom felt very tired.
- Tom çok yorgun hissetti.
- She is too tired to work.
- Çalışamayacak kadar yorgun.
- Tom thought that Mary looked very tired.
- Tom, Mary'nin çok yorgun göründüğünü düşündü.
- She works even if she's tired.
- Yorgun olsa bile çalışıyor.
- He was tired and nervous from overwork.
- O, aşırı çalışmaktan dolayı yorgun ve gergindi.
- My muscles were aching and I was tired.
- Kaslarım ağrıyordu ve yorgundum.
- I'm not tired at all.
- Ben hiç yorgun değilim.
- Tom is very tired now.
- Tom şimdi çok yorgun.
- Having worked on the farm all day long, he was completely tired out.
- Bütün gün boyunca çiftlikte çalıştığı için, tamamen yorgundu.
- Tom writes something in his diary every evening, no matter how tired he is.
- Tom ne kadar yorgun olursa olsun her akşam günlüğüne bir şeyler yazıyor.
- Whatever you do, don't tell Tom you're too tired to help.
- Ne yaparsan yap, Tom'a yardım edemeyecek kadar yorgun olduğunu söyleme.
- Tom was too tired to walk any further.
- Tom daha fazla yürüyemeyecek kadar yorgundu.
- Tom said that Mary seemed to be tired.
- Tom Mary'nin yorgun göründüğünü söyledi.
- Tom will be too tired to do that.
- Tom bunu yapamayacak kadar yorgun olacak.
- Nancy looks very tired.
- Nancy çok yorgun görünüyor.
- I'm tired, but I can't fall asleep.
- Yorgunum, fakat uykuya dalamam.
- Tom said that he was too tired to do anything else.
- Tom başka bir şey yapamayacak kadar yorgun olduğunu söyledi.
- Tom doesn't look tired to me.
- Tom bana yorgun görünmüyor.
- I'm tired, and a bit annoyed.
- Yorgunum ve biraz da sinirliyim.
- Tom and Mary were tired, but happy.
- Tom ve Mary yorgunlardı ama mutlulardı.
- I think we're all tired.
- Sanırım hepimiz yorgunuz.
- You look like you're really tired.
- Gerçekten yorgun gibi görünüyorsun.
- Tom was tired, but Mary wasn't.
- Tom yorgundu ama Mary yorgun değildi.
- He looked very tired.
- Çok yorgun görünüyordu.
- I went to bed early last night because I was really tired.
- Dün gece erken yatmaya gittim çünkü gerçekten çok yorgundum.
- Tom and Mary look very tired.
- Tom'la Mary çok yorgun görünüyorlar.
- I'm pretty tired from last night.
- Dün geceden oldukça yorgunum.
- I'm too tired to do anything else.
- Başka bir şey yapamayacak kadar yorgunum.
- Were you tired yesterday afternoon?
- Dün öğleden sonra yorgun muydun?
- I'm kind of tired today.
- Bugün biraz yorgunum.
- I am tired after that long walk.
- O kadar uzun yürüyüşten sonra yorgunum.
- I'm sure Tom is just as tired as you are.
- Eminim Tom da senin kadar yorgun.
- I admit that I'm tired.
- Yorgun olduğumu kabul ediyorum.
- Tom seems tired tonight.
- Tom bu gece yorgun görünüyor.
- I've got no idea why I'm so tired.
- Neden bu kadar yorgun olduğum hakkında hiçbir fikrim yok.
- Tom told Mary that she should quit pretending to be tired.
- Tom, Mary'ye yorgun gibi davranmayı bırakması gerektiğini söyledi.
- I'm quite tired.
- Oldukça yorgunum.
- Tom said I looked pretty tired.
- Tom çok yorgun göründüğümü söyledi.
- I am very tired after a class.
- Dersten sonra çok yorgun oluyorum.
- He is too tired to study.
- Çalışamayacak kadar yorgun.
- Tom looks tired this morning.
- Tom bu sabah yorgun görünüyor.
- In winter, I feel more tired.
- Kışın kendimi daha yorgun hissederim.
- Tom is quite tired.
- Tom oldukça yorgun.
- Are you still tired?
- Sen hâlâ yorgun musun?
- That tired boy is sound asleep.
- O yorgun çocuk mışıl mışıl uyuyor.
- I was tired, so I went to bed early.
- Yorgundum, bu yüzden erkenden yattım.
- He seems tired tonight.
- Bu gece yorgun görünüyor.
- Tom looked like he was tired.
- Tom yorgun görünüyordu.
- You don't look tired.
- Yorgun görünmüyorsun.
- Tom doesn't appear to be too tired.
- Tom çok yorgun görünmüyor.
- I'm tired, so I'm gonna go to sleep.
- Yorgunum, bu nedenle uyumaya gideceğim.
- I was so tired that I fell asleep on the hard marble floor.
- O kadar yorgundum ki sert mermer zeminde uyuyakalmışım.
- I told Tom that I wasn't tired.
- Tom'a yorgun olmadığımı söyledim.
- Tom seemed to be tired tonight.
- Tom bu gece yorgun görünüyordu.
- If Tom is tired, let him go to bed.
- Tom yorgunsa, bırak yatsın.
- I don't feel very tired.
- Kendimi çok yorgun hissetmiyorum.
- I'm too tired to swim.
- Yüzemeyecek kadar yorgunum.
- He was tired, so he went to bed early.
- Yorgundu, bu yüzden yatmaya erken gitti.
- I was too tired to go on.
- Devam edemeyecek kadar yorgundum.
- I'm not at all tired.
- Ben hiç yorgun değilim.
- You must be really tired.
- Gerçekten yorgun olmalısın.
- I'm really tired right now.
- Ben şimdi gerçekten yorgunum.
- I'm already pretty tired.
- Ben zaten çok yorgunum.
- Tom is too tired to eat now.
- Tom şimdi yemek için çok yorgun.
- I'll help you after work if I'm not too tired.
- Eğer çok yorgun olmazsam, işten sonra sana yardım ederim.
- We were both tired.
- İkimiz de yorgunduk.
- Do I look tired?
- Yorgun mu görünüyorum?
- I'll help you after work if I'm not too tired.
- Çok yorgun değilsem işten sonra sana yardım ederim.
- Was Tom tired yesterday afternoon?
- Tom dün öğleden sonra yorgun muydu?
- I wonder why Tom is so tired.
- Tom'un neden bu kadar yorgun olduğunu merak ediyorum.
- They look tired.
- Yorgun görünüyorlar.
- Both Tom and Mary are tired.
- Hem Tom hem de Mary yorgun.
- I was pretty tired when I got home from work.
- İşten eve geldiğimde oldukça yorgundum.
- I feel really tired.
- Ben gerçekten yorgun hissediyorum.
- Tom didn't look very tired.
- Tom çok yorgun görünmüyordu.
- I'm so tired that I can barely move.
