1 |
transportation |
ulaşım |
n. |
|
- Most of the oil imported by developing countries is used for transportation.
- Gelişmekte olan ülkeler tarafından ithal edilen petrolün büyük bir kısmı ulaşım için kullanılmaktadır.
- EU enlargement will also bring new challenges, when transportation routes get longer.
- AB'nin genişlemesi, ulaşım güzergahlarının uzamasıyla birlikte yeni zorlukları da beraberinde getirecektir.
- France's new government has announced a change of direction in transportation policy.
- Yeni Fransız hükümeti ulaşım politikalarında yön değişikliğine gidildiğini duyurdu.
- France's new government has announced a change of direction in transportation policy.
- Fransa'nın yeni hükümeti ulaşım politikasında bir yön değişikliğine gittiğini açıkladı.
- The transportation system in that city is quite good.
- Şehirdeki ulaşım sistemi oldukça iyi.
- We need transportation.
- Ulaşıma ihtiyacımız var.
- Bicycles are a form of transportation that provides exercise and does not emit pollution.
- Bisiklet, egzersiz yapmayı sağlayan ve kirlilik yaymayan bir ulaşım şeklidir.
- I know you can rely on him for transportation.
- Ulaşım için ona güvenebileceğinizi biliyorum.
- In the desert, camels are more important than cars for transportation.
- Çölde, ulaşım için develer arabalardan daha önemlidir.
- I've heard you've had a hard time with transportation.
- Ulaşım konusunda zorluklar yaşadığını uydum.
- The city's transportation system disintegrated.
- Şehrin ulaşım sistemi dağıldı.
- Do they have transportation?
- Onların ulaşımı var mı?
- We were deprived of transportation.
- Biz ulaşımdan mahrum edildik.
- In the desert, camels are more important than cars for transportation.
- Çölde develer ulaşım için arabalardan daha önemlidir.
- We need transportation.
- Bizim ulaşıma ihtiyacımız var.
- I've arranged transportation for us back to Boston.
- Boston'a dönmemiz için ulaşım ayarladım.
- Because of modern communication and transportation systems, the world is getting smaller.
- Modern iletişim ve ulaşım sistemleri sayesinde dünya küçülüyor.
- What form of transportation did you use?
- Hangi ulaşım aracını kullandınız?
- The city's transportation system disintegrated.
- Kentin ulaşım sistemi dağıldı.
- We were deprived of transportation.
- Ulaşımdan mahrum bırakıldık.
- I've heard you've had a hard time with transportation.
- Ulaşım sıkıntısı yaşadığınızı duymuştum.
- Bicycles are a healthier form of transportation.
- Bisikletler daha sağlıklı bir ulaşım şeklidir.
- We were deprived of transportation.
- Ulaşımdan mahrum kaldık.
- Bicycles are a healthier form of transportation.
- Bisiklet daha sağlıklı bir ulaşım şeklidir.
- Transportation has been arranged.
- Ulaşım ayarlandı.
- I know you can rely on him for transportation.
- Ulaşım konusunda ona güvenebileceğinizi biliyorum.
- Because of modern communication and transportation systems, the world is getting smaller.
- Modern iletişim ve ulaşım sistemleri sayesinde dünya giderek küçülüyor.
Show More (24)
|
2 |
transportation |
taşımacılık |
n. |
|
- Transport chains that may also involve transportation by road must also be included.
- Karayolu taşımacılığını da içerebilecek taşıma zincirleri de dahil edilmelidir.
- They may also adopt alternative conditions for transportation of a local nature and for ad hoc transportation.
- Yerel nitelikteki taşımacılık ve geçici taşımacılık için alternatif koşullar da benimseyebilirler.
- At the same time, the flexibility of oil transportation must be safeguarded.
- Aynı zamanda, petrol taşımacılığının esnekliği de korunmalıdır.
- The remoteness of peripheral areas causes high costs for marketing, trade, and transportation of goods and persons.
- Çevre bölgelerin uzaklığı, pazarlama, ticaret ve mal ve insan taşımacılığı için yüksek maliyetlere neden olmaktadır.
- Mr Maat's report recognises this situation; it states that the directives issued on transportation are being violated.
- Mr Maat'ın raporu bu durumu kabul ediyor; taşımacılıkla ilgili çıkarılan direktiflerin ihlal edildiğini belirtiyor.
Show More (2)
|
3 |
transportation |
nakliye |
n. |
|
- An exception to this decision allows transportation directly to an abattoir.
- Bu kararın bir istisnası, doğrudan bir mezbahaya nakliyeye izin vermektedir.
- Storage and transportation practices may also make it difficult or extremely costly to ensure total segregation.
- Depolama ve nakliye uygulamaları da tam ayrımı sağlamayı zorlaştırabilir veya aşırı maliyetli hale getirebilir.
- Do they have transportation?
- Nakliye var mı?
Show More (0)
|
4 |
transportation |
taşıma |
n. |
|
- This would at least mean 400 kg times 200,000 km less transportation.
- Bu en azından 400 kg çarpı 200,000 km daha az taşıma anlamına gelecektir.
- With deep-bore holes or pipes for transportation, our ability as a donor is quite fantastic.
- Derin sondaj delikleri ya da taşıma için borularla, bir bağışçı olarak kabiliyetimiz oldukça harika.
- It reminds us that such transportations are a cause of the explosive spread of infectious animal diseases.
- Bu tür taşımaların bulaşıcı hayvan hastalıklarının hızla yayılmasına neden olduğunu hatırlatır.
Show More (0)
|
5 |
transportation |
taşınma |
n. |
|
- We are right to demand feeding and watering breaks during the transportation of animals.
- Hayvanların taşınması sırasında beslenme ve su molası talep etmekte haklıyız.
- Its record in the transportation of dangerous goods is amongst the best.
- Tehlikeli malların taşınması konusundaki sicili en iyiler arasındadır.
Show More (-1)
|
6 |
transportation |
ulaştırma |
n. |
|
- Bicycles are a form of transportation that provides exercise and does not emit pollution.
- Bisikletler egzersiz sağlayan ve kirliliği yaymayan bir ulaştırma şeklidir.
Show More (-2)
|