- O kadar yorgunum ki zar zor hareket edebiliyorum.
- I'm too tired to think.
- Düşünmek için çok yorgunum.
- I'm too tired to go swimming today.
- Bugün yüzmeye gitmek için çok yorgunum.
- I'm very tired and want to go to bed early.
- Çok yorgunum ve erkenden yatmak istiyorum.
- I get very tired in the morning.
- Sabahları çok yorgun oluyorum.
- Tom is the only one who doesn't look tired.
- Tom yorgun görünmeyen tek kişi.
- Tom skipped dinner saying he was too tired to eat.
- Tom yemek yiyemeyecek kadar yorgun olduğunu söyleyerek akşam yemeğini atladı.
- I am tired, I need to go to bed.
- Yorgunum, yatmam lazım.
- Tom said he was too tired to go any further.
- Tom daha ileri gidemeyecek kadar yorgun olduğunu söyledi.
- She was too tired to go on working.
- Çalışmaya devam edemeyecek kadar yorgundu.
- I'm very tired now.
- Artık çok yorgunum.
- He looks a bit tired.
- Biraz yorgun görünüyor.
- Jack was tired, but he looked well.
- Jack yorgundu ama iyi görünüyordu.
- Tom and I are tired.
- Tom ve ben yorgunuz?
- I bet Tom is tired.
- Eminim Tom yorgundur.
- It isn't that I don't love you; I am just very tired.
- Seni sevmediğimden değil; sadece çok yorgunum.
- Your friend is tired.
- Arkadaşın yorgun.
- I am very tired.
- Çok yorgunum.
- I am tired because of illness and work.
- Hastalık ve iş nedeniyle yorgunum.
- He looked pretty tired.
- O, oldukça yorgun görünüyordu.
- Tom says he's too tired today to help.
- Tom bugün yardım edemeyecek kadar yorgun olduğunu söyledi.
- Tom looked like he was tired.
- Tom yorgun gibi görünüyordu.
- Sick and tired, she went to bed early.
- Hasta ve yorgun olduğundan erken yattı.
- Ellen was so tired that she went to bed early.
- Ellen o kadar yorgundu ki erkenden yattı.
- I'm already pretty tired.
- Zaten çok yorgunum.
- It sounds like you're tired.
- Yorgun gibi görünüyorsun.
- We're not all as tired as you are.
- Hepimiz senin kadar yorgun değiliz.
- Tom was obviously tired.
- Tom açıkça yorgundu.
- She was tired but decided on walking.
- Yorgundu fakat yürümeye karar verdi.
- I'm tired, but I'm going anyway.
- Yorgunum ama yine de gidiyorum.
- Today I am very tired.
- Bugün çok yorgunum.
- I'm really tired tonight.
- Bu gece gerçekten çok yorgunum.
- I think he's tired.
- Bence o yorgun.
- She said that she was a little tired.
- Biraz yorgun olduğunu söyledi.
- I'm very tired right now.
- Şu anda çok yorgunum.
- Do I look tired?
- Ben yorgun görünüyor muyum?
- I'm still kind of tired.
- Hala biraz yorgunum.
- Tom was tired, but not sleepy.
- Tom yorgundu ama uykulu değildi.
- We were very tired.
- Biz çok yorgunduk.
- You're not tired, are you?
- Yorgun değilsin, değil mi?
- I'm so tired, I can hardly keep my eyes open.
- Çok yorgunum, gözlerimi güçlükle açık tutabiliyorum.
- Tom was too tired to do that.
- Tom bunu yapamayacak kadar yorgundu.
- I am too tired to walk any more.
- Artık yürüyemeyecek kadar çok yorgunum.
- Tom and Mary are tired.
- Tom ve Mary yorgun.
- He looks a bit tired, doesn't he?
- Biraz yorgun görünüyor, değil mi?
- I'm too tired to walk.
- Yürüyemeyecek kadar yorgunum.
- I'm still kind of tired.
- Hâlâ biraz yorgunum.
- Tom still looks very tired.
- Tom hâlâ çok yorgun görünüyor.
- I'm kind of tired.
- Biraz yorgunum.
- He seems tired.
- Yorgun görünüyor.
- I'm really, really tired.
- Gerçekten çok yorgunum.
- You look kind of tired.
- Biraz yorgun görünüyorsun.
- Tom said Mary seemed tired.
- Tom Mary'nin yorgun göründüğünü söyledi.
- Why aren't you tired?
- Neden yorgun değilsin?
- Tom is probably going to tell Mary he's tired.
- Tom muhtemelen Mary'ye yorgun olduğunu söyleyecek.
- He was tired, so he went to bed earlier.
- O yorgundu, bu nedenle erkenden yatmaya gitti.
- Why is Tom always so tired?
- Tom neden her zaman çok yorgun?
- If he is tired, let him go to sleep.
- Eğer yorgunsa, bırak uyusun.
- Why is Tom always so tired?
- Tom neden her zaman bu kadar yorgun?
- He looked tired then.
- Yorgun görünüyordu.
- George was so tired that his doctor advised him to take better care of himself.
- George o kadar yorgundu ki doktoru ona kendisine daha iyi bakmasını tavsiye etti.
- I was just tired.
- Çok yorgundum.
- Tom is still tired.
- Tom hâlâ yorgun.
- Tom didn't seem tired at all.
- Tom hiç yorgun görünmüyordu.
- I wonder whether Tom is still tired.
- Tom'un hâlâ yorgun olup olmadığını merak ediyorum.
- I'm too tired to ride my bicycle back home.
- Bisikletimle eve dönemeyecek kadar yorgunum.
- Tom said Mary was a little tired.
- Tom, Mary'nin biraz yorgun olduğunu söyledi.
- Tom looked very tired when he got home.
- Tom eve döndüğünde çok yorgun görünüyordu.
- Milk invigorates tired men.
- Süt yorgun adamları canlandırır.
- If he is tired, let him go to sleep.
- Eğer o yorgunsa yatmasına izin ver.
- I was tired today so I went to bed early.
- Bugün yorgundum, o yüzden erken yattım.
- She is too tired to study.
- Ders çalışamayacak kadar yorgun.
- I'm tired now.
- Şu an yorgunum.
- I'm usually too tired to do anything else.
- Genelde başka bir şey yapamayacak kadar yorgun olurum.
- I'm tired because I walked too much.
- Çok yürüdüğüm için yorgunum.
- The tired boy is fast asleep.
- Yorgun çocuk derin uykuda.
- I was too tired to walk.
- Yürümek için çok yorgundum.
- I was tired, that's why I didn't want to do anything.
- Yorgundum, bu yüzden hiçbir şey yapmak istemedim.
- I'm tired, too.
- Ben de yorgunum.
- Tom seems tired tonight.
- Tom bu gece yorgun gözüküyor.
- Tom didn't want to play dodge ball because he was tired.
- Tom yakar top oynamak istemedi çünkü yorgundu.
- He was too tired to walk any farther.
- Daha fazla yürüyemeyecek kadar yorgundu.
- Tom wasn't really tired.
- Tom gerçekten yorgun değildi.
- I was too tired to do that.
- Bunu yapamayacak kadar yorgundum.
- Not bad, but I'm a bit tired.
- Fena değil, ama biraz yorgunum.
- Tom told Mary he wasn't tired.
- Tom Mary'e yorgun olmadığını söyledi.
- You're not tired, are you?
- Sen yorgun değilsin, değil mi?
- She does look tired.
- O, gerçekten yorgun görünüyor.
- He looked very tired when I saw him yesterday.
- Dün onu gördüğümde çok yorgun duruyordu.
- It looks like Tom is tired.
- Tom yorgun görünüyor.
- You look a bit tired.
- Biraz yorgun görünüyorsun.
- Tom was too tired to go any further.
- Tom daha ileri gidemeyecek kadar yorgundu.
- I'm not tired at all.
- Hiç yorgun değilim.
- Though he wouldn't admit it, he was very tired.
- Kabul etmemesine rağmen çok yorgundu.
- My mother was so tired that she went to bed early.
- Annem o kadar yorgundu ki erkenden yattı.
- He is tired, and so am I.
- O yorgun, ve ben de.
- Nancy looks so tired.
- Nancy çok yorgun görünüyor.
- I was a little tired.
- Biraz yorgundum.
- I was very tired so I went to bed early.
- Çok yorgundum, bu yüzden erkenden yattım.
- Today, I am very tired.
- Bugün çok yorgunum.
- He looks tired.
- O yorgun görünüyor.
- Tom is going to be really tired when he gets home, isn't he?
- Tom eve vardığında gerçekten yorgun olacak, değil mi?
- I'm tired, that's all.
- Ben yorgunum, hepsi bu.
- He was too tired to study.
- Ders çalışamayacak kadar yorgundu.
- I'm sure you're tired.
- Yorgun olduğuna eminim.
- I'm tired, but I'll study hard.
- Yorgunum ama çok çalışacağım.
- Tom is probably tired.
- Tom muhtemelen yorgun.
- Tom isn't as tired as we are.
- Tom bizim kadar yorgun değil.
- Today I'm tired.
- Bugün yorgunum.
- Tom and Mary look tired.
- Tom ve Mary yorgun görünüyor.
- I'm too tired to swim.
- Yüzmek için çok yorgundum.
- Tom looks tired.
- Tom yorgun görünüyor.
- I was both tired and hungry when I got home last night.
- Dün gece eve geldiğimde hem yorgun hem de açtım.
- I was not a bit tired.
- Hiç yorgun değildim.
- I couldn't fall asleep, even though I was very tired.
- Çok yorgun olmama rağmen uyuyamadım.
- Tom told me he was feeling a bit tired.
- Tom bana biraz yorgun hissettiğini söyledi.
- Tom didn't appear to be too tired.
- Tom çok yorgun görünmüyordu.
- He was so tired that he could hardly stand.
- O kadar yorgundu ki güçlükle ayakta durabiliyordu.
- Tom is too tired to study.
- Tom çalışmak için çok yorgun.
- He was too tired to keep walking.
- O yürümeyi sürdüremeyecek kadar çok yorgundu.
- I can't concentrate when I'm tired.
- Yorgun olduğumda konsantre olamıyorum.
- I'm too tired to go jogging now.
- Şimdi koşmaya gitmek için çok yorgunum.
- He looks tired this evening.
- Bu akşam yorgun görünüyor.
- Why are you tired?
- Sen neden yorgunsun?
- Tom was really tired when he got home.
- Tom eve vardığında gerçekten yorgundu.
- Tom was tired and fell into a heavy sleep.
- Tom yorgundu ve ağır bir uykuya daldı.
- Tom said Mary seemed tired.
- Tom, Mary'nin yorgun göründüğünü söyledi.
- Tell Tom you're too tired to help.
- Tom'a yardım edemeyecek kadar yorgun olduğunu söyle.
- I'm too tired to do anything right now.
- Şu anda bir şey yapamayacak kadar yorgunum.
- Tom was tired and cross.
- Tom, yorgun ve huysuzdu.
- Tom and Mary look very tired.
- Tom ve Mary çok yorgun görünüyorlar.
- Tom isn't tired.
- Tom yorgun değil.
- Tom seems awfully tired.
- Tom çok yorgun görünüyor.
- No, I'm tired.
- Hayır, yorgunum.
- Tom is too tired to talk.
- Tom konuşamayacak kadar yorgun.
- Why does Tom always look so tired?
- Tom her zaman neden bu kadar yorgun görünüyor?
- My muscles were aching and I was tired.
- Kaslarım ağrıyordu ve ben yorgundum.
- Tom said Mary was very tired.
- Tom Mary'nin çok yorgun olduğunu söyledi.
- Tom was so tired that he fell to sleep without eating dinner.
- Tom o kadar yorgundu ki akşam yemeği yemeden uykuya daldı.
- Tom thought the music was too loud, but he was too tired to get up and turn the volume down.
- Tom müziğin sesinin çok yüksek olduğunu düşündü ama kalkıp sesi kısamayacak kadar yorgundu.
- I can't run because I'm very tired.
- Koşamıyorum çünkü çok yorgunum.
- He was so tired that he couldn't walk.
- O kadar yorgundu ki yürüyemiyordu.
- I'm too tired to go out for a run.
- Koşuya çıkamayacak kadar yorgunum.
- I'm not tired.
- Yorgun değilim.
- I think everybody's tired.
- Bence herkes yorgun.
- Even though I'm tired, I'll study hard.
- Yorgun olsam da çok çalışacağım.
- Are you too tired?
- Çok yorgun musun?
- Tom said that Mary didn't look very tired.
- Tom, Mary'nin çok yorgun görünmediğini söyledi.
- I'm just so tired.
- Sadece çok yorgunum.
- I'm so tired that I can't go on.
- O kadar yorgunum ki devam edemiyorum.
- I'm too tired to go out for a run.
- Ben koşuya çıkamayacak kadar çok yorgunum.
- I'm sort of tired.
- Biraz yorgunum.
- He seems tired.
- O yorgun görünüyor.
- Tom says he's too tired to study.
- Tom, ders çalışmak için çok yorgun olduğunu söylüyor.
- Tom and Mary aren't tired.
- Tom ve Mary yorgun değil.
- This afternoon I feel very tired.
- Bu öğleden sonra kendimi çok yorgun hissediyorum.
- How come you're so tired?
- Nasıl olur da bu kadar yorgun olursun?
- Tom says he's too tired to study.
- Tom ders çalışmak için çok yorgun olduğunu söylüyor.
- I couldn't be any more tired.
- Daha yorgun olamazdım.
- I'm surprised at how tired I am.
- Ne kadar yorgun olduğuma şaşırıyorum.
- Tom was so tired he didn't even want to eat.
- Tom o kadar yorgundu ki yemek yemek bile istemedi.
- When I got home, I was very tired.
- Eve vardığımda, çok yorgundum.
- I'm too tired to do anything else.
- Başka bir şey yapmak için fazla yorgunum.
- You don't look tired to me.
- Bana yorgun görünmüyorsun.
- Tom doesn't seem tired.
- Tom yorgun görünmüyor.
- I'm kind of tired.
- Ben biraz yorgunum.
- George was so tired that his doctor advised him to take better care of himself.
- George o kadar yorgundu ki doktoru ona kendine daha iyi bakmasını tavsiye etti.
- You don't have to work so hard if you're tired.
- Yorgunsan, çok çalışmak zorunda değilsin.
- He was tired, so he went to bed earlier.
- Yorgundu, o yüzden daha erken yattı.
- I was extremely tired.
- Son derece yorgundum.
- Tom was tired after working all day.
- Tom bütün gün çalıştıktan sonra yorgundu.
- How tired are you?
- Ne kadar yorgunsun?
- Tom said that he was tired, but happy.
- Tom yorgun ama mutlu olduğunu söyledi.
- I told her that I wasn't tired.
- Ona yorgun olmadığımı söyledim.
- Mayuko was very tired.
- Mayuko çok yorgundu.
- When you're tired, sleeping is the best thing.
- Yorgun olduğunuzda, uyumak en iyi şeydir.
- I was tired today so I went to bed early.
- Bugün yorgundum, o yüzden erkenden yatmaya gittim.
- You still look tired.
- Hâlâ yorgun görünüyorsun.
- I'm too tired to study.
- Çalışmak için çok yorgunum.
- Tom said he's very tired.
- Tom çok yorgun olduğunu söyledi.
- You look like you're really tired.
- Çok yorgun görünüyorsun.
- As he was so tired, he fell fast asleep.
- O, çok yorgun olduğu için hızla uykuya daldı.
- Liisa was so tired that she fell asleep sitting down.
- Liisa o kadar yorgundu ki otururken uyuyakaldı.
- You're probably tired.
- Muhtemelen yorgunsun.
- Tom does look tired, doesn't he?
- Tom yorgun görünüyor, değil mi?
- I guess I'm a little tired.
- Sanırım biraz yorgunum.
- Tom said Mary is very tired.
- Tom Mary'nin çok yorgun olduğunu söyledi.
- I'm very tired right now.
- Şu an çok yorgunum.
- Do you think Tom is still tired?
- Sence Tom hala yorgun mudur?
- I was too tired to walk any farther.
- Daha fazla yürüyemeyecek kadar çok yorgundum.
- Tom said he was just too tired to do anything else.
- Tom başka bir şey yapamayacak kadar yorgun olduğunu söyledi.
- I'm beginning to feel a little tired.
- Biraz yorgun hissetmeye başlıyorum.
- Tom told me he was too tired to study tonight, so he just wanted to watch TV.
- Tom bana bu gece çalışmak için çok yorgun olduğunu söyledi, bu yüzden o sadece TV izlemek istedi.
- Tom could be tired.
- Tom yorgun olabilir.
- I'm no longer tired.
- Artık yorgun değilim.
- I'm probably not as tired as Tom is.
- Muhtemelen Tom kadar yorgun değilimdir.
- Tom was very tired.
- Tom çok yorgundu.
- Tom didn't seem to be tired.
- Tom yorgun görünmüyordu.
- Tom was too tired to speak.
- Tom konuşamayacak kadar çok yorgundu.
- They were very tired, hungry, and thirsty that night.
- O gece çok yorgun, aç ve susuzdular.
- They looked tired.
- Yorgun görünüyorlardı.
- She's tired, she wants to sleep a while longer.
- Yorgun o, biraz daha uyumak istiyor.
- You must be terribly tired.
- Fena halde yorgun olmalısın.
- Tom looked hot and tired.
- Tom hararetli ve yorgun görünüyordu.
- Tom looked tired.
- Tom yorgun görünüyordu.
- Tom looks like a tired old man.
- Tom yorgun ve yaşlı bir adama benziyor.
- You look a little tired.
- Biraz yorgun görünüyorsun.
- Tom was too tired to help Mary do that today.
- Tom bugün Mary'nin bunu yapmasına yardım edemeyecek kadar yorgundu.
- Tom looks tired this evening.
- Tom bu akşam yorgun görünüyor.
- He seems tired this evening.
- O bu akşam yorgun görünüyor.
- You seemed tired.
- Yorgun görünüyordun.
- People do stupid things when they're tired.
- İnsanlar yorgun olduklarında aptalca şeyler yaparlar.
- Tom is tired after working all day.
- Tom bütün gün çalıştıktan sonra yorgundur.
- Let's dine out tonight, I'm too tired to cook.
- Hadi bu gece akşam yemeğini dışarda yiyelim, yemek yapmak için çok yorgunum.
- He's tired after his German lesson.
- O, Almanca dersinden sonra yorgun.
- She is too tired to study.
- O çalışmak için çok yorgun.
- I should probably not tell Tom that I'm tired.
- Tom'a yorgun olduğumu söylemesem iyi olur.
- We weren't tired at all.
- Hiç de yorgun değildik.
- I'm already tired.
- Zaten yorgunum.
- Tell Tom we're too tired to come over tonight.
- Tom'a bu gece gelemeyecek kadar yorgun olduğumuzu söyle.
- I was too tired to walk.
- Yürüyemeyecek kadar yorgundum.
- You still don't look too tired.
- Hala fazla yorgun görünmüyorsun.
- Tom thought Mary wasn't tired.
- Tom Mary'nin yorgun olmadığını düşündü.
- He seems tired tonight.
- O bu gece yorgun görünüyor.
- No matter how tired you are, you have to do it.
- Ne kadar yorgun olursan ol, onu yapmak zorundasın.
- Even though I'm tired, I'll study hard.
- Yorgun olmama rağmen çok çalışacağım.
- I still feel really tired.
- Hâlâ çok yorgun hissediyorum.
- I'm too tired to drive.
- Araba kullanamayacak kadar yorgunum.
- The sun was hot and they were tired.
- Güneş çok sıcaktı ve onlar da yorgundu.
- Tom said that he wasn't tired.
- Tom, yorgun olmadığını söyledi.
- I was really tired so I went to bed early.
- Çok yorgundum, bu yüzden erkenden yattım.
- If he's tired, he should sleep.
- Yorgunsa uyumalı.
- I'm a little tired.
- Biraz yorgunum.
- When I got home, I was very tired.
- Eve vardığımda çok yorgundum.
- My eyes were tired.
- Gözlerim yorgundu.
- I cannot run because I am very tired.
- Koşamam çünkü çok yorgunum.
- He was tired then.
- O zamanlar yorgundu.
- After working in the hot sun all afternoon, Tom looked hot and tired.
- Tom bütün öğleden sonra sıcak güneşte çalıştıktan sonra hararetli ve yorgun görünüyordu.
- Tom will probably tell Mary he's tired.
- Tom muhtemelen Mary'ye yorgun olduğunu söyleyecektir.
- I hope you're not too tired to go with us.
- Umarım bizimle gelemeyecek kadar yorgun değilsindir.
- I was very tired so I went to bed early.
- Çok yorgundum bu yüzden erkenden yatmaya gittim.
- She's tired, she wants to sleep a while longer.
- O yorgun, bir süre daha uyumak istiyor.
- He is too tired to go any farther.
- Daha uzağa gidemeyecek kadar yorgun.
- Tom said that Mary was very tired.
- Tom, Mary'nin çok yorgun olduğunu söyledi.
- Tom and Mary were too tired to argue with each other.
- Tom ve Mary birbirleriyle tartışamayacak kadar yorgundular.
- I hope Tom is tired.
- Umarım Tom yorgundur.
- Tom thinks Mary wasn't tired.
- Tom Mary'nin yorgun olmadığını düşünüyor.
- Tom told Mary that he wasn't tired.
- Tom, Mary'ye yorgun olmadığını söyledi.
- I'm tired but I'll do it anyway.
- Yorgunum ama yine de bunu yapacağım.
- Tom told Mary he wasn't tired.
- Tom Mary'ye yorgun olmadığını söyledi.
- I'm pretty tired right now.
- Şu anda çok yorgunum.
- Tom looked very tired when I saw him yesterday.
- Dün onu gördüğümde Tom çok yorgun görünüyordu.
- I've never been so tired.
- Hiç böyle yorgun olmamıştım.
- I was tired, because I had to work at the weekend.
- Yorgundum çünkü hafta sonunda çalışmak zorunda kaldım.
- I guess I'm feeling a little tired.
- Sanırım biraz yorgun hissediyorum.
- I don't feel too tired.
- Çok yorgun hissetmiyorum.
- Since you look tired, you had better go to bed early.
- Yorgun göründüğüne göre erken yatsan iyi olur.
- Tom says he's feeling kind of tired.
- Tom biraz yorgun hissettiğini söylüyor.
- We were both very tired.
- İkimiz de çok yorgunduk.
- I don't feel very tired.
- Çok yorgun hissetmiyorum.
- I still feel really tired.
- Hâlâ gerçekten yorgun hissediyorum.
- I'm tired, but I still can't go to sleep.
- Yorgunum ama hala uyuyamıyorum.
- I was too tired to eat anything.
- Bir şey yemek için çok yorgundum.
- I'm really tired right now.
- Şu anda gerçekten yorgunum.
- Tom told me that he was too tired to study.
- Tom bana ders çalışmak için çok yorgun olduğunu söyledi.
- They look tired.
- Onlar yorgun görünüyorlar.
- Tom is probably going to tell Mary he's tired.
- Tom muhtemelen Mary'ye yorgun olduğunu söyleyecektir.
- Tom and Mary aren't tired.
- Tom ve Mary yorgun değiller.
- I'm feeling a bit tired.
- Biraz yorgun hissediyorum.
- Since you look tired, you had better take a rest.
- Yorgun göründüğün için biraz dinlensen iyi olur.
- I didn't know Tom was so tired.
- Tom'un bu kadar yorgun olduğunu bilmiyordum.
- Tom doesn't seem to be very tired.
- Tom çok yorgun görünmüyor.
- We are too tired to study.
- Ders çalışamayacak kadar yorgunuz.
- He told me that he was very tired then.
- O bana o zaman çok yorgun olduğunu söyledi.
- I'm just tired.
- Sadece yorgunum.
- You didn't look tired.
- Yorgun görünmüyordun.
- Are you as tired as I am?
- Benim kadar yorgun musun?
- Tom says Mary isn't tired.
- Tom Mary'nin yorgun olmadığını söylüyor.
- Tom looks kind of tired.
- Tom biraz yorgun görünüyor.
- I'm really tired today.
- Bugün gerçekten yorgunum.
- As he was so tired, he fell fast asleep.
- Çok yorgun olduğu için derin bir uykuya daldı.
- She looked tired, but happy.
- Yorgun ama mutlu görünüyordu.
- I am tired so go and bother someone else.
- Yorgunum, git ve başkasını rahatsız et.
- The father is very tired.
- Benim babam çok yorgun.
- Nancy looks tired.
- Nancy yorgun görünüyor.
- I told you that I wasn't tired.
- Sana yorgun olmadığımı söyledim.
- I don't feel at all tired.
- Hiç yorgun değilim.
- Tell Tom I'm tired.
- Tom'a yorgun olduğumu söyle.
- Tom didn't look tired to me.
- Tom bana yorgun görünmüyordu.
- I am tired and I want to go home.
- Yorgunum ve eve gitmek istiyorum.
- I'm so tired that I'm going to bed as soon as I get home.
- O kadar yorgunum ki eve gider gitmez yatacağım.
- Tell Tom you're too tired to help.
- Tom'a yardım edemeyecek kadar çok yorgun olduğunu söyle.
- Tom came home very tired this afternoon.
- Tom bu öğleden sonra eve çok yorgun geldi.
- I'm extremely tired.
- Çok yorgunum.
- You sound tired.
- Sen yorgun görünüyorsun.
- You both seem tired.
- İkiniz de yorgun görünüyorsunuz.
- We were all tired.
- Hepimiz yorgunduk.
- At the start of every weekend, I am both tired and happy.
- Her hafta sonu başında hem yorgun hem de mutlu oluyorum.
- You look like you're tired.
- Yorgun görünüyorsun.
- I am as tired as you.
- Ben de senin kadar yorgunum.
- Are you too tired?
- Çok yorgun musunuz?
- Tom is very tired, and he's hungry.
- Tom çok yorgun ve aç.
- Tom told Mary that she should quit pretending to be tired.
- Tom, Mary'ye yorgunmuş gibi davranmayı bırakması gerektiğini söyledi.
- Tom said I looked very tired.
- Tom çok yorgun göründüğümü söyledi.
- You still look very tired.
- Hâlâ çok yorgun görünüyorsun.
- You don't seem to be very tired.
- Sen çok yorgun görünmüyorsun.
- I was tired, but continued working.
- Yorgundum ama çalışmaya devam ettim.
- He was very tired, so he went to bed early.
- Çok yorgundu, o yüzden erkenden yattı.
- I guess Tom is tired.
- Sanırım Tom yorgun.
- I'm just a little tired.
- Biraz yorgunum.
- She works even if she's tired.
- Yorgun olsa bile çalışır.
- I'm too tired to walk any longer.
- Daha fazla yürüyemeyecek kadar yorgunum.
- I'm too tired to work out.
- Çalışamayacak kadar yorgunum.
- I'm tired because I walked too much.
- Fazla yürüdüğüm için yorgunum.
- I ought to study tonight, but I'm tired so I'm going to bed.
- Bu gece ders çalışmalıyım ama yorgunum, yatmaya gidiyorum.
- Tom said he was a little tired.
- Tom biraz yorgun olduğunu söyledi.
- I'm tired from lack of sleep.
- Uykusuzluktan yorgunum.
- He is too tired to study.
- O çalışmak için çok yorgun.
- They're tired.
- Onlar yorgun.
- Since you're tired, you should rest.
- Yorgun olduğun için dinlenmelisin.
- He sounded very tired on the phone.
- Onun sesi telefonda çok yorgun geliyordu.
- I'm as tired as tired can be.
- Ne kadar yorgun olabilirsem o kadar yorgunum.
- Tom appears to be too tired to tackle that problem right now.
- Tom şu anda bu sorunun üstesinden gelemeyecek kadar yorgun görünüyor.
- They were too tired to fight.
- Savaşmak için çok yorgundular.
- One night he came home very tired and sad.
- Bir gece eve çok yorgun ve üzgün geldi.
- Tom said that he wasn't feeling very tired.
- Tom kendini pek yorgun hissetmediğini söyledi.
- Tom and I were both tired.
- Tom ve ben ikimiz de yorgunduk.
- Tom looked pretty tired.
- Tom oldukça yorgun görünüyordu.
- They were pretty tired after having worked all day.
- Bütün gün çalıştıktan sonra oldukça yorgundular.
- You are tired, and so am I.
- Siz yorgunsunuz ve ben de.
- He was tired, but he kept working.
- Yorgundu ama çalışmaya devam etti.
- Are you not tired?
- Yorgun değil misiniz?
- Tom isn't tired, but Mary is.
- Tom yorgun değil ama Mary yorgun.
- Maybe Tom is tired.
- Belki Tom yorgundur.
- I am tired like a dormouse.
- Bir fındık faresi gibi yorgunum.
- Tom said that Mary was a little tired.
- Tom, Mary'nin biraz yorgun olduğunu söyledi.
- We were tired.
- Yorgunduk.
- I'm too tired to argue.
- Tartışamayacak kadar yorgunum.
- Tell Tom that I'm too tired to help him.
- Tom'a ona yardım edemeyecek kadar yorgun olduğumu söyle.
- He looked quite tired.
- Oldukça yorgun görünüyordu.
- Tom is obviously tired.
- Tom belli ki yorgun.
- I feel tired and exhausted.
- Yorgun ve bitkin hissediyorum.
- You look rather tired.
- Oldukça yorgun görünüyorsun.
- I'm too tired to do anything now.
- Şu an bir şey yapamayacak kadar yorgunum.
- She felt a bit tired.
- O biraz yorgun hissetti.
- Tom is tired and in a bad mood.
- Tom yorgun ve kötü bir ruh hali içinde.
- Tom is very likely to be very tired when he gets here.
- Tom buraya geldiğinde muhtemelen çok yorgun olacak.
- I'm not so tired.
- Çok yorgun değilim.
- I'm pretty tired.
- Çok yorgunum.
- I was tired so I went to bed.
- Yorgundum bu yüzden yatmaya gittim.
- We're quite tired.
- Oldukça yorgunuz.
- Tom was tired and in a bad mood.
- Tom yorgun ve kötü bir ruh hali içindeydi.
- Tom didn't look tired.
- Tom yorgun görünmüyordu.
- We're not all as tired as you are.
- Biz hepimiz senin kadar yorgun değiliz.
- He seems tired this evening.
- Bu akşam yorgun görünüyor.
- Since you look tired, you had better go to bed early.
- Yorgun göründüğün için, yatmaya erken gitsen iyi olur.
- Tom was too tired to work.
- Tom çalışmak için çok yorgundu.
- Why am I so tired?
- Niçin çok yorgunum?
- Tom said Mary was very tired.
- Tom, Mary'nin çok yorgun olduğunu söyledi.
- Tom seems to be tired.
- Tom yorgun görünüyor.
- You looked tired.
- Yorgun görünüyordun.
- Tom was tired, so he went to bed earlier.
- Tom yorgundu bu yüzden daha erken yatmaya gitti.
- He was very tired.
- O, çok yorgundu.
- I'm tired, so I'm gonna go to sleep.
- Yorgunum, bu yüzden uyumaya gidiyorum.
- I've worked all day, so that I am very tired.
- Bütün gün çalıştım, bu yüzden çok yorgunum.
- Jack was tired, but he looked well.
- Jack yorgundu, ama iyi görünüyordu.
- I'm too tired to help.
- Yardım edemeyecek kadar yorgunum.
- Tom looked a little tired.
- Tom biraz yorgun görünüyordu.
- Tom seemed tired and hungry.
- Tom yorgun ve aç görünüyordu.
- She kept working even though she was tired.
- Yorgun olmasına rağmen çalışmaya devam etti.
- I'm always tired.
- Her zaman yorgunum.
- Tom does look really tired.
- Tom gerçekten yorgun görünüyor.
- I'm so tired I could die.
- O kadar yorgunum ki ölebilirim.
- He told me that he was very tired then.
- Bana o sırada çok yorgun olduğunu söyledi.
- I feel really tired.
- Gerçekten yorgun hissediyorum.
- It's too hot and I'm very tired.
- Hava çok sıcak ve çok yorgunum.
- I'm kind of tired, too.
- Ben de biraz yorgunum.
- You were simply tired.
- Düpedüz yorgundun.
- I feel a little tired.
- Biraz yorgun hissediyorum.
- Tom doesn't seem to be as tired as Mary seems to be.
- Tom, Mary kadar yorgun görünmüyor.
- Aimee is very tired at the moment.
- Aimee şu anda çok yorgun.
- I'm so tired that I can't walk any longer.
- O kadar yorgunum ki daha fazla yürüyemem.
- I'm tired now.
- Şimdi yorgunum.
- Why are you so tired today?
- Bugün niçin bu kadar yorgunsun?
- Tom thinks Mary wasn't tired.
- Tom, Mary'nin yorgun olmadığını düşünüyor.
- Even though he was tired, he went on with his work.
- O yorgun olmasına rağmen işine devam etti.
- He had been repairing the car and looked tired when I arrived home.
- O, arabayı tamir ediyordu ve ben eve vardığımda yorgun görünüyordu.
- I'm really tired.
- Gerçekten çok yorgunum.
- I was too tired to walk any further.
- Daha fazla yürüyemeyecek kadar yorgundum.
- I don't mean to be unsociable, but I'm tired.
- Çekingen olmak istemem ama yorgunum.
- She will come even if she is tired.
- Yorgun olsa bile gelecek.
- I think Tom might be tired.
- Tom'un yorgun olabileceğini düşünüyorum.
- I imagine you must be very tired.
- Çok yorgun olduğunuzu tahmin ediyorum.
- I'm too tired to eat.
- Yemek yiyemeyecek kadar yorgunum.
- Mr Davis looks very tired.
- Bay Davis çok yorgun görünüyor.
- I found him worn out, old, and tired.
- Onu yıpranmış eski ve yorgun buldum.
- Jack was tired from having walked fifty miles.
- Jack, elli mil yürüdüğü için yorgundu.
- I was pretty tired when I got home from work.
- İşten eve döndüğümde çok yorgundum.
- I'm too tired to walk any further.
- Daha ileri yürüyemeyecek kadar çok yorgunum.
- Were you tired last night?
- Dün gece yorgun muydun?
- Tom says he's tired.
- Tom yorgun olduğunu söylüyor.
- I wasn't a bit tired.
- Birazcık bile yorgun değildim.
- I told him that I wasn't tired.
- Ona yorgun olmadığımı söyledim.
- Tom was tired but happy.
- Tom yorgun ama mutluydu.
- Everyone looks tired.
- Herkes yorgun görünüyor.
- You're always tired.
- Sen her zaman yorgunsun.
- You look like you're tired.
- Yorgun gibi görünüyorsun.
- Tom's tired.
- Tom yorgundur.
- I could tell that Tom was really tired.
- Tom'un gerçekten yorgun olduğunu söyleyebilirim.
- He was tired from his long walk.
- Uzun yürüyüşünden dolayı o yorgundu.
- Milk invigorates tired men.
- Süt yorgun insanları canlandırır.
- I'm so tired!
- Öyle yorgunum ki!
- I'm tired, so I won't do that.
- Yorgunum, o yüzden bunu yapmayacağım.
- We'll probably be a bit tired after the hike.
- Muhtemelen yürüyüşten sonra biraz yorgun oluruz.
- Tom said Mary seemed to be tired.
- Tom, Mary'nin yorgun göründüğünü söyledi.
- Nancy seems tired.
- Nancy yorgun görünüyor.
- I'm already tired.
- Ben zaten yorgunum.
- Take a nap if you're tired.
- Eğer yorgunsan bir şekerleme yap.
- Many of us were tired.
- Çoğumuz yorgunduk.
- Tom is very tired.
- Tom çok yorgun.
- We're just tired.
- Sadece yorgunuz.
- You look very tired.
- Çok yorgun gözüküyorsun.
- Tom seemed to be tired.
- Tom yorgun görünüyordu.
- I'm so tired - I worked all day long.
- Çok yorgunum - bütün gün çalıştım.
- You must be terribly tired.
- Son derece yorgun olmalısın.
- Tom was tired and in a bad mood.
- Tom yorgundu ve kötü bir moddaydı.
- Tom said that Mary looked really tired.
- Tom, Mary'nin gerçekten yorgun göründüğünü söyledi.
- I confess that I'm tired.
- Yorgun olduğumu itiraf ediyorum.
- Tom looked hot and tired as he crossed the finish line.
- Tom bitiş çizgisini geçerken sıcak ve yorgun görünüyordu.
- Tom looked very tired when he got home.
- Tom eve geldiğinde çok yorgun görünüyordu.
- Tom was, of course, very tired.
- Tom elbette çok yorgundu.
- I think Tom is just tired.
- Bence Tom sadece yorgun.
- He sounded very tired on the phone.
- Telefonda sesi çok yorgun geliyordu.
- Tom felt a bit tired.
- Tom biraz yorgun hissetti.
- I wasn't very tired.
- Ben çok yorgun değildim.
- Dan came back home tired.
- Dan eve yorgun geldi.
- Do you feel tired?
- Yorgun mu hissediyorsun?
- I cannot run because I am very tired.
- Koşamıyorum çünkü çok yorgunum.
- I'm tired because I worked too much.
- Çok çalıştığım için yorgunum.
- I can't concentrate when I'm tired.
- Yorgunken konsantre olamıyorum.
- Tom didn't seem to be tired.
- Tom yorgun gözükmüyordu.
- I was too tired to walk any more.
- Daha fazla yürüyemeyecek kadar yorgundum.
- He was so tired that he fell right to sleep.
- O kadar yorgundu ki hemen uyudu.
- Layla is always tired.
- Leyla her zaman yorgundur.
- He was so tired that he could hardly walk.
- O kadar yorgundu ki güçlükle yürüyebiliyordu.
- I'm very tired and I want to go to bed early.
- Çok yorgunum ve erken yatmak istiyorum.
- In winter, I feel more tired.
- Kışın kendimi daha yorgun hissediyorum.
- Tom thought Mary wasn't tired.
- Tom, Mary'nin yorgun olmadığını düşündü.
- Tom was tired, so he went to bed earlier.
- Tom yorgundu, o yüzden daha erken yattı.
- Tom wondered why he always felt so tired in the morning.
- Tom sabahları neden hep yorgun hissettiğini merak ederdi.
- I was too tired to walk any farther.
- Daha ileri yürüyemeyecek kadar yorgundum.
- Tom was so tired that he fell to sleep without eating dinner.
- Tom o kadar yorgundu ki akşam yemek yemeden uyuyakaldı.
- You may sit down if you're tired.
- Eğer yorgunsan oturabilirsin.
- Tom and Mary were too tired to work anymore.
- Tom ve Mary artık çalışamayacak kadar yorgundu.
- Since I was really tired I went to sleep early.
- Çok yorgun olduğum için erkenden yattım.
- I'm a little tired today.
- Bugün biraz yorgunum.
- Dan is too tired today.
- Dan bugün çok yorgun.
- Tom is too tired to do anything.
- Tom bir şey yapamayacak kadar yorgun.
- I'm too tired to think about this problem now.
- Şu anda bu sorunu düşünemeyecek kadar yorgunum.
- Tom always looks tired.
- Tom hep yorgun görünüyor.
- I was tired, that's why I didn't want to do anything.
- Yorgundum, bu yüzden bir şey yapmak istemedim.
- Tom was too tired to help Mary do that.
- Tom, Mary'ye yardım edemeyecek kadar yorgundu.
- Tom was so tired he didn't even want to eat.
- Tom o kadar yorgundu ki yemek bile yemek istemiyordu.
- Tom is going to be really tired when he gets home, isn't he?
- Tom eve döndüğünde çok yorgun olacak, değil mi?
- I'm too tired to walk any more.
- Artık yürüyemeyecek kadar çok yorgunum.
- Even though he was tired, he worked.
- Yorgun olmasına rağmen çalıştı.
- Tom says Mary wasn't tired.
- Tom Mary'nin yorgun olmadığını söylüyor.
- Tom was a little tired.
- Tom biraz yorgundu.
- I'm tired but I'll do it anyway.
- Yorgunum ama yine de yapacağım.
- Tom didn't seem to be as tired as Mary seemed to be.
- Tom, Mary kadar yorgun görünmüyordu.
- Tom isn't very tired.
- Tom çok yorgun değil.
- You're probably tired.
- Sen muhtemelen yorgunsun.
- After work, Tom is always tired.
- İşten sonra Tom hep yorgun olur.
- He looks very tired.
- O, çok yorgun görünüyor.
- I'm not tired tonight.
- Bu gece yorgun değildim.
- Tom said that Mary wasn't tired.
- Tom, Mary'nin yorgun olmadığını söyledi.
- Tom is probably not tired yet.
- Tom muhtemelen henüz yorgun değil.
- I'm so tired that I'm going to bed as soon as I get home.
- O kadar yorgunum ki eve varır varmaz yatacağım.
- If she is tired, she should go to bed.
- Yorgunsa yatağa gitmesi gerek.
- I was tired, so I went to bed early.
- Yorgundum bu yüzden erken yatmaya gittim.
- How come you're so tired?
- Neden bu kadar yorgunsun?
- When you're tired, sleeping is the best thing.
- Yorgun olduğunuzda, uyku en iyi şeydir.
- I'm sick and tired of being sick and tired.
- Hasta ve yorgun olmaktan bıktım.
- Tom said it didn't look like I was tired.
- Tom yorgun görünmediğimi söyledi.
- I was really tired.
- Gerçekten çok yorgundum.
- You're probably tired after such a long flight.
- O kadar uzun bir uçuştan sonra muhtemelen yorgunsundur.
- Tom said he felt very tired.
- Tom çok yorgun hissettiğini söyledi.
- Let's tell Tom we're too tired to come over tonight.
- Tom'a bu gece gelemeyecek kadar yorgun olduğumuzu söyleyelim.
- Tom seemed to be very tired.
- Tom çok yorgun görünüyordu.
- You still look very tired.
- Hala çok yorgun gibi duruyorsun.
- Tom looks a bit tired, doesn't he?
- Tom biraz yorgun görünüyor, değil mi?
- You seem tired.
- Yorgun görünüyorsun.
- They said they're tired.
- Yorgun olduklarını söylediler.
- Only one of the boys looked tired.
- Çocuklardan sadece biri yorgun görünüyordu.
- Why are you so tired?
- Neden bu kadar yorgunsun?
- Tom looks a bit tired.
- Tom biraz yorgun görünüyor.
- Tom said he was a bit tired.
- Tom biraz yorgun olduğunu söyledi.
- He thought that I'm very tired.
- O çok yorgun olduğumu düşündü.
- I'm really tired.
- Çok yorgunum.
- Tom had no idea how tired Mary was.
- Tom, Mary'nin ne kadar yorgun olduğunu bilmiyordu.
- Tom and Mary look tired.
- Tom ve Mary yorgun görünüyorlar.
- I'm too tired to eat now.
- Şimdi yemek için çok yorgunum.
- Tell Tom we're too tired to come over tonight.
- Tom'a bu gece uğramak için çok yorgun olduğumuzu söyle.
- If you're tired, go to bed.
- Yorgunsan, yatağına git.
- Tom said that Mary was too tired to do that.
- Tom, Mary'nin bunu yapamayacak kadar yorgun olduğunu söyledi.
- Tom says he isn't tired.
- Tom yorgun olmadığını söylüyor.
- You must be so tired.
- Çok yorgun olmalısınız.
- I came home very tired and with greasy clothes.
- Eve çok yorgun ve yağlı kıyafetlerle geldim.
- They were too tired to climb a mountain.
- Onlar bir dağa tırmanamayacak kadar yorgundular.
- Take a nap if you're tired.
- Yorgunsan biraz kestir.
- I'm tired of arguing.
- Tartışmaktan yorgunum.
- I was so tired I couldn't eat.
- O kadar yorgundum ki yemek yiyemedim.
- Layla is always tired.
- Layla her zaman yorgun.
- I'm still very tired.
- Hala çok yorgunum.
- He looked very tired when I saw him yesterday.
- Dün onu gördüğümde çok yorgun görünüyordu.
- Tom doesn't seem tired at all.
- Tom hiç yorgun görünmüyor.
- She kept working even though she was tired.
- O, yorgun olmasına rağmen çalışmaya devam etti.
- It gone without saying, if you are tired, you should take a rest.
- Yorgunsanız dinlenmeniz gerektiğini söylemeye gerek yok.
- Tom felt very tired after sleeping for so long.
- Tom çok uzun süre uyuduktan sonra çok yorgun hissetti.
- I know you're tired, but wake up!
- Senin yorgun olduğunu biliyorum ama uyan!
- I felt a bit tired.
- Biraz yorgun hissettim.
- I'm not very tired.
- Çok yorgun değilim.
- Tom wondered why he always felt so tired in the morning.
- Tom sabahlları neden her zaman bu kadar yorgun hissettiğini merak ediyordu.
- We're both very tired.
- İkimiz de çok yorgunuz.
- Tom seems tired.
- Tom yorgun görünüyor.
- I'm actually pretty tired.
- Aslında oldukça yorgunum.
- I am too tired to run.
- Koşmak için çok yorgunum.
- I was very tired today.
- Bugün çok yorgundum.
- Consider the successes that have been achieved by tired, discouraged people who decided to give it one more try.
- Bir kez daha denemeye karar veren yorgun, cesareti kırılmış insanların elde ettiği başarıları düşünün.
- Tom was tired and hungry.
- Tom yorgun ve açtı.
- Jim was so tired that he lay down and slept.
- Jim o kadar yorgundu ki uzanıp uyudu.
- I'm not at all tired.
- Hiç yorgun değilim.
- Aimee is very tired at the moment.
- Aimee şu an çok yorgun.
- We're all pretty tired.
- Hepimiz oldukça yorgunuz.
- You are tired, and so am I.
- Sen yorgunsun, ve ben de.
- Tom is too tired to help Mary do that today.
- Tom bugün Mary'ye yardım edemeyecek kadar yorgun.
- He looks a bit tired.
- O, biraz yorgun görünüyor.
- I'm too tired to walk any more.
- Artık yürüyemeyecek kadar yorgunum.
- I'm tired and I want to go home.
- Yorgunum ve eve gitmek istiyorum.
- Mr David seems tired.
- Bay David yorgun görünüyor.
- Tom is always tired.
- Tom her zaman yorgun.
- I know you're tired.
- Yorgun olduğunu biliyorum.
- You were simply tired.
- Sen sadece yorgundun.
- Tom said he's tired.
- Tom yorgun olduğunu söyledi.
- Even though I was tired, I went to the party.
- Yorgun olmama rağmen, partiye gittim.
- I'm too tired to walk any longer.
- Artık yürüyemeyecek kadar çok yorgunum.
- I'm really tired tonight.
- Bu gece gerçekten yorgunum.
Show More (1256)
|